“Bir işten yorulduğunda
hemen başka bir işe koyul” (İnşirâh
7).
İnsan boş bırakılmaya
gelmez. O yüzden Allah; “bir işi bitirdiğinde yada bir işten yorulduğunda yan
gel yat” demez de, “bir işten yorulduğunda başka bir işe geç, o işle dinlen” der.
Zîrâ insana Allah’ı unutturacak ve onu şeytanla-nefsiyle baş-başa bırakacak
olan şey boş kalmasıdır. O hâlde insan ya ilim ile, ya sohbetle, yada iş ile
şeytanın ve nefsinin ayartmalarına mâruz kalmaktan kurtulur. Kanımca Dünyâ’da
“iş” diye bir şeyin olması biraz da bu nedenledir. Yoksa boş kalan insan ancak
sapıklık düşünmeye başlar. Bu nedenle de İslâm insanı sürekli olarak disiplin
altında tutmak ister. Bu bağlamda İslâm’da tâtil yoktur tebdil vardır. “Bir
süreliğine farklı şeyler yapmak” denen tebdil vardır. Fakat hiç-bir zaman
“yapmamak” durumu olmaz. Çünkü disiplin bir kez koptuğunda artık bozulmanın
önüne geçilemez.
Disiplin:
1-Bilimde, öğretim konusu olan yada olabilecek bilgilerin tümü, bilim dalı. 2-Bir
topluluğun, yasalarına ve düzenle ilgili yazılı veyâ yazısız kurallarına
titizlik ve özenle uyması durumu, sıkı düzen.
Bu dünyâ, müslüman için bir
“imtihan dünyâsı”dır, “zevk ve sefâ sürme yeri” değil. Mü’minler için zevk ve
sefâ sürmek cennette olacaktır inşaallah. Fakat bunun için disiplinli bir hayat
yaşamak önemlidir. İmtihanın olduğu yerde bir disiplin vardır, bir gerginlik ve
zorluk vardır. Zîrâ imtihan insanın sınırsız serbest davranmasına izin vermez. Dinde
disiplinli olmak bu nedenledir. Çünkü dîne inanmış ve dîne göre yaşayan kişi
imtihanda olduğunun bilincindedir ve bir yanlış yapmaması yada yaparsa hemen
tevbe etmesi gerekir ki imtihanı geçebilsin. Üstelik bu imtihan hayat-boyu
devâm eder. Sonunda da imtihanın sonucuna göre, âhirette ya cennet nîmetleriyle
yada cehennem ateşiyle karşılaşır. O hâlde inanan bir insan nasıl “imtihan
yokmuş” gibi davranacak ve disiplini bırakarak Dünyâ’da tatmadık zevk ve
sürmedik sefâ bırakmamak için kendini yırtarcasına koşturacak?.
İslâm’da disiplin bir
iç-disiplin ile başlar. İçini disipline edemeyenler dışlarını da disipline
edemezler. Disiplin içinde olmayan bir dış-âlem ise kim-kime dum-duma yaşanan
bir zulüm ve kaos ortamı olur.
Kâinât mutlak bir disipline
göre hareket eder. Dünyâ da doğasıyla vere kendi iç-yasalarıyla bir disiplin
içindedir. Zâten varlığın ve hayâtın varlığını ve hayâtiyetini sürdürebilmesi
mutlak bir disiplin gerektirir. İşte Allah, insanın da şeytana, nefsine ve
arzularına göre değil de, İslâmî disipline göre bir hayat yaşaması için
insanlar içinden elçiler seçmiş ve vahiyler göndermiştir. Böylece insan da tüm
kâinât gibi bir düzen içinde olabilsin ve hem Dünyâ’da hem de âhirette
mutlu-mesut yaşayabilsin istemiştir.
Allah işlerini, kendi
koyduğu sünnetullah denen yasalara göre yapar. Allah sırât-ı müstakîm üzeredir.
Bu, -her ne kadar Allah için disiplinden bahsetmek abes olsa da Allah’ın da
“disiplinli bir ilah” olduğunu gösterir. O hâlde insan, Dünyâ’da iyilik içinde
yaşadıktan sonra sonsuz cennet nîmetleri içinde yaşamak istiyorsa belli bir
disiplin içinde olması şarttır. Bu disiplin elbette İslâmî bir disiplin
olacaktır. Zâten şeytan, nefs ve küresel modern sitem yada tâğutlar, İslâmî
disiplin içinde olmayanları kendi bâtıl disiplinleri içinde yaşamaya zorlarlar
ve bunu büyük oranda başarırlar. Demek ki insan ya İslâmî disiplin içinde yada
şeytânî disiplin içinde yaşamak zorundadır. Disiplinli yaşamak insanın
kaderidir. Hayvanlar bile bir disiplin içindedirler. Tabi onlar bunu bilinçli
olarak değil mecbûri olarak yaparlar. Bâzıları ise hiç-bir düzeni ve disiplini
takmadan hiç-bir şey yapmadan öylece yan gelip yatarak yaşamak isterler ama bu
“hayvandan bile daha aşağı olmak” anlamına gelir. İnsan belli bir disiplin içinde
yaşamak zorundadır. Zâten insan, hayâtı disiplinsiz bir şekilde yaşadığında verimi
düşer ve daha bir-çok olumsuz durum oluşur. Zilletin nedeni budur.
Dindarlık, Allah korkusu ve
kişinin kendine olan saygısıdır. Bu korku ve saygı nedeniyle, dinden tâviz
vermeden ve disiplini de elden bırakmadan yaşanan hayat “dindarca yaşanan bir
hayat”tır. Dindarca bir hayat yaşamak için disiplinli olmak şarttır. Tüm peygamberler
ve Peygamberimiz, görevlerini tam bir disiplin içinde yapmışlardır. Hz. Yûnus
bu disiplini bozarak kaçmak istediğinde hemen cezâlandırılmıştır. Tevbe edip
yeniden disipline dönünce tebliğ ve dâvetinin karşılığını görmüştür.
Din, bir disiplindir. Ne
kadar disiplinli iseniz, o kadar dindar olursunuz. Müslümanlar için “bilgi”nin
kaynağı kayıtsız-şartsız Kur’ân-ı Kerim’dir. Kur’ân bilgisini elde etmek için
yapılması gereken şey; disiplinli, gayretli, samîmi, ciddî ve hedef-merkezli,
zaman açarak/ayırarak ve illâ ki “odaklanarak” yapılacak derin okumalar
yapmaktan geçer. Kur’ân bu tarz okumalar/çalışmalar yapan kişilere çok cömert
davranacaktır.
Namaz bir disiplindir ve
kişide disiplin oluşturur. Namaz, insanı en iyi şekilde disipline edecek ve
hayâtını düzenleyecek bir ibâdettir, hayat-tarzıdır. Mü’min kişi, gününü yâni
zamânını namaza göre ayarlar. Namaz sâyesinde sürekli bir iç-murâkabe
hâlindedir müslümanlar. Bu disiplini edinmiş olanlar namaz için mutlakâ bir
zaman ayırabilirler. Sanki onlara namaz için ekstra bir zaman açılmıştır. Namaz
disiplini olanların zamânı bereketleniyor demek ki. Biraz sonra ne
yapacaklarının bilinci onlara hem bir disiplin ve düzen sağlar, hem de huzur
verir. Çünkü yapacağı bir şey vardır. İnsanlar yapacakları bir şey olmadığında
buhrana varan sıkıntılara girerler, zîrâ disiplini bozulur.
Tüm dînî ve dünyevî
disiplinler, bir disiplin içinde öğrenilip idrâk edilmeli, sonra da bu
disiplinler dîne göre güncellenip vahiy-merkezli disiplinler ortaya çıkmalıdır.
İşte o zaman disiplinli bir din ortaya çıkmış ve insanlığa söylenecek
alternatif bir şey olmuş olur. Yoksa dîni disiplinsiz bir şekilde bilmek ve yaşamak
-ki bunlar gerçekten de bilmek ve yaşamak olmaz- bağlılarına pek de bir şey kazandırmaz
ve bir şeyi değiştirmez. O hâlde en azından insanların içinden bir kesim, dîni
disiplin içinde bilmeli, öğrenmeli, kavramalı, yaşamalı, anlatmalı ve hayâta aktarmalıdır.
Yeni nesil disiplini hiç
sevmiyor ve hattâ nefret ediyor. Zîrâ disiplin, konforu blôke eder. Disiplin
ile konfor aynı-anda bir-arada bulunmazlar. Çünkü konfor zâten bir disiplin
yokluğu durumudur. Disiplinli insanlar için konfora sâhip olunsa bile onu
yeterli şekilde kullanmak pek mümkün değildir. Bunun farkında olan modern
insan, disiplinli bir hayat istememekte ama konfora kavuşmayı çok istemektedir.
Fakat disiplinli olmadan ve hayatta disiplin içinde olup da bir kazanç elde
etmeden, -eğer atadan mîras kalmamışsa- o konfora ve rahata ulaşmak mümkün değildir.
O hâlde bir hayâtı konfor içinde yaşamak isteği disiplinli ama özellikle de
İslâmî disiplin içinde pek de mümkün olan bir şey değildir. Şu da var ki aslında
Dünyâ’nın formatı yada sünnetullah gereğince konforunda disiplinli bir şekilde
yaşanması mümkün değildir. Sürekli bir konfor içinde yaşamak ancak bir arzu
olabilir. Zâten sürekli olarak konfor içinde yâni disiplinsizlik hâlinde
yaşamak onu insanlığından da çıkarır. Modern insanın disiplinsiz bir hayat
arzusu tâbir-i câizse kısaca; “eşek gibi çalışmak, domuz gibi yemek, köpek gibi
gezmek, ayı gibi uyumak” şeklindedir.
İslâm’da içkinin yasak
olması, insanın zihnen disiplinini bir an olsun kaybetmemesi içindir. İnsanın
ayırıcı özelliği olan zihninin, bilincinin ve aklının bloke olması, onu geçici süreliğine
de olsa insanlığından çıkarır. Fakat bu bloke hâli devâm ederse, insansızlık
hâli de devâm eder gider.
Gölgede yatanlar ile Güneş’te
yürüyenler bir olmaz. Bir disiplin içinde yaşayanlar ile disiplinsizlik içinde
yaşayanlar bir olmaz. Fakat İslâmî disiplin içinde yaşayanlar bambaşkadır.
Peki bu disiplin ne kadar
sürer?. O kurucu toplum ve sonra da inanların içinden az bir toplum için
süreklidir. Fakat genel insanlar belli bir seviyeye ulaşıldığında çok da
gevşemeden normâlleşme başlayabilirler. Çünkü insanların çoğu yeterli şekilde
odaklanamaz ve fazla ve sürekli bir disipline katlanamazlar. Demek ki kurulmaya
çalışılan İslâmî bir yapı çok sağlam temellere oturmalı, yapı kurulduktan sonra
da disiplin elden bırakılmamalı ve hak sistem sürekli güncellenmelidir. Böylece
fitnecilere fırsat verilmemelidir. Aksi-hâlde disiplinsizlik nedeniyle çeşitli
sorunlar ortaya çıkar ve insanlar yukarıda saydığımız çeşitli dertlere dûçar
olacaklardır.
Modern insan konforuna ve
rahatına çok düşkündür. Bu yüzden de disiplinsiz bir hayâtı özler. Fakat
İslâm’a göre hayat bir “imtihan”dır ve Dünyâ da “imtihan dünyâsı”dır. Bu,
Dünyâ’nın “cennet” olmadığı anlamına
gelir. İmtihan son âna kadar sürecektir. Bu, disiplinin de son âna kadar
süreceği anlamına gelir. O hâlde imtihan ve İslâm, hayat-boyu disiplinli olmayı
gerektirir. Çünkü İslâm’da, dolayısıyla imtihanda olmak, “disiplin içinde
olmak” demektir.
En doğrusunu sâdece Allah
bilir.
Hârûn Görmüş
Mayıs 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder