“Sevdiğiniz şeylerden infâk etmeden (yâni
sevdiğiniz şeylerden ayrılmadıkça) iyiliğe
eremezsiniz” (Âl-i İmrân 92).
“Görebilen gözler” için çeşitli çirkefliklerle mâlûl
bulunan Dünyâ, hassas insanları ama özellikle de İslâm’i hassâsiyete sâhip
insanları bunaltmaktadır. Hassas insanlar yaşanılan yerlerin hava, su,
yiyecek-içecek, trafik, mimâri vs. düzenlerinden şikâyet ederken; İslâm’i
hassasiyete sâhip insanlara ise sâdece yaşadıkları ülke değil, Dünyâ’nın yerleşim
yerlerinin tamâmı zindan gibidir. Dünyâ’nın diğer yerlerinde yaşayan mazlum
insanların yanı-sıra, çeşitli nedenlerle perişan hâlde bulunan insan/müslüman
kardeşlerinin yaşadığı sıkıntıyı da içlerinde duyarlar zîrâ. Müslümanlar bu
paramparça olmuş ve dağılmışlığın çâresini ve düzeltme gücünü/desteğini
bulamadıkları için alternatif çâreler arıyorlar ve çeşitli fikirler öne
sürüyorlar.
İşte ben de “düşünüp dururken” bu kötü duruma kendimce
bir “çâre” buldum ve “yapacak bir şey yok” diyenlere “hayır! bir ihtimâl daha
var” diyorum. Lâkin şunu da îtiraf ediyorum ki bu düşüncede bir-ince “kaçış” da
söz-konusudur ve bu düşünce çâresizliğin bir fikridir. Çünkü aslında yapılması
gereken şey olağan-üstü bir çabanın sonucunda müslümanları bir-araya getirerek
ve bir “güç” oluşturarak Dünyâ’daki genel mazlûmiyete son vermek olmalıdır. Bu
da, ya İslâm’i/müslüman bir merkezde yapılacak İslâm’i bir devrim yoluyla, ya
da bir-kaç müslüman ülkenin ve lîderin kesin bir karar almasıyla müslümanlar
arasındaki tefrikalara bir son vererek güçlerini birleştirmeleri ve hem İslâm
âlemi hem de mazlum insanlık âlemi için yeni bir alternatif güç olarak tezâhür
etmektir. Böylece Dünyâ’daki mazlûmiyet, haksızlık, çirkeflik vs. son bulacak
ve acılar, feryatlar, adâletsizlikler, kötülükler vs. çok büyük ölçüde sona
erecektir. Fakat bahsettiğimiz bu çözüm-yolunu insanlar hiç dillendirmiyorlar
ve hattâ akıllarına bile gelmiyor. İnsanlar bu tarz düşünceleri; komik, hayâl,
ütopik, imkânsız ve hattâ şiddet-merkezli ve psikopatlık olarak görüyorlar.
Çok-çok uzak ihtimâller olarak görüldüğü için de neredeyse kimse tarafından
destek görmüyor.
İşte tüm bu nedenlerden dolayı (aslında biraz da
utanarak, çünkü bu bir çeşit kaçıştır) bir çâre aklıma geldi ve şekillendi. Bu
çâre en azından insanlara çok da olanaksız gelmiyor. Tabi bâzı fedâkârlıklar
istiyor bu çâre. Zâten iyi bir şeye bedelsiz ulaşılamıyor sünnetullah gereği.
Şöyle ki..
Bu proje, adına “Tevhid Köyü” dediğimiz bir “köy”
oluşturma projesidir. Yapılacak şey için arkadaş çevresinden (bir-birini
tanımayan âileler de olabilir) meselâ 10 âile olmalı. Bu kişiler projeye tam
destek vermeliler. Bunu garanti etmeliler. Zâten bu garantiyi daha ilk eylemlerinde
göstermek zorundadırlar ki bu 10 âile mal-varlıklarını elden çıkararak paraya
dönüştüreceklerdir. Herkesin elindeki tüm mal-varlığı paraya dönüştürüldükten
sonra, kimin ne kadar parası olduğuna bakılmadan ve hesâbı da yapılmadan para
bir-araya getirilecektir. Herkesin evindeyken kullandığı (ortaklaşa
kullanılacak âlet-edevatlar hâriç) eşyâsı kendine âit olacak fakat bu eşyâların
yarıya yakını kullanılmayacağı için onlar da satılıp paraya çevrilecek ya da
ihtiyâcı olana hayra verilecek.
Tüm bunlardan sonra her-hangi bir şehirde merkeze
10-20 km. uzaklıkta ve tarıma elverişli olan (10 âile için söylüyorum) 100.000 (100
dönüm) metre-kare civârında bir arâzi satın alınacak. (100 dönümü büyük
görmemek lâzım, çünkü ileride olacak olası katılımlar da düşünülmelidir). Arâzi
alındıktan sonra plânlı bir şekilde, her âileye hep birlikte ve dış yardımla (âile
mevcudu da hesâba katılarak) en az, ikisi orta ve biri büyük üç odalı ve mutfağı/banyosu/tuvaleti
olan bir ev yapılacak. Bu evler doğa şartlarına uygun ve dayanıklı bir şekilde
yapılacak. Bu evlere yerleşildikten sonra hem kendi ihtiyaçları hem de köyün
genel ihtiyaçlarını karşılamak için arâzi içinde tarım-alanı oluşturulacak. Kazanç
için yapılan tarım meyve ile ilgili olacak ki hem çeşitli tarım âletleri ve
makineleri almaya ihtiyaç kalmasın, hem de tüm mesâiler bu işler nedeniyle
tükenmesin.
100 dönümlük arâzinin yarısına, köyün bulunduğu
coğrafyaya ve doğa şartlarına göre kazanç amaçlı meyve ağaçları dikilecek.
Hangi tarz meyve ağacı olacağını coğrafya belirleyecek. Meselâ mandalina-portakal-limon-greyfurt;
ceviz-bâdem; kayısı-şeftâli; üzüm, erik, zeytin, incir vs. En iyi şekilde
bakılacak olan bu ağaçların ürünlerinden gelecek gelirle köyün genel
ihtiyaçları giderilecek ve çeşitli etkinlikler ve hayırlar/infaklar yapılacak.
Geriye kalan 50 dönümlük arâziye ise âilelerin yaşadığı
evlerden başka, büyükçe bir konferans/yemek/sohbet/eğitim/kütüphâne/mescid/eğlence
alanı vs. olarak kullanılacak çok-amaçlı bir binâ daha yapılacak. Ayrıca
hayvanların barınması ve ürünlerin konulması için bir de ahır/depo olacak. Yine
köyün yiyecek ihtiyaçlarını karşılayacak hemen-hemen tüm bitkiler yetiştirilecek
ve meyve ağaçları dikilecek. Sebze, meyve, et, süt, yumurta, peynir, zeytin,
yoğurt, reçel, pekmez, bal, turşu, salça, çorbalık, yaş-kuru, sabun vs. Tevhid
Köyü sâkinleri tarafından hazırlanacak. Hattâ 8-10 kovan arı yetiştirilerek bal
têmin edilecek. Evlerin elektriği çatıya yapılacak güneş panellerinden ya da “rüzgâr-gülü”nden
sağlanacak. Su ihtiyâcı ise iki adet artezyen kuyusundan evlere bir motor
aracılığı ile su basılmasıyla sağlanacak. İçme-suyu, kuyudaki su içmeye uygun
değilse, çevredeki temiz bir kaynaktan getirilecek.
Burada en önemli şey köyün kurulacağı yerin iyi
seçilmesidir. Meselâ ziraata çok elverişli olması gerekir. Yakınlarında bir köy
ve bir göl ya da büyükçe bir nehir olursa çok iyi olur. Buradan balık ihtiyacı
karşılanabilir. Kurulacak köy ya dağın eteklerinde ya da dağa yakın bir yerde
olmalıdır. Böylece başta odun olmak üzere çeşitli ihtiyaçlar karşılanabilir.
İş-âletleri ortak kullanılacak. İşler berâber
yapılacak. Herkes kâbiliyetine ve durumuna göre bir işin ucundan tutacak. Bâzı
âlet-edevat, giysiler ve un gibi ihtiyaçlar dışarıdan yâni yakın bir köy ya da
kasabadan/ilçeden karşılanacak. Zâten köyde 50-60 tavuk, 3-5 kuzu, 2-3 inek
olacak. Tabi bir-iki kedi ile bir köpek. Dış-ihtiyaçları temin için arâziye
uygun ve köyün ortak malı olan bir taşıt bulunacak.
Herkes günlük sorumlu oldukları işleri yaptıktan
sonra serbest olacak ve çeşitli şekillerde vakitlerini istedikleri gibi
değerlendirecek. Zâten kendilerine uzun bir vakit kalacak. Köy, ismiyle müsemmâ
olacak. Tevhide aykırı şeyler yapılmamaya çalışılacak. Herkes bir-birinden
sorumlu olacak. Her-gün sohbetler yapılacak ve çeşitli etkinlikler
düzenlenecek. Köyde telefon, televizyon (ekran olarak kullanılacak olan hâriç) ve
internet olmayacak. (Çünkü köyün dışı artık bizi pek de ilgilendirmiyor). İlmî
çalışmaların kaydedileceği ve farklı şekilde yararlanmak için bir bilgisayar ve
yazıcı olacak.
Toplumdan uzaklaşılmış olunduğu için çok-çok mecbûri
olmadıkça köyden ayrılınmayacak. Çocukların eğitimi ilk dört yıl millî eğitim okulunda,
ondan sonra da köyde devâm edecek. Her-hangi bir sorunda ortak bir çözüm
bulunmaya çalışılacak. Bir kardeşlik têsis edilecek. İslâm/Tevhid kardeşliği. Evlilikler
köy içinden yapılmaya özendirilecek. Zamanla köyün büyümesiyle ve yeni hicret
edecek olanlar için yeni evler yapılabilecek. İcâbında yeni arâziler almak
gerekeceğinden buna hazırlıklı olunacak. İşte bu şekilde bir yer seçilip
anlatılanlar yapıldıktan sonra hayat normâl bir şekilde akmaya başlayacak.
Şu âyetler bizi hicrete ve Tevhid Köyü’ne teşvik ve dâvet
eder:
“Melekler,
kendi nefislerine zulmedenlerin hayâtına son verecekleri zaman derler ki: Nerde
idiniz?. Onlar: Biz, yer-yüzünde zayıf bırakılmışlar (müstazaflar) idik derler.
(Melekler de:) Hicret etmeniz için Allah’ın arzı geniş değil miydi? derler.
İşte onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o” (Nîsâ 97).
“Allah
yolunda hicret eden, yer-yüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve
bolluk) da. Allah’a ve Resûlü’ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra
kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah,
bağışlayıcıdır, esirgeyicidir” (Nîsâ
100).
“Bir vakit şehirden ayrıl ve artık arkana bakma.
Yaşadığın yeri pislik sarmışsa oradan kaç/göç” diyor Kur’ân: “(Elçiler) dediler ki: Ey Lût, biz
Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir
parçasında âilenle birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiç-biriniz dönüp arkasına
bakmasın; fakat karın başka. Çünkü onlara isâbet edecek olan (azap), ona da
isâbet edecektir. Onlara vâdolunan (azap) sabah vaktidir. Sabah yakın değil
mi?” (Hûd 81).
Şirk ortamından
uzaklaşın, gideceğiniz yer isterse bir mağaracık yer olsun. Şirk ortamından
uzaklaşmak bereket getirir: “(İçlerinden
biri demişti ki:) Mâdem ki siz onlardan ve Allah’tan başka taptıklarından
kopup-ayrıldınız, o hâlde, (dağlara çekilip) mağaraya sığının da Rabbiniz size
rahmetinden (bolca bir miktârını) yaysın ve işinizden size bir yarar
kolaylaştırsın” (Kehf 16).
“Boş ve yararsız sözü işittikleri zaman ondan yüz
çevirirler ve: Bizim yapıp-ettiklerimiz bizim, sizin yapıp-ettikleriniz
sizindir; size selâm olsun, biz câhilleri benimsemeyiz derler” (Kasas 55).
“Peki şehirdekiler ne olacak? bir-sürü kötülük devâm
ediyor, bu kötülüklerle ilgilenmeyecek miyiz?” diye bir soru sorulursa, bu
soruya Enfâl 72. âyetle cevap veririz:
“Gerçek şu
ki, îmân edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla
cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte
birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. Îmân edip hicret etmeyenler, onlar
hicret edinceye kadar, sizin onlara hiç-bir şeyle velâyetiniz yoktur. Ama
din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür.
Ancak, sizlerle aralarında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil.
Allah, yaptıklarınızı görendir”
(Enfâl 72).
Böyle köyler
kurmayacağız da bu kadar dağ/ova ne işe yarayacak?. İşte adına Tevhid Köyü
dediğimiz bu yerleşim yerinde “alternatif bir yaşam” olacak.
“Mâdem ki
onlardan ve Allah dışındaki taptıklarınızdan yüz çevirip kenara çekildiniz,
hadi “mağaraya” sığının ki, Rabbiniz size rahmetinden bir nasip yaysın
ve işinizde size kolaylık ve başarı sağlasın" (Kehf 16) âyeti gereği Tevhid Köyü sâkinleri de bu
âyete uyarak kendi mağaralarına/köylerine/cennetlerine sığınacaklardır. Tevhid
Köyü de bir “mağara”dır. Artık Dünyâ’nın çirkefliklerinden uzaklaşılmıştır ve
yeni bir umut doğmuştur. “Tebdîl-i mekânda ferahlık vardır” zîrâ.
Tevhid Köyü bir alternatiftir, bir umuttur, bir “rüyâ”dır
ve İslâm’i bir merkezdir. Şeriatın uygulandığı bir merkez. Allah’ın dilediği
bir zaman sonra bu proje büyüyüp genişleyecek ve Tevhid Köyü şûbelere
ayrılacak, oradan illere, bölgelere ve sonunda ülkenin her yerine yayılacak. Ülke
bir “Vahdetya” olacak. Diğer ülkeler de bunu örnek alacak. Hattâ yetişecek yeni
nesiller buradan bir devlet, devletten de bir medeniyet kuracaklar. Böylece
zulüm sona erecek ve Allah’ın sözü ve hükmü yer-yüzüne yeniden hâkim olacak
inşaallah.
Peygamberimizin
kapitâlizmin merkezi olan ticâret-şehri Mekke’den çıkıp, tarım merkezi olan Medine’ye
gitmesi ve Hz. Mûsâ’nın merkez bir şehir olan Mısır’dan çıkıp çöle gitmeleri
mânidardır. Yine Ashâb-ı Kehf’in şehri terk-edip bir mağaraya sığınmaları buna
eklenebilir. Tüm bunlar bir-süreliğine de olsa “şehri” terk etmek ve bir çöl ya
da köy de olsa, hattâ bir mağaracık da olsa “dîni hakkıyla yaşama” anlamında
hicret edilecek yerlerdir. Bunların pratiklerini bize peygamberler ve Kur’ân
göstermiştir.
Şu da unutulmasın ki
Şeytan da bizimle berâber köye gelecektir. Bu nedenle farklı şekilde olsa da
cihad tüm zamanlarda-mekânlarda son nefese kadar sürecektir.
Yeni Medîne, Tevhid Köyü olsun Allah’ın dilemesi ve
izniyle…
En doğrusunu sâdece Allah bilir.
(Not: Ayrıntılı bir
hayâl için: http://777has444.blogspot.com.tr/2015/02/İslâm-ulkesi-vahdetya.html).
Hârûn Görmüş
Mart
2015
İşte ben de “düşünüp dururken” bu kötü duruma kendimce bir “çâre” buldum ve “yapacak bir şey yok” diyenlere “hayır! bir ihtimâl daha var” diyorum. Lâkin şunu da îtiraf ediyorum ki bu düşüncede bir-ince “kaçış” da söz-konusudur ve bu düşünce çâresizliğin bir fikridir. Çünkü aslında yapılması gereken şey olağan-üstü bir çabanın sonucunda müslümanları bir-araya getirerek ve bir “güç” oluşturarak Dünyâ’daki genel mazlûmiyete son vermek olmalıdır.
YanıtlaSil***
DİYORSUN...
ORTAM ŞARTLARI DEĞİŞTİĞİ İÇİN ŞU AÇIDAN YAKLAŞILMASI LAZIM VAKIAYA.
Yeni Nesillere Duyurulur...!
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=340331669751574&id=100013242319421&pnref=story