“Onlar cennetlerdedirler; birbirlerine
sorarlar. Suçlu-günahkârları; ‘Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?’.
Onlar: Biz namaz kılanlardan değildik’ dediler. Yoksula yedirmezdik. (Bâtıla ve
tutkulara) dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik. Din (hesap ve cezâ) gününü
yalan sayıyorduk. Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı” (Müddesir 40-47).
Allah’ın
bize verdiği cezâlar, bizim kendi yaptıklarımızın bir sonucu olarak
“sünnetullahın işlemesiyle” başımıza gelir. İnsan başına gelen bâzı cezâların
farkına varmayabilir hattâ bâzı cezâlar ona ödül gibi bile görünebilir. Hâlbuki
o bir cezâdır ve bunu kişinin kendisi de uzak vâdede görebilse de yakın vâdede
herkes göremez.
Aslında
Dünyâ ve âhiret hayâtı, bir cezâ ve ödül izleme mekânlardır. İnsanlar Dünyâ’da
yaptıklarının cezâsını yada ödülünü hem Dünyâ’da hem de âhirette
izleyeceklerdir. Baştaki âyet, cehennemdekilerin çektiği cezâyı izleyenlerin,
cezânın sebebini sormasından bahseder. Âhirette cezâyı izlemek mümkün olduğu
gibi, Dünyâ’daki cezâyı izlemek de mümkündür. İnsanların çok azı
ödüllendirilirken, çoğu ise cezâlandırılmaktadır. Bu bâzen de Dünyâ ile
cezâlandırma şeklindedir.
Dünyâ-hayâtını âhirete tercih etmek günah ve
suçtur. Bu suçun bir cezâsı vardır ve bu suçun cezâsı bizzat o şeyin
kendisidir. Yâni âhirete rağmen Dünyâ’yı tercih etmek bizzat bir cezâdır. Âhiret-merkezli
yaşamayanlar, “Dünyâ ile cezâ”landırılırlar. “Dünyâ ile cezâlandırılma”
durumu görebilenler için çok nettir.
Allah, İslâm’ı istemeyenleri İslâm’sız
bırakarak cezâlandırır. Allah’ı hesâba katmayanlar, Allah’ın cezâsını da hesâba
katmamaktadırlar. Sonra da “bu başımıza nereden/neden geldi” derler. “Allah’ı
hesâba katmadığınız için” geldi.
Bâzı günahların cezâsı daha Dünyâ’da iken
ödenmeye başlanır. Meselâ fâizle para alanlar, fâiz ödemekle cezâlandırılırlar.
Günah aynı-zamanda bir cezâdır.
Modernizm bir cezâdır. Modernizm, “tevhidî” terk-etmenin bir cezâsıdır. Modernizm, işlerini savsaklayan müslümanlara
Allah’ın bir cezâsı olmaktadır ve bu cezâyı herkes izlemektedir.
Allah’ın
râzı olduğu düşünce, söylem, eylem ve davranışlar hâricindeki her-şey
sapkınlığın bir sonucu olarak yaşanan cezâlardır. Dîni, hayattan uzaklaştırıp vicdâna
hapsedenler, “bir cezâ olarak” mutlakâ sapıtırlar. Eğer
Dünyâ-hayatına vahiy hâkim değilse ve her-şey vahye göre olmuyorsa, insanların başlarına
gelecek olan cezâları izlemekten başka
yapacak bir şeyi yoktur.
“İslâm’da günah işleme özgürlüğü vardır”
diyenlere şunu söyleyelim ki, Dünyâ’da ve âhirette o günaha cezâ kesmek de
vardır.
Şirk, aynı-zamanda bir cezâdır. Şirkin
hem kendisi bir cezâdır hem de “affedilmeyecek tek günah” olan şirke düşenler
ağır bir cezâya çarptırılır.
Âlemlerin
rabbi olan Allah’ın dînine göre yaşamamanın cezâsı ve bedeli, “kendilerini ilah
etmiş olanlar”ın, arzularına göre aldıkları kararlara göre yaşamaktır. Modern
insan işte bunun Dünyâ’daki cezâsını çekmektedir.
Doğu’da ve İslâm ülkelerinde savaştan
kaynaklanan “zulüm nedeniyle” babasız kalan çocukların “bir cezâ olarak”
karşılığı; batı’daki, “evlilik-dışı” doğumdan dolayı yâni “ahlâksızlık
nedeniyle” babasız olan çocuklardır. Bu cezâ herkesin gözünün önündedir. Lâkin
ibret alanlar çok azdır.
3. Dünyâ Savaşı, “Allah’ın bir cezâsı”
olacak. 3. Dünyâ Savaşı’nda biz nice günahları ve günahlara
verilen cezâları izleyeceğiz.
Allah,
“yüce dertler” ile dertlenmeyenleri, “küçük ve önemsiz dertler” ile
cezâlandırır. Bakıldığında görülen şey, insanların önemsiz ve küçük şeyleri
nasıl dert edip kafaya taktıklarıdır. Bu çok yoğun yaşanan ve izlenen bir
cezâ-şeklidir.
Teknolojik günahların cezâsı
daha Dünyâ’da başlar. Teknoloji herkes tarafından bir kolaylık ve rahatlık
olarak görülse de, kolaylıklarından daha çok zorlukları vardı. Teknoloji bizim
cezâmız olmaya başlamıştır ve üstelik bu cezâ günde-güne ağırlaşmaktadır.
Zamânında “dinde recm yoktur” diyenler, şimdi
de zinânın cezâsı olarak “îdam” istiyor. Çünkü cezâ görülmek istenir. Çünkü mağdurun
kâlbi ancak bu şekilde teselli bulabilir. Şu da var ki cezâyı izlemek
caydırıcıdır ve suçu-günahı azaltır.
Bir günahın Dünyâ’daki cezâsı, “daha fazla
günah”tır. Modern dünyâ, günaha bakmadan ve basmadan yaşanamayacak bir yer
hâline gelmiştir. Hattâ günah işlemeyenler ötelenmekte ve aşağılanmaktadır.
İşte bu durum hem günah hem de bir cezâdır. Kimileri günah işlerken
aynı-zamanda cezâda görmektedirler. Günah işlemenin bizzat kendisi bir cezâdır.
Allah insanları günah işlemekle cezâlandırır. Günah işlemeye çok düşkün olan ve
hattâ günah işlemeden duramayan modern insan cezâlar içinde boğulmaktadır ve
bir-çok kişi de bu cezâyı izlemektedir.
Allah’ın sistemi bellidir. Ödülü hak edenleri
Dünyâ’da ve âhirette ödüllendirirken, cezâyı hak edenleri de Dünyâ’da ve
âhirette cezâlandırır. Fakat âhiretteki cezâ çok daha ağırdır:
“Göklerde ve
yerde olanlar Allah’ındır; öyle ki, kötülükte bulunanları, yaptıkları
dolayısıyla cezâlandırır, güzel davranışta bulunanları da daha güzeliyle
ödüllendirir” (Necm
31).
“Kim bir kötülükle gelirse, artık
onlar da ateşe yüzükoyun atılır (ve onlara:) ‘Yaptıklarınızdan başkasıyla mı
cezâlandırılıyorsunuz?’ (denir)” (Neml
90).
Adâletsizliğe,
eşitsizliğe, haksızlığa, ahlâksızlığa, şirke, küfre ve zulme eleştiri getirmeyenler,
îtirâz etmeyenler ve isyân yükseltmeyenler “nisyân” ile cezâlandırılırlar. Günümüzde
Dünyâ çok ağır bir şekilde nisyân ile cezâlandırılmaktadır. Modern insan ne de
çabuk unutmaktadır. Üstelik bunun bir de âhirette karşılığı olacaktır. Çünkü kıyâm
etmeyenler, “kıyâmet” ile cezâlandırılırlar.
Cezâyı
izlemenin kendisi de bir cezâ olabilir. Günaha ses çıkarmayanlara verilen bir
cezâ izleme cezâsı. Bu bir-çok kişi için ağır bir cezâdır.
Biz,
inandığımız gibi yaşamadığımız için, yaşadığımız gibi inanmakla
cezâlandırılıyoruz. Bu cezâ insanlık târihindeki hiç şaşmayan ve tüm zamanlarda
ve mekânlarda geçerli olan bir cezâdır.
İnsanlık
târihindeki en büyük kırılma, en büyük umursamazlık ve vurdum-duymazlık, en
yoğun ilgisizliğin sonucu olarak artık bize düşen şey, Allah’ın bizi yapmamız
gerekip de yapmadıklarımız şeylerden dolayı cezâlandırmasını izlemekten başka
bir şey değildir.
En doğrusunu sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Temmuz 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder