“İnsanların kendi ellerinin kazandığı
dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye
(Allah) yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattırmaktadır” (Rûm 41).
İnsanlar
bilim yapmak ve teknoloji üretmek zorunda mıdır?. Bilmek ve daha kolay hâle
getirmek için üretip geliştirmek anlamında evet. Çünkü bilim yapmak ve teknik
üretmek insanın zorunluluğu değil, doğal bir hareketidir. Fakat modern-bilim
yapmak ve teknoloji üretmek zorunda değiliz ve hattâ keşke bilim ve teknik,
modern-bilim ve teknolojiye dönüşmeseydi.
Peki
bilim modernleşince teknik teknolojiye dönünce ne oluyor?. Cevâbı çok basit:
Allahsızlaşıyor. Allahsızlaşınca ne oluyor?. Âhiretten, din’den, îmandan
dolayısı ile merhâmetten, vicdandan, haktan, hakîkatten, ahlâktan, iyilikten,
rûhtan, duygudan, sevgiden kopuyor. Böyle olunca da zamanla adâletsizliğin,
eşitsizliğin, haksızlığın, ahlâksızlığın, şirkin, küfrün ve zulmün konusu
hâline geliyor. Şu kesin ki, bir şey Allahsızlaşınca ilahlaşır ve zamanla ona
tapılmaya başlanır. Çünkü bir şeyin Allahsızlaşması, o şeyi Allah’ın
yarattığının unutulması ve tam-aksine, o şeyi yaratıcı gibi görmeye neden olur.
Modern-bilim ve teknoloji modern insanın
dîni ve ilahı hâline gelmiştir. Modern-bilime ve teknoloji,yer tapmayan çok az
kişi vardır.
İşte
bu nedenle modern insan kendini sürekli olarak bilim yapmak ve teknoloji
üretmek zorunda hissetmektedir. Eskiden insanlar, büyüyen ve güçlenen bir
ülkeyi ve toplumu, onların ilahlarının güçlü olmasına bağlarlardı. Bu nedenle
yenilen ve güçsüz olan toplumlar güçlü olanın ilahlarını kendilerine ilah yapıp
taparlardı. Çünkü tüm zamanlarda insanlar, güçlenmiş ve öne çıkmış olan
toplumların kendilerinde bulunmayan bir güce sâhip olduğunu düşünmüştür.
Bu-bağlamda
bizim lâikler de geri kalmalarını, batı’lılar gibi kânunlara ve
bilim-teknolojiye sâhip olmamalarına bağlamışlar ve gâlip geldikleri(!) batı’nın
hem kânunlarını ve yaşam-tarzlarını hem de bilim ve teknolojilerini almışlardır.
Birilerinin; “ahlâklarını almayalım, sâdece bilimini ve teknolojisini alalım” demeleri
“iyi niyetli boş sözler”dir. Çünkü aldığınız şey Allahsız bir şey ise, aslında
“siz onların ilahlarını almış oluyorsunuz” demektir. Zamânında kavmi Hz. Mûsâ’dan
benzer bir istekte bulunmuştu:
“İsrâiloğullarını denizden geçirdik. Putları önünde bel büküp eğilen
bir topluluğa rastladılar. Mûsâ’ya dediler ki: ‘Ey Mûsâ, onların ilahları (var;
onların ki) gibi, sen de bize bir ilah yap’. O: ‘Siz gerçekten câhillik etmekte
olan bir kavimsiniz’ dedi” (A’raf 138)
Tek
gerçek ilah olan Allah’ın yardımıyla mûcizeler yaşayıp büyük nîmetlere
erişenler, Allah’ı unutup birilerinin sahte ilahları gibi bir ilah
istemişlerdir. Çünkü karşılaştıkları putperest toplumun genel durumu o zaman
için kendilerinden çok daha iyi idi.
Bilim
yapmak ve teknik üretmek insanın diğer varlıklardan farkıdır. Fakat
modern-bilim yapmak ve teknoloji üretmek farklıdır. Çünkü dediğimiz gibi
modern-bilim ve teknoloji Allahsızdır. Modern-bilim ve teknoloji doğal
değildir, çok hızlı üretir ve tükettirir. Kırmızı çizgileri yoktur ve duracağı
yeri bilmez. Acımaz ve merhâmet etmez. Özünde ve yapısında böyle bir şey
yoktur. Çünkü Allahsızdır. Vahşî kapitâlizme, yarışmaya ve ezmeye programlıdır.
Modern-bilimde ve teknolojide önemli olan bomba yapmaktır, kimin ve kaç kişinin
öldüğü önemli değildir. Eğer bomba işe yaradıysa ve beklenen sonucu verdiyse başarılı
ve doğru bir iş yapılmış sayılır ve bununla övünülür. Herkes de câhilce ve ahmakça;
“vay be!; bilim ve teknoloji ne kadar da gelişti” der. Bu nedenle modern-bilim
ve teknoloji yapmak zorunda değiliz ve yapmamalıyız. Hattâ modern-bilimi ve
teknolojiyi sonsuza kadar yasaklamalıyız. Fakat herkes modern-bilim ve
teknolojinin gücünü kullanıyorsa, hak yolda olanlar da, geçici, zorunlu ve ârızî bir durum olarak modern-bilim ve
teknolojiye sâhip olmalıdır. Unutulmasın ki bu, açlıktan ölme durumunda domuz
yemek gibi olacaktır. Mü’minler için bilim yapmak ve teknoloji üretmek, işte bu
nedenle geçici bir zorunluluktur fakat zinhar amaç değildir.
Bilim
yapmak yâni bir şeyi bilmek ve bir ihtiyaç yada zorluk durumunda tekniğe
başvurmak zorunluluk değil, doğal ve normâl bir şeydir. Çünkü bilim ve teknik
doğaldır, yavaştır, kırmızı çizgileri vardır ve yıkıcı değildir. Meselâ
gökyüzünü inceleyip onun döngüsü hakkında bilgilere ulaşılabilir. Bu normâldir
ve bir zarârı da yoktur. Yada kuyudan su çekmek yada suyu eve ulaştırmak için
bâzı tekniklere başvurulabilir ve o iş daha kolay hâle getirilebilir. Bunlar
doğal ve normâldir ve zâten 300-500 yıl öncesine kadar böyleydi. Hattâ daha
kompleks bir şey de yapılabilir. Meselâ Çinliler yaklaşık 1.000 yıl önce manuel
çalışan bir çamaşır makinesi üretmişlerdi ve bir-çok kişi bunu kullanmıştı ve
işleri kolaylaşmıştı. Doğal bilim ve teknik işte budur ve böyledir.
Fakat
modern-bilim ve teknoloji öyle değil ki!. Doğal bilim ve teknik insanlığın
başından bêri yaptıkları işler nedeniyle insanlara, hayvanlara ve bitkilere hiç-bir
zarar vermemişken, modern-bilim ve teknoloji 150-200 yıl içinde Dünyâ’yı yaşanmaz
bir yer hâline getirmiştir. Öyle ki ekini ve nesli mahvetmiştir:
“O, iş-başına geçti mi yeryüzünde
bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helâk etmeye çaba harcar. Allah ise,
bozgunculuğu sevmez” (Bakara
205).
O-hâlde
modern-bilim yapmak ve teknoloji üretmek zorunda falan değiliz ve keşke iş bu
noktaya kadar gelmeseydi. Uçağı olanlar uçağı olmayanları binlerce metre
yükseklikten bombalayıp öldürüyor ve mahvediyor. Birileri de teknolojileri çok
gelişmiş diyerek onlara imreniyorlar ve onlar gibi olmak istiyorlar. Oysa bu
tam bir şerefsizliktir. Eskiden ordular benzer silahlarla savaşırlardı ve
sayıca üstün olanlar değil, taktikçe yada inanç olarak üstün olanlar gâlip
gelirdi. Böylece bir umut olurdu.
Peki
Allah, modern-bilim ve teknolojinin getirdiği mevcut Dünyâ’dan râzı mıdır?.
Sanki modern-bilim yapmak ve teknoloji üretmek Allah’ın bir emriymiş gibi bilim
ve teknolojiye taparcasına meyledilmektedir. Allah sanki “ey insanlar!, bilim
yapın ve teknoloji üretin, bu sizin için iyidir ve en üstün olanınız bilim
yapan ve teknoloji üretenlerdir” demiş gibi hırsla ve hızla bilim yapmak ve
teknoloji üretmek yarışına girmiş durumdadırlar.
Oysa
modern-bilim ve teknoloji yüzünden yediklerimiz, içtiklerimiz ve giydiklerimiz
hattâ hemen her-şey doğal olmaktan çıktığı için bize zehir olmuştur ve yarardan
çok zarar vermektedir.
Dünyâ
bu mevcut hâle geldiyse Allah istediği ve bundan râzı olduğu için değil, sapıklığın
ve sapkınlığın bir sonucu olarak gelmiştir. Biz modern-bilimin ve teknolojinin
bizi getirdiği Dünyâ’ya mâruz kalmaktayız. Bâzı küçük faydaları için ona
katlanmaktayız. Çoğu insan ise “insan bundan daha ileriye nasıl gidebilir ve
bundan daha yüksek bir uygarlığa nasıl ulaşabilir” diyerek câhilliğini ve ahmaklığını
göstermektedir. Modern insanın başına gelen tüm kötülükler, çirkinlikler,
hastalıklar, perişanlıklar, acılar ve zulümler kendi yaptıkları yüzünde
gelmektedir. Günümüzde insanın kendi ellerinin yaptıkları nedeniyle başına
gelen kötülüklerin çok büyük çoğunluğu, modern-bilim ve teknoloji nedeniyledir.
Allah’ın
enfüste ve âfaktaki âyetlerini görmek için bilim yapmaya gerek yoktur. Çünkü
“hayır vardır” dediğiniz anda Peygamberimiz’in ve o’nunla birlikte olanların,
Allah’ın âyetlerini ıskaladıklarını ve göremediklerini söylemiş olursunuz.
Modern-bilimin ve teknolojinin gösterdikleri Allah’ın değil, şeytanın
vahyettikleridir ve vahyettiklerinin bir sonucudur. Çünkü şeytan dostlarına
sürekli olarak vahyedip durur. İşte doğal bilim ve tekniğin yerine geçirilen
Allahsız modern-bilim ve teknoloji, şeytanın vahyetmesi, nefsin arzulaması ve
tâğutların da yönlendirmesinin bir sonucudur. İnsanlar şeytandan, nefsten ve
tâğutlardan sakınmalı ve onlara düşman olmalıdır. O-hâlde bilim yapmak ve teknoloji
üretmek zorunda değiliz.
Doğal bilim ve teknik her yerde Allah’ı, O’nun yasalarını ve nîmetlerini
gösterirken, modern-bilim ve teknoloji ise şeytanı, nefsi ve çıkarı gösterir.
Modern-bilim ve
teknoloji eşyâyı ifsâd etmiştir. Eşyâ artık o eski ve doğal eşyâ olmadığı için
Allah’ı, hakkı ve hakîkati göstermemektedir. Çünkü eşyâ doğal ve normâl hâlinde
çıkıp değişmiş ve bambaşka bir hâle gelmiştir. Modernleşmiş eşya insanı
kışkırtan, hırslandıran, îmandan ve akıldan uzaklaştıran bir öze ve özelliğe sâhiptir.
Oysa doğal eşyâ insana sürekli olarak Allah’ı gösterir ve sürekli olarak O’nu
hatırlatır.
Modern-bilim ve
teknoloji çıktı mertlik bozuldu vesselam..
En doğrusunu sâdece Allah bilir.
Hârûn
Görmüş
Şubat 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder