“Ve hayvanları yarattı; sizin için onlarda
ısınma ve yararlar vardır ve onlardan yemektesiniz. Akşamları getirir,
sabahları götürürken onlarda sizin için bir güzellik vardır. Kendisine
ulaşmadan canlarınızın yarısının telef olacağı şehirlere ağırlıklarınızı
taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz şefkatli ve merhâmetlidir. Onlara binmeniz ve süs
için atları, katırları ve merkepleri (yarattı). Ve daha sizlerin bilmediğiniz
neleri yaratmaktadır-yaratıyor” (Nâhl 5-8).
İnsanlık-târihi,
ihtişamlı yağız yada kır attan inip, uyuz eşeklere binmenin târihidir. Burada
at “İslâm” iken, eşekler ise İslâm-dışı olan bâtıl dinler, düşünceler ve
ideolojilerdir.
Câhil
insan modernizmi “insanlığın ulaşabileceği en ileri gelişmişlik düzeyi” olarak
görse de aslında modernizm insanlığın geldiği en aşağılık seviyedir. Zîrâ
Allah’ın işe karıştırılmadığı bir düşünce ve hayat-tarzı mecbûren aşağılık
olmaktan kurtulamaz. Allah ile olmak Allahsız olmaktan elbette daha üstündür.
Allahsızlaşmak, attan inip eşeğe binmek gibidir. Müslümanlar da dâhil modern
insan, bir dengesizliğin sonucu olarak attan inip eşeğe binmenin hevesine
kapılmıştır.
Atların
yapısına neresinden bakarsanız-bakın, üzerine binmek için yaratılmış bir varlık
olduğunu haykırmaktadır. Yaratılmış her-şey de “bizi Allah yaratmıştır ve Allah
katındaki tek hak din İslâm’dır” diye haykırmaktadır. Bu-bağlamda İslâm’dan
yâni Allah’tan vazgeçip beşerî düşünce ve ideolojilere sarılmak, attan inip
eşeğe binmek gibidir.
Oysa
at hem hızlı bir hayvan olarak hem de sırtı sanki ortopedik bir koltuk gibi
olduğu için en ideâl binek olduğu gibi, İslâm da en uygun hayat nizâmıdır.
Böyle olmasına rağmen attan inip de eşeğe binmenin yada İslâm’dan vazgeçip de
beşerî dinlere ve inançlara kapılmanın tutarlı bir açıklaması olamaz.
Eşekler
de binmek için kullanılabilirler tabi. Fakat eşekler daha ziyâde heybe, çıkın
ve odun gibi şeyleri taşımaya yâni yük taşımaya daha uygundurlar. Âyet de “ağırlıklarınızı
taşırlar” diyor. Eşekler sâdece kısa mesâfeler için üstüne binmeye uygundur.
Zâten beşerî ideolojiler de hep kısa mesâfeli olur. Çünkü onlar eşekler
gibidir. Atlarla ise Dünyâ’yı bile dolaşabilirsiniz ve üstelik hızlı bir
şekilde yol alabilirsiniz. Atlarla dostluk bile kurulabilir ve size yâren
olurlar.
Develer
de hem yük taşırlar hem de üstüne binilir. Fakat develer de daha çok, özellikle
çöl şartlarında yük taşımaya elverişlidir. Karşıdan bakıldığında develerin
binmek için çok da uygun olmadığı ortadadır. Hayâtında hiç at ve deve hattâ
eşek görmemiş birine binmesi ve “yol alması” için bunlardan birini seçmesi
istense, binmek için yaratıldığı apaçık olan atı seçecektir. İşte bunun gibi;
insan odaklanarak ve samîmi bir şekilde İslâm’ın ne olduğuna baksa ve diğer din
ve inançlarla karşılaştırsa, açık-ara İslâm’ın çok farklı olduğunu görecek ve
İslâm’ı seçecektir. Öyleyse attan inip eşeğe binmek ve İslâm’dan vazgeçip de
bâtıl din ve inançların peşinde gitmek bir aldanıştan başkası değildir.
Savaşlarda
bile bâriz farkla at tercih edilmiştir. Öyle ki Allah da, düşmana karşı, vahyin
indiği toplumda en değerli hayvanlar olan develerin değil de, çok sayıda
bulunmayan atların hazırlanmasını emretmiştir:
“Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet
ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah’ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve
bunların dışında sizin bilmeyip Allah’ın bildiği diğer (düşmanları)
korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infâk ederseniz, size eksiksiz
olarak ödenir ve siz haksızlığa uğratılmazsınız” (Enfâl 60).
Çünkü atlar daha kullanışlıdır. İşte bunun
gibi, İslâm da beşer-ürünü batıl din ve inançlardan çok daha kullanışlı ve
faydalı bir din’dir. Hattâ Dünyâ’da “herkes için” adâleti ve huzûr sağlayabilecek
tek din, Allah katındaki tek hak din olan İslâm’dır.
İslâm’ı
her-şeyiyle ideâl bir yağız yada kır bir ata, modernizmi de son model kırmızı
bir Ferrâri’ye benzettiğimizde, modern insanın zannettiği gibi, Ferrâri’nin
atlardan her yönden daha üstün olduğu görülmez. Ferrâri’nin, zannedildiği gibi
atlardan üstün olduğunun hiç-bir delîli yoktur, çünkü şöyle alıcı gözüyle
karşıdan baktığımızda, atların Ferrâri’den çok daha çekici, estetik, güvenli ve
binip yol almak için daha uygun ve üstün olduğu apaçık olarak görülecektir.
İşte
aynen bunun gibi; Kur’ân’ı-Sünnet’i okuyup öğrendiğimizde ve inatçılık yapmadan
diğer beşerî din, düşünce ve inanışlarla karşılaştırdığımızda, İslâm’ın bâtıl
dinlerden apaçık ve bâriz bir farkla üstün, değerli ve faydalı olduğu
görülecektir.
O-hâlde
attan inip de eşeğe binmenin ne gereği var?.
En
doğrusunu sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Mart
2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder