19 Mart 2023 Pazar

Örnek Olmak, İbret Olmak


“Andolsun, sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır” (Ahzâb 21).

 

“Gerçek şu ki, Kârun, Mûsâ’nın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona öyle hazîneler vermiştik ki, anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: ‘Şımararak sevinme, çünkü Allah şımararak sevince kapılanları sevmez. Allah’ın sana verdiğiyle âhiret yurdunu ara, Dünyâ’dan da kendi payını (nasibini) unutma. Allah’ın sana ihsân ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama. Çünkü Allah bozgunculuk yapanları sevmez”. Dedi ki: ‘Bu, bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir’…Sonunda onu da, konağını da yerin dibine geçirdik. Böylece Allah’a karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı. Ve o, kendi-kendine yardım edebileceklerden de değildi. Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: ‘Vay, demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip-yaymakta ve kısıp-daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay, demek gerçekten inkârcılar felâh bulamaz’ demeye başladılar” (Kasas 76-82).

 

“Biz, İsrâiloğullarını denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): ‘İsrâiloğullarının kendisine inandığı (ilahtan) başka ilah olmadığına inandım ve ben de müslümanlardanım’ dedi” (Yûnus 90). “O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar. Bunun üzerine, onu ve askerlerini tutup suya attık. Böylelikle zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına bir bak. Biz, onları ateşe çağıran önderler kıldık; kıyâmet günü yardım görmezler. Bu dünyâ-hayâtında arkalarına lânet düşürdük; kıyâmet gününde de, kendilerinden nefret edilen ve çirkinleştirilmiş olanlardır” (Kasas 39-42).

 

İnsanlar ya “örnek olan” yada “ibret olan” anlamında ikiye ayrılır. İnsanların en güzel örnekleri peygamberlerdir. Kötü örnekleri ise peygamberlerin çağrılarına sırt çeviren servet ve siyâset sâhipleridir ki bu-bağlamda Kur’ân’da Kârûn ve Firavun örnekleri meşhurdur.

 

Örnek insanlar hayatlarının merkezine Allah’ı, âhireti, gaybı, vahyi ve peygamberleri alırlarken; ibret olanlar ise şeytanı, nefsi, tâğutları ve tâğûtî sistemleri alırlar. İmtihan işte bunun imtihanıdır. İnsan, Allah’ın örnek gösterdiğini mi yoksa şeytanın ve nefsin peşinde gidenleri mi izleyeceğine göre Dünyâ’da ve âhirette hesâbını verecektir. İnsanlık târihine bakıldığında örnek alınanların izinde oldukları yol -imtihan gereğince- zor, meşakkatli ve çaba gerektiren nefsin istemediği bir yoldur ve bu yolda dosdoğru gidenler hem Dünyâ’da hem de âhirette iyiliklere kavuşarak onlar da “örnek” olurlarken; ibretliklerin izinde oldukları yol ise tam da nefse ve hazza uygun olduğu için, üstelik sorumluluğu da -görece- az olduğundan dolayı insanlar genelde ibretlik olanların yolunu izlemeyi tercih edip hem dünyâlarını hem de âhiretlerini ziyân ederek kendileri de ibretlik duruma düşmüşlerdir.       

 

Şeytan insana her cihetten fısıldayarak onu ayartmaya çalışır ve “örnek insan” olmak yerine “ibretlik insan” olma yoluna sokarak dünyâsını da âhiretini de mahvetmeye çalışır. Fakat buna rağmen vahyi ve örnek insanları tâkip edenlerin hem dünyâları hem de âhiretleri ihyâ olur. Şeytan, dost edindiği insanları ibretlik olanların yoluna sokar ve ateşe çağırır. Allah ise örnek olanların yolunu izleyenleri şeytana karşı uyarır ve şöyle der:

 

“Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edînin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmaya çağırır” (Fâtır 6).

 

Hz. Muhammed’in “güzel örneklik” denilen “en ideâl vahiy pratikliği” olan sünneti, “aşılamaz bir örneklik”tir. Kur’ân, ibretlik insanları tanıtma ve bir “örnek insan” yetiştirme kılavuzudur. Kur’ân’ın safha-safha inmesinin nedeni, ibretlik insanları ve toplumları tanıtmak ve vahiy-merkezli bir “örneklik” (sünnet) oluşturmak içindir. Buna rağmen müslümanlar içinde, “resûlün tebliğine uyarız ama örnekliğine uymayız” diyen ahmaklar vardır ki bunlar farklı tür ibretlik insanlardır. Dünyâ’daki mevcut sorunların ve çirkefliklerin nedeni, Kur’ân’ın bilinmemesinden ziyâde, bilenlerin “örnek olacak şekilde yaşamaması”ndandır.

 

Kur’ân yapılması gerekeni apaçık söylüyor, fakat insan, emri yerine getireceğine, kelimenin yapısını incelemeye girişiyor. Sonunda da emri yerine getirmeyecek bir anlama ulaşıyor. Niye?. Çünkü Peygamber örnekliğini önemsemiyor. Müslümanlar arasında “örnek bir mü’min toplum”un oluşmamış olmasının nedeni, örnek insanlar yerine ibretlik insanların tâkip edilmesidir. Biz Kur’ân’ı okuduktan sonra amel-eylem olarak “güzel örneklik”i tâkip etmediğimiz için, Dünyâ’ya “güzel örnek” olamıyoruz.

 

Allah, vahiy aracılığı ile peygamberler üzerinden; bir şahsiyet modeli, bir ahlâk modeli, bir duruş ve direniş modeli, bir İslâmî Hareket metodu-modeli, bir toplum modeli, bir devlet modeli ve bir medeniyet modeli ortaya koymuştur. Kıssalar, bu örnek insanların ve örnek modellerin anlatılarıdır. Bu “örnek model” son olarak Hz. Muhammed üzerinden ortaya konmuştur. İşte “usvetun hasenetun” yâni “güzel örneklik” denen ve adına literatürde “Sünnet” denilen şey, bu örnek modeldir. Bu “örnek model”, yapılan yanlışların Allah tarafından vahiyle düzeltilmesiyle meydana gelmiş en ideâl modeldir. “Allah’ın kontrôlünde” ortaya konmuş bir modeldir. Bu örneklik, en ideâl örneklik ve “yaşanmışlık”tır (Ahzâb 21). Güzel örneklik, Kur’ân’ın ete-kemiğe ve söze bürünmüş hâlidir. Kur’ân’ın pratiği gösterilmiştir bu örneklikle. Bu nedenle bu modelin-örnekliğin göz-ardı edilmesi yanlıştır. Bu “güzel örneklik”, “amel ve eylemin kaynağı” olmak bakımından kıyâmete kadar bağlayıcıdır. Kur’ân, “bilgi ve bilincin kaynağı” iken, Sünnet ise, “amel ve eylemin kaynağı”dır. Buna rağmen bu örnekliğin tâkip edilmemesi, “ibretlik insanların tâkip edilmeye başlanması”yla cezâlandırılmaktadır.

 

İbret alınacak olanlar da, örnek alınacak olanlar da insandır. Allah’ın, insanlara direkt olarak Cebrâil ile vahyi bildirmemesinin nedeni, “bir meleğin örnek alınamayacak olması”ndan dolayıdır. İnsanlar yine bir insanı örnek almalıdırlar. Örnek aldıkları bu insan ise ancak Allah’a göre hareket eden, vahiy-merkezli düşünen ve amel-eylemde bulunan insanlar olmalıdır ki bunların en önde gelenleri, kıssalarda kişilikleri ve hayatları anlatılan peygamberlerdir. Peygamberler örnek alınmadığında ise şeytana, nefse, hazza ve tâğutlara göre düşünmek ve amel-eylemde bulunmak zorunda kalınır ki bunun sonucunda da “örnek insanlar” yerine “ibretlik insanlar” olunarak hem Dünyâ’da hem âhirette hüsrâna uğramak kaçınılmaz olur. Bir “örnek” olmadığında, insanların tümü “bir-örnek” olur.

 

İslâm coğrafyasının ve müslümanların en büyük sorunu, örnek alabilecekleri bir insan, toplum, devlet ve İslâmî bir siyâsetin yokluğu ve bu yüzden de ibretlik insanların üzerinde olduğu bâtıl düşüncelere ve yollara girilmiş olmasıdır.

 

Örnek insanlar yerine ibretlik insanları tâkip ederek “bir-örnek” hâle gelen insanlar “örnek” değil, “ibretlik” olurlar.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Mart 2023

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder