1 Haziran 2024 Cumartesi

Sosyâl-Medya Bilginliği

 

“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kâlp, bunların hepsi ondan sorumludur” (İsrâ 36).

 

Sosyâl-medyanın özünde ve yapısında bir “çok-bilmişlik” oluşturma ve “çok-bilmişler” ortaya çıkarma özelliği var. Çünkü sosyâl-medyâda bilgilerin çoğu görüntülüdür ve görüntülü bilgi insanları daha fazla etkilemektedir. Zâten modernizm bir “görüntü uygarlığı”dır ve modern insan da görmeyi, göstermeyi ve görüntülemeyi çok sevmektedir. Öyle ki, görüntüsü olmayan bilgiye bir türlü îtibâr etmemekte ve görüntüsüz bilgiyle iknâ ve tatmin olamamaktadır. Görüntüsüz hakîki bilgiden se görüntülü yalan bilgiyi tercih edebilmektedir.    

 

Bilgi edinmek için sosyâl-medyânın tercih edilir olmasının bir nedeni de, sosyâl-medyâda bilgilerin çok kısa ve özet olarak verilmesidir. Youtube, Facebook, Twitter-X, İnstagram vs. gibi mecrâlarda bilgiler “hap” şeklindedir. Fakat nasıl ki tıbbî hapların zararları ve yan-etkileri varsa hattâ kötü sonuçlar ortaya çıkarıyorsa, sosyâl-medyadaki hap şeklinde bilgiler de öyledir. Hap şeklindeki bilgiler, işin doğrusunu öğretmekten ziyâde eksiğini ve yanlışını öğretmeye yöneliktir. Zâten baktığınızda ve tartıştığınızda insanların sosyâl-medyaya dayalı olarak savundukları iddiâları yeterince savunamadıklarını ve iddiâlarının içini dolduramadıklarını görürsünüz. Çünkü hap bilgilerle yeterince cevap verememekte ve bir-kaç soru karşısından susup kalmaktadırlar.

 

İnsanlar târih boyunca düşüncelerini, fikirlerini, söylem ve eylemlerini ya uhrevî-ilâhî yada beşerî-dünyevî merkezde yapmışlardır. Bu düşünceler sırasıyla dinleyerek, yazıyla, telgrafla, telefonla, televizyonla, bilgisayarla, internetle ve nihâyet sosyâl-medyayla yayılmaktadır ve diğer insanlar da bu yollarla öğrenmişlerdir. Kullanılan araçlar düşüncelerin hem ortaya çıkmasını hem de yayılmasını belirliyor. Günümüzde bilgi çoğu kişi için sosyâl-medya ile oluşuyor ve yayılıyor. İnsanların çoğu da bilgilerini sosyâl-medyadan öğreniyorlar. Lâkin sosyâl-medya ile ortaya çıkan bilginliğin içi dolu değildir ve çoğu uydurma, hayâli, zannî ve gerçek-dışıdır. Zâten hakîkat ancak ve ancak Allah-merkezli olarak O’nun bildirdiği kadar olabilir. Sosyâl-medya ile elde edilen bilginin %90’ı çer-çöptür. 

 

Maddî ve mânevî paylaşımın yerini, abuk-sabuk sosyâl-medya paylaşımları aldı ve hattâ maddî ve mânevî paylaşımlara da bâtıl ve modern hurâfeler karıştı. Sosyâl-medyanın zâten %90’ı bireyi ve toplumu câhilleştiren trôl uydurması ve komplô teorisi.

 

“Sosyâl-medya müslümanlığı” diye bir müslümanlık(!) da oluştu. Sosyâl-medyada sözde İslâmî(!) paylaşımlar yapmak, müslümanlık için yeterli bulunuyor. Bu paylaşımlar ne kadar tâkip edilip paylaşılırsa o oranda sevap alındığı zannedilmektedir. Sosyâl-medyâ üzerinde İslâm’ı anlatmak ve tebliğ-dâvet yapmak da mümkün ama sosyâl-medya işi çok sulandırıyor ve iş başka yerlere gidiyor. Yüz-yüze yapılmayan tebliğ ve dâvet hem etkili olmuyor hem de sulanıyor ve ciddiyetini kaybediyor. Sosyâl-medyanın ciddiyetsizlik gibi bir özelliği var. Bu nedenle müslümanlar, sosyâl-medya üzerinden “dâvetçi” olacaklarına “tâkipçi” olmuş durumdadır. Söylene-gelen; “sakalımız yok ki sözümüz dinlensin” sözü; “sosyâl-medyada “bol tâkipçimiz yok ki sözümüz dinlensin” olarak değişmiştir.

 

Şu medyaya bir tâne “delikanlı” hoca çık(artıl)mıyor. Küfre ve şirke karşı “gık”ları bile çıkmayan ”medyatik hocalar”, sıra hadis ve rivâyet eleştirisine gelince “bülbül” kesiliyorlar. Medyatik hocalar, “iktidârı eleştirecek cesârete sâhip olmadıkları için”, mevcut bir yanlışlığın faturasını dîne kesiyorlar. Sürekli olarak modernizm lehine konuşan medyatik ilâhiyatçılar sistemin ve modern insanın hoşlanacağı şeyleri çarpıcı ifâdelerle söyleyince, “aranan adam” oluyorlar.

 

İnsanların zihinlerindeki soru ve sorunları çözmek önemlidir ama insanların hayatlarındaki soru ve sorunları çözmek daha önemlidir ve daha çok işe yarar. Bu ise sosyâl-medya ile olacak iş değildir.

 

Bâzı arkadaşlar bana; “sosyâl-medyadaki paylaşımların çok tehlikeli, başına belâ alırsın” diyorlar. Merâk etmeye gerek yok. Devlet sosyâl-medyaya; “insanlar içindekileri -sözleriyle- döksünler de gazlarını atıp rahatlasınlar” diye bir şey demez. Facebook, Twitter vs. gibi sosyâl ağlar, insanların “gazlarını almak” için tam da devletin aradığı şeydir.

 

Sosyâl-medya ile iyi arkadaşlıklar ve dostluklar da gerçekleşebilir ama sosyâl-medya ile gerçek dostlukların olması pek mümkün değildir yada çok az olur. İnsanlar “sosyâl-medyada yüzlerce-binlerce arkadaşım var” zannediyor, hâlbuki derdini dökecek tek bir dostları bile yoktur.

 

Sosyâl medya, bir çeşit “turnusol kâğıdı” vazîfesi görüyor. Artık insanları tanımak için, sosyâl(!) medyadan tâkip etmek gerekiyor.

 

Modern gençliğin elinden akıllı telefonları ve sosyâl medyayı aldığınızda, dımdızlak ortada kalırlar.

 

İnternetin ve a-sosyâl medyaların çok az alanda faydaları var. Bâzı kişiler için faydaları değerli olabilir. Kitap gibi, okuma-yazma gibi. Zâten bir tek onlar bilgisayarı, interneti ve medyayı hakkıyla kullanıyorlar. A-sosyâl medya özünde günah olmayan bir şeyi günaha dönüştürebiliyor. Gerçi a-sosyâl medyaların doğasında bir yamukluk vardır. Pek hayır çıkmaz. Azıcık olan bir hayır da boğulur gider.

Sana interneti ve sosyâl medyayı sorarlar. De ki: İkisinde hem büyük bir günah, hem de bâzı yararlar vardır. Fakat günahları yararlarından daha büyüktür”.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Hazîran 2024

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder