2 Mart 2024 Cumartesi

Hakîkat ve Fantezi

 

“Onlar, yalnızca zanna uymaktadırlar. Oysa gerçekte zan, haktan (ve hakîkatten) yana hiç-bir yarar sağlamaz” (Necm 28).

 

Fantezi: “Sonsuz, sınırsız düş. Fantezi kelimesinin ilk anlamı ‘hayâl mahsûlü’dür. Gerçek olmayan, zihin yada bilinç-altı tarafından üretilen tüm görüntüler ‘fantezi’ olarak nitelendirilir. Değişik heves, değişik beğeni, değişik düşünüş. Sonsuz, sınırsız hayâl. Süslü ve türü değişik olan”.

 

“Fantezi müzik” denilen, “serbest biçimli beste veyâ alaturkada serbest biçimli şarkı” anlamı buradan gelir.

 

Fransızca fantaisie “görüntü, hayâl, hayâl mahsûlü, düş gücü” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca “phantasía”, “görüntü, hayâlât” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca “phaínō”, “aydınlanmak, görünmek, aydınlatmak, görünür kılmak” fiilinden türetilmiştir. Bu kelimenin doğru yazılışı “fantezi” şeklinde olan değil, “fantezi” olarak yazılandır.

 

İnsanın bir özelliği de “ideâlleştirmek”tir. İnsan, doğal ve normâl olan bir şey üzerinde fantezi kurarak onu hayâlinde ideâlleştirir ve olduğundan çok farklı ve kusursuz bir hâle getirir. Bunun nedeni kanımca, kusursuz ve ideâl bir sonsuz nîmet diyârı olan cennete ayarlı olana göre yaratıldığı içindir. Fakat bu aynı-zamanda bir imtihandır da. Çünkü fantezilere uygun hattâ ondan da öte hakîki bir karşılığı olan tek yer cennettir. Dünyâ’da ideâlleştirilen hiç-bir şey fantezi olarak hayâl edilen gibi değildir ve olmaz da. Çünkü Dünyâ fanteziye uygun karşılık üretecek bir yer değildir. Bu nedenle fantezi, hayâli ve düşsel olmak zorundadır. Zâten bir şey fanteziyle hayâl edilen şekilde kusursuzca olsaydı cennet anlamsızlaşırdı. Demek ki Dünyâ’da hiç-bir zaman, fantezilerdeki gibi, zannedildiği gibi ve beklenildiği gibi olağan-üstü olmayacak.

 

Mü’minler Dünyâ’da cenneti anlamsızlaştıracak şekilde yaşayamayacakları için fantezi-merkezli bir hayat yaşamazlar-yaşayamazlar. Onlar ancak cennet üzerinden fantezi kurabilirler. Çünkü Allah cennet için şöyle der:

 

Orada nefislerinizin arzuladığı her-şey sizindir ve istediğiniz her-şey de sizindir” (Fussilet 31)

 

  Hakîkatten başka her-şey fantezidir. Hakîkat ise “Hak’tan gelen”dir. O-hâlde Allah’a değil de insana mahsus her türlü; dînî, felsefî, kültürel, siyâsî, askerî, ekonomik, hukûkî, bilimsel ve teknolojik düşünceler fantezidir ve bunlara dayanarak ortaya konulanlar da fantezinin ürünleri ve uygulamalarıdır. İnsana has olan, ideâl zaman, mekân, ev, eşyâ, araçlar, kadın, erkek, çocuk, iş, zenginlik, kısaca dünyevî olan her-şey fıtrî, doğal ve normâlden kopmuş ve yapay, sûnî ve beşer-ürünü olan her-şey fantezidir, fantezi ürünüdür.

 

İnsanlığın geldiği ve “en ileri insanlık seviyesi” olarak görülen ve kabûl edilen modernizm bir “fantezi uygarlığı”dır. Modernizm hayâtiyetini fanteziden alır. Bu-bağlamda hakîkatten uzak kalır ve kalması gerekir. Çünkü fantezi bâtıldır ve bu nedenle de fantezi ile hakîkatin bir-arada olması mümkün olmadığı gibi İslâm ‘a göre bu şirktir ki şirk zâten budur.

 

Modern insanın merkezinde fantezi vardır ve Dünyâ’yı -hakîkate aykırı olsa bile- fantezilerine uygun olarak görmek ister ve bunun için çalışır. Ev, araba, eşya, kadın, çocuklar, torunlar, eğitim, yollar, dağlar, denizler, yazlık, kışlık, arkadaşlar, bilgi, eğitim, iş, para, ömür, emeklilik, yaşlılık, ölüm ve mezarların bile fantezilerine göre olmasını ister bunun hayâlini kurar. Neşe, haz, zevk ve konfor içinde, dertsiz-tasasız, kavgasız-gürültüsüz, kazâsız-belâsız, sağlıklı, güçlü, heybetli bir beden, zihin, akıl, ve zekânın en üst seviyedeki hayâlini kurar durur. Fakat fantezi üreterek hayâlini kurduğu bu şeylerin ancak en fazla %20’sine ulaşabilir. Aslında insan bir cennet fantezisi üretmektedir ve cenneti Dünyâ’da istemektedir. Zâten modern insanın cinnetinin nedeni budur. Zîrâ cenneti Dünyâ’da kurmak ve istemek çabası bir cinnettir, cinnet ile sonuçlanır. Çünkü Dünyâ’nın formatı, kaynakları ve imkânları buna uygun değildir. Böyle olduğu için bir kısım insanlar kaynakları ve imkânları “sâdece kendileri için” isterler ve kaynakları ve imkânları zâlimce ve şerefsizce ele geçirenler (çünkü başka şekilde ele geçirilemez), paylaşmamak için başkalarını üzmekten, ezmekten ve onları sınırlı bir yaşam içinde bırakmaktan çekinmezler. İşte tüm bunlar, hakîkatten uzaklaşılıp kopmanın sonucunda ortaya çıkan  “fanteziler” nedeniyledir. Âhiret-merkezli olmayan insan mecbûren fantezi-merkezli olacak ve dünyevîleştikçe dünyevîleşecektir.

 

Modern-bilim ve teknoloji fantezinin bir sonucudur. Sürekli olarak fanteziler ve fantezilere uygun ürünler üretir. Teknoloji modern insanın fantezilerini fazla-fazla karşılar hattâ fantezik ürünleri insanın gözüne-gözüne sokup durmaktadır. Bu ürünleri almayanlar ve almak istemeyenler ise garipsenir ve “geri kafalı” olarak görülür.

 

Modern-bilimin -sözde- yaptığı gözlemler sonucu ortaya koyduğu teoriler, düşünceler ve hipotezler tam bir fantezidir. Hattâ modern-bilimin teorileri ve hipotezleri “fantezinin zirvesi”dir. Big-Bang Teorisi, Evrim Teorisi, Kâinâtın Genişlediği Teorisi, Genel ve Özel Görecelik Teorileri, Ay’a ve Mars’a gidileceği-gidildiği hattâ Dünyâ’nın yuvarlak olduğu döndüğü, uzaya çıkılabileceği ve uzay yolculuğu gibi teoriler ve söylemler hep birer fantezidirler. Adamların uzayla ilgili olan şehvetli bir fantezisi şöyledir: Yakın bir zaman önce Dünyâ’dan bilmem kaç milyon km. uzaklıktaki bir meteora, içinde bir sondaj makinesi olan uzay aracı ile gidilip meteora inildiği, o meteorda sondaj yapılıp meteorun içinden örnekler alınıp tahlil edildiği ve hem tahlil sonuçlarının Dünyâ’ya gönderildiği hem de o örneklerle birlikte geri Dünyâ’ya dönüldüğü söylenmiştir. Kanımca bu, insanoğlunun ürettiği en büyük bir-kaç fanteziden biridir ve hakîkatle uzaktan-yakından bir alâkası yoktur.

 

Yine ışınlanma, ölümsüzlük, tüm hastalıkların iyileştirilmesi, robotların Dünyâýı işgâl etmesi, geleceğe yada geçmişe gitmek, bir-anda kâinâtın diğer ucundan çıkmak vs. gibi fanteziler vardır. Fanteziler bu kadar artınca komplo teorisyenleri de boş durmamakta ve onlar da fanteziler üretmektedir. Bu-bağlamda mesela, modern-bilim ve özellikle son sürüm teknolojiyle; çeşitli şekillerde bulutların oluşturulabileceğine, yağmur, kar ve dolu yağdırılabileceğine, fırtına ve tipi oluşturulacağına yâni mevsimlerin değiştirilebileceğine, sellerin, heyelanların, yangınların ve en önemlisi de depremlerin ve -hâşâ- Allah’ın bile yapmadığı-yapamadığı büyük depremlerin yapılabileceğine, yanar-dağların harekete geçirilebileceğine, havanın, suyun, toprağın, bitkilerin, hayvanların ve insanların başkalaştırılabileceğine, sûnî Güneş, Ay ve yıldızların yapılabileceğine, gök-taşlarının yönlendirilebileceğine, bir gök-taşının bir uzay aracına çarpmasıyla yönünün değiştirilebileceğine, Ay’da ve Mars’ta koloniler kurulabileceğine ve neredeyse Güneş’in ve Ay’ın karartılabileceğine, dağların yürütülebileceğine, denizlerin kaynatılabileceğine, hortumların çıkartılabileceğine, denizde girdaplar oluşturulabileceğine, yıldızların düşürülebileceğine vs. ve en nihâyet, insanın ilahlaşabileceği gibi absürd ve olmadık-olmayacak fanteziler bile üretilmektedir. İnsan etkisiyle ancak çok küçük etkiler oluşturulabilecekken, modern-bilim ve teknolojiyi elinde tutan büyük devletlerin ve bilim-adamlarının, HAARP, Chemtrail ve uydularla istedikleri her-şeyi yapabileceklerine inanılıyor. Peki neden?. Çünkü modern-bilim ve teknolojinin %90’ı fantezidir.

 

Yine fantezilere göre düşünen ve yaşayan insanlar; “büyük” denilen devletlerin ve bilim-adamlarının olağan-üstü bilgilere ve güçlere sâhip oldukları zannetmektedirler. Bu nedenle de modern-bilim ve teknolojiye hiç-bir eleştiri getirmeden, hiç îtirâz etmeden sonsuz bir îman ve güven duymaktadırlar. Fakat bilinsin ki bu şirktir ki şirk zâten budur. Eğer sizin birilerine yada bir şeye karşı sorgusuz-suâlsiz ve koşulsuz-şartsız bir güveniniz varsa ve bunları hiç eleştirmiyor ve îtirâz etmiyorsanız, siz bunlar üzerinden şirk koşuyorsunuz demektir. Bu-bağlamda en önemli görevi fantezi üretmek olan modern-bilim ve teknoloji neredeyse tüm Dünyâ’da putlaştırılmış ve ilahlaştırılmıştır ve bunlarla şirk koşulmaktadır, bunlara tapılmaktadır. Modern dünyâda modern şirk, modern-bilim ve teknolojiyle koşulmaktadır ve bu şirk ve de küfür, insanlık târihinde ortaya çıkmış olan en yaygın şirk, küfür ve zulümdür. Çünkü hakîkate değil, fanteziye dayalıdır.            

 

Fantezi bir şeyi gerçekliğine ve hakîkatine zıt olarak tasarlamak demektir. Fantezi hep olmayan şeyi tasarlar ve ideâlleştirir. Mükemmeliyetçidir ama tasarlanan mükemmeller gerçek değildir, olamaz da. Geçici bir imtihan dünyâsında mükemmellik olmaz. Belki motivasyon için mükemmel bir ideâl ve hedef belirleyebilirsiniz ve ona yaklaşabildikçe-yaklaşmaya çalışırsınız ama mükemmelliğe hiç-bir zaman ulaşamazsınız. Çünkü madde formunda bu mümkün değildir ve mükemmellik sâdece Allah’a ve -belki- cennete mahsustur. Zîrâ maddede mükemmelliğin olması, cennetin anlamsızlaşması demek olur.

 

Mistisizm, ezoterizm, bâtınîlik, tasavvuf, mezhep, meşrep, târikatlar, cemaatler, hizipler ve partiler kendilerini hep kusursuz ve mükemmel görürler. Fakat mükemmel olmadıkları ortaya çıkınca da “gerçeği yoksa bâri hayâli olsun” diyerek başlarlar hayâller kurmaya ve fanteziler üretmeye.

 

Vahiy-merkezli olmayan akıl ancak fantezi üretebilir. Aklı ilahlaştırmanın ve akla gereğinden fazla değer vermenin kendisi de  bir fantezidir. Hâlbuki vahiyden uzak yada kopuk olan aklın ürettiği fanteziler Dünyâ’yı yaşanmaz bir yer hâline getirmiştir. Buna rağmen yine de dinden kopuk bir akla vurgu yapılmakta ruhsuz-kâlpsiz bir akıldan medet umulmaktadır.

 

İnsanlar mükemmelliğe ulaşamayınca fanteziler kurmaya başlarlar böylece kendilerini bir nebze olsun rahatlatmak isterler. Oysa hakîkatin olmadığı yer yalanın kuşattığı bir alandır ve burada her-şey kurgudur, hayâldir, fantezidir.

 

Zavallı insan, bir türlü hakka ve hakîkate bağlanamadığı, Allah’a ve İslâm’a tam bir teslîmiyetle teslim olmadığı için fantezilere sığınmakta ve fantezileri din edinmektedir. Tâ ki son saate kadar. Ondan sonra artık fanteziler biter ve hakîkat başlar. Fakat hakîkatin hâkim olması çoğu kişi için hüsrân olacaktır.

 

Hakîkat ortaya çıktığında fanteziler yok olur gider.   

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Mart 2024

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder