6 Şubat 2024 Salı

Ötekileştirme

  

“Ey îman edenler, mü’minleri bırakıp da kâfirleri veliler (dostlar) edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah’a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz?” (Nîsâ 144).

 

Ötekileştirme: “Bireylerin, toplum tarafından onaylanmayan veyâ farklı görülen özellikleri îtibârıyla, çoğu-zaman ayrımcılık ve dışlanmaya mâruz kalmalarını sağlayıcı şekilde etiketlenmeleri durumu”dur.

 

İslâm’da ezelî, ebedî ve amansız öteki “şeytan”dır. Şeytan ve onun kontrôlü ve yönlendirmesinde olan nefs ve tâğutlar da, İslâm’a göre ötekileştirilmesi emredilen “ötekiler”dir.

 

Şeytani nefsi tâğutlar, batı ve Allahsızlık, düşmansız yapamaz, hep ötekine ihtiyaç duymuştur-duyar. İslâm’ın ise böyle bir sorunu yoktur, çünkü Allah tarafından “öteki” îlân edilen bir varlık vardır: Şeytan. İnsan ötekisiz yapamadığı için Allah bize öteki olarak şeytanı gösterir. Bu yüzden şeytana ne kadar düşman olursan-ol o kadar iyidir. Fakat insanlar târih boyunca şeytanı ötekileştireceklerine, hep kendilerine göre öteki olanı şeytanlaştırmışlardır ve bu hâlen devâm etmektedir. “Kedi yavrusunu yiyeceği zaman fâreye benzetirmiş” sözünde olduğu gibi.

 

Şeytan gibi bir ötekisi olmayanlar hep insanı ötekileştirirler. Elbette ötekileştirilmesi gereken insanlar da vardır. Zâten şeytan şeytanlığını her zaman insanlar üzerinden yapar. Bu da, şeytanı ötekileştirmenin bâzı insanları ve toplumları ötekileştirmek anlamına gelir. Hiç kimseyi ötekileştirmeden şeytanın ötekileştirilmesi mümkün değildir. Firavun ile kucak-kucağa iken “şeytanın ötekileştirilmesi” diye bir şey olamaz. İşte bu nedenle burada önemli olan şey, ötekileştirmeyi vahiyden öğrenmektir. Yoksa şeytanın ve nefsin etkisiyle herkesi ötekileştirmeye ve ötekini-berikini aynılaştırıp “diğeri” îlân etmeye başlarsınız.

 

Allah’ın da, başta şeytan olmak üzere ötekileştirdikleri vardır. “Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmaya çağırır” (Fâtır 6). Allah, âhiret, gayb, peygamber, vahiy, hak-hakîkat üzere olmayanlar mü’minlerin ötekisidir fakat bunların hepsi mü’minlerin düşmanı değildir. Dünyâ iyilerle kötülerin ayrılması için kurulmuş geçici bir imtihan alanı olduğundan dolayı “ötekiler” hep vâr olmuştur ve vâr olacaklardır. Bu nedenle “hepimiz biriz, ve hepimiz aynıyız” gibi ifâdeler İslâm’a uygun değildir. Çünkü Kur’ân’a göre sâdece mü’minler kardeştir. Diğerlerinin hepsi öteki olmasa da kardeş değildir. Hattâ Allah, “o benim oğlumdu” diye gemiye binmediği için boğulan oğlundan dolayı üzüldüğünde  Hz. Nûh’a, “Hayır o senin oğlun değildir, çünkü sâlih olmayan bir iş yapmıştır” diyerek Hz. Nûh’un oğlunu bile ötekileştirmiştir.   

 

İnsanlar kendisi gibi inanamayanı, düşünmeyeni, konuşmayanı, yazmayanı ve yaşamayanı “öteki” olarak belirliyorlar. Oysa İslâm ‘a göre öteki, Allah’ın emrettiği gibi inanmayan, düşünmeyen, konuşmayan ve yaşamayanlardır. İslâm’a göre bunların hepsi “öteki”dir ama hepsi “düşman” değildir. Çünkü düşmanlık sâdece zulme ve zâlimleredir: “…Zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur” (Bakara 193). Öteki olmasına rağmen düşmanlık yapılmayacak olanlar Kur’ân tarafından belirlenmiştir:

 

“Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adâletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah adâlet yapanları sever. Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost (veli) edinmenizden sakındırır. Kim onları dost edinirse, artık onlar zâlimlerin ta kendileridir” (Mümtehine 8-9).

 

Âyetin söylediği gibi; mü’minlere zulmetmeyenler ve düşmanlık yapmayanlara düşmanlık yapmak yoktur ve hattâ onlara iyilik de yapılabilir. Fakat onlar mü’minlerden olmadıkları için onlarla “dost” da olunamaz:

 

“Ey îman edenler, yahudi ve hristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar bir-birlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zâlimler topluluğuna hidâyet vermez” (Mâide 51).

 

Çünkü:

 

“Sen onların dinlerine uymadıkça, yahudi ve hristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olmazlar. De ki: ‘Şüphesiz doğru yol, Allah’ın (gösterdiği) yoludur’. Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların hevâ (istek ve arzu)larına uyacak olursan, senin için Allah’tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı” (Bakara 120).

 

Görüldüğü gibi “zâlimlerden başkasına düşmanlık yoktur” ayrımı ince bir ayrımdır. Bu nedenle hem “öteki”ni hem de “düşmanlar”ı Allah’tan yâni Kur’ân’dan öğrenmemiz gerekir ve bunlarla nasıl bir ilişki kurulacağını da güzel örnekliğimiz Peygamberimiz’in Sünnet’ini de göz-önüne alarak yapmalıyız. Yoksa -aynen günümüzde olduğu gibi- ötekileştirme hastalığına tutuluruz da herkes birbirini ötekileştirir  ve böylece Dünyâ yaşanamaz bir yer olup çıkar. 

 

Modernizm bir “ötekileştirme uygarlığı”dır. Kendisi gibi olmayanı ve kendisine fayda vermeyeni ötekileştirir. Doğu’yu, müslümanları, kendisine karşı çıkanları, kadın ve erkeği, zengini ve fakiri, güçlüyü ve güçsüzü vs. herkesi birbirine karşı ötekileştirir ve çatıştırır. Zîrâ bundan geçinir. Meselâ modernite, -Allah’ın yaptığı taksimine râzı olmadığı için- erkeği kadın karşısında “öteki” durumuna getirmiştir. Aralarındaki yoğun çatışma bu nedenledir.

 

Doğu, batı tarafından târih boyunca “öteki” olarak görülmüştür. Çünkü Güneş ve ışık her zaman ilk önce doğu’dan doğmuştur. Batı’nın, İslâm’ı sürekli olarak “öteki” olarak göstermesi bir nedeni de, kendisinde bulunan yozlaşmış (b)ilimin “saf hâli”nin İslâm’dan kaynaklanmasıdır. Bu her-şeyde böyledir.  

 

Modernizm, eski hâkim paradigma olan İslâm’ı ötekileştirerek ve silmeye çalışarak hâkimiyetini kurmak istiyor ve büyük ölçüde kurdu. O-hâlde İslâmî hâkimiyeti yeniden kurmak için şeytanı, nefsi, tâğutları ve modernizmi ötekileştirmek ve düşmanlık gösterilmesi gerekenlere düşmanlık göstermek ve icâbında yıkıp silmek şarttır. Zîrâ hiç-bir sistem bir-önceki hâkim sistemi yıkmadan ve silmeden hâkim olamaz. 

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Şubat 2024

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder