“Hakkında
bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kâlp, bunların hepsi
ondan sorumludur” (İsrâ 36).
Sosyâl-medyanın özünde ve yapısında bir “çok-bilmişlik”
oluşturma ve “çok-bilmişler” ortaya çıkarma özelliği var. Çünkü sosyâl-medyâda
bilgilerin çoğu görüntülüdür ve görüntülü bilgi insanları daha fazla
etkilemektedir. Zâten modernizm bir “görüntü uygarlığı”dır ve modern insan da
görmeyi, göstermeyi ve görüntülemeyi çok sevmektedir. Öyle ki, görüntüsü
olmayan bilgiye bir türlü îtibâr etmemekte ve görüntüsüz bilgiyle iknâ ve
tatmin olamamaktadır. Görüntüsüz hakîki bilgiden se görüntülü yalan bilgiyi
tercih edebilmektedir.
Bilgi edinmek için sosyâl-medyânın tercih edilir
olmasının bir nedeni de, sosyâl-medyâda bilgilerin çok kısa ve özet olarak
verilmesidir. Youtube, Facebook, Twitter-X, İnstagram vs. gibi mecrâlarda
bilgiler “hap” şeklindedir. Fakat nasıl ki tıbbî hapların zararları ve
yan-etkileri varsa hattâ kötü sonuçlar ortaya çıkarıyorsa, sosyâl-medyadaki hap
şeklinde bilgiler de öyledir. Hap şeklindeki bilgiler, işin doğrusunu
öğretmekten ziyâde eksiğini ve yanlışını öğretmeye yöneliktir. Zâten baktığınızda
ve tartıştığınızda insanların sosyâl-medyaya dayalı olarak savundukları
iddiâları yeterince savunamadıklarını ve iddiâlarının içini dolduramadıklarını
görürsünüz. Çünkü hap bilgilerle yeterince cevap verememekte ve bir-kaç soru
karşısından susup kalmaktadırlar.
İnsanlar târih boyunca düşüncelerini,
fikirlerini, söylem ve eylemlerini ya uhrevî-ilâhî yada beşerî-dünyevî merkezde
yapmışlardır. Bu düşünceler sırasıyla dinleyerek, yazıyla, telgrafla, telefonla,
televizyonla, bilgisayarla, internetle ve nihâyet sosyâl-medyayla yayılmaktadır
ve diğer insanlar da bu yollarla öğrenmişlerdir. Kullanılan araçlar
düşüncelerin hem ortaya çıkmasını hem de yayılmasını belirliyor. Günümüzde
bilgi çoğu kişi için sosyâl-medya ile oluşuyor ve yayılıyor. İnsanların çoğu da
bilgilerini sosyâl-medyadan öğreniyorlar. Lâkin sosyâl-medya ile ortaya çıkan
bilginliğin içi dolu değildir ve çoğu uydurma, hayâli, zannî ve gerçek-dışıdır.
Zâten hakîkat ancak ve ancak Allah-merkezli olarak O’nun bildirdiği kadar
olabilir. Sosyâl-medya ile elde edilen bilginin %90’ı çer-çöptür.
Maddî ve mânevî paylaşımın yerini, abuk-sabuk
sosyâl-medya paylaşımları aldı ve hattâ maddî ve mânevî paylaşımlara da bâtıl
ve modern hurâfeler karıştı. Sosyâl-medyanın zâten %90’ı bireyi ve toplumu
câhilleştiren trôl uydurması ve komplô teorisi.
“Sosyâl-medya müslümanlığı” diye bir müslümanlık(!) da oluştu. Sosyâl-medyada sözde İslâmî(!)
paylaşımlar yapmak, müslümanlık için yeterli bulunuyor. Bu paylaşımlar ne kadar
tâkip edilip paylaşılırsa o oranda sevap alındığı zannedilmektedir.
Sosyâl-medyâ üzerinde İslâm’ı anlatmak ve tebliğ-dâvet yapmak da mümkün ama
sosyâl-medya işi çok sulandırıyor ve iş başka yerlere gidiyor. Yüz-yüze
yapılmayan tebliğ ve dâvet hem etkili olmuyor hem de sulanıyor ve ciddiyetini
kaybediyor. Sosyâl-medyanın ciddiyetsizlik gibi bir özelliği var. Bu nedenle
müslümanlar, sosyâl-medya üzerinden “dâvetçi” olacaklarına “tâkipçi” olmuş
durumdadır. Söylene-gelen; “sakalımız yok ki sözümüz dinlensin” sözü; “sosyâl-medyada
“bol tâkipçimiz yok ki sözümüz dinlensin” olarak değişmiştir.
Şu medyaya bir tâne “delikanlı” hoca
çık(artıl)mıyor. Küfre ve şirke karşı “gık”ları bile çıkmayan ”medyatik
hocalar”, sıra hadis ve rivâyet eleştirisine gelince “bülbül” kesiliyorlar. Medyatik hocalar, “iktidârı eleştirecek
cesârete sâhip olmadıkları için”, mevcut bir yanlışlığın faturasını dîne
kesiyorlar. Sürekli olarak modernizm lehine konuşan medyatik ilâhiyatçılar
sistemin ve modern insanın hoşlanacağı şeyleri çarpıcı ifâdelerle söyleyince,
“aranan adam” oluyorlar.
İnsanların
zihinlerindeki soru ve sorunları çözmek önemlidir ama insanların hayatlarındaki
soru ve sorunları çözmek daha önemlidir ve daha çok işe yarar. Bu ise
sosyâl-medya ile olacak iş değildir.
Bâzı arkadaşlar bana; “sosyâl-medyadaki
paylaşımların çok tehlikeli, başına belâ alırsın” diyorlar. Merâk etmeye gerek
yok. Devlet sosyâl-medyaya; “insanlar içindekileri -sözleriyle- döksünler de gazlarını
atıp rahatlasınlar” diye bir şey demez. Facebook, Twitter vs. gibi sosyâl
ağlar, insanların “gazlarını almak” için tam da devletin aradığı şeydir.
Sosyâl-medya ile iyi arkadaşlıklar ve
dostluklar da gerçekleşebilir ama sosyâl-medya ile gerçek dostlukların olması
pek mümkün değildir yada çok az olur. İnsanlar “sosyâl-medyada
yüzlerce-binlerce arkadaşım var” zannediyor, hâlbuki derdini dökecek tek bir
dostları bile yoktur.
Sosyâl medya, bir çeşit “turnusol kâğıdı”
vazîfesi görüyor. Artık insanları tanımak için, sosyâl(!) medyadan tâkip etmek
gerekiyor.
Modern gençliğin elinden akıllı telefonları
ve sosyâl medyayı aldığınızda, dımdızlak ortada kalırlar.
İnternetin ve a-sosyâl medyaların çok az alanda
faydaları var. Bâzı kişiler için faydaları değerli olabilir. Kitap gibi,
okuma-yazma gibi. Zâten bir tek onlar bilgisayarı, interneti ve medyayı
hakkıyla kullanıyorlar. A-sosyâl medya özünde günah olmayan bir şeyi günaha
dönüştürebiliyor. Gerçi a-sosyâl medyaların doğasında bir yamukluk vardır. Pek
hayır çıkmaz. Azıcık olan bir hayır da boğulur gider.
Sana interneti ve sosyâl medyayı sorarlar. De
ki: İkisinde hem büyük bir günah, hem de bâzı yararlar vardır. Fakat günahları
yararlarından daha büyüktür”.
En
doğrusunu sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Hazîran
2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder