2 Temmuz 2024 Salı

Bilimin İlerlemesiyle Din Çöker Mi?

 

“İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattırmaktadır” (Rûm 41).

 

Kur’ân’ın, dolayısıyla dînin koruyucusu Allah’tır. Allah’ın koruduğu bir şeyin, insanların etkilerinin sonucu olarak çökmesi, yıkılması ve yok olması mümkün değildir. Fakat insanların yaptıkları şeylerin bir sonucu olarak, Allah’ın dînine bağlı olanların bir çöküşe düşmesi söz-konusu olabilir ki târih boyunca bu bir-çok kez yaşanmıştır. Günümüzde de müslümanlar adâlet, ahlâk ve merhâmet olarak bir çöküş içindedirler ki bu çöküşün nedenlerinden biri de modern-bilimdir. Şu farkı burada ortaya koymamız gerekir ki, “doğal-bilim” ile “modern-bilim” farklıdır ve modern-bilim Allahsız olduğu için bir çöküşe neden olabilirken doğal-bilimin böyle bir riski olmaz.

 

Modern-bilimin ilerlemesi de ne kadar gerçektir tartışılır. Kanımca 2. Dünyâ Savaşı’ndan sonra yeni bilimsel buluşlar yapılmamış ve sâdece mevcut buluşlar ve onların ürünleri geliştirilmiştir. Yâni bilimin ilerlemesi de sonsuz değildir ve zâten madde-merkezli olduğu için ve maddenin bir sınırı olduğundan dolayı modern-bilimin de mecbûren bir sınırı olacaktır ve bilim belli bir noktadan sonra değişikler yapsa da ilerlemeyecektir. Vardığı son noktada karşısına aşamayacağı ve yaklaşamayacağı bir alan çıkacağı için dîne zarar vermesi ve onu yok etmesi gibi bir durum hiç-bir zaman söz-konusu olmayacaktır. Bilimin dîni yok etmeye çapı da gücü de yetmez. 

 

Lâkin modern müslümanlar; Dünyâ’nın ahlâkî, sosyâl, âilevî, ilmî, insânî, tıbbî, ekolojik vs. çöküntülerine rağmen, -görece- ekonomik, maddî ve bilimsel ilerlemeyi, “İslâm’ın ilerlemesi” zannediyorlar ve “İslâm ilerledi” zannediyorlar. Oysa İslâm “kâmil” olduğu işçin onun ilerlemesinden yada gerilemesinden söz edilemez. İlerleyen yada gerileyenler dîne bağlı olanlar olur.

 

Birilerinin; “Buhâri ve Müslim çökerse din çöker” dediği gibi, “modern-bilim ilerlediğinde din çöker” sözü boş laftan öte bir şey değildir. İslâm’a bir şey olmaz ama insanlar-müslümanlar değişir. İnsanların-müslümanların değişmesi ve bozulması hattâ çökmesi mümkündür ve buna sebep olacak olan bir-çok şeyden biri de modern-bilim olabilir. Çünkü modern insanların ve müslümanların “maddî-mânevî bağışıklık sistemleri (takvâları)” zayıfladı ve çökmeye yüz tuttu. Zîrâ sistemi yönetenler şeytan, nefs ve tâğutlardır. Bu yüzden Allahsız sistemlerin dümene geçmesiyle “gemi”nin savrulması ve batması çok olasıdır: 

 

“O, iş-başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helâk etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez” (Bakara 205).

 

Modern-bilimde “boşlukların Tanrı’sı” diye bir ifâde vardır. Buna göre bilimsel her yeni adım, “Tanrı’yı ve dîni yok etmeye” başlar. Bilim ilerledikçe boşlukları doldurur ve bilimin doldurduğu boşluklardan Tanrı ve din çekile-çekile sonunda Tanrı’ya ve dîne hiç-bir alan kalmaz ve böylece Tanrı da din de yok olmuş olur. Fakat böyle bir şeyin olması mümkün değildir. Çünkü hem kâinâtın bir mahremi vardır ve o mahremin delinmesi mümkün değildir, hem de modern-bilimin çapı da gücü de her-şeyi açıklamaya ve her alanı doldurmaya yetmez. Zâten modern-bilimin Dünyâ-dışı verilerinin, sonuçlarının ve teorilerinin %90’ı yanlış ve %9’u eksikken, Dünyâ-içi verilerinin, sonuçlarının ve teorilerinin %60’ı yanlış ve %30’u eksiktir. Modern-bilim aslında büyük bir balondur ve insanların çoğunun zannettiği gibi, her-şeyi bilip-açıklaması gibi bir surum söz-konusu değildir. Bakmayın siz onların “şunu yaptık bunu yaptık” falan demelerine. Daha beğenmediğiniz romatizmayı bile şifâ anlamın da tedâvi edemiyorlar hattâ ilerlemesini bile durduramıyorlar, kaldı ki koca kâinâtı bilip-açıklayabilsinler ve Tanrıyı ve dîni kâinattan kovsunlar.

 

Bilim artık her-şeye bir açıklama yapıyor ve bu nedenle de “dîne ve Allah’a gerek yoktur” düşüncesi var. Evet bilim her-şeye bir açıklama yapıyor ama bu açıklamalar eksik ve yanlış açıklamalardır. Çünkü varlığın Yaratıcısını hesâba katmadan yapılan gözlem, araştırma ve çalışmalar eksik ve yanlış olmaya mahkûmdur. Ana-teması yanlış olan bir şeyin, ne kadar çok olursa-olsun tüm bildikleri ve söyledikleri boşa çıkar. Bu aynen; içinde milyonlarca e-kitap barındıran bir bilgisayarın, bir virüs yüzünden çökerek, tüm kitapların silinmesi gibidir. Düşüncede tutarlı gibi gözüken nice önermeler ve teoriler vardır ki, pratiğe döküldüğünde kısa sürede çöküp moloz hâline gelir. Modern-bilimi, sağlamasını yapmadığı ve yapamayacağı düşünce ve teorilerle insanları bilim ile aldatmaktadır.

 

Bilim çok ileri gidince din değil ama din inancı zayıflayıp bitebilir. Çünkü modern-bilim de şeytan, nefs ve tâğutlar tarafından ölümüne desteklenen “dîne karşı bir din”dir. Böyle olduğu için, bilim ilerledikçe dîni bitirecekse o zaman “kendini bitirecek” demektir. Zîrâ dediğimiz gibi, modern-bilim de bir din’dir.

 

Doğal-bilim ile din birbirine ters düşmez ve iş-birliği yapabilirler, bunda sorun yok, fakat modern-bilim i le dînin iş-birliği yapması mümkün değildir ve “din ile bilim birbirlerini tamamlar” demek tam bir cehâlettir. Çünkü modern-bilim Allah’ı yok saymakta, hesâba katmamakta ve hattâ yok etmeye çalışmaktadır. Allah katındaki tek hak din olan İslâm ‘da Hakka yine ancak hak yoldan gitmek vardır ve bu kurala göre modern-bilim ile dînin el-ele hakka gitmesi diye bir şey mümkün değildir, söz-konusu bile olmaz. Hak ile bâtılın bir-arada olması bile düşünülemez. Çünkü bir-araya geldiklerinde, -hak pislik kabûl etmeyeceği için- bâtıl hakkı kirletmeye başlatır yada yolunu saptırmak ister. Zâten hak hakkıyla ortaya konulduğunda bâtıl yok olur gider. Çoğu ateistler de modern-bilim ile dînin bir-arada olabileceğini kabûl etmezler. Onlar dîni yetersiz, bilimin ise yetkin görürler ve bilimin ortaya çıkmasını da dînin yetersizliğine bağlarlar.

 

Tabi hakkâniyetli olanlar da vardır ve şöyle derler: “Bilimin, iyi” veyâ “kötü” olarak tanımlayamayacağı tartışmalı yerlerde felsefe ve teolojiye ihtiyaç duyduğu kabûl edilmelidir. Modern-bilimin yetersiz olduğu alanlar buralardır ki arkadaşlık, sanat veyâ yaşamımızdaki başka değerler bilim dışında olan hususlardır. Bertrand Russell bunu şöyle ifâde etmektedir; “bilimin değerler konusunda söyleyeceği hiç-bir şey yoktur, “sevmek nefret etmekten daha iyidir” yada “iyilik zorbalıktan daha çok istenir” gibi önermeleri tanıtlayamaz”.

 

Dîne “dogma” diyenler modern-bilimin de bir dogma olduğunu görmüyorlar yada görmek istemiyorlar. Şu da var ki modern-bilimde kesinlik ve netlik yoktur ve tam-aksine yanlışlanabilirlik vardır. Modern-bilimin verileri kısa zaman sonra yanlışlanır. Bugün bilim, geçmişte yine bilim tarafından söylenen bâzı şeylerin öyle olmadığını ortaya koymaktadır. Bu durum, bilimin bugün söylediklerinden bâzılarının gelecekte yanılabileceğine ve değişebileceğine işâret etmektedir. Hattâ modern-bilimin “kayan kum üzerinde durduğu” ve yine günümüzde hiç-bir bilginin eskiden kabûl edildiği gibi kesinlik arz etmediği, aksine bilimsel bilginin her zaman çürütülmeye ve reddedilmeye açık olduğu söylenmektedir. Bu-bağlamda en kapsayıcı eleştirileri yapan Karl Popper, olguları açıklama iddiâsında olan ve kendisini epistemik statüye sâhip kabûl eden ancak yanlışlanabilir olmaya kapalı “bilimsellik” iddiası taşıyan öğretileri “sahte bilim” olarak isimlendirmektedir. Modern-bilimin verilerinin kısa zaman sonra çökmesi kaçınılmazdır ve bu modern-bilimin kaderidir. Çünkü dediğimiz gibi, modern-bilim Allahsızdır ve tüm Allahsızlıklar gibi çökmeye mahkûm ve mecburdur. 

 

İlâhi-merkezli olmayan her-şey çökecektir, çökmeye mahkûmdur. Hak karşısında hiç-bir bâtıl dayanamaz ve çöker gider.

 

Allah, dinsizlik ve İslâmsızlık nedeniyle çökmeye başlayan insanlara-müslümanlara bâzı uyarılar yaparak ve cezâlar vererek insanların kendilerine gelmelerini istemektedir:

 

“İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattırmaktadır” (Rûm 41).

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Temmuz 2024

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder