27 Temmuz 2024 Cumartesi

Hiç Bir Şey Yapmamak

 

“Göklerde ve yerde bulunanlar (her-şeyi) O’ndan isterler. O, her-gün/her-an yeni bir iştedir” (Rahmân 29).

 

Hallâk olan Allah her-an yaratma ve yeni bir iş yapma hâlindedir. Allah’ın hiç-bir şey yapmadan öylece hareketsiz durması söz-konusu olmayacağı gibi, yarattığı şeyler içinde âtıl olan hiç-bir şey yaratmamıştır. Bu nedenle kâinatta hiç-bir şey yapmayan hiç-bir şey yoktur. Çünkü hiç-bir şey yapmamak varlığın ölümü olurdu. Zîrâ hiç-bir şey yapmamak “ölüm” demektir. Bunu bilen ve gören insanoğlu yine de hiç-bir şey yapmamanın hayâlini kurar ve yollarını arar durur. Öyle ki hiç-bir şey yapmamak için elinden gelen her-şeyi yapabilmeyi bile göze alabilir. Özellikle modern insanın, “hiç-bir şey yapmadan yaşama düşkünlüğü” ihtirâs hâline gelmiştir. Klâsik ve geleneksel insan ise, hayâtın tam ortasında ve doğanın tam içinde hiç-bir şey yapmamanın imkânsız ve saçma olduğunu görüp durduğu için hiç-bir zaman hiç-bir şey yapmama düşüncesinde olmamıştır. Modern insan, yapılması gerekeni başkalarına yükleyerek hiç-bir şey yapmamak istemektedir. Bu-bağlamda fâiz, kirâ, rant ve yüksek maaşlı bir emeklilik hayâli modern insanın ana-hedefi olmuştur.

 

Lâkin Allah insanoğlunu Dünyâ’da başı-boş bir şekilde hayat sürdürsün diye yaratmamıştır: Sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?” (Mü’minûn 115). Zâten hem “Allah’ın tüm kâinâta koyduğu yasalar” demek olan sünnetullah hem de imtihan gereğince böyle bir şeyin olması hiç-bir zaman söz-konusu olamaz. Varlığın yapısı, hiç-bir şey yapmamaya uygun değildir. 

 

Her-an yeni bir işete olan Allah, insanı da her-an yeni bir işte ve meşgâlede olacak şekilde yaratmıştır ki zâten insan fizîkî ve rûhî olarak ancak bu-şekilde sağlıklı olabilir. Sünnetullah ve imtihan gereğince insanın tüm hayâtı boyunca hiç-bir şey yapmadan yaşaması mümkün değildir. Bu yüzden târihte hiç-bir şey yapmadan yaşayan bir insan olmamıştır.

 

Hiç-bir şey yapmamak, öyle taş gibi kesilip durmak değildir elbette. Nice taşlar vardır ki ortalarından tertemiz sular fışkırtır da susuzlukları giderir. Hiç-bir şey yapmama isteği insana mahsus bir şeydir. İnsan için hiç-bir şey yapmamaktan kasıt, insana yaraşır şekilde Dünyâ yada âhiret için yâni fizîkî yada rûhî anlamda bir şeyler yapmak demektir ki bu bâzen hayvanlarla benzer şeyler yapmak olabilir ama aslında “insanca” şeyler olmalıdır ki bunlar da ilim, kültür, sanat-zanaat, sohbet, muhabbet vs.’dir. İnsan sâdece insanın yapabileceği bu tür şeylerden birini yapmıyorsa, bunlardan birine ilgi duymuyorsa ve bunlardan birini yapmak istemiyorsa, insana has bir şeyler yapmıyor demektir. Çünkü bunların dışındaki şeyleri hayvanlar yada günümüzde robotlar da yapmaktadır. O-hâlde ilim, kültür, sanat-zanaat, sohbet, muhabbet yâni anlamlı bir şeyler yapmayanların hayvandan yada robotlardan farkları kalmamış olarak aslında hiç-bir şey yapmıyorlar demektir. Hiç-bir şey yapmamak, “insan has bir şey yapmamak” demektir.

 

Bir insan, Dünyâ’da yaptıklarının başka, ya ilim yapmalı ve okumalı, araştırmalı, yazmalı yâni bir düşünce ve fikir üretmeli, ya sanat ve zanaat icrâ etmeli ve rûha zevk verecek bir şeyler yapmalı, yada birileriyle tefekküre yönelik sohbet-muhabbet etmeli, iyiliği-güzelliği, hakkı ver hakîkati ortaya koymalı yada ibâdet etmelidir. Bir şeyler yapmak bu demektir ki bunlardan birini yapmamak hiç-bir şey yapmamak anlamına gelir. Allah bundan zinhar râzı olmadığı için, “yaptığınız bir işten yorulduğunuz zaman, hiç-bir şey yapmadan ve hiç kıpırdamadan yan gelip yatın” demez de, yukarıda saydığımız, insana has olan başka şeylerin yapılmasını emreder:

 

“Gerçekten güçlükle berâber kolaylık vardır. Şu-hâlde boş kaldığın zaman, durmaksızın (başka bir iş ile) yorulmaya-devâm et” (İnşirâh 6-7).

 

İnsandan başka her-şey, tam da Allah’a göre hareket ederek yaratılışına uygun şeyler yapar. Tüm gök döner durur meselâ. Hayvanlar ona kezâ, sürekli bir şeyler yapmakla meşgûldürler. Bitkiler biz göremezsek de sürekli hareket hâlindedirler. Melekler ve cinler bile sürekli olarak ibâdet ve takdis hâlindedirler ve Allah’ı tesbih ederler. Şeytan bile hiç durmadan insana düşmanlık yapmak için didinir durur. Çünkü hiç-bir şey yapmamak her-şeyin ölümü ve yok oluşu demektir. Bu nedenle kâinatta her-şey yaratışına uygun olarak sürekli bir şekilde hareket eder durur. Sâdece insan, mümkün olmadığı hâlde hiç-bir şey yapmamak ister. Hâlbuki insanın maddî ve mânevî ölümü de hiç-bir şey yapmaması nedeniyle olur.

 

Kâinatta hiç-bir şey yapmayan hiç-bir şey yoktur. Çünkü Allah boş bir şey yaratmaz. Hattâ cennet bile, hiç-bir şey yapmadan  yan gelip yatma yeri değildir, orada herkesin bir meşgâlesi vardır. İnsanlar genellikle sohbet-muhabbet hâlindedirler:

 

“Çeşitli-meyveler. Onlar ikram görenlerdir. Nîmetlerle donatılmış (nâim) cennetlerde. Birbirlerine karşı, tahtlar üzerinde (otururlar)” (Sâffât 42-44).

 

Göğüslerinde kinden (hasetten ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı-karşıyadırlar” (Hicr 47).

 

Modern insan hiç-bir şey yapmamak için her-şeyi yapabilecek hâle gelmiştir. Oysa ha-bire bir şeyler ister durur. Fakat isteklerine ulaşmak için hiç-bir şey yapmak istemez.

 

Zorluklar karşısında “yapacak bir şey” diyenler hiç-bir şey yapmak istemeyenlerdir. Ne yâni; yapacak hiç mi bir şey yok?.

 

Eğer “bir şey yapma”ya gerek yoksa, “hiç-bir şey yapma”ya gerek yoktur.

 

İnsan, ömür-boyu “ne yapılması gerektiği” ile ilgili araştırma yapıp da hiç-bir şey yapmadan göçüp gider.

 

Mü’minler, canlarının istediği gibi yaşamayan-yaşayamayan kişilerdir. Çünkü mü’minler, Dünyâ’da, “cenneti anlamsızlaştıracak” şekilde yaşa(ya)mazlar. Zîrâ mü’minliğin özelliklerinden biri de, Dünyâ’nın onu “kesmemesi”dir. Bu nedenle mü’minler hiç-bir şey yapmama düşüncesinden sıyrılarak, sürekli olarak insan has işlerden birini yapmanın derdine düşerler. Çünkü Dünyâ, cenneti kazanmak yada aksi-hâlde cehennemi hak etmek için yaratılmış bir imtihan yurdudur.

 

Cennet, ancak cennet ile tatmin  bulacak olanların yurdu olacaktır vesselam..

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Temmuz 2024

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder