“İnsanlardan kimi, Allah’a bir ucundan ibâdet eder, eğer
kendisine bir hayır dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendisine bir fitne
isâbet edecek olursa yüzü-üstü dönüverir. O, Dünyâ’yı kaybetmiştir, âhireti de.
İşte bu, apaçık bir kayıptır” (Hac 11).
Zıvanadan
Çıkmak: “Taşkınca davranışlarda bulunmak. Çok sinirlenmek, öfkelenmek, aklını yitirmek, çılgın gibi davranmak, denetlenemez
duruma gelmek”.
“Zıvanadan
çıkmak” deyimi, “değirmen taşının milinden çıkması” veyâ “tütün çubuğu
ağızlığının yerinden çıkması” anlamında olduğu söylenir.
Yerinden çıkan her-şey savrulmaya
başlar yada görevini yapamaz duruma gelir. Meselâ zıvanadan çıkan soba borusu
savrulur gider de hem diğer boruları da yıkar hem de boruların içindeki
kurumlar her tarafa savrulacağı için evi kirletir ve berbât eder.
Zıvanadan çıkan şey yada kişiler,
soba borusu örneğinde olduğu gibi yanındakileri de etkiler ve yıkar geçer.
İnsanlık-târihi, insanların zıvanadan
çıkmalarının ve bunu önleme çabasının târihidir. Çünkü insan, kendisine
fısıldayıp duran şeytanın, onu kışkırtıp duran nefsinin ve onu yönlendiren
tâğutların etkisiyle zıvanadan yâni doğru yerden ve doğru yoldan çıkıp sapmaya
çok meyyâl ve müsâittir. İnsanı doğru yerinde ve doğru yolda tutabilecek en ideâl
şey, fıtratına, doğasına ve normâle en uygun yaşam-şekli olan Allah-merkezli
yaşamaktır. Aksi-hâlde târih-boyunca görüldüğü gibi insan sürekli olarak
zıvanadan çıkmış ve yoldan çıkmıştır. Bu duruma “bana ne” denilemez çünkü
yoldan sapanlar ve çıkanlar diğer insanları da etkilemektedirler ve onları da
saptırmakta ve yoldan çıkarmaktadırlar.
İnsanlar tüm târih-boyunca sapmış ve
yoldan çıkmışlardır ama hiç-bir zaman son 200-250 yıllık modern dönemde olduğu
kadar yoğun bir sapma ve yoldan çıkma yaşamamışlardı. Çünkü modernizmin kendisi
zâten zıvanadan çıkma ve çıkarma uygarlığıdır. İnsanları zıvanadan
çıkarabildiği ölçüde hayâtiyetini devâm ettirir ve sürdürür. Böyle olduğu için
de zıvanadan çıkanların sayısı ve yoğunluğu günden-güne artmaktadır.
Modern insan; modernizm ile yâni
Allahsızlıkla mâlûl olduğu için; sosyâl, kültürel, toplumsal, özellikle âilevî,
ekonomik, hukûkî, kânûnî, siyâsî, askerî vs. her alanda zıvanadan çıkmış ve
yoldan sapmış durumdadır. Hattâ belki de zıvanadan, “zıvanayla birlikte”
çıkmıştır ki yeniden yerine koymak mümkün olamamaktadır. Bu sapma ve
savrulmanın sonucunda modern insanın yapmadığı ve yapmayacağı bir şey
kalmamıştır ve yoktur.
Zıvanadan çıkan ve ağır bir savrulma
yaşayan modern sistemler ve modern insan; adâletsizliği, eşitsizliği,
haksızlığı, ahlâksızlığı, şirki, küfrü, sapıklığı, merhâmetsizliği, vicdansızlığı,
duyarsızlığı, empatisizliği ve zulmü dibine kadar yaşıyor olmasına rağmen yine
de kendine gelmiyor ve âlemlerin Rabbi olan Allah’ın emir ve yasaklarına göre
yâni İslâm-merkezli bir yola girmeyi düşünmüyor da bunun yerine kendisini her
defâsında yeniden zıvanadan çıkaracak ve ağır savrulmalar yaşatacak şeytânî,
beşerî ve nefsî yollara giriyor ve akımlara kapılıyor.
Tek-tek ve ayrı-ayrı sayım-döküm
yapmaya gerek yok. Modern sistemler, ideolojiler, düşünceler, uygulamalar,
üretimler ve modern insanlar tüm
alanlarla ve her konuda zıvanadan çıkmış, yoldan sapmış ve savrulmuş
durumdadır. “Daha fazla modernizm” ile buna çâre bulmak mümkün değildir.
Modernizm çökmekte olan bir sistem iken, modern insan ise batmakta olan bir
varlıktır. Bunun tek ve kesin çâresi ise, tam bir teslîmiyetle Allah’a,
âhirete, meleklere, kitaplara ve peygamberlere yâni kısaca İslâm’a teslim
olarak îman etmek, sâlih amel işlemek, iyilik yapmak ve her alanda ve her
konuda İslâm-merkezli bir yaşamı bayraklaştırmaktır.
“Şüphesiz,
bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol bulabilir” (Müzzemmil 19).
En doğrusunu
sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Kasım 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder