15 Mart 2024 Cuma

Savaşmak ve Sevişmek

 

“Savaş hoşunuza gitmediği hâlde üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz” (Bakara Sûresi 216).

 

“O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini vâr etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah’a duâ ettiler: ‘Eğer bize sâlih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız” (A’raf 189).

 

Savaşmak da sevişmek de insanlığın kaderi olarak kaçınılmaz şeylerdir. Sevişmek nesli üretirken ve sürdürürken, savaşmak ise nesli kurutur. Nice insan genç yaşında savaşlarda ölmüş sevdiği insanları gözyaşları ve acılar içinde arkasında bırakmıştır. Düşünüldüğünde modern insan için bu büyük bir trajedidir.

 

Çocukluğundan bêri savaşmak için yetiştirilmiş, ömrü savaşların içinde geçmiş olanlara savaşmak ve savaşta ölme ihtimâli normâl gelebilir fakat aslında sâdece bir kez gelinen şu kısa dünyâ hayâtında savaşmak ve savaş sonucunda genç yaşta ölmek-öldürmek kötü bir şeydir. Üstelik yapılan savaşların kaçı hak bir dâvâ için, hak ve hakîkat için, özgürlük için oluyor ki?. Açıkçası savaşların %90’ı şeytanın vesveseleri, nefsin kışkırtması ve tâğutların hırsları sonucunda meydana geliyor. Aslında sevişmek de öyledir, şeytan, nefs ve gayri-meşrû anlamda tâğutların ayartmasının sonucudur. Belki de bu nedenle “savaşma seviş” derler. İkisi de aynı nedenlerle ve aynı şekilde yapılır çünkü; yüz-yüze, göz-göze.

 

Allah için değilse, hak bir dâvâ için değilse yâni sonu gazilikle yada şehâdetle bitmiyorsa, savaşlar hırs ve şehvetin sonucudur. Meşrû sevişmeler de şehvettendir ama sevişmenin de gayri-meşrû olanı vardır. Hırs ve sapkınlık nedeniyle yapılan savaşlar yasak olduğu gibi, nikahsız sevişmeler de yasaktır.

 

Günümüzde savaşlar, meydana çıkmadan, uzaktan-uzağa düğmelere basa-basa yapılıyor. Çok yüksek teknoloji ile üretilen savaş araçları ve silahlarla savaşılıyor. Mâsum çocukları, kadınları, yaşlıları, hastaları öldürmeye ve binâları yıkmaya “savaş” deniliyor. Ne kadar çok öldürürsen ve ne kadar çok yıkarsan o oranda gâlip gelmiş sayılıyorsun. Eskisi gibi değil, iki ordu meydana çıkıp da bir taraf tamâmen kırılana yada dağılana kadar yüz-yüze, göz-göze yapılan savaşlar yok artık. Dünyâ’nın bir ucundaki ülke diğer ucundaki ülkeye bir füze atıyor ve binlerce insanı öldürüyor ve buna “savaşmak” diyorlar. Uçağı ve bombaları olan ordular 2-3 bin metre yukarıdan, uçağı, savunma silahı vs. olmayan insanların üstüne bomba atarak onları öldürüyor ve sonuçta savaşı kazanmış sayılıyor. Halbuki bu bir şerefsizliktir. 

 

Savaşmalar gibi sevişmeler de öyle; insanlar artık bir sorumluluk almadan ve işin sonunu düşünmeden sevişiyorlar. Öneli olan amaca ulaşmak.

 

Artık savaşmak da sevişmek de izlene bir şey hâline gelmiştir hattâ insanların en çok izlediği şeyler savaşlar ve sevişmelerdir. Sınırı ve kırmızı çizgisi olmayan savaşlar ve sevişmeler en ince ayrıntısına kadar açık ediliyor ve insanların gözüne-gözüne sokuluyor. Bu da onları normâlleştiriyor. İzleyenler izledikleri şey bitmesin istiyorlar ve izletenler de izleyicisi olan şeyi bitirmiyorlar. 

 

Artık savaşlar da sevişmeler de pornolaşmıştır. Pornolaştığı için İkisi de herkes tarafından izlenir hâle gelmiştir. Çünkü modernizm bir porno uygarlığıdır.  

 

Savaşlar sevişmeler gibi bâzen kısa sürer ama genelde uzun sürelidir. Hele modern savaşlar yâni herkes tarafından izlenen porno-grafik gösteriler bir türlü bitmek bilmiyor. 30 yıl, 100 yıl savaşları gibi bir türlü sonlanmıyor. Bir şey olsun da bitsin diye beklenen savaşlar bitmek bilmiyor ve her fırsatta alevleniyor. Aynen zinâ olan sevişmeler gibi.

 

Teoman Duralı savaşma ve sevişme hakkında şunları söyler:

 

“Truva savaşından önce Akhilleus Hektor’a bağırarak; “kalenden, müstahkem mevkiinden çık, gel buraya. Sevişme ve savaşma göz-göze, yüz-yüze olur” der. Çünkü eski Yunan’da savaşta at bile kullanılmıyordu. Yunanlılara en eski dönemde yüz-yüze savaşmak “erkeklik” olarak kabûl ediliyordu. At üstünde ve sütre gerisinden atış yapmak erkekliğe sığmayan bir şeydi.  Aynen sevişmek gibi, savaş da yüz-yüze göz-göze olmalıydı. Savaşmak ve sevişmek hayâtın iki nirengi noktasıdır. Biri nesli yürütmeye, öbürü de karşısındakinin neslini kurutmaya yöneliktir ve her iki olay da Yunan’da çok sıkı ahlâk kurallarına bağlıdır. Sevişme kadar savaşma son derece sıkı kurallara bağlanmıştır. Savaşçı olağan-üstü derecede kısıtlı, sınırlı çizgilerle savaşmaya mahkûmdur. Akhilleus’un dediği gibi yüz-yüze, göz-göze gelmesi lâzım, insanın karşısındakinin gözünün içine bakması lâzım. Çünkü rûh gözden yansır”.

 

Porno “sevişmenin yoldan çıkması ve açık edilmesi” durumuyken, uçaklar, füzeler, bombalar vs. ile yapılan savaşlar da bir sınırı aşma ve yoldan çıkma durumu olarak pornodur; savaş pornosu. Yunan-Roma kültürünün ürettiği greko-romen modern batı uygarlığı, savaşmayı da sevişmeyi de yoldan çıkarmış ve porno-grafik hâle getirmiştir. Savaşlar ve sevişmeler kırmızı çizgileri çok aşmış ve haddini bilmez duruma gelmiştir. Artık modern savaşlar ve sevişmeler ahlâkını yitirmiş ve sapıklığa dönmüştür. Zîrâ savaşmak ve sevişmek târihte hiç olmadığı kadar serbest kalmış, sınırı aşmış ve ahlâksızlaşmış durumdadır.

 

Modern zamanlarda çıkarılan fitne ve üretilen ifsâd, savaşmak ve sevişmek üzerinde yapılmaktadır. Savaşmaya ve sevişmeye bir sınır konulmazsa ve ahlâklı hâle getirilmezse, Dünyâ’nın cehenneme dönmesi kaçınılmazdır.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Mart 2024

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder