12 Mayıs 2024 Pazar

Gününü Gün Etme Yarışı

 

“De ki, davranış (ameller) bakımından en çok hüsrâna uğrayacak olanları size haber vereyim mi?. Onların, Dünyâ hayâtındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar” (Kehf 103-104).

 

Günü gün etmek: “Hiç-bir şeyi kendine dert etmeden, günlerini zevk ve eğlence içinde geçirmek” demektir.

 

İnsanlık târihinde her zaman küçük bir kesim gününü gün etme derdinde olmuştur. Bunu yapabilenler elbette servet ve siyâset sâhibi olanlar olmuştur. Fakat gününü gün etmek küresel anlamda modernizm ile başlamış ve 2. Dünyâ Savaşı’ndan sonra ise tüm Dünyâ’da yarışa dönmüştür.

 

Gününü gün etmenin bâriz özelliği, herkesin gününü gün edememesidir. Çünkü istisnâsız herkes gününü gün ediyorsa, gününü gün etmenin bir anlamı kalmaz. Bu nedenle herkes gününü gün edememelidir ki gününü gün edenlerin farkı ortaya çıksın ve onlar için anlamlı olsun.

 

Aslında Dünyâ’nın çapı ve kapasitesi, herkesin gününü gün edebilmesi için yeterli değildir. O-hâlde gününü gün etme derdinde olmak, birilerinin günlerinin zehir olmasını istemek anlamına gelir. Çünkü ancak birileri zor günler yaşarsa küçük bir kesim gününü gün edebilecektir. Bu yüzden, birileri gün-yüzü göremezken az bir kesimin gününü gün etme yarışına girmesi şerefsizlikten başka bir şey değildir.      

 

İslâm’ın gününü gün etme denilen şeye izin vermesi zinhar mümkün değildir. Böyle bir şey İslâm’da söz-konusu bile olamaz. Çünkü İslâm’da rızıkta eşitlik vardı ve herkes Allah’ın nîmetlerinden eşit şekilde yararlanacaktır. Tabi böyle olunca da, birilerinin daha çok tüketmesi mümkün olmayacağı yada insanlar arasında tüketmekte fark kalmayacağı için gününü gün etmeye hem fırsat olmaz hem de bunun bir anlamı kalmaz. Zîrâ dediğimiz gibi, Allah nîmetlerini sâdece birileri için değil, tüm kullarının eşit şekilde kullanması için yaratmıştır ki zâten İslâm’ın vâr olmasının en baştaki nedenlerinden  biri de budur:

 

“Orada (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar vâr etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere oradaki rızıkları dört günde takdir etti” (Fussilet 10).

 

Bu durumun doğal yada yanlış siyâset nedeniyle bozulması durumu için de şu emri verir:

 

“Allah rızıkta kiminizi kiminize üstün kıldı; üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altında bulunanlara onda eşit olacak şekilde çevirip-verici değildirler. Şimdi Allah’ın nîmetini inkâr mı ediyorlar?” (Nâhl 71).

 

İslâm’da gününü gün etme yarışı olmaz. Zâten İslâm’da yarış bir tek cennet içindir ki buna ancak takvâ-sâhipleri kavuşacaktır:

 

“Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakîler için hazırlanmıştır” (Âl-i İmran 133).

 

Gününü gün etmek, modern insan tarafından “îman etme”nin yerine geçirilmiş bir şeydir. Îman etmeyenler yada hakkıyla îman etmeyenler mecbûren gününü gün etme derdine düşerler ve yarışına girerler. Çünkü îman edilmediğinde hayat anlamsızlaşacağı için başka yapacak bir şey yoktur. O “boşluk” bir-şekilde doldurulmalıdır. O boşluğu Îman ve amel doldurmayacaksa, gününü gün etme derdi dolduracaktır.  

 

Gününü gün etmek ancak günah işlemek ve onu çoğaltıp durmakla olabilir. Gün nasıl gün edilecektir ki!. Çünkü Dünyâ’da gününü gün etmenin hem bir karşılığı yoktur hem de Dünyâ gününü gün etme yeri değil, imtihan yeridir ve bâzen ağır bedelleri olan imtihanlar çıkar insanın karşısına. Zâten gününü gün etme yarışı, imtihandan -güyâ- kaçmak yada uzaklaşmak için şeytanın insanları düşürdüğü bir tuzaktır. O tuzağa düşen-düşene.. İnsanlar şunu bir türlü kabûl edemiyorlar; bu dünyâ, “Allah’ın şaşmaz yasaları” demek olan sünnetullahın hâkim olduğu “geçici bir imtihan” yurdudur ve asıl ebedî yurt âhirette cennet yada cehennemdir. 

 

Bir günahın Dünyâ’daki cezâsı, “daha fazla günah”tır. Gününü gün etmek de bir yanlış ve günah olduğu için, gününü gün etmenin Dünyâ’daki cezâsı, daha fazla gününü gün edebilmeye çalışmaktır ve bunun bir sonu yoktur. Allah’ın râzı olmadığı ve sünnetullah ve imtihan bilincine aykırı olan şeylerin sonu yoktur ve hepsinin de yolu cehennemle biten karanlık çukurlardır.

 

Îmânın derecesi, Allah için yapılan işle (amel) belli olur. “Bu-gün Allah için ne yaptın?” demek, “îmânında bir artma var mı?” demektir. Modern insan gününü gün edinme derdinde olduğundan dolayı Allah için bir şey yapacak zamânı da düşüncesi de yoktur. “Bugün Allah için ne yaptın?” sorusu kendisi için anlamsız olanların yapacağı tek şey, mecbûren “gününü gün etmek”tir. 

 

Günü gün etme derdinde olanların âhiret gününü dert etmeleri de düşünülemez. Çünkü onlar âhiret gününü hiç düşün(e)mezler ve hesâba kat(a)mazlar ki zâten âhireti hesâba katmadıkları için günlerini gün etme derdine düşmüşlerdir. Âhiretin ne kadar dehşet verici bir gün olduğunun bilincinde ve inancında olanların “gününü gün etmek” diye bir düşünlerinin olması mümkün değildir.

 

Gününü gün etmek, “yerinde saymak” demektir. Çünkü gününü gün etmek derdinde olanların günlerini gün etmek dışında başka bir dertleri yoktur. Sürekli olarak gününü gün edenler, başka bir şey yapamadıkları için yerlerinde saymış olurlar. O-hâlde günün gün etmek düşüncesi “hevâ ve hevesi din edinmek” olacağı için bir sapkınlıktır:

 

“Hayır, zulmedenler, hiç-bir bilgiye dayanmaksızın kendi hevâ (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah’ın saptırdığını kim hidâyete erdirebilir?. Onların hiç-bir yardımcıları yoktur” (Rûm 29).

 

“Müslümanım” demesine rağmen gününü gün etme derdine düşmüş olanlar da vardır. Baktığınızda bunlar, yılbaşına müdâhil olur; sevgililer gününe müdâhil olur; doğum-günlerine müdâhil olur; anneler-babalar gününe müdâhil olur; millî bayramlara müdâhil olur; tuttuğu takımın şampiyonluğuna müdâhil olur; dînî bayramlara da müdâhil olur; fakat cennet için yarışmaya ve takvâlı olmaya müdâhil olmazlar.

 

Hak-hakîkat, adâlet-eşitlik, merhâmet-vicdan, din-îman, ibâdet-ahlâk, paylaşmak-yardımlaşmak, takvâ-cennet ve tevhid adına bir şey yapmayı hiç düşünmeden ve böyle şeyler için tek bir adım bile atmadan sürekli olarak gününü gün etme yarışına girmiş olanlara Allah’ın kötü bir sürprizi olacaktır. O kötü sürpriz âyette şu şekilde ifâde edilir:

 

“İnkâr edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) Siz Dünyâ hayâtınızda bütün güzelliklerinizi ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbârınız) ve fâsıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azab ile cezâlandırılacaksınız” (Ahkâf 20).

 

Gününü gün etmek her günü aynı şekilde yaşamak demektir fakat bu zararına bir yaşam-şeklidir. Çünkü Peygamberimiz’in de dediği gibi; iki günü bir olan zarardır.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Mayıs 2024

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder