15 Şubat 2024 Perşembe

Yalanların Peşinden Gitmek

 

“Hayır!; inkâr edenler, (kesintisiz) bir yalanlama içindedirler” (Burûc 19).

 

Modernite bir “yalan uygarlığı”dır. Yalanla başlamıştır ve yalan ile sürmektedir fakat hak ve hakîkat ile son bulacaktır. Zîrâ tüm yalanlar ve bâtıl olanlar hakkın ve hakîkatin karşısında erir ve hak geldiğinde bâtıl olan def olup gider. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.

 

Dünyâ’nın en kolay şeyi “yalan söylemek”tir. Bildiğiniz yada gördüğünüz bir şeye kolayca “bilmiyorum” yada “görmedim” diyebilirsiniz. Yalana inanmak ise yalan söylemekten bile daha kolaydır. Bunun delîli ise tüm insanlık târihidir. Çünkü insanlar târih boyunca hep söylenen yalanlara inanmışlar ve çeşitli yalanların peşinden gitmişlerdir. Zîrâ yalan içinde yaşamak kolaydır, çünkü en azından âcil bir bedeli yoktur; hakîkat ise adamın belini büker, saçlarını beyazlatır. Tek hak ve doğru Allah’ın söyledikleridir. Allah’ın söylediklerinden başka her-şey ya yalandır yada içine yalan karışmış sözlerdir.

 

Günümüzde yalan en çok modern-bilim üzerinden söylenmektedir. Çünkü insanlar genelde bilimden anlamazlar ve bilmedikleri şeylere çok kolay inanırlar. Söylenen yalanlar bir de görsel yalanlarla süslenmişse artık insanların çok az bir kısmı hâriç herkes o yalana inanır. Modern-bilimin %90’ı yalan, geriye kalsan %10’u ise yalanla karışmış şeylerdir. Değişip durmasının nedeni budur.

 

Modern-bilim en büyük yalanları da astronomi alanında söyler. Meselâ benim çok bir yalan olarak gördüğüm ve “bu kadar da olmaz” dediğim yalanlardan bir tânesi şöyledir: “Üzerinde bir sondaj makinesi olan bir uzay aracı … milyon km. uzaklıktaki bir asteroide inerek orada sondaj yaptı ve oradan çıkardıkları parçaları inceleyip tahlil etti, sonra da topladığı parçaları Dünyâ’ya getirdi”. Herhâlde insanlık târihinde daha önce böyle büyük bir yalan söylenmemiştir.

 

Yalanın büyüklüğü, insanların ahmaklığının büyüklüğü kadardır. İnsanlar ne kadar ahmaksa, “yalancılar” da o kadar büyük yalan söylerler. Modern insan, insanlık târihinin en ahmak insanıdır.

 

Bilim adına ortaya atılmış manşetler “bilim” değildir. Modern yalanlardır. Modern bilim, yalanlar ve “yalanlanma” üzerine kuruludur. O-hâlde modern bilim, bir “yalanlar târihi”dir.

 

Modernizmi ve bilimi “din” edinip onu kutsamış ve modern-bilim ile büyülenmiş olanlar, hakkın tek temsilcisi olan İslâm’a “burun kıvırarak” bakmaya başlıyorlar. Mevcut zamâna, modern-bilime ve modernizme uymadığını düşündükleri için onu yalan olarak görüyorlar yada gerçek anlamda İslâm’a inanamıyorlar. Böylece artık İslâm ile ilişkileri “yalandan” bir ilişki oluyor.

 

Bilimsel araştırma şirketleri, şeytana hizmet eden ve nefislerine tapan küresel tâğutların yalan merkezleridir.

 

Yalan, bir kişi tarafından söylense de, bir milyon kişi tarafından söylense de yine de yalandır. Bütün Dünyâ bir yalana inansa ve o yalanı kabûl etse bile o şey yine de yalandır. İnsanların çoğunun inandığı şey, -yalan da olsa- “inanmak istedikleri” şeydir.

 

Modernizm merkezli hemen her-şey, bir yalanın ve hırsızlığın üzerine kurulmuştur. Modern yalanların çok etkili olmasının nedeni, çok profesyonel olmasından dolayıdır.

 

Şu-anda insanların en büyük doğruları, insanlık târihinin en büyük yalanlarıdır.

 

Yalanın içinde yalana destek olurken, yalanı görebilmek ve ifşâ etmek pek mümkün olmaz.

 

Yalancılar ve yalana inanalar “en çok yalanlayan” insanlardır. Böyle kişiler âdetâ yalan kapılıp gitmektedirler.

 

Yalanı kim söylerse söylesin, yalan yalandır.

 

Doğrunun bir ağırlığı ve dolayısıyla bir yükü vardır. O yükün altına girmek istemeyenler yalanlara sığınmak zorunda kalırlar.

 

Televizyon, bilgisayar, tablet ve cep-telefonları birer “yalan kutusu”dur.

 

Deizm; “Allah’ın dînini ve emirlerini kabûl etmez ve tınlamazken, Allah’ın mutlak varlığına inandığını söyleme” küstahlığı ve yalanıdır.

 

Ateizm de öyledir. Din hâline gelmiş yalanlara taparcasına inanıp ve sarılıp dururken, “ilâhî olan hiç-bir şeye inanmıyorum” demesi koca bir yalandır. Her-şeye inanıyorsunuz da her-şeyin Yaratıcısı olan Allah’a mı inanmıyorsunuz?.

 

Modern kentler, “harbî yaşamlar”ın blôke edildiği, “yalandan yaşanılan” yerlerdir.

 

Yalancının ve yalanlayanların yalanları sâdece bu dünyâda geçerli olabilir. Âhirette yalan yoktur ve yalancılar ve yalanlayanlara: Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?” (Müddesir 42) diye sorulduğunda pişmanlık içinde şöyle diyeceklerdir:

 

Onlar: ‘Biz namaz kılanlardan değildik’ dediler. Yoksula yedirmezdik. (Bâtıla ve tutkulara) dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik. Din (hesap ve cezâ) gününü yalan sayıyorduk” (Müddesir 42-46).

 

Dünyâ’daki yalancılara ve yalanlayanlara ise, Allah’ın yarattıklarından ve nîmetlerinden bahsedildikten sonra:

 

“Şu-hâlde Rabbinizin hangi nîmetlerini yalanlayabilirsiniz?” (Rahmân 13).

 

Âhiret, yalancıların, yalanlayanların ve yalanın peşinden gidenler için çok zorlu bir gün olacaktır:

 

“O gün, yalanlayanların vay hâline” (Mürselât 19).

 

Âhirette yalancıların, yalanlayanların ve yalanın peşinden gidenlerin dillerine pelesenk olacak olan söz şu olacaktır: “Her-şey yalan, tek gerçek Sen’sin”.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Şubat 2024

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder