“Azab
konusunda senden acele (davranmanı) istiyorlar. Oysa cehennem, o inkâr edenleri
gerçekten kuşatıp-durmaktadır” (Ankebût
54).
Dünyâ’da ve âhirette Allah’ın tokadını hak
edenler ve çok ağır şekilde yiyenler vardır. “Allah’ın tokadını yemiş” yada
“Allah’ın tokadını yiyecek” denir. Peki Allah’ın tokadını yemiş olanlar tokadı
yemiş olduklarının her zaman farkında mıdırlar?. Allah’ın tokadını yemiş
olanlar herkes tarafından tanınır mı?.
Allah’ın tokadı “insanın tokadı” gibi
değildir. Tokadı yiyenlerden bâzıları Dünyâ’da mahvolurlar, bâzıları ise
âhirette yiyecekleri tokattan dolayı mahvolacaklardır. Peki Allah’ın tokadını
yemekte olan ve aslında mahvolmuş olanlar da var mıdır?. Elbette. Baştaki âyet
onu diyor ve “hadi bize cehennemi getirsene” diyenlerin zâten ateş içinde olduklarını
ve ateşin onları çepe-çevre kuşattığını söyler.
Peki bu nasıl oluyor?. Allah’ın tokadını
yemekte olanları ancak vahiy-merkezli bir bakış-açısına sâhip olanlar
tanıyabilir ve görebilir. Niceleri için hârika bir hayat yaşamakta, en iyisini
yiyip-içmekte, giymekte ve gezmekte olanları görenler onların hayatlarına
imrenmektedirler. Hâlbuki onların bâzıları Allah’ın tokadını yemekte
olabilirler. İş göründüğü gibi değildir.
Mevcut durumu insanın ne ve kim olduğunu
gösterir. Meselâ Kârûn herkes tarafından en popüler kişi olarak görülüyordu ve
herkes onun gibi olmak istiyordu ama işin iç-yüzünü ilk bakışta göremedikleri
ve bilemedikleri için yanıldıkların daha sonra anladılar. Anladılar ki aslında
Kârûn, en güçlü ve popüler zamânında Allah’ın tokadını yemekteymiş. Çünkü Kârûn
elde ettiği şeyleri Allah’a değil de aklının gücüne, bilgisinin çokluğuna ve
becerisine bağladı. İşte bu onun Allah’ın tokadını yemesine sebep oldu. Demek
ki nîmetleri ve iyilikleri Allah’a değil de başka şeylere bağlamış olmak da
Allah’ın tokadını yemek oluyor.
Allah’ı unutmak ve Dünyâ’ya kapılıp gitmek de
Allah’ın tokadını yemektir. Bir günahın cezâsı kendi türünden olur. Dünyâ’ya
kapılmanın kendisi ceza ve tokattır. Allah kendisini unutanların yâni hesâba
katmayanların, Kendisinin de onları hesâba katmayacağını ve unutacağını söyler:
“…Onlar Allah’ı unuttular; O da onları unuttu.
Şüphesiz, münâfıklar fıska sapanlardır” (Tevbe 67).
İnsanlık-târihi vahyin “aklı tokatlama”
târihidir. Vahiy, aklı tokatlaya-tokatlaya yola sokmuştur hep. Fakat o her fırsatını
buldukça yoldan çıkmıştır ve bu nedenle de sürekli olarak Allah’ın tokadını
yemiştir-yemektedir.
Vicdanlarının
sesini bastırmak için sürekli olarak vicdanlarını tokatlayıp duranlar Allah’ın
tokadını yemektedirler.
Tahrif olmuş Hristiyanlıkta “bir yanağına
vurana diğer yanağını da çevirmek” vardır. Oysa İslâm’da yanağınıza bir tokat
vurulduğunda bunun “kısas”ı vardır. Bu kısas Mekke’de olmuyorsa Medîne’de olur.
Eğer affetmek amacıyla değilse, kendisine atılan tokadın hakkını almamak da
Allah’ın tokadını yemek olabilir.
İnsanların hayır gördüğünde şer, şer
gördüğünde de hayır olabilir. Hakîkati Allah bilir de biz bilemeyiz. Nice
“hayır” gibi gördüklerimiz vardır ki aslında şerdir ve iyilikler içinde
olduğunu sandığımız kililer Allah’ın tokadını yemektedirler:
“İnkâr edenlerin (keyiflerince ve şımarıkça)
ülke-ülke dönüp-dolaşmaları seni aldatmasın. (Bu) Az bir yarar(lanma)dır. Sonra bunların
barınma yerleri cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o!”
(Âl-i İmran 196-197).
Demek ki imrenip durduğumuz nice
kişiler vardır ki aslında Allah’ın tokadına müstahak olmuşlardır.
AKP-FETÖ çekişmesinde de insanların
zannettiğinin aksine, Allah’ın iki taraftan da râzı olmadığı ve onlara ağır bir
tokat indirdiğini gördük ve aslında uzun zamandır Allah’ın tokadını yemekte
olduklarını fark ettik. Zâten sürecin kendisinin Allah’ın bir tokadı olduğunu
anladık. Fakat buna rağmen iki taraftan birileri yedikleri tokadın “Allah’ın
tokadı” olduğunu göremedi ve anlayamadı da karşı tarafa geçebildi. AKP-FETÖ
çatışmasında, içlerinde bir-çok FETÖ-severin de olduğu insanlardan bâzıları
yediği tokattan ders çıkarıp Allah’a ve vahye döneceklerine, yeni bir tokat
yemeleri kaçınılmaz olan farklı yerlere kaydı. Hattâ birileri bu seçimi daha da
ileriye (daha doğrusu geriye taşımış) ve muhâfazakâr dindarlıktan yada
muhâfazakâr siyâsetten Atatürkçü lâikliğe geçmişlerdir. Bir zamanlar bağlı
oldukları cemaatleri İslâm’dan zanneden bu insanlar, bağlı oldukları -sözde-
“dînî yol” dedikleri fakat “aslında çıkar grupları olanlar” yüzünden tokadı
yiyince, gerçek İslâm’a, kayıtsız ve şartsız bir şekilde bağlanacaklarına,
imtihandan ders çıkar(a)mayarak gidip yeniden bâtıla bağlanmışlardır. Tâ ki
yeni bir tokat yiyecekleri zamâna kadar.
Allah’ın tokadını yiyenler tevbe edip af
dileyeceklerine, Allah’ın sünnetullah gereğince vuracağı yeni bir tokada doğru
seyirtmişlerdir.
Müslümanların çoğu mevcudu ve moderni izleme
kolaylığına kapılmıştır. Çünkü sarp yokuşa göğüs gerecek dirâyetleri ve
cesâretleri yoktur. Zîrâ aşağılık kompleksi buna engel olmaktadır. Vicdânını
tokatlamak ve kendini avutmak için de Kur’ân’ı ve İslâm’ı bile moderniteye yâni
komplekslerine göre yorumlamaya başlıyorlar. Fakat bu tutum, Allah’ın tokadını
yiyor olmaktan başka bir şey değildir.
Allah-merkezli olandan insan-merkezli olana
yâni seküler olana geçen modern insanlar ve müslümanlar böyle yapmakla büyük
bir tokat yemişler ve yemektedirler. Bu tutumlarını terk etmezlerse de Allah’a
dönmezlerse kısa bir zaman sonra âhirette de kıçlarına tekmeyi yiyip cehenneme
atılacaklardır.
Allah’ın tokadını Dünyâ’da yiyenler ve
âhirette yiyecek olanlar olduğu gibi, çoğu insan fark edemese de, “Allah’ın
tokadını yemekte olanlar” da vardır. O-hâlde böyle bir duruma düşmemek ve
Allah’ın tokadını yememek için sımsıkı şekilde Kur’ân’a ve Sünnet’e sarılmak şarttır.
En
doğrusunu sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Şubat
2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder