9 Temmuz 2024 Salı

Yatay ve Dikey

 

“Mü’minlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) vâdetmiştir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır” (Nîsâ 95().

 

Târih boyunca hiç şaşmayan şeylerden biri de şudur: Yatay olanlar dikey olanlara gıcık olurlar. Bu aynen, uzanmış yatan bir kişinin başının önünde ayakta duran birinin vermiş olduğu rahatsızlık gibidir. Yatay ve dikeyden kastımız, ilim, kültür, sanat yönünden bir şey yapmayanlar, dikey olanlar ise ilim, kültür ve sanat alanlarında aktif olanlardır. Yatay ve dikey olanlar da kendi içlerinde yaptıklarını veyâ yapmadıklarını neye göre ve hangi merkezde yapıp-yapmadıklarına göre birbirlerine gıcık olurlar. Meselâ ilim, kültür ve sanat konusunda lâik, seküler modernistler, kişi, ideoloji ve Dünyâ-merkezli değil de Allah, âhiret ve İslâm-merkezli olanlara gıcık olurlar. Çünkü onlar da en dikey olan İslâm-merkezli olanlara, kendileri yatay-dünyevî oldukları için gıcık olurlar.    

 

Lâkin modern müslümanlar da modernistleştikçe ve lâik-seküler oldukça, “dikey İslâm”dan vazgeçip, “yatay İslâm”a râzı” olmuşlar ve kendileri gibi olmayan ve dikey İslâm’dan bahsedenlere gıcık olmaktadırlar. Hâlbuki dâvâdan vazgeçip de yozlaştıkları ve yavşaklaştıkları için Allah da onlara gıcık olmaktadır.

 

İnsanı “yatay” olmaktan kurtarıp “dikey” olmaya sevk edecek şey sorumluluk almaktır. İlim, kültür ve sanat alanında hiç-bir sorumluluk almayanlar, “yatay seyir” yapmaktan kurtulamazlar.

 

Tek dikey kitap Kur’ân’dır ve diğerleri yataydır. Yatay olanlar dikey olanlar gibi aktif ve harekete geçirici değildir. Zâten İslâm’a ve Kur’ân’a yâni dikey olana gıcık olunmasının nedeni, hareket içermesinden dolayıdır. Hareket içermesini hem mevcut sistem, düzen ve köşe-başlarını tutanlar istemez ve buna gıcık olurlar, hem de sorumluluğa ve bir şeyler yapmaya yönelttiği için yatay olanlar gıcık olurlar. Çünkü onlar hep yatay kalmak ve yan gelip yatmak isterler. Böylece günlerini gün ederek haz, zevk, neşe, eğlence ve konfor içinde yaşamayı isterler. İyi ama bu dünyâ “imtihan dünyâsı” değil miydi?. İmtihan dünyâsında böyle bir şey olabilir mi?. Yatay-yata imtihan nasıl verilecek ki!.

 

Sürekli yatay olamazsınız. Çünkü birileri sizi yatay görünce üzerinize basarak yükselmek ister. Dikey olmak isteyenler bâzen bunu mecbûren yaparlar. Yatay olmak yeryüzünün en düşük rakımına eşitlenmek demek olduğu için yatay olmak bir çeşit alçaklık, eziklik ve düşüklüktür. Açıkçası sürekli yatay olmak ya hastalığın yada ölmüş olmanın göstergesidir. Çünkü hastalık ve ölüm durumunda mecbûren yatay olursunuz. Psikolojik ve mânen ölmüş onlalar da bir türlü ayağa kalkarak yataylıktan kurtulamazlar ve dikey olamazlar.   

 

“Ben böyle yatay şekilde yaşayayım ve ölüp gideyim” diyenler, sünnetullahın ve imtihan durumunun buna izin vermeyeceğini, ara-sıra da olsa seve-seve yada zorla kişiyi dikey olmaya zorlayacağını bilmelidirler. İslâm’ın formatı sürekli olarak yatay-seyirde kalmaya uygun olmadığı için yatay-seyirde kalanların, süreç içinde Dünyâ lehine seviyesi düşer. Sonuçta da kişinin takvâsı, azmi, gayreti ve dirâyeti azalır.

 

Dikey olanlara gıcık olan yataylar bilsinler ki, âhirette zebâniler de yatay olanlara gıcık olmaktadır. Bu yüzden cennetin bekçisi olan Rıdvân, dikey olanları cennete buyur ederken, cehennemin bekçisi olan Mâlik ve zebâniler de yatay olanları ateşe iterler. 

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Temmuz 2024

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder