“De
ki, davranış (ameller) bakımından en çok hüsrâna uğrayacak olanları size haber
vereyim mi?. Onların, Dünyâ hayâtındaki bütün çabaları boşa gitmişken,
kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar”
(Kehf 103-104).
Günü
gün etmek: “Hiç-bir şeyi kendine dert etmeden, günlerini zevk ve eğlence içinde
geçirmek” demektir.
İnsanlık
târihinde her zaman küçük bir kesim gününü gün etme derdinde olmuştur. Bunu
yapabilenler elbette servet ve siyâset sâhibi olanlar olmuştur. Fakat gününü
gün etmek küresel anlamda modernizm ile başlamış ve 2. Dünyâ Savaşı’ndan sonra
ise tüm Dünyâ’da yarışa dönmüştür.
Gününü
gün etmenin bâriz özelliği, herkesin gününü gün edememesidir. Çünkü istisnâsız
herkes gününü gün ediyorsa, gününü gün etmenin bir anlamı kalmaz. Bu nedenle
herkes gününü gün edememelidir ki gününü gün edenlerin farkı ortaya çıksın ve
onlar için anlamlı olsun.
Aslında
Dünyâ’nın çapı ve kapasitesi, herkesin gününü gün edebilmesi için yeterli
değildir. O-hâlde gününü gün etme derdinde olmak, birilerinin günlerinin zehir
olmasını istemek anlamına gelir. Çünkü ancak birileri zor günler yaşarsa küçük
bir kesim gününü gün edebilecektir. Bu yüzden, birileri gün-yüzü göremezken az
bir kesimin gününü gün etme yarışına girmesi şerefsizlikten başka bir şey
değildir.
İslâm’ın
gününü gün etme denilen şeye izin vermesi zinhar mümkün değildir. Böyle bir şey
İslâm’da söz-konusu bile olamaz. Çünkü İslâm’da rızıkta eşitlik vardı ve herkes
Allah’ın nîmetlerinden eşit şekilde yararlanacaktır. Tabi böyle olunca da,
birilerinin daha çok tüketmesi mümkün olmayacağı yada insanlar arasında
tüketmekte fark kalmayacağı için gününü gün etmeye hem fırsat olmaz hem de
bunun bir anlamı kalmaz. Zîrâ dediğimiz gibi, Allah nîmetlerini sâdece birileri
için değil, tüm kullarının eşit şekilde kullanması için yaratmıştır ki zâten
İslâm’ın vâr olmasının en baştaki nedenlerinden
biri de budur:
“Orada
(yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar vâr etti, onda bereketler yarattı ve
isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere oradaki rızıkları dört günde takdir
etti” (Fussilet 10).
Bu
durumun doğal yada yanlış siyâset nedeniyle bozulması durumu için de şu emri
verir:
“Allah rızıkta kiminizi
kiminize üstün kıldı; üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altında
bulunanlara onda eşit olacak şekilde çevirip-verici değildirler. Şimdi Allah’ın
nîmetini inkâr mı ediyorlar?” (Nâhl
71).
İslâm’da
gününü gün etme yarışı olmaz. Zâten İslâm’da yarış bir tek cennet içindir ki
buna ancak takvâ-sâhipleri kavuşacaktır:
“Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle
yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakîler için
hazırlanmıştır” (Âl-i İmran
133).
Gününü
gün etmek, modern insan tarafından “îman etme”nin yerine geçirilmiş bir şeydir.
Îman etmeyenler yada hakkıyla îman etmeyenler mecbûren gününü gün etme derdine
düşerler ve yarışına girerler. Çünkü îman edilmediğinde hayat anlamsızlaşacağı
için başka yapacak bir şey yoktur. O “boşluk” bir-şekilde doldurulmalıdır. O
boşluğu Îman ve amel doldurmayacaksa, gününü gün etme derdi dolduracaktır.
Gününü
gün etmek ancak günah işlemek ve onu çoğaltıp durmakla olabilir. Gün nasıl gün
edilecektir ki!. Çünkü Dünyâ’da gününü gün etmenin hem bir karşılığı yoktur hem
de Dünyâ gününü gün etme yeri değil, imtihan yeridir ve bâzen ağır bedelleri
olan imtihanlar çıkar insanın karşısına. Zâten gününü gün etme yarışı,
imtihandan -güyâ- kaçmak yada uzaklaşmak için şeytanın insanları düşürdüğü bir
tuzaktır. O tuzağa düşen-düşene.. İnsanlar şunu bir türlü kabûl edemiyorlar; bu
dünyâ, “Allah’ın şaşmaz yasaları” demek olan sünnetullahın hâkim olduğu “geçici
bir imtihan” yurdudur ve asıl ebedî yurt âhirette cennet yada cehennemdir.
Bir günahın Dünyâ’daki cezâsı, “daha fazla
günah”tır. Gününü gün etmek de bir yanlış ve günah olduğu için, gününü gün etmenin
Dünyâ’daki cezâsı, daha fazla gününü gün edebilmeye çalışmaktır ve bunun bir sonu
yoktur. Allah’ın râzı olmadığı ve sünnetullah ve imtihan bilincine aykırı olan
şeylerin sonu yoktur ve hepsinin de yolu cehennemle biten karanlık çukurlardır.
Îmânın derecesi, Allah için yapılan işle
(amel) belli olur. “Bu-gün Allah için ne yaptın?” demek, “îmânında bir artma
var mı?” demektir. Modern insan gününü gün edinme derdinde olduğundan dolayı
Allah için bir şey yapacak zamânı da düşüncesi de yoktur. “Bugün Allah için ne
yaptın?” sorusu kendisi için anlamsız olanların yapacağı tek şey, mecbûren
“gününü gün etmek”tir.
Günü gün
etme derdinde olanların âhiret gününü dert etmeleri de düşünülemez. Çünkü onlar
âhiret gününü hiç düşün(e)mezler ve hesâba kat(a)mazlar ki zâten âhireti hesâba
katmadıkları için günlerini gün etme derdine düşmüşlerdir. Âhiretin ne kadar
dehşet verici bir gün olduğunun bilincinde ve inancında olanların “gününü gün
etmek” diye bir düşünlerinin olması mümkün değildir.
Gününü gün etmek, “yerinde saymak” demektir.
Çünkü gününü gün etmek derdinde olanların günlerini gün etmek dışında başka bir
dertleri yoktur. Sürekli olarak gününü gün edenler, başka bir şey yapamadıkları
için yerlerinde saymış olurlar. O-hâlde günün gün etmek düşüncesi “hevâ ve
hevesi din edinmek” olacağı için bir sapkınlıktır:
“Hayır,
zulmedenler, hiç-bir bilgiye dayanmaksızın kendi hevâ (istek ve tutku)larına
uymuşlardır. Allah’ın saptırdığını kim hidâyete erdirebilir?. Onların hiç-bir
yardımcıları yoktur” (Rûm 29).
“Müslümanım” demesine rağmen gününü gün etme
derdine düşmüş olanlar da vardır. Baktığınızda bunlar, yılbaşına müdâhil olur;
sevgililer gününe müdâhil olur; doğum-günlerine müdâhil olur; anneler-babalar
gününe müdâhil olur; millî bayramlara müdâhil olur; tuttuğu takımın
şampiyonluğuna müdâhil olur; dînî bayramlara da müdâhil olur; fakat cennet için
yarışmaya ve takvâlı olmaya müdâhil olmazlar.
Hak-hakîkat, adâlet-eşitlik, merhâmet-vicdan,
din-îman, ibâdet-ahlâk, paylaşmak-yardımlaşmak, takvâ-cennet ve tevhid adına
bir şey yapmayı hiç düşünmeden ve böyle şeyler için tek bir adım bile atmadan
sürekli olarak gününü gün etme yarışına girmiş olanlara Allah’ın kötü bir
sürprizi olacaktır. O kötü sürpriz âyette şu şekilde ifâde edilir:
“İnkâr
edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) Siz Dünyâ hayâtınızda
bütün güzelliklerinizi ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla
yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbârınız)
ve fâsıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azab ile
cezâlandırılacaksınız” (Ahkâf 20).
Gününü
gün etmek her günü aynı şekilde yaşamak demektir fakat bu zararına bir
yaşam-şeklidir. Çünkü Peygamberimiz’in de dediği gibi; iki günü bir olan
zarardır.
En doğrusunu sâdece Allah
bilir.
Hârûn Görmüş
Mayıs 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder