16 Kasım 2024 Cumartesi

Demir Yumruk İle Yönet(il)mek

 

“O pek acı azâbı görünceye kadar ona inanmazlar” uârâ 201).

 

Ekserunnâs yâni insanların çoğu korku ile yönetilir, çünkü buna lâyıktırlar. Zîrâ akılları başka türlü başlarına gelmez. Bunu çok iyi bilen ve gören tâğutlar, yönetimi, demir yumruğun üstüne kadife geçirerek yaparlar. İnsanlar da yumuşacık kadifeyi görüp de altındaki demir yumruğu göremeyince iyi bir yönetime sâhip olduklarını düşünmeye ve kadifesiz demir yumruk yönetimini lânetlemeye başlarlar. Allah’tan dolayısıyla rahmet ve merhâmetten yoksun olan tüm yönetim-şekilleri, kim yönetiyor olursa-olsun aslında demir yumruk ile yönetmektedirler. 

 

 İslâm’da ise öncelikli olan kitap ve “ölçü”dür, ölçülü olmaktır. Bunlarla yola gelmeyen ve aklını başına almayanlar için elbette demir de vardır. “Barış dîni olan İslâm’da sertlik ve şiddet içeren demir olmamalıdır” sözü boş bir sözdür. Çünkü burası cennet değil Dünyâ’dır ve Dünyâ ve tüm kâinat hem sünnetullah denen Allah’ın kânunlarının hâkim olduğu bir yer hem de bir imtihan yurdudur. Allah, Kitap ve mizândan sonra gerektiğinde demirin de devreye gireceğinden şöyle bahseder: 

 

 “Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adâleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizânı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri indirdik; öyle ki Allah, kendisine ve elçilerine gayb ile (görmedikleri hâlde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sâhibidir, üstün olandır” (Hadîd 25).

 

İnsan lâyığını bulan bir varlıktır. Neye lâyıksa onunla karşılaşır. İnsanın yönetilmesi de, yaşamıyla direkt olarak alâkalıdır. Düşünce, konuşma, davranış, ahlâk ve adâletle ilgili nasıl bir davranışı varsa, -yöneticiler içlerinden çıkan biri olacağı için- ona göre bir yönetim ile karşılaşır ki târih-boyunca bu “demir yumruk ile yönet(il)mek olarak tezâhür etmiştir. Bu demir yumruğun üstünde bâzen kadifeden yada pamuktan eldivenler olur yada olmaz. Fakat demir yumruk ile yönetenler hep zâlim olur:

 

Böylece biz, kazandıkları dolayısıyla zâlimlerin bir kısmını bir kısmının başına geçiririz (En-âm 129).

 

Hadis olup-olmadığı tartışmalı olan fakat gerçeği iyi yansıtan bir sözde; “siz nasılsanız o-şekilde yönetilirsiniz, çünkü başınızdaki yöneticiler sizden birileridir” denir.

 

Uygarlık, “kaynak ve ham-madde”ye göre şekillenir. Kaynaklar değiştikçe uygarlıkların yapısı da değişir. Taş-uygarlığı, bronz-uygarlığı, demir-uygarlığı vs. gibi. Günümüz uygarlığı “petrôl ve uranyum uygarlığı”dır. Daha sonraki uygarlık meselâ “toryum-uygarlığı” yada değerini şimdilik bilmediğimiz başka bir kaynağın uygarlığı olabilir. Mesele, bu uygarlığın dayanağının ne olacağı ve yöneticiliğini kimin yapacağıdır. Lâkin gidişâta bakıldığında hırs ve aşırılığın yine hâkim ve baskın olacağı ve dolayısıyla yeni eldivenlerle örtülmüş demir yumruk ile yönetme-yönetilmenin devâm edeceği görülmektedir.

 

İnsanlar yine “görünmez prangaların boyunduruğunda yaşamak” zorunda kalacak, çoğu-zaman da bunu hak edeceklerdir. Çünkü prangalardan bile bâzı çıkarlar elde edeceklerdir. Hattâ yeni prangalarının övmeye ve ölümlüne savunmaya bile başlayacaklardır. Oysa prangaların demir olmasıyla altın olması arasında hiç-bir fark yoktur. Şu da var ki aslında altından prangaların şiddeti daha fazladır ve insanları daha ağır bir kölelik altında tutar.

 

Bir nedenden dolayı korkutulan insanlarla koyunlar arasında fark kalmaz. İkisini de istediğiniz gibi yönetip yönlendirebilirsiniz. Demir yumruğun gözüküvermesiyle insanlar aynen koyunlar gibi sağa-sola koşuştururlar ve en sonunda da “çoban”ın bir ıslığı ile sürüyü tâkip etmeye başlarlar. Bu, demir yumruk ile yönetmek ve yönetilmenin en bâriz göstergelerinden biridir. Bakın geçtiğimiz yıllarda korona-virüs daha doğrusu korona-grip denen şeyi “demir yumruk” şekline sokup insanları koyun gibi istedikleri yöne çevirdiler, yönlendirdiler ve çoğu-kişi de “mezbahâne” görevi gören mâlûm yerlerde kurbân olup gitti. Hiç evinde ölen oldu mu ki?. Üstelik insanlar bırakın buna bir eleştiri getirmeyi, îtirâz ve isyân etmeyi, tam-aksine, demir yumruk şekline sokulmuş olan korona-virüs karşısında, demir yumruk ile yönetenlerin uşaklığını yapan uzmanların laflarıyla ve yönlendirmeleriyle maymuna döndüler ve sorgusuz-suâlsiz ve koşulsuz-şartsız bir şekilde boyunlarını kasapların önlerine uzattılar. Böyle bir pasiflik târih-boyunca hiç görülmemişti. Modern insan kendini; sorgulayan, araştıran, öğrenen, eleştiren, îtirâz ve isyân eden bilgili bir varlık zannede-dursun, târihin en zayıf karakterli, en pasif ve en ezik varlığı olduğunu ortaya koydu. Modern insan ancak Allah’ın dîni karşısında aslan kesiliyor fakat şeytanın fısıltıları, nefsin kışkırtmaları ve tâğutların emirleri ve yasakları karşısında ise yerlerde sürünen solucanlara dönüşüyorlar.     

 

Bâzen hoş-görü bile sonunda demir bir yumruğa dönebilir. Kanımca Osmanlılar hem Balkanlarda hem de Orta-doğu’da hoşgörüyü çok abartmışlardı. Devlet demek mecbûren bir noktada “demir yumruk” da demektir. Bu İslâm devletinde, “Kitap ve mizândan sonraki demir” şeklindedir. Devlet, Kitap ve mizânı merkeze aldıktan sonra demir yumruğunu da arada göstermelidir ki bir caydırıcılık olsun ve haddini aşanlar yada aşmayı düşünenler kendilerine bir çeki-düzen versinler. Osmanlı bunu yapmayınca sonunda meydanı boş bulan ve tâğutların kışkırtmalarına kapılan, acıyıp aşırı hoş-görü gösterdikleri toplumlarca zayıflatılmış ve yıkılışa sürüklenmişlerdir. Bu-bağlamda; “Osmanlı Selânik’i aldı ama Selânikliler Osmanlı’yı yıktı” denir.

 

Sünnetullah ve imtihan gereğince Dünyâ’nın doğal hâlinde bile bir sertlik vardır. Dünyâ’yı ve insanları melekler yönetse bile, sünnetullah gereğince insanlar, “doğal imtihan”ın zorluklarıyla karşılaşmaya devâm edeceklerdir ki çoğu-kişi için bu imtihan “demir yumruk” gibi gözükecek ve hissedilecektir.

 

Demir yumruğunu en az kullanan yönetim, İslâmî yönetimdir. Bu nedenle gökleri kim yönetiyorsa, yeryüzünü de o yönetmelidir. Bu yönetim mutlak bir yönetim olmalıdır ki göklerdeki düzenin ve nizâmın aynısı yada benzeri Dünyâ’da da kurulabilsin. Aksi-hâlde Allahsız yönetimlerde kaos ve bunun sonucunda demir yumruk kaçınılmaz olacak ve sürekli bir demir yumruk ile yönetme ve yönetilme ve de insanlar sürekli olarak Demokles’in kılıcı gibi tepelerindeki demir yumruk altında kalmak ve yaşamak zorunda kalacaklardır.

 

Allah tüm kâinâtı kusursuz bir şekilde yönetmektedir. O-hâlde yönetimi Allah’a bırakmak şarttır. Yönetimi Allah’a bırakmak, Kur’ân ve Sünnet yâni İslâm-merkezli bir yönetim demektir. Böylece en ideâl ve yumuşak yönetim-şekli ortaya konacak ve en ideâl yaşam-şekli ortaya konulacaktır. O-hâlde “gık”ları bile çıkmadığı için evde karılarını bile yönetemeyenlerin, demir yumruk ile memleketi ve Dünyâ’yı iyi bir şekilde yönetebileceğini beklemek ağır bir ahmaklıktır.

 

Allah’ın Kur’ân’da belirlediği ve Peygamberimiz ile uygulamasını yaptığı kânunlarla yönetilmeyi istemeyenler, mecbûren çeşitli renklerdeki ve kılıflardaki demir yumruklarla yönetilmek zorunda kalacakları için zor bir yaşamları olur. Üstelik Allah’ın kânunlarını es geçmenin bir sonucu ve cezâsı olarak âhirette de yine demirin sertliği ile karşılaşmaktan kurtulamazlar:  

 

“Onlar için demirden kamçılar vardır” (Hac 21).

 

Zîrâ Peygamberimiz’in dediği gibi: “Nasıl yaşarsanız öyle ölür ve nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” (Aliyyülkârî, Mirkâtü’l-mefâtîh 1/332, 7/375, 8/431; Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, V, 663).

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Kasım 2024

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder