1 Haziran 2024 Cumartesi

Kitlelerin Afyonu: Modernizm

 

“Yer-yüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak zan ve tahminle yalan söylerler” (En-âm 116).

 

Allah’tan, âhiretten, gaybtan, vahiyden, peygamberden, din’den, îmandan yâni İslâm’dan, sonra fıtrattan, doğadan ve doğal olandan, normâlden, (vahiy-merkezli olmak şartıyla) akıldan, mantıktan, ilimden, bilgiden, bilinçten sünnetullahtan, imtihandan, adâletten, eşitlikten, haktan, hakîkatten, ahlâktan, amel ve eylemden, tevhidten, kısaca “Allah’ın yarattıklarından ve emir-yasaklarından kopuk ve bağımsız olan her-şey afyondur. Allah’a değil de, şeytana,nefse ve tâğutlara dayanan dünyevî ve beşerî olan her-şey afyondur, dolayısıyla insanı uyuşturur, pasifleştirir, sinikleştirir, korkaklaştırır, yavşaklaştırır, aldatıp oyalar ve Dünyâ’da rezilliğe, âhirette ise ateşe götürür.   

 

İnsanların gazını alan, sivri yerlerini törpüleyen, bu nedenle de eleştiri, îtiraz ve isyân özelliğini blôke eden her-şey, ister dünyevî, beşerî ve maddî olsun, isterse dîni, mânevî ve uhrevî olsun “afyon”dur. Bu-bağlamda Kur’ân’a ve Sünnet’e dayanmayan, bunlara uymayan ve aykırı olan tüm düşünceler, fikirler, söylemler, yazılar, kitaplar, ve eylemler bâtıldır. Meselâ  tasavvuf “müslüman kitlelerin afyonu”dur. Yine; târikatlar, hizipler, partiler, fırkalar, gruplar, akımlar, cemaatler; hâriciler, mutezile, şia, ehl-i sünnet, mürcie, bâtınilik ve günümüzde de; târihselci, modernist, bilimci, batı’cı, partici, milliyetçi, ırkçı akımlar ve fraksiyonlar hep afyondur. Tüm bunlar Kur’ân’dan ve Sünnet’ten kopuk oldukları kadar afyondur, bâtıldır.   

 

Hayâta dönmeyen ve hayatta hâkim olmayan din “afyon” hâline gelir v e kitleleri uyuşturur, pasifleştirir, korkaklaştırır,  yavşaklaştırır. Bakın son 75 yıldır tüm Dünyâ’da müslümanlar (90’lara kadar biraz hareket olsa da) İslâm’ın sâdece bilgisiyle uğraştıkları, kâlplere, vicdanlara, iç-âleme, zihinlere, akla, bilgiye, yeni fikirlere, düşüncelere, söylemlere yönelerek çok güzel ve çarpıcı yazılara ve kitaplara imzâ atmış olmalarına rağmen işin amel ve eylem yönünü gündeme getirmedikleri ve unuttukları için, yaptıkları şeyler onlar için bir afyon olmuştur, onları uyuşturmuş, pasifleştirmiş, korkaklaştırmış ve sessizleştirmiştir. Bunun delîli de, acının, göz-yaşının ve zulmün ayyuka çıktığı Gazze olmuştur. Gazze’de yaşananlar, müslüman âlemin son 75 yıldır yaptıklarının bir afyon olarak hiç-bir işe yaramadığını ve tam-aksine zarar verdiğini göstermiştir. Çünkü müslümanlar Gazze için ciddi ve samîmi olarak işe yarar hiç-bir şey yapmamaktadırlar ve yapmayı da düşünmemektedirler. Zîrâ afyon hâline getirdikleri amel-eylemden kopuk dîni etkinlikleri onlar harekete geçirmemiştir ve geçirmemektedir. Harekete geçireceğe de benzememektedir. Demek ki amel ve eylemden kopuk olan “din” afyon hâline gelebiliyor ve insanları uyutup uyuşturabiliyor.

 

Allah katındaki tek hak din İslâm’dır ve sâdece İslâm amel-eyleme dönüktür. Sâdece İslâm, iç-âlemleri inşâ edip hâkim olduktan sonra dış-âleme de her alanda hâkim olmak ister. Diğer dinler ise bâtıldır ve sâdece içe dönük olduğu için ve dış-âlemi şeytana, nefse ve tâğutlara bıraktıkları için birer afyon olmaktan öte gidemezler. Bilgi ve bilinçten sonra amel ve eylem dönmeyen din, adı ne olursa-olsun bir afyondur. Maalesef modern müslümanlar da Kur’ân-Kur’ân demelerine rağmen amel ve eylemden (Sünnet) kopuk oldukları için adâletsizliğe, eşitsizliğe, haksızlığa, ahlâksızlığa, küfre, şirke, nifaka, fitneye, fesada ve zulme ses çıkarmamaktadırlar. Çünkü afyon hâline getirdikleri din ile efsunlanmaktadırlar. Yerlerine mıh gibi çakılmış olmalarının nedeni budur. Marx’ın “din kitlelerin afyonudur” sözünün haklı olduğu taraf budur.    

 

Karl Marx’ın, “din halkların afyonudur” sözünden kastının, “dînin toplumları uyutmak ve uyuşturmak için kullanıldığı” anlamında değil, “yoksulların dinlere kendi acılarını dindirmek için sarıldığını anlatmak için kullandığı” söyleniyor. Fakat burada afyon olarak bahsedilen din, “Allah’ın indirdiği ve peygamberlerin uyguladığı ve örnekliğini yaptığı din yâni İslâm değil, insanların kendi-kendilerine uydurdukları ve sonra da sımsıkı sarıldıkları hayâlî inançlardır. “İnsanlar acılarını dindirmek için uydurdukları dinlere ve inançlara sarılırlar ve bu onlara afyon yâni ilaç olur” deniyor. İslâm’ın da böyle teselli edici bir özelliği vardır ama İslâm tümüyle sâdece acıları dindirmek için değil, acıları bitirmek ve adâleti, eşitliği, hakkı, hakîkati ve ahlâkı sağlamak ve hâkim kılmak için vardır. Bu nedenle bâtıl dinler “kitlelerin afyonu” olabilir ve uyuşturarak ve sâkinleştirerek insanları sessizleştirip rahatlatabilirler ama İslâm bir afyon olmadığı için bir eleştiri, îtiraz ve isyân içerir ve böyle bir potansiyeli vardır. Bu zâten, Allah katındaki tek hak din olan İslâm ‘da vardır. İslâm, tüm peygamberlerin üzerinde olduğu dînin genel adıdır. Marx “din kitlelerin afyonudur” sözünü söylerken şöyle der:     

 

“Dinsel üzüntü, bir ölçüde gerçek üzüntünün dışa-vurumu ve bir başka ölçüde de gerçek üzüntüye karşı protesto oluyor. Din ezilen insanın içli ezgisini, kâlpsiz bir dünyânın sıcaklığını, tinin dıştalandığı toplumsal koşulların tinini oluşturuyor. Din, halkın afyonunu oluşturuyor” (Marx, Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi).

 

Fakat dediğimiz gibi Marx’ın bahsettiği din, “dinlerden bir din” olarak bâtıl dindir. Yoksa Yahudilik, Hristiyanlık ve İslâm değildir. Zâten sözünün devâmında şöyle der:

 

“Halkın aldatıcı mutluluğu olarak ‘dîni ortadan kaldırmak, halkın gerçek mutluluğunu istemek’ anlamına geliyor. Halkın kendi durumu üzerindeki yanılsamalardan vazgeçmesini isteme, ‘halkın yanılsamalara gereksinim duyan bir durumdan vazgeçmesini istemek’ anlamına geliyor. Öyleyse dînin eleştirisi, dînin aylasını oluşturduğu bu göz-yaşları vâdisinin tohum hâlindeki eleştirisi anlamına geliyor” (Marx, Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi).

 

Bruno Bauer, “din kitlelerin afyonudur” sözü bağlamında şöyle der: “Din insanların îcâdıydı ve halkın aydınlanmasını önleyen bir afyon hâline gelmişti”. Marx basbayağı, dînin bir uyuşturucu olduğunu söylemekte ve ona düşman olarak yok edilmesini istemektedir

 

Marx’ın yaşadığı târihte mevcut paradigmayla kalabalık kitleleri afyonlayan modernizme göre insanların çoğu için din bir afyondu. Çünkü artık târih boyunca hiç olmayan bir şey olmuştu. İnsanlar artık tasavvur, düşünce, fikir, söylem ve eylemlerini Allah’a, âhirete, vahye, peygambere ve dîne göre değil; insana, akla, mantığa, doğaya, maddeye ve eşyâya göre yapmaya başlamıştı. Dinden uzaklaşmıştı ve vazgeçmişti. İnsanlarda, târihte ilk defâ bu oranda bir dünyevîleşme görülmekteydi. Bu dünyevîleşmeye modernizm denmekteydi. Modernizmin etkisiyle batı’lı insanların çoğu dîni bir afyon olarak görmeye başlamıştı, çünkü modernizm denen dünyevîlik tarafından afyonlanmaktaydılar. Zâten insanlar İslâm tarafından uyarılmadıklarında, bâtıl dinlerden bir din ile afyonlanıp uyuşturulurlar ve uyutulurlar. İşte modernizm denen bâtıl din de insanları afyonlamaya başladığı için, dîne yapılan eleştirilere karşı, gelen îtirazlara verilen bir cevap da, “dînin kitlelerin afyonu” olduğunu söylemekti. Oysa asıl afyon modernizmdir ve modernizm insanlık târihinin en büyük afyonu ve uyuşturucusudur.

 

Neden felsefecilerin, medyatik ilâhiyatçıların ve bilim-adamlarının sözleri hep modernizm lehine ve İslâm’ı ve dîni kötüleyen yada şüpheye düşüren tarzda oluyor. Çünkü modernizmin kuşatması, baskısı ve etkisi sürüyor ve insanlar modernizm tarafından afyonlanıyorlar. Târih boyunca hiç-bir afyon ve uyuşturucu böyle bir etki yapmamıştır ve modernizm tarafından her alanda, şeytanın bile beklemediği oranda ve bir afyonlanma ve uyutma-uyuşturma yapılmaktadır. 

 

Tâğutlar için en kolay şey, bilinçsiz kitleleri oyalamak, kandırmak ve denetlemektir. Bunu günümüzde modernizm ile yapmak çok koyla olmaktadır. Çünkü modernizm çok etkili bir afyondur ve tek panzehiri İslâm’dır. . 

 

Modernizm bağlamında ortaya çıkan tüm beşerî şeyler birer afyondur. Bu-bağlamda Rönesans, Aydınlanma, Sanâyileşme, modernite, kapitâlizm, komünizm, sosyalizm, liberâlizm, lâiklik, sekülerizm, demokrasi, cumhuriyet, Kemalizm, feminizm, post-modernizm, post-truth, meta-verse yapay zekâ vs. birer afyondur ve çoğunlukla afyon olarak kullanılmaktadır. Demokrasi, “halkların afyonu”dur. Çünkü demokrasi bir “uyandırma” değil, “uyutma projesi”dir. Demokrasi, “halkın kendi-kendini yönetmesi” değil, “halkın kendi-kendini uyutması”dır.

 

Yine; para, spor, müzik, sinema, aykırı yiyecek, içecekler ve giyecekler, televizyon, cep telefonu, bilgisayar, internet, sosyâl medya kitlelerin afyonudur ve afyon olarak kullanılmaktadır. Fıtrata, doğala ve normâle yâni İslâm’a uygun olmayan ve aykırı olan her-şey birer afyondur ve afyon olarak kullanılmaktadır. Bunlar içinde özellikle spor, kitlelerin afyonudur. Spor, kitlelerin gazını almak için, tâğutlar tarafından çok yoğun olarak kullanılan bir fitnedir. Allah’ın yasakladığı; sigara, içki, kumar, zinâ, fâiz, yalan, iftirâ vs. birer afyondur. Modernizm bunları profesyonelleştirse de bunların birer pislik olduğu gerçeği hiç-bir zaman değişmez.

 

Modern insan kitlesel anlamda Allah’tan koptuğu ve O’nu unuttuğu için, Allah da onları unutmuştur. Modern insanın sapkınlığı bu nedenledir. Yine bu nedenle târih boyunca kitleler, hakkı ve hakîkati hatırlatanlardan nefret etmişler ve onları aşırılıkla yaftalamışlardır. Zîrâ büyük fitne olan modernizm tarafından afyonlanmakta, kandırılmakta, uyuşturulmakta ve uyutulmaktadırlar.

 

Bu derece afyonlanmış ve uyutularak derin bir gaflette bırakılan kitleleri sâdece tebliğ ve dâvet ile uyandırmak ve hakîkati anlatabilmek çok zor ve hattâ neredeyse imkânsız bir şeydir.

 

Afyonlanmış çoğunluğun zannettiği gibi modernizm, ilerlemenin ve değişimin sonucunda mecbûren gelinmiş bir yer v e şey değildir. Zîrâ sanıldığı gibi bir ilerleme ve değişim yoktur ve sâdece döngü vardır. Bu döngünün her noktasında imtihan gereğince bir dünyevîleşme ortaya çıkar. Modernizm de döngünün bu noktasında ortaya çıkan bir afyondur. Farkı ise, çok bulaşıcı ve yoğun etkisi olan bir afyon olmasıdır. Fıtrata, doğala, doğaya ve normâle yâni Allah’ın tüm kâinâtı yönettiği sistemin adı olan İslâm’a uygun olmayan ve aykırı olan her değişim bâtıldır, sapkındır ve afyondur. İnsanları uyuşturur ve uyutur.

 

Modernizm kitlelerin en büyük ve güçlü afyonudur. Üstelik, (bâtıl hep hakîkatle karıştığı için) “hakîkat bulaştırılmış bâtıl” olan modernizmin insanlara bâzı küçük faydaları olsa da zararlı çok daha büyüktür:

 

“İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattırmaktadır” (Rûm 41).

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Hazîran 2024

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder