25 Mayıs 2024 Cumartesi

Hayâtı Iskalamak Yada Çiğ Kalmak

 

“Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele” (Bakara 155).

 

Çiğliğin zıddı olgunluktur. Olgunluk, “eğitimlilik”le değil, “çiğlikten kurtulmak”la alâkalıdır. Nice eğitimliler vardır ki çiğdirler. Çünkü hayâtın gerçeklerini bilmemektedirler. Zîrâ “Dünyâ’yı yakalamak” için hayâtı ıskalamışlardır ve ıskalamaktadırlar. Bu kişiler Dünyâ’nın içinde olmalarına rağmen hayâtın içinde yada ortasında olmadıkları için “gerçekten yaşama”nın ne demek olduğunu bilmemektedirler. İnsanların çoğu yâni modern insan, “gerçekten” yaşamamakta, Dünyâ’da sâdece bulunmaktadır. Böyle olduğu için insanlar da, “Dünyâ’da bulunma”nın konfor içinde olup-olmadığıyla ilgilenmektedirler.  

 

Bilmekten çok “kendini bilmek” önemlidir. Kendini bilmek olgunlukla alâkalıdır. İnsanı olgunlaştıran şey ise hayâtın tam ortasında ve her alanında gerçekten yaşamakla olur. Burada şuna da bir cümleyle değinirsek, hayâtın tam ortasında ve her alanında yaşamak kadınlardan ziyâde erkekler için uygundur. Kadınlar dışarıdan çok evin içinde ve evin her alanında yâni annelik konusunda olgunlaşmalıdırlar.

 

Kendini bilen insanlar, bilgilerinden ziyâde, olgun sözleriyle ve olgun davranışlarıyla açığa çıkarlar. Nice bilgililer vardır ki iğrenç bir çiğlik içindedirler. Çünkü davranışa yansımayan bilgi, kişiyi “çiğ”likten kurtaramaz ve kişi oldun davranmadıkça olgun olamaz.

 

Çiğlik, “hayâtın tam ortasında gerçekten yaşamayı  bırakıp Dünyâ’ya yönelmenin ve sarılmanın sonucunda ortaya çıkar. Modernizm, insanları hayattan koparıp Dünyâ’ya yöneltti. “Dünyâ’ya yönelmek” dediğimiz şey, “dünyevîleşmek”tir. Dünyevîleşenler, Dünyâ’yı ıskalamamak için hayâtı ıskalayan ve çiğ kalmayı tercih eden ve göze alanlardır. Çoğu kişi bunun bir sorun olduğunu bilmez yada bunu bir sorun olarak görmez. Bu da yine çiğlikten kaynaklanır. Çiğ kalmayı sorun olarak görmemek de yine bir çiğliktir. 

 

Modern insan, “Dünyâ’yı ıskalamamak uğruna Dünyâ’yı yakabilecek” ve hayâtı ıskalayabilecek olan varlıktır. Modern insan, Dünyâ’yı ıskalamamak için Allah’ı, âhireti, gaybı, vahyi, peygamberi, dîni, îmânı, ibâdeti, iç-âlemi kısaca İslâm’ı ıskalayan kişidir. Kişiyi asıl çiğleştiren şey işte budur: İslâm’ı ıskalamak. İslâm’ın kânun ve kurallarına uymayanlar ve kuralları çiğneyenler çiğlikten kurtulamazlar ve çiğ kalırlar.

 

Îman zaafiyetinin en önemli göstergesi, “Dünyâ’yı ıskalama korkusu”dur. Dünyevîleşememek korkusu insana hayâtı ıskalatmaktadır. Bu da insanın çiğ olmasına ve çiğ kalmasına neden olmaktadır.

 

Dünyâ’ya mı yoksa âhirete mi daha bağlı olduğunuz, hangisini riske atmaktan ve ıskalamaktan daha çok korktuğunuzun sonucuna göre belli olur. Bu sonuç da insanın çiğliğinin yada olgunluğunun belirlenmesi demektir.

 

Okul, başarı ve popüler işler.. İnsanın hayâtı ıskalamasına ve dünyevîleştiği için olgunlaşamamasına ve çiğ kalmasın a neden olan üç etkendir.

 

Kendini bilen insanlar, bilgileriyle değil, olgun sözleriyle ve olgun davranışlarında açığa çıkar. Davranışa yansımayan bilgi, kişiyi “çiğ”likten kurtaramaz.

 

Beklemek, olgunlaştırır. Modern insan “bekleyemeyen varlık”tır. Zîrâ modernizm “hemen uygarlığı”dır. Fakat her-şeyi olduğu gibi insanı da olgunlaştıracak olan şey “beklemek”tir. Bizim hayâtiyetimiz yemeye bağlıdır. Yenecek şeylerin yenebilecek hâle gelmesi yâni olgunlaşabilmesi için belli bir süre beklemek şarttır. Nasıl ki sebze ve meyvelerin olgun olanları makbûl ise ve ancak olgun olanlar işe yarıyorsa, insanın da olgun olanı makbûldür ve olgun insanlar işe yarardır.

 

İnsanı gerçekten olgunlaştırıp çiğlikten kurtarabilecek olan şey İslâm’dır, Kur’ân’dır. Kur’ân’dan kopuk olduğu için çiğ kalan insanlar kendilerini “iyi” zannede-dursun, Kur’ân, gerçekten iyi olan insanın târifini şu şekilde yapar:    

 

“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz ‘iyilik’ değildir. Ama iyilik, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, Kitab’a ve peygamberlere îman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefâ gösterenler ile; zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttakî (takvâ sâhibi) olanlar da bunlardır” (Bakara 177).

 

Dikkat edilirse Kur’ân “iyi insan” târifini, “sorumluluk sâhibi olan insan” şeklinde yapar. İnsanı olgunlaştıran şey, sorumluluklardır. Çiğ insanlar bir türlü sorumluluk alamadıkları için sorumluluk sâhibi olup da olgunlaşamazlar ve çiğ kalırlar.

 

Dünyâ bir imtihan dünyâsıdır. Çünkü kişiyi olgunlaştıracak, sorumluluk sâhibi yapacak ve takvâlı kılacak olan şey imtihandır. İmtihan kaçan kişi çiğ kalır. Çiğ kalan insanın Dünyâ’da hayâtı görece iyi olsa da âhirette çok zor olur: 

 

“Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hâli başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?. Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, berâberindeki mü’minlerle; ‘Allah’ın yardımı ne zaman?’ diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır” (Bakara 214).

 

Çiğ bilgiler insanı çiğlikten kurtaramadığı gibi, tam-aksine çiğleştirir. İnsanı çiğlikten kurtaracak olan bilgi “olgun bilgi”dir ki o da sâdece vahiy bilgisidir. Çünkü çiğlik en çok ve yoğun şekilde şirk şeklinde görünür olur. Çiğ insanlar mutlakâ bir konuda şirke düşerler. Çünkü olgun bilgiden yoksundurlar ve çiğ bilgilerle yetinmektedirler:

 

 “Andolsun, onlara (kendilerini şirkten ve bozulmalardan) caydırıp vazgeçirtecek nice haberler geldi. (Ki her biri) doruğunda-olgunlaşmış bir hikmettir. Fakat uyarmalar bir yarar sağlamıyor” (Kamer 4-5).

 

Her-şeyi önünde hazır bulan insanlar çiğ olurlar ve bir türlü olgunlaşamazlar. Allah bu nedenle insanın her istediğinin olmasını iyi ve doğru görmez. Hattâ her-şeyi önünde hazır bulanların âhirette zor durumda kalacaklarını söyler:

 

“Yoksa insana ‘her dileyip arzu ettiği’ şey mi var?” (Necm 24).

 

“İnkâr edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) Siz Dünyâ hayâtınızda bütün güzelliklerinizi ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbârınız) ve fâsıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azab ile cezâlandırılacaksınız” (Ahkâf 20).

 

Peygamberlik de insana belli bir olgunluğa erdiğinde verilir. Onu o olgunluğa ulaştıracak olan şey ise hayâtın kendisidir. Hayâttan kaçmamak, sorumluluk, takvâ ve ahlâk sâhibi olmak kişiyi olgunlaştırır ve vahyi sindirebilmeye ve taşıyabilmeye yetecek bir olgunluk kazandırır. Çiğ olanlara hiç peygamberlik verilir mi?. Hz Mûsâ’ya ve Peygamberimiz’e peygamberlik, olgunluğa eriştiklerinde verilmiştir:

 

“Erginlik çağına ulaşıp olgunlaşınca, ona (Mûsâ’ya) bir ‘hüküm ve hikmet’ ve ilim verdik. Biz iyilikte bulunanları işte böyle ödüllendiririz” (Kasas 14).

 

Kur’ân’da insanın olgunluk yaşı da belirlenmiştir. Olgunluğa erişen insanın belirtisi, davranışlarının Allah’ın ve ana-babanın râzı olacağı şekilde olmasıdır:

 

“Biz insana, anne ve babasına iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve güçlükle doğurdu. Onun (hâmilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır. Nihâyet güçlü (erginlik) çağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki: Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nîmete şükretmemi ve senin râzı olacağın sâlih bir amelde bulunmamı bana ilhâm et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tevbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben müslümanlardanım” (Ahkâf 15).

 

İnsanlar sınanmak için yaratılmışlardır. Sınanmak ise, olgunlaşıp-olgunlaşmamasıyla ve çiğlikle ilgilidir. Olgun olanlar Dünyâ’da iyi ve hayırlı işler yapar, sâlih amel işlerler ve Allah’ı râzı ederek cenneti kazanırlar. Olgunlaşamayıp çiğ kalanlar ise, olgunlaşmaları için ateşe gireceklerdir. Fakat ne acıdır ki, akıları başlarına gelse bile, cehenneme girenler için oradan çıkmak diye bir şey yoktur. 

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Mayıs 2024

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder