20 Mart 2023 Pazartesi

Saçmalık Üzerine

 

“Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim. Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost (velî) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrâna uğramıştır” (Nîsâ 119).

 

Saçmalık: “Yeri ve değeri olmayan söz yada davranış”.

 

Saçmalığın olduğu yerde bir düzenin olması imkânsızdır. Bu nedenle saçmalık sonunda yine mutlakâ bir saçmalık ortaya çıkarır. Saçmalık, tutarlı değildir. Tüfeklere konan saçma dağılır gider. Çünkü saçılmaktadır. Saçmalık “saçılıp giden şey”dir. Saçılıp giden şeyde bir tutarlılık, düzen ve denge aramak boşunadır. Tutarlılığın olmadığı şeyden ise -kısa vâdede bir güzellik varmış gibi gözükse de-, uzun vâdede bir iyilik ve yarar beklemek boşunadır. Şeytanı, nefsi, tâğutu ve beşeri merkeze alan her-şey bu nedenle saçmadır ve saçmalıklardan başka bir şey üretemez. İşte bu yüzden modernizm bir “saçmalıklar uygarlığı”dır.

 

Bir saçmalık uygarlığı olan modernitenin ortaya koyduğu düşünce, eylem ve üretimler tamâmen yada kısmen saçma olur. Bakıldığında modernitenin Dünyâ’yı getirdiği yer saçma-sapan bir yerdir. Saçmalıkların ve anlamsızlıkların biriktiği bir Dünyâ’da yaşıyoruz. Çünkü moderniteyle birlikte Dünyâ’nın yarısı şeytanca hazlar içindeyken, sömürünün ve zulmün bir netîcesi olarak Dünyâ’nın diğer yarısı ise perişânlık içindedir. Aslında bu durum çok saçmadır. Mazlumun buna izin vermesi ise çok daha saçmadır. İnsan nasıl olur da açlığa-susuzluğa,evsizliğe-çıplaklığa-zulme izin verir ve isyân etmez. Modern insan “saçmalığa alıştırılmış insan”dır. Bu nedenle Ebu Zerr: “Aç sabahlayıp da (yada temel ihtiyaçlarını karşılayamayıp da) eline kılıcı alıp isyân etmeyene şaşarım” der.

 

Tüm kâinatta ve toplumlar arasında sünnetullah işler. Fakat sünnetullahın işleyişi her zaman iyi sonuç vermez. Sünnetullaha uyulmayınca sünnetullah kötü sonucu açığa çıkarır ki sünnetullah zâten budur. Sünnetullah, hakka uygun yapıldığında hakça olur ve hakkı ortaya çıkarır, aksi-hâlde saçmalıktan başka bir şey ortaya çıkmaz sünnetullaha göre. Bir şeyi Allah’a, vahye, doğala, normâle, fıtrata, akla ve mantığa aykırı yaptığınızda sünnetullah gereğince mutlakâ saçma-anlamsız olur ve saçmalık açığa çıkar. Fakat Allah’a, vahye, doğala, normâle, fıtrata, akla ve mantığa uygun olduğunda o şeyde bir saçmalık olmaz ve hakka ve hakîkate uygunluk görülür. Zîrâ “Allah’lı” olduğu için anlamlı da olur. O hâlde Allah’sızca yapılan her-şey saçmadır ve saçmalık üretir. Bir şey saçma olunca fitne ortaya çıkarır ve ifsâd eder.

 

İslâm’ın hâkim olmadığı ve hayâtı belirlemediği târih, “saçmalıkların târihi”dir. Zîrâ Allah’ın, İslâm’ın ve vahyin olmadığı yâni merhâmetin, vicdânın, adâletin ve ahlâkın öncelenmediği yerde işe şeytan, nefs ve tâğutlar karışacağı için ortaya çıkacak olan şey derin bir cehâlet, ağır bir adaletsizli ve yoğun bir ahlâksızlıktan başkası olmaz. Çünkü saçmalığa göre hareket edilmektedir. Modern insan da buna bir süre sonra râzı olur ve adâletsizliği, ahlâksızlığı ve bunların ortaya çıkmasına sebep olan düşünce, ideoloji ve lîderleri savunmaya başlar ki bu çok saçmadır. İnsanın kendi zarârına bir şeyi savunması çok saçmadır. Dünyâ’nın yarısı mutlu-mesut(!) yaşarken diğer yarısının perişanlık içinde  olması ve buna göz yummak çok saçmadır. O hâlde saçmalık, akla ve mantığa aykırı davranmak olduğu gibi, merhâmetsizlik ve vicdansızlığı da açığa çıkarır.

 

Doğada saçmalık olmaz. Hiç-bir hayvan ve bitki saçma-sapan davranmaz. Kâinatta hiç-bir saçmalık olmadığı için bir uygunsuzluk göremezsiniz:

 

 O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ (mutâbakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahmân (olan Allah)ın yaratmasında hiç-bir çelişki ve uygunsuzluk (tefâvüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; her-hangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun?. Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umûdunu kesmiş bir hâlde bitkin olarak sana dönecektir” (Mülk 3-4).

 

Saçmalık insana has bir şeydir ve insandan başka saçma düşünce ve eylemde olan bir varlık yoktur. Zîrâ Allah’a göre yapmadığı için anlamsız olur, anlamsız olunca da saçma açığa çıkar. Saçmaya göre düşünen ve hareket eden insan kısa bir süre sonra dağılır ve saçılıp gider. Düşüncesini ve işini Allah-merkezli yapmayanlar mecbûren beşer yâni nefs-merkezli yapmaya başlayacaklarından dolayı mutlakâ saçma-sapan bir Dünyâ ortaya çıkar. Bir şeyin saçma-sapan olması, “sapınca saçma olacağından” dolayıdır. Tüm sapmalar saçmalıklar açığa çıkarır. Bu saçmalıklar insanlara yakın-uzak vâdede mutlakâ zarar verecektir. Fakat buna rağmen insan yine de nefse uygun olduğu ve haz verdiği için o saçmalıkları sürdürecek ve hattâ ölümüne savunmaktadır.

 

Vahye ve onun ideâl örnekliğini yapan Peygamber’e göre olmayan tüm dinler, düşünceler ve ideolojiler saçmadır ve saçmalık açığa çıkarır. İnsan hakka ve hakîkate göre yapmadığında -ki bu ancak vahiy merkezli yâni Allah’a o göre olur- yoldan çıkar ve en olmadık saçmalıkları bile düşünmeye ve yapmaya başlar. Saçmalıklar din olur ve bu din ölümüne savunulur.

 

Tüm varlığı -hâşâ- Allah olarak gören yâni Allah’tan başka hiç-bir şey olmadığını söyleyen (lâ mevcûde illallah), yapılan her-şeyi Allah’ın yaptığını zanneden (lâ fâile illallah), kötüyü, çirkini, günahı, ayıbı, şirki, küfrü, zulmü ve ahlâkı inkâr ve iptâl eden ve en nihâyet kendini ilah îlân ettikten sonra “benden başka varlık yoktur” (lâ mevcûde illâ ene) diyen tasavvuf, şeytanın insana oynadığı en büyük oyundur ve saçmalığın daniskasıdır. Apaçık olarak akla, mantığa, göze, kulağa, Vahye, Peygamber’e yâni her-şeye aykırı olan bir düşüncede (tasavvuf) hakîkat olduğunu zannetmek hem saçmalık hem de ahmaklıktır.

 

Allah’ı “baba-oğul-kutsal rûh” olarak üçe ayıran “teslis” açık bir saçmalıktır. Öyle ki 2.000 yıldır bu saçmalık üzerine yapılan binlerce yorumun hiç-biri tutarlı ve mantıklı değildir. Bu saçmalığa iknâ edici bir yorum yapılamaz. Saçma bir düşünceye iknâ edici bir yorum yapılabileceğini beklemek bile saçmalıktır. Zâten Hristiyanlık zâten saçmalıklar üzerine kurulmuştur ve saçma olmayan şey “din” olarak kabûl edilmez.

 

Demokrasi bir saçmalıktır. Apaçık bir günaha, zulme, ahlâksızlığa ve saçmalığa 49 kişi îtirâz ederken, 51 kişinin o şeyi kabûl etmesi ve 51 kişi yâni çoğunluk kabûl etti diye o saçmalığın doğru, iyi ve hak olduğunu zannetmek ve böylece o saçmalığı kânunlaştırmak saçmalığın zirvesidir. Allah’ın ve vahyin hesâba katılmadığı bir yerden saçma olmayan bir kânunun çıkması imkânsızdır. Zâten saçmalıktan beslenenlerin saçma olmayan bir kânun çıkarması “saçma” olurdu.  

 

Modern-bilimin teorilerinin çoğu saçmadır. Profesyonel saçmalıkları ve masalları insanlara “hakîkat” diye yutturuyorlar. Bir saçmalıktan bıktıklarında ise yeni bir saçmalık ortaya atıyorlar. Böylece “saçmalık döngüsü” dönüp duruyor. Evrim Teorisi, Big-Bang Teorisi, Kıtaların Ayrılması-Birleşmesi Teorisi (Pangea) gibi bilimsel(!) teoriler saçmadır. Bir şeyi Allah’sız açıklamaya çalışmak saçmalıktır. Bunların hepsi de, “zamanla olabilir” düşüncesiyle ortaya atılmıştır. “Yeterli zaman varsa her-şey olabilir” düşüncesiyle en olmadı saçmalıklar bile meşhûr teorilere dönüşmüştür. Modern olanı “iyi” zanneden halk da, bir fikri olmamasına rağmen bu saçmalıkları el üstünde tutar. Aslında modern-bilimsel teorilere göre biçimlendirilmiş evrenin insana için saçma olduğunu söylerler. Çünkü evrende bir anlamın olmadığına inanmaktadırlar. Anlam olmadığından mecbûren saçma olacaktır. Evren anlamsızdır, çünkü Allah’sızdır ve Allah’sız yorumlanmaktadır. Allah’sız olunca anlamsız ve saçma olur. Anlamlı olduğunda “Allah’lı” olması gerekeceğinden dolayı, evrenin anlamsız ve saçma olduğunu söylemek zorunda kalıyorlar. “Aslında evren anlamsızdır fakat insanlar ona anlam yükler” diyorlar.   

 

Anlamsızlığı ve dolayısıyla saçmalığı savunan bilim-adamları, saçma-sapan ve ipe-sapa gelemeyecek şeyler bile söyleyebilmektedirler ve insanlar da bunu câhilce alkışlamaktadır. Meselâ ünlü ateist Richard Dawkins şöyle bir saçmalıktan bahseder: “Eğer bir Meryem Ana heykelinin sizlere el salladığını görseniz dâhi, bir mûcize ile karşı-karşıya olduğunuzu sanmayın. Çok küçük bir olasılıktır, ama belki de heykelin sağ kolundaki atomların hepsi, tesâdüfen ve bir-anda aynı yönde hareket etme eğilimi içine girmiş olabilirler”. İşte bu saçmalığı söyleyen ünlü bir ateist-evrimci olunca, nefsinin kölesi olmuş olanlar saçmalamanın bir erdem olduğunu sanmaya başlarlar.

 

Kâinâtın ve insanın kendi-kendine bir şans eseri tesâdüfen ortaya çıktığının zannedilmesi ve kâinatta anlamlı bir şeyin olmadığının düşünülmesi “saçma oğlu saçma”dır.

 

İnsanın seçmedikleriyle (boy-bos, cinsiyet, âile, ırk vs.) övünmesi saçmadır. Kendi çabasıyla öne çıkamayanlar, doğuştan gelen özellikleriyle övünürler ki, bu saçmalık günümüzde daha üstün tutulmaktadır.  

 

Saçmalıkların peşinde sürüklenen ve saçmalıkların peşinden gidenler “saçıp savuranlardır. Saçıp savuranlar “şeytanın kardeşleri”dir:

 

“Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür” (İsrâ 27).

 

Kâinâtı kusursuz bir şekilde yaratan ve yöneten Allah’ın, Dünyâ’da, insanlar arasında ve kamusal alanda hâkim olmaması çok saçmadır. Küfür ve şirk saçma-sapan bir şeydir. Saçmalıklar mutlakâ sorun ve zulüm ortaya çıkaracağı için küfür ve şirk saçmalığı mutlakâ adâletsizlik, ahlâksızlık ve zulüm ortaya çıkarır.

 

Allah’ı, âhireti ve Kur’ân’ı kabûl ettiği hâlde Peygamber’i yok saymak ve o’nu takmamak saçmalığın daniskasıdır.

 

Hak ve hakîkat ancak Allah’ın emrettiği ve Peygamber’în örneklediğidir. Saçmalık ise şeytanın teorisidir. Şeytan “ben Âdem’den üstünüm, çünkü beni ateşten, Âdem’i ise topraktan yarattın” şeklinde saçma-sapan bir mâzeret ortaya atmıştı.

 

Evet; Hak ve hakîkatten gayrı her-şey bâtıldır ve saçmalıktır vesselam.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Ocak 2020

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder