13 Temmuz 2024 Cumartesi

Kızıl Şeytan, Yeşil Şeytan

 

“Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle, onları lânetledik ve kâlplerini kaskatı kıldık. Onlar, kelimeleri konuldukları yerlerden saptırırlar. (Sık-sık) kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. İçlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihânet görür durursun. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever” (Mâide 13).

 

Gayri-İslâmî beşerî sistemler ve iktidarlar “düşman”sız yapamazlar. İslâm’da ise ebedî düşman “şeytan”dır. Modern insan için düşman şeytan değil de, şeytanın “düşman ol” dedikleridir. Bilinmelidir ki, insanlar şeytanı taşlamadıklarında şeytan onları taşlayacaktır.

 

Şeytan, insana yılan gibi usulca sokulur; “şeytâni ideolojiler” de öyledir. Şeytan sokulduğu insana, “şunlar senin düşmanındır” der. Araya biraz da “hak” karıştırınca yâni şeytan her zaman yaptığı gibi, insanı hak ile bâtılı karıştırarak iknâ edip kandırdığı için, insanları birbirlerine düşman etmesi de kolaylaşır. Çelişki ve mâzeret arayanlar, şeytanın yardımıyla o çelişkiyi ve mâzereti mutlaka bulurlar. Zîrâ çelişki ve mâzeret aramak şeytandandır.

 

Şeytan, imtihan gereğince, târih boyunca insanları ve toplumları birbirlerine düşman etmiştir. Yakın târihte ise insanların küresel anlamda birbirlerine düşmanlığı “kızıl” ve daha sonra da “yeşil” renge bürünmüştür.

 

Şeytan modernizm iel birlikte çok büyük bir fırsat yakalamıştır. Din’den uzaklaşan insan mecbûren şeytan, nefs ve tâğut merkezli olacağı için şeytanın kullanacağı alana çok artmıştır. Modern-kapitâlist insan, şeytanın ayartıp o yola sokmak isteği insan örneğidir. Şeytanın tâ ilk baştan bêri yapmak istediği şey, insanı modern-kapitâlist insana çevirmekti:

 

“Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü (mülkü lâ yebla) haber vereyim mi?” (Tâ-hâ 120).

 

Evet; modernizm ile birlikte insan, “yok olmayacak bir mülk”e kavuşmak istemektedir. Tabi şeytanı “gerçek düşman” edinmediği ve tam-aksine onu dost bildiği için, modern insan bu uğurda yol alırken kendisine düşmanlar –gerekmiştir-gerekmektedir. Bu düşmanlar sırasıyla ilk önce “kızıl şeytan” olarak komünistler, sonra da “yeşil şeytan” olarak müslümanlar-dindarlar olmuştur. Üstelik kızılı ve yeşili birbirlerine kırdırarak savaşmaktadır. Kızla karşı yeşili destekleyip kızılı alt ederken, yeşile karşı da kızılı ve başka renkleri kullanarak yeşili alt etmek istemektedir. İşte ne yapacaksa bu-arada ve bu düşmanlık sürerken yapacaktır.  

 

Zamânında, küresel sistemin plân ve projesi kapsamında, “kızıl şeytan”ı yok etmek için “komünizmle mücâdele dernekleri” kuran ve onlara karşı savaşan geleneksel müslüman kesimin yerini günümüzde, “yeşil şeytan”ı ber-tarâf etmek için çalışan “modern insan ve modern müslümanlar” var ve her yerde borazan gibi ötüyorlar. Bir yazıda şöyle denir:

 

“Kızıl şeytanın yâni Sovyetler Birliği'nin haritadan silinmesiyle bir aldatmacanın devâmını sağlamak imkânı ortadan kalktı. 1945’ten 1990’a kadar dünyâ-kamuoyunu siyâset oyununun iki kutup arasında oynandığına inandırmak mümkündü. Gerçi kırkbeş yıllık süre içinde her iki tarafın da dayatmalarını redde yönelik siyâsî tutumlara rastlanıldı ve olayları serinkanlılıkla gözlemleyen herkes gerçekte ABD ve SSCB’nin birbirinin mahvına varan hiç-bir çatışmanın değil, jeopolitik ve târihsel dayanakları olan bir kaçınılmaz, vazgeçilmez uzlaşmanın gereğini yerine getirdiğini fark-edebiliyordu. ABD son zamanlara kadar hegemonyacı bir güç rolünü oynayabildiyse, bunu ‘görünürdeki hasmını’ denetim altına alabildiği için başardı. Hasmını kaybettiği oranda hegemonyasını da kaybediyor”.

 

Şeytan’ın ve tâğutların iktidârını sürdürebilmesi için, tam da günümüzdeki gibi bir Dünyâ kurmaları gerekiyordu, kurdular.  Yapmanız gerekip de yapmadığınız her-şey, hayatta Şeytan’a alan açar. Bir de bakmışsınız ki kendinizin sandığınız alanlar bile Şeytan’a âit olmuş. Câhilce, “bana hiç kimse ne yapacağımı söyleyemez” diyenler, şeytanın her emrini yerine getirdiklerinin farkında değiller. Bu-bağlamda, zamânında kızıl şeytana -sözde- düşmanlık yapmak için “yeşil”i yâni geleneksel müslümanları kullananlar, şimdi ise kızıl şeytanın ortadan kalkmasıyla yeni düşman olarak şeytanın yeşil olanını düşman ettiler ve irtica-mirtica diyerek insanları bu sefer de yeşile yâni müslümanlara düşman ettiler. Müslümanların bir-çok yanlışları ve hurâfeleri var elbette, fakat bu da bir oyundur ve bu oyunda kullanılanlar ise -ilginçtir- İslâm’ı çok iyi bildiği sanılan, oysa tam bir kâfir, müşrik ve münâfık oldukları için Allah’ın ağır şamarını yemekte olan târihselci, modernist, oryantâlist yalakası ilâhiyatçılar ve yine ilginçtir ki, muhâfazakâr-demokrat partilerin yalakası, midesi şişkin ve saklı uzun gelenekçi müslümanlardır. Çünkü aslında yeşil şeytan gelenekçiler de değildir. Zîrâ onlar da sistemi övmektedir. Yeşil şeytan addedilen şey, Kur’ân ve Sünnet-merkezli İslâm düşüncesi ve bu minvâlde îman edip amel eden samîmi mü’minlerdir. Çünkü şeytanın, nefsin ve tâğutların etkisiyle, Dünyâ’da şimdiye kadar hiç olmadığı oranda güçlü bri hâkimiyet kuran beşerî-seküler Allahsız sisteme gerçekten düşman, tehdit ve alternatif olan tek düşünce ve toplum, Kur’ân ve Sünnet-merkezli İslâm düşüncesi ve bu-bağlamda düşünüp-eyleyen mü’minlerdir.

 

Şeytanla iş-birliği içinde olanlar zamânında kızıl şeytana karşı çıkarlarken şimdi ise “yeşil şeytan” olarak fişlenen müslümanlara ve daha da önemlisi Kur’ân ve Sünnet-merkezli İslâm’a ve mü’minliğe karşı çıkıyorlar. “Kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar” diyeceğim ama bunlar çoktan İslâm’dan umûdu kesmişler, meftûn, râm ve hayrân oldukları greko-romen ve modern düşünce, felsefe, bilim ve teknolojinin yalakalığını yapmaktadırlar. Meydanı boş bulan bu yavşaklar, İslâm’a, Kur’ân’a ve Peygamberimiz’e hem iftirâ atmakta hem de “modası geçmiş bir perde” muâmelesi yapmaktadırlar. Hâlbuki görebilen gözler için bunların yoğun bir îmansızlıkla ve ağır bir şerefsizlikle mâlûl oldukları çok nettir.

 

Hâlbuki kızıl şeytana karşı kendilerini destekleyip kışkırtanlara karşı “siz de şeytansınız” denilmesi gerekirken, yeşil şeytana karşı desteklenip kışkırtılanlara ise “siz îmansız yavşaklarsınız” demek gerekmektedir.      

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Temmuz 2024

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder