15 Şubat 2024 Perşembe

Bilim Yapmak ve Teknoloji Üretmek Zorunda Mıyız?

 

 

“İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattırmaktadır” (Rûm 41).

 

İnsanlar bilim yapmak ve teknoloji üretmek zorunda mıdır?. Bilmek ve daha kolay hâle getirmek için üretip geliştirmek anlamında evet. Çünkü bilim yapmak ve teknik üretmek insanın zorunluluğu değil, doğal bir hareketidir. Fakat modern-bilim yapmak ve teknoloji üretmek zorunda değiliz ve hattâ keşke bilim ve teknik, modern-bilim ve teknolojiye dönüşmeseydi.

 

Peki bilim modernleşince teknik teknolojiye dönünce ne oluyor?. Cevâbı çok basit: Allahsızlaşıyor. Allahsızlaşınca ne oluyor?. Âhiretten, din’den, îmandan dolayısı ile merhâmetten, vicdandan, haktan, hakîkatten, ahlâktan, iyilikten, rûhtan, duygudan, sevgiden kopuyor. Böyle olunca da zamanla adâletsizliğin, eşitsizliğin, haksızlığın, ahlâksızlığın, şirkin, küfrün ve zulmün konusu hâline geliyor. Şu kesin ki, bir şey Allahsızlaşınca ilahlaşır ve zamanla ona tapılmaya başlanır. Çünkü bir şeyin Allahsızlaşması, o şeyi Allah’ın yarattığının unutulması ve tam-aksine, o şeyi yaratıcı gibi görmeye neden olur. Modern-bilim ve teknoloji  modern insanın dîni ve ilahı hâline gelmiştir. Modern-bilime ve teknoloji,yer tapmayan çok az kişi vardır.

 

İşte bu nedenle modern insan kendini sürekli olarak bilim yapmak ve teknoloji üretmek zorunda hissetmektedir. Eskiden insanlar, büyüyen ve güçlenen bir ülkeyi ve toplumu, onların ilahlarının güçlü olmasına bağlarlardı. Bu nedenle yenilen ve güçsüz olan toplumlar güçlü olanın ilahlarını kendilerine ilah yapıp taparlardı. Çünkü tüm zamanlarda insanlar, güçlenmiş ve öne çıkmış olan toplumların kendilerinde bulunmayan bir güce sâhip olduğunu düşünmüştür.  

 

Bu-bağlamda bizim lâikler de geri kalmalarını, batı’lılar gibi kânunlara ve bilim-teknolojiye sâhip olmamalarına bağlamışlar ve gâlip geldikleri(!) batı’nın hem kânunlarını ve yaşam-tarzlarını hem de bilim ve teknolojilerini almışlardır. Birilerinin; “ahlâklarını almayalım, sâdece bilimini ve teknolojisini alalım” demeleri “iyi niyetli boş sözler”dir. Çünkü aldığınız şey Allahsız bir şey ise, aslında “siz onların ilahlarını almış oluyorsunuz” demektir. Zamânında kavmi Hz. Mûsâ’dan benzer bir istekte bulunmuştu:

 

İsrâiloğullarını denizden geçirdik. Putları önünde bel büküp eğilen bir topluluğa rastladılar. Mûsâ’ya dediler ki: ‘Ey Mûsâ, onların ilahları (var; onların ki) gibi, sen de bize bir ilah yap’. O: ‘Siz gerçekten câhillik etmekte olan bir kavimsiniz’ dedi” (A’raf 138)

 

Tek gerçek ilah olan Allah’ın yardımıyla mûcizeler yaşayıp büyük nîmetlere erişenler, Allah’ı unutup birilerinin sahte ilahları gibi bir ilah istemişlerdir. Çünkü karşılaştıkları putperest toplumun genel durumu o zaman için kendilerinden çok daha iyi idi. 

 

Bilim yapmak ve teknik üretmek insanın diğer varlıklardan farkıdır. Fakat modern-bilim yapmak ve teknoloji üretmek farklıdır. Çünkü dediğimiz gibi modern-bilim ve teknoloji Allahsızdır. Modern-bilim ve teknoloji doğal değildir, çok hızlı üretir ve tükettirir. Kırmızı çizgileri yoktur ve duracağı yeri bilmez. Acımaz ve merhâmet etmez. Özünde ve yapısında böyle bir şey yoktur. Çünkü Allahsızdır. Vahşî kapitâlizme, yarışmaya ve ezmeye programlıdır. Modern-bilimde ve teknolojide önemli olan bomba yapmaktır, kimin ve kaç kişinin öldüğü önemli değildir. Eğer bomba işe yaradıysa ve beklenen sonucu verdiyse başarılı ve doğru bir iş yapılmış sayılır ve bununla övünülür. Herkes de câhilce ve ahmakça; “vay be!; bilim ve teknoloji ne kadar da gelişti” der. Bu nedenle modern-bilim ve teknoloji yapmak zorunda değiliz ve yapmamalıyız. Hattâ modern-bilimi ve teknolojiyi sonsuza kadar yasaklamalıyız. Fakat herkes modern-bilim ve teknolojinin gücünü kullanıyorsa, hak yolda olanlar da, geçici, zorunlu ve  ârızî bir durum olarak modern-bilim ve teknolojiye sâhip olmalıdır. Unutulmasın ki bu, açlıktan ölme durumunda domuz yemek gibi olacaktır. Mü’minler için bilim yapmak ve teknoloji üretmek, işte bu nedenle geçici bir zorunluluktur fakat zinhar amaç değildir.

 

Bilim yapmak yâni bir şeyi bilmek ve bir ihtiyaç yada zorluk durumunda tekniğe başvurmak zorunluluk değil, doğal ve normâl bir şeydir. Çünkü bilim ve teknik doğaldır, yavaştır, kırmızı çizgileri vardır ve yıkıcı değildir. Meselâ gökyüzünü inceleyip onun döngüsü hakkında bilgilere ulaşılabilir. Bu normâldir ve bir zarârı da yoktur. Yada kuyudan su çekmek yada suyu eve ulaştırmak için bâzı tekniklere başvurulabilir ve o iş daha kolay hâle getirilebilir. Bunlar doğal ve normâldir ve zâten 300-500 yıl öncesine kadar böyleydi. Hattâ daha kompleks bir şey de yapılabilir. Meselâ Çinliler yaklaşık 1.000 yıl önce manuel çalışan bir çamaşır makinesi üretmişlerdi ve bir-çok kişi bunu kullanmıştı ve işleri kolaylaşmıştı. Doğal bilim ve teknik işte budur ve böyledir.

 

Fakat modern-bilim ve teknoloji öyle değil ki!. Doğal bilim ve teknik insanlığın başından bêri yaptıkları işler nedeniyle insanlara, hayvanlara ve bitkilere hiç-bir zarar vermemişken, modern-bilim ve teknoloji 150-200 yıl içinde Dünyâ’yı yaşanmaz bir yer hâline getirmiştir. Öyle ki ekini ve nesli mahvetmiştir:

 

“O, iş-başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helâk etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez” (Bakara 205).

 

O-hâlde modern-bilim yapmak ve teknoloji üretmek zorunda falan değiliz ve keşke iş bu noktaya kadar gelmeseydi. Uçağı olanlar uçağı olmayanları binlerce metre yükseklikten bombalayıp öldürüyor ve mahvediyor. Birileri de teknolojileri çok gelişmiş diyerek onlara imreniyorlar ve onlar gibi olmak istiyorlar. Oysa bu tam bir şerefsizliktir. Eskiden ordular benzer silahlarla savaşırlardı ve sayıca üstün olanlar değil, taktikçe yada inanç olarak üstün olanlar gâlip gelirdi. Böylece bir umut olurdu. 

 

Peki Allah, modern-bilim ve teknolojinin getirdiği mevcut Dünyâ’dan râzı mıdır?. Sanki modern-bilim yapmak ve teknoloji üretmek Allah’ın bir emriymiş gibi bilim ve teknolojiye taparcasına meyledilmektedir. Allah sanki “ey insanlar!, bilim yapın ve teknoloji üretin, bu sizin için iyidir ve en üstün olanınız bilim yapan ve teknoloji üretenlerdir” demiş gibi hırsla ve hızla bilim yapmak ve teknoloji üretmek yarışına girmiş durumdadırlar.

 

Oysa modern-bilim ve teknoloji yüzünden yediklerimiz, içtiklerimiz ve giydiklerimiz hattâ hemen her-şey doğal olmaktan çıktığı için bize zehir olmuştur ve yarardan çok zarar vermektedir.

 

Dünyâ bu mevcut hâle geldiyse Allah istediği ve bundan râzı olduğu için değil, sapıklığın ve sapkınlığın bir sonucu olarak gelmiştir. Biz modern-bilimin ve teknolojinin bizi getirdiği Dünyâ’ya mâruz kalmaktayız. Bâzı küçük faydaları için ona katlanmaktayız. Çoğu insan ise “insan bundan daha ileriye nasıl gidebilir ve bundan daha yüksek bir uygarlığa nasıl ulaşabilir” diyerek câhilliğini ve ahmaklığını göstermektedir. Modern insanın başına gelen tüm kötülükler, çirkinlikler, hastalıklar, perişanlıklar, acılar ve zulümler kendi yaptıkları yüzünde gelmektedir. Günümüzde insanın kendi ellerinin yaptıkları nedeniyle başına gelen kötülüklerin çok büyük çoğunluğu, modern-bilim ve teknoloji nedeniyledir.

 

Allah’ın enfüste ve âfaktaki âyetlerini görmek için bilim yapmaya gerek yoktur. Çünkü “hayır vardır” dediğiniz anda Peygamberimiz’in ve o’nunla birlikte olanların, Allah’ın âyetlerini ıskaladıklarını ve göremediklerini söylemiş olursunuz. Modern-bilimin ve teknolojinin gösterdikleri Allah’ın değil, şeytanın vahyettikleridir ve vahyettiklerinin bir sonucudur. Çünkü şeytan dostlarına sürekli olarak vahyedip durur. İşte doğal bilim ve tekniğin yerine geçirilen Allahsız modern-bilim ve teknoloji, şeytanın vahyetmesi, nefsin arzulaması ve tâğutların da yönlendirmesinin bir sonucudur. İnsanlar şeytandan, nefsten ve tâğutlardan sakınmalı ve onlara düşman olmalıdır. O-hâlde bilim yapmak ve teknoloji üretmek zorunda değiliz.   

 

Doğal bilim ve teknik her yerde Allah’ı, O’nun yasalarını ve nîmetlerini gösterirken, modern-bilim ve teknoloji ise şeytanı, nefsi ve çıkarı gösterir.

 

Modern-bilim ve teknoloji eşyâyı ifsâd etmiştir. Eşyâ artık o eski ve doğal eşyâ olmadığı için Allah’ı, hakkı ve hakîkati göstermemektedir. Çünkü eşyâ doğal ve normâl hâlinde çıkıp değişmiş ve bambaşka bir hâle gelmiştir. Modernleşmiş eşya insanı kışkırtan, hırslandıran, îmandan ve akıldan uzaklaştıran bir öze ve özelliğe sâhiptir. Oysa doğal eşyâ insana sürekli olarak Allah’ı gösterir ve sürekli olarak O’nu hatırlatır.

 

Modern-bilim ve teknoloji çıktı mertlik bozuldu vesselam..

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Şubat 2024

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder