16 Kasım 2024 Cumartesi

Zıvanadan Çıkmak

 

“İnsanlardan kimi, Allah’a bir ucundan ibâdet eder, eğer kendisine bir hayır dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendisine bir fitne isâbet edecek olursa yüzü-üstü dönüverir. O, Dünyâ’yı kaybetmiştir, âhireti de. İşte bu, apaçık bir kayıptır” (Hac 11).

 

Zıvanadan Çıkmak: “Taşkınca davranışlarda bulunmak. Çok sinirlenmek, öfkelenmek, aklını yitirmek, çılgın gibi davranmak, denetlenemez duruma gelmek”.

 

“Zıvanadan çıkmak” deyimi, “değirmen taşının milinden çıkması” veyâ “tütün çubuğu ağızlığının yerinden çıkması” anlamında olduğu söylenir.

 

Yerinden çıkan her-şey savrulmaya başlar yada görevini yapamaz duruma gelir. Meselâ zıvanadan çıkan soba borusu savrulur gider de hem diğer boruları da yıkar hem de boruların içindeki kurumlar her tarafa savrulacağı için evi kirletir ve berbât eder.

 

Zıvanadan çıkan şey yada kişiler, soba borusu örneğinde olduğu gibi yanındakileri de etkiler ve yıkar geçer.

 

İnsanlık-târihi, insanların zıvanadan çıkmalarının ve bunu önleme çabasının târihidir. Çünkü insan, kendisine fısıldayıp duran şeytanın, onu kışkırtıp duran nefsinin ve onu yönlendiren tâğutların etkisiyle zıvanadan yâni doğru yerden ve doğru yoldan çıkıp sapmaya çok meyyâl ve müsâittir. İnsanı doğru yerinde ve doğru yolda tutabilecek en ideâl şey, fıtratına, doğasına ve normâle en uygun yaşam-şekli olan Allah-merkezli yaşamaktır. Aksi-hâlde târih-boyunca görüldüğü gibi insan sürekli olarak zıvanadan çıkmış ve yoldan çıkmıştır. Bu duruma “bana ne” denilemez çünkü yoldan sapanlar ve çıkanlar diğer insanları da etkilemektedirler ve onları da saptırmakta ve yoldan çıkarmaktadırlar.

 

İnsanlar tüm târih-boyunca sapmış ve yoldan çıkmışlardır ama hiç-bir zaman son 200-250 yıllık modern dönemde olduğu kadar yoğun bir sapma ve yoldan çıkma yaşamamışlardı. Çünkü modernizmin kendisi zâten zıvanadan çıkma ve çıkarma uygarlığıdır. İnsanları zıvanadan çıkarabildiği ölçüde hayâtiyetini devâm ettirir ve sürdürür. Böyle olduğu için de zıvanadan çıkanların sayısı ve yoğunluğu günden-güne artmaktadır. 

 

Modern insan; modernizm ile yâni Allahsızlıkla mâlûl olduğu için; sosyâl, kültürel, toplumsal, özellikle âilevî, ekonomik, hukûkî, kânûnî, siyâsî, askerî vs. her alanda zıvanadan çıkmış ve yoldan sapmış durumdadır. Hattâ belki de zıvanadan, “zıvanayla birlikte” çıkmıştır ki yeniden yerine koymak mümkün olamamaktadır. Bu sapma ve savrulmanın sonucunda modern insanın yapmadığı ve yapmayacağı bir şey kalmamıştır ve yoktur.

 

Zıvanadan çıkan ve ağır bir savrulma yaşayan modern sistemler ve modern insan; adâletsizliği, eşitsizliği, haksızlığı, ahlâksızlığı, şirki, küfrü, sapıklığı, merhâmetsizliği, vicdansızlığı, duyarsızlığı, empatisizliği ve zulmü dibine kadar yaşıyor olmasına rağmen yine de kendine gelmiyor ve âlemlerin Rabbi olan Allah’ın emir ve yasaklarına göre yâni İslâm-merkezli bir yola girmeyi düşünmüyor da bunun yerine kendisini her defâsında yeniden zıvanadan çıkaracak ve ağır savrulmalar yaşatacak şeytânî, beşerî ve nefsî yollara giriyor ve akımlara kapılıyor.

 

Tek-tek ve ayrı-ayrı sayım-döküm yapmaya gerek yok. Modern sistemler, ideolojiler, düşünceler, uygulamalar, üretimler ve  modern insanlar tüm alanlarla ve her konuda zıvanadan çıkmış, yoldan sapmış ve savrulmuş durumdadır. “Daha fazla modernizm” ile buna çâre bulmak mümkün değildir. Modernizm çökmekte olan bir sistem iken, modern insan ise batmakta olan bir varlıktır. Bunun tek ve kesin çâresi ise, tam bir teslîmiyetle Allah’a, âhirete, meleklere, kitaplara ve peygamberlere yâni kısaca İslâm’a teslim olarak îman etmek, sâlih amel işlemek, iyilik yapmak ve her alanda ve her konuda İslâm-merkezli bir yaşamı bayraklaştırmaktır.

 

Şüphesiz, bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol bulabilir” (Müzzemmil 19).           

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Kasım 2024

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder