9 Mart 2023 Perşembe

Disiplin Üzerine

 

“Bir işten yorulduğunda hemen başka bir işe koyul” (İnşirâh 7).

 

İnsan boş bırakılmaya gelmez. O yüzden Allah; “bir işi bitirdiğinde yada bir işten yorulduğunda yan gel yat” demez de, “bir işten yorulduğunda başka bir işe geç, o işle dinlen” der. Zîrâ insana Allah’ı unutturacak ve onu şeytanla-nefsiyle baş-başa bırakacak olan şey boş kalmasıdır. O hâlde insan ya ilim ile, ya sohbetle, yada iş ile şeytanın ve nefsinin ayartmalarına mâruz kalmaktan kurtulur. Kanımca Dünyâ’da “iş” diye bir şeyin olması biraz da bu nedenledir. Yoksa boş kalan insan ancak sapıklık düşünmeye başlar. Bu nedenle de İslâm insanı sürekli olarak disiplin altında tutmak ister. Bu bağlamda İslâm’da tâtil yoktur tebdil vardır. “Bir süreliğine farklı şeyler yapmak” denen tebdil vardır. Fakat hiç-bir zaman “yapmamak” durumu olmaz. Çünkü disiplin bir kez koptuğunda artık bozulmanın önüne geçilemez.

 

Disiplin: 1-Bilimde, öğretim konusu olan yada olabilecek bilgilerin tümü, bilim dalı. 2-Bir topluluğun, yasalarına ve düzenle ilgili yazılı veyâ yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması durumu, sıkı düzen.

 

Bu dünyâ, müslüman için bir “imtihan dünyâsı”dır, “zevk ve sefâ sürme yeri” değil. Mü’minler için zevk ve sefâ sürmek cennette olacaktır inşaallah. Fakat bunun için disiplinli bir hayat yaşamak önemlidir. İmtihanın olduğu yerde bir disiplin vardır, bir gerginlik ve zorluk vardır. Zîrâ imtihan insanın sınırsız serbest davranmasına izin vermez. Dinde disiplinli olmak bu nedenledir. Çünkü dîne inanmış ve dîne göre yaşayan kişi imtihanda olduğunun bilincindedir ve bir yanlış yapmaması yada yaparsa hemen tevbe etmesi gerekir ki imtihanı geçebilsin. Üstelik bu imtihan hayat-boyu devâm eder. Sonunda da imtihanın sonucuna göre, âhirette ya cennet nîmetleriyle yada cehennem ateşiyle karşılaşır. O hâlde inanan bir insan nasıl “imtihan yokmuş” gibi davranacak ve disiplini bırakarak Dünyâ’da tatmadık zevk ve sürmedik sefâ bırakmamak için kendini yırtarcasına koşturacak?.

 

İslâm’da disiplin bir iç-disiplin ile başlar. İçini disipline edemeyenler dışlarını da disipline edemezler. Disiplin içinde olmayan bir dış-âlem ise kim-kime dum-duma yaşanan bir zulüm ve kaos ortamı olur.

 

Kâinât mutlak bir disipline göre hareket eder. Dünyâ da doğasıyla vere kendi iç-yasalarıyla bir disiplin içindedir. Zâten varlığın ve hayâtın varlığını ve hayâtiyetini sürdürebilmesi mutlak bir disiplin gerektirir. İşte Allah, insanın da şeytana, nefsine ve arzularına göre değil de, İslâmî disipline göre bir hayat yaşaması için insanlar içinden elçiler seçmiş ve vahiyler göndermiştir. Böylece insan da tüm kâinât gibi bir düzen içinde olabilsin ve hem Dünyâ’da hem de âhirette mutlu-mesut yaşayabilsin istemiştir.   

 

Allah işlerini, kendi koyduğu sünnetullah denen yasalara göre yapar. Allah sırât-ı müstakîm üzeredir. Bu, -her ne kadar Allah için disiplinden bahsetmek abes olsa da Allah’ın da “disiplinli bir ilah” olduğunu gösterir. O hâlde insan, Dünyâ’da iyilik içinde yaşadıktan sonra sonsuz cennet nîmetleri içinde yaşamak istiyorsa belli bir disiplin içinde olması şarttır. Bu disiplin elbette İslâmî bir disiplin olacaktır. Zâten şeytan, nefs ve küresel modern sitem yada tâğutlar, İslâmî disiplin içinde olmayanları kendi bâtıl disiplinleri içinde yaşamaya zorlarlar ve bunu büyük oranda başarırlar. Demek ki insan ya İslâmî disiplin içinde yada şeytânî disiplin içinde yaşamak zorundadır. Disiplinli yaşamak insanın kaderidir. Hayvanlar bile bir disiplin içindedirler. Tabi onlar bunu bilinçli olarak değil mecbûri olarak yaparlar. Bâzıları ise hiç-bir düzeni ve disiplini takmadan hiç-bir şey yapmadan öylece yan gelip yatarak yaşamak isterler ama bu “hayvandan bile daha aşağı olmak” anlamına gelir. İnsan belli bir disiplin içinde yaşamak zorundadır. Zâten insan, hayâtı disiplinsiz bir şekilde yaşadığında verimi düşer ve daha bir-çok olumsuz durum oluşur. Zilletin nedeni budur.  

 

Dindarlık, Allah korkusu ve kişinin kendine olan saygısıdır. Bu korku ve saygı nedeniyle, dinden tâviz vermeden ve disiplini de elden bırakmadan yaşanan hayat “dindarca yaşanan bir hayat”tır. Dindarca bir hayat yaşamak için disiplinli olmak şarttır. Tüm peygamberler ve Peygamberimiz, görevlerini tam bir disiplin içinde yapmışlardır. Hz. Yûnus bu disiplini bozarak kaçmak istediğinde hemen cezâlandırılmıştır. Tevbe edip yeniden disipline dönünce tebliğ ve dâvetinin karşılığını görmüştür.  

 

Din, bir disiplindir. Ne kadar disiplinli iseniz, o kadar dindar olursunuz. Müslümanlar için “bilgi”nin kaynağı kayıtsız-şartsız Kur’ân-ı Kerim’dir. Kur’ân bilgisini elde etmek için yapılması gereken şey; disiplinli, gayretli, samîmi, ciddî ve hedef-merkezli, zaman açarak/ayırarak ve illâ ki “odaklanarak” yapılacak derin okumalar yapmaktan geçer. Kur’ân bu tarz okumalar/çalışmalar yapan kişilere çok cömert davranacaktır.

 

Namaz bir disiplindir ve kişide disiplin oluşturur. Namaz, insanı en iyi şekilde disipline edecek ve hayâtını düzenleyecek bir ibâdettir, hayat-tarzıdır. Mü’min kişi, gününü yâni zamânını namaza göre ayarlar. Namaz sâyesinde sürekli bir iç-murâkabe hâlindedir müslümanlar. Bu disiplini edinmiş olanlar namaz için mutlakâ bir zaman ayırabilirler. Sanki onlara namaz için ekstra bir zaman açılmıştır. Namaz disiplini olanların zamânı bereketleniyor demek ki. Biraz sonra ne yapacaklarının bilinci onlara hem bir disiplin ve düzen sağlar, hem de huzur verir. Çünkü yapacağı bir şey vardır. İnsanlar yapacakları bir şey olmadığında buhrana varan sıkıntılara girerler, zîrâ disiplini bozulur.

  

Tüm dînî ve dünyevî disiplinler, bir disiplin içinde öğrenilip idrâk edilmeli, sonra da bu disiplinler dîne göre güncellenip vahiy-merkezli disiplinler ortaya çıkmalıdır. İşte o zaman disiplinli bir din ortaya çıkmış ve insanlığa söylenecek alternatif bir şey olmuş olur. Yoksa dîni disiplinsiz bir şekilde bilmek ve yaşamak -ki bunlar gerçekten de bilmek ve yaşamak olmaz- bağlılarına pek de bir şey kazandırmaz ve bir şeyi değiştirmez. O hâlde en azından insanların içinden bir kesim, dîni disiplin içinde bilmeli, öğrenmeli, kavramalı, yaşamalı, anlatmalı ve hayâta aktarmalıdır.

 

Yeni nesil disiplini hiç sevmiyor ve hattâ nefret ediyor. Zîrâ disiplin, konforu blôke eder. Disiplin ile konfor aynı-anda bir-arada bulunmazlar. Çünkü konfor zâten bir disiplin yokluğu durumudur. Disiplinli insanlar için konfora sâhip olunsa bile onu yeterli şekilde kullanmak pek mümkün değildir. Bunun farkında olan modern insan, disiplinli bir hayat istememekte ama konfora kavuşmayı çok istemektedir. Fakat disiplinli olmadan ve hayatta disiplin içinde olup da bir kazanç elde etmeden, -eğer atadan mîras kalmamışsa- o konfora ve rahata ulaşmak mümkün değildir. O hâlde bir hayâtı konfor içinde yaşamak isteği disiplinli ama özellikle de İslâmî disiplin içinde pek de mümkün olan bir şey değildir. Şu da var ki aslında Dünyâ’nın formatı yada sünnetullah gereğince konforunda disiplinli bir şekilde yaşanması mümkün değildir. Sürekli bir konfor içinde yaşamak ancak bir arzu olabilir. Zâten sürekli olarak konfor içinde yâni disiplinsizlik hâlinde yaşamak onu insanlığından da çıkarır. Modern insanın disiplinsiz bir hayat arzusu tâbir-i câizse kısaca; “eşek gibi çalışmak, domuz gibi yemek, köpek gibi gezmek, ayı gibi uyumak” şeklindedir.

 

İslâm’da içkinin yasak olması, insanın zihnen disiplinini bir an olsun kaybetmemesi içindir. İnsanın ayırıcı özelliği olan zihninin, bilincinin ve aklının bloke olması, onu geçici süreliğine de olsa insanlığından çıkarır. Fakat bu bloke hâli devâm ederse, insansızlık hâli de devâm eder gider.   

 

Gölgede yatanlar ile Güneş’te yürüyenler bir olmaz. Bir disiplin içinde yaşayanlar ile disiplinsizlik içinde yaşayanlar bir olmaz. Fakat İslâmî disiplin içinde yaşayanlar bambaşkadır.  

 

Peki bu disiplin ne kadar sürer?. O kurucu toplum ve sonra da inanların içinden az bir toplum için süreklidir. Fakat genel insanlar belli bir seviyeye ulaşıldığında çok da gevşemeden normâlleşme başlayabilirler. Çünkü insanların çoğu yeterli şekilde odaklanamaz ve fazla ve sürekli bir disipline katlanamazlar. Demek ki kurulmaya çalışılan İslâmî bir yapı çok sağlam temellere oturmalı, yapı kurulduktan sonra da disiplin elden bırakılmamalı ve hak sistem sürekli güncellenmelidir. Böylece fitnecilere fırsat verilmemelidir. Aksi-hâlde disiplinsizlik nedeniyle çeşitli sorunlar ortaya çıkar ve insanlar yukarıda saydığımız çeşitli dertlere dûçar olacaklardır.

 

Modern insan konforuna ve rahatına çok düşkündür. Bu yüzden de disiplinsiz bir hayâtı özler. Fakat İslâm’a göre hayat bir “imtihan”dır ve Dünyâ da “imtihan dünyâsı”dır. Bu, Dünyâ’nın “cennet” olmadığı anlamına  gelir. İmtihan son âna kadar sürecektir. Bu, disiplinin de son âna kadar süreceği anlamına gelir. O hâlde imtihan ve İslâm, hayat-boyu disiplinli olmayı gerektirir. Çünkü İslâm’da, dolayısıyla imtihanda olmak, “disiplin içinde olmak” demektir.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Mayıs 2021

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder