3 Şubat 2015 Salı

Iyd-ûl Fıtr

 


Türkiye ve Türk cumhuriyetlerinde “şeker bayramı” tâbir edilen ve kutlanan bayramın asıl adı “şeker bayramı” değildir. Şeker ve baklava ile yâni glikoz-früktoz ile alâkası yoktur bu bayramın. Peki nedir bu bayramın adı?. Hemen diyeceksiniz ki “Ramazan Bayramı”. Hayır!, bu da değil.. Çünkü bayramın 1. günü, hicrî takvime göre Ramazan Ayı içinde değildir. Arefe günü Ramazan Ayı’nın son günüdür ve o gün Ramazan Ayı biter. Bayramın 1. günü “1 Şevvâl”dir. Şevvâl ayında Ramazan kutlanır mı?. Biz, “Temmuz bayramı” olsa onu Ağustos ayında kutlar mıyız?.  

 

“Aslında ‘şükür bayramı’dır da, değişince ‘şeker bayramı’ olmuştur” gibi “şeker bayramı söylemini meşrûlaştırmak” için söylenmiş câhilce sözleri hemen en yakındaki çöpe atabiliriz. Peki nedir bu bayramın adı?: Iyd-ûl Fıtr.. İşte bu bayramın orijinâl ismi budur. “Fıtr”ın “fitre sadakası” ile aynı olmadığını da hemen belirtelim. Fıtır sadakası “fıtr”ın sadakasıdır sâdece. Zâten fıtır sadakası (fitre) de Ramazan ayında verilir. 

 

Bu bayramın adı: Fıtr=fıtır=iftar, yâni “açma bayramı”dır. “Oruç açma bayramı”. 1 ay boyunca iftarlı olmanın sonunda, orucun bitip iftarın yapılmasının şölen hâlinde kutlanmasıdır. “İftar Bayramı”dır yâni. Oruç tutmayanlar da, yâni bir mâzereti olan yada “müslüman oldukları ve İslâm’a müntesip bulunduklarını söyledikleri için” tabî ki onlar da bu bayramı kutlayabilirler. Fakat aslen “oruç tutanlara has kılınmış” bir bayramdır ıyd-û fıtr=iftar bayramı. (“îd-i fıtr” olarak da söylenir). Fıtr; “oruç açmak, iftar etmek” demektir. Oruç tutanlar Allah rızâsına uygun olarak yaptıkları fedâkârlık için birbirlerini kutlarlar bu bayramda ve zımnen derler ki: “Allah oruçlarınızı kabûl etsin, iftarınız kutlu olsun”..

 

1 ay boyunca tutulan orucun yâni Allah için vazgeçişin ve fedâkârlıkta bulunabilmenin iftihârıdır bu. Zîrâ iftar etmek iftihârdır. Bu nedenle bu bayrama “iftihâr bayramı” dense abaes kaçmaz. Bu bayram bir “hak-ediş”tir.

 

Ömrü Ramazan gibi geçirip, âhireti de bayram gibi yaşamanın bir provasıdır Ramazan ve Bayram. “Eğer hayâtınızı Ramazan gibi yaşarsanız, âhiretiniz de bayram gibi olur” mesajı verilir. Ramazan’ı yâni Dünyâ’daki mü’minliği ne kadar takvâlı, gayretli, samîmi ve müslimce yaşarsanız, cennetteki (bayramdaki) coşkunuz da o oranda fazla olur. Ramazan’daki (Dünyâ’daki) orucunuz (savm) ne kadar samîmi ise, bayramdaki (cennetteki) iftarınız da o kadar ihtişamlı olur. Sonunda da cennete (bayrama) şu şekilde karşılanarak kavuşursunuz:

 

Rableri katında onların ödülleri, içinde ebedî kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan râzı olmuştur, kendileri de O’ndan râ (hoşnut, memnun) kalmışlardır (Radıyallâhu anhum ve radû anh). İşte bu, Rabbinden ‘içi titreyerek korku duyan (haşyet) kimse’ içindir” (Beyyine 8).

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Temmuz 2015

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder