13 Temmuz 2024 Cumartesi

Sisteme Zihnen Muhâlif Olmak


“Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi?. Bunlar, tâğutun önünde muhâkeme olmayı istemektedirler; oysa onu reddetmekle emr-olunmuşlardır. Şeytan onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister” (Nîsâ 60).

 

Hiç kıvırmaya gerek yok. İslâm elbette; kâlplere-vicdanlara-zihinlere-ülkeye-devlete-dünyâya-hayâta hâkim olmak isteyen bir din’dir. Bu yüzden de işe “mevcut sisteme muhâlif olmak”la başlar. Çünkü Allah’ın tüm kâinatta câri olan “İlâhî sistemi”nin karşısında, -imtihanın bir sonucu olarak- “insânî sistemler” bulunur ki, bu iki sistem bambaşka iki sistemdir ve üçüncü bir sistem de yoktur. Bir şey ya Allah’a yada insana dayanır. İşte bu nedenle hem indirilen tüm vahiyler hem de gönderilen tüm peygamberler, zamanlarındaki beşer-merkezli mevcut sisteme muhâlif olmuşlardır. Bu nedenle “ben de müslümanım, müslimim, mü’minim” diyenler de sisteme muhâlif olmak zorundadırlar. Beşerî-seküler sisteme muhâlif olmak hem farz hem de Sünnet’tir.

 

Fakat denilirse ki, “sistem bizi her yerden ve her yönden ağır bir kuşatmayla kuşatmış durumdadır, bu durumda nefes bile alamazken sisteme muhâlif olmak nasıl olacak?”. Bilindiği gibi İslâm’da bir kötülüğü el ile, olmazsa dil ile düzeltmek vardır ama o da olmazsa o zaman kâlp ile buğz edilmeli yâni o “kötülüğe düşmanca davranmak ve kin beslemek” gerekir. İşte aynen bunun gibi, eğer sisteme çeşitli nedenlerle el ve dil ile muhâlif olunamıyorsa, o zaman sisteme “zihnen” yâni kâlben muhâlif olunacaktır. 

 

Sisteme zihnen muhâlif olmak ne demektir ve nasıl olur?. Seküler sisteme karşı mücâdele edecek güç ve araçlara sâhip olmayanlar, zihnen ve kâlben dik durmanın imtihanını vermelidirler. Bu ise hem anti-modernist bir zihin ile eleştirel okumalar yapmak, ilmi çoğaltmak, hem de modern-seküler sistemin ürünlerinden ve yaşam-tarzından olabildiğince uzak durarak yapılabilir.

 

Tabi bu iş büyük vazgeçişler gerektirir ama Kur’ân ile yoğrulan ve Peygamber örnekliğini unutmayanlar için bu çok da sorun olmaz. Zâten yoğun Kur’ân okumaları, ibâdetler ve eleştirel dik duruşlarla yâni zihnî ve olabildiği kadar amelî anlamında muhâlif kalmak sizde kısa zaman sonra meleke hâline gelecek ve yer edecektir. Böylece artık modern sisteme her alanda karşı olmaya başlayacaksınız ve zihniniz sisteme karşı her alanda isyankâr bir muhalif hâline gelecektir. Çünkü sistem Kur’ân ve Sünnet bilinci ile yoğrulduğunuzda sistemin hem lânet bir pislik olduğunu, hem de beşerî sistemin tek alternatif olmadığını çok net olarak göreceksiniz. Bu görüş sizin için apaçık hâle gelince seküler-beşerî sistemin, ilâhî sistemin yerine bir sapkınlık olarak ikâme  edilmiş şirk, küfür, nifak, adâletsizlik, eşitsizlik, ahlâksızlık ve zulüm sistemi olduğu açıklık kazanacaktır. Bu da sizi en azından zihnen sistemin muhâlifi yapacaktır.

 

Bir zaman sonra iş öyle bir yere gelecektir ki, artık sistemin tüm düşüncesinden ve üretiminden nefret edecek, aslında İslâmî ve ilâhî bir alternatifin olduğunu ve ilâhî sistemin çok daha üstün olduğunu anlayacak ve anlatacaksınız. Sisteme karşı fiîli olarak mücâdele edemediğiniz hâlde, zihnen, sistemin ne kadar çürük olduğunu çok iyi fark ettiğiniz için onunla zihnî anlamda çok-çok yoğun bir şekilde çatışacaksınız. Bunun için çok çaba harcamayacaksınız. Çünkü sisteme muhâlif olmanın bizzat kendisi bile size bir-çok argüman üretecektir. Sisteme zihnen ne kadar muhâlif olursanız, argümanlarınız da o kadar çoğalacaktır. Zâten Kur’ân-merkezli bir muhâlefette Allah yolunuzu açacak ve size yardım edecektir.

 

Tabi sisteme zihnen muhâlif olduktan sonra fiîlen de muhâlif olmak gerekir ama sünnetullah gereğince bunun için şartların bir nebze de olsa uygun olması gerekir. Çünkü İslâm beşerî sisteme sâdece zihnen muhâlif olmakla yetinmez. Zihinlerin ve kâlplerin inşâsı, Kur’ân ile başlayıp eylemlerle tamamlanmadıkça, müslümanlık da tamamlanmış olmayacağı için sisteme zihnen muhâlif olmak, “fiîliyata dönük muhâlifliği” içinde barındırmalıdır. Zâten ancak böyle olursa zihnî muhâlefet sizi dik ve diri tutabilir. Yoksa belli bir süre sonra bir bıkkınlık ve yorgunluk gelir de gevşeyip savrulur gidersiniz ve sonunda da sisteme uymaya ve onu övmeye başlarsınız.

 

Müslümanlar, Kur’ân’ın sosyâl ve siyâsal bir boyutu yokmuş gibi davranıyorlar ve Kur’ân’ı zihinlere hapsediyorlar. Zihinlere hapsettikleri Kur’ân onları beşerî sisteme muhâlif kılmıyor da sâdece, ilmi alanda -hiç-bir yaraya merhem olmayan- yatay seyirler yaptırıyor.

 

Nefsten, tâğuttan, seküler-liberâl-kapitâlist sistemden zihnen ve kâlben kurtulup özgürleşmedikçe Allah’a hakkıyla kul olunamaz. Modern müslümanların sorunu budur. Sistemin içinde sistemin destekçisi olarak kalmanın hiç-bir yararının olmayacağını-olmadığını bugün bize çok-çok net bir şekilde Gazze göstermiştir. Sisteme muhâlif olmayanlar hattâ bunu hiç düşünmeyenler, Gazze hakkında ne yapılmasıyla ilgili bir fikir bile üretemiyorlar da işi Allah’a bırakıyorlar. Oysa uzun zamandır Kur’ân ile hemhâl olan müslümanlar sisteme zihnen muhâlif olsalardı iş “sisteme fiîli muhâlefet”e de dönüşebilirdi. Fakat gelin görün ki müslümanlarda çok yoğun bir laçkalaşma bulunmaktadır. Çünkü sistemin hiç-bir şeyine muhâlefet etmemektedirler.   

 

Kur’ân’ın bir zihniyeti var. Kişi, hayâtında o zihniyet ile düşünüp, edip-eyleyen biri değilse Kur’ân’ı idrâk edemez ve “mushaf incelemeleri”nden öte bir-şey yapmış olmaz. Bu da onda sisteme karşı zihnen de olsa bir muhâlefet oluşturmaz. Sonunda ise bu kişi -günümüzde bir çok kişide görüldüğü gibi- gevşeğin ve yavşağın biri olup çıkar.  

 

Tabi Kur’ân’ın zihne inmesi yetmez, yüreğe de inmeli ki “yürekli nesiller” ortaya çıksın da zihnî muhâlefet, fiîlî muhâlefete dönsün.

 

İnsanların zihnî değişimi, “duymak istedikleri”nden farklı şeyler duymalarıyla gerçekleşir. Bu ise zihinlerin özgürleşmesini ve gürleşmesini, nefislerin ise dizginlenmesini sağlar. İnsanın özgürleşmesi, rûhunun-zihninin özgürleşmesi değilse, “nefsinin özgürleşmesi ve azgınlaşması” olur.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Temmuz 2024

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder