“Ona âyetlerimiz okunduğu zaman: ‘(Bunlar) eskilerin
uydurma masallarıdır’ diyen” (Kalem 15).
Arapça “ḥḳr” kökünden
gelen ḥaḳîr “aşağı,
aşağılık” sözcüğünden alıntıdır. “Haḳâra”, “hakir, âdî ve îtibarsız
olma ve aşağılama ve hakâret” anlamı a gelir.
Modernizm; vahye, peygamber örnekliklerine,
dîn’e ve İslâm’a olan bir karşıtlık uygulaması ve hareketidir. Modernizmde tüm düşünce,
söylem ve uygulamalar dînin düşünce, söylem ve eylemlerinin aksine göre
belirlenmiştir-belirlenmektedir. Tabi böyle olunca yeni düşünceler, söylemler
ve eylemlere göre eski olan dînî düşünce, söylem ve eylemler hakîr görülmekte
ve aşağılanmaktadır. Duyarsız, gevşek ve yavşak müslümanlar bu durum karşısında
işi çoğunlukla Allah’a ve âhirete bırakmaktadırlar. İşte hakîr görülmesi ve
aşağılanması gereken davranış ve tutum budur.
Materyâlist-pozitivist düşünce, madde ile mânâyı, arasına derin
uçurumlar koyarak ayırdı. Artık modern insana göre madde başka bir şey, mânâ
başka bir şey oldu. Hâlbuki bir ağaca baktığınızda eğer onu “odun” olarak görüyorsanız
maddeyi, “hârika bir sanat eseri” olarak görüyorsanız mânâyı görmüş olursunuz.
İşte modern insan bu mânevî bakış-açısını kaybetti. Bu nedenle madde-dışında ne
varsa hakîr görmeye başladı. Hele Allah, âhiret, gayb, vahiy, peygamber, kitap,
din, İslâm vs. sözlerini duyduğunda hemen tepki veriyor ve bunları hakîr görüyor
yada inkâr ediyor. Böyle yapanların elbette kendileri hakîr olan bayağı
varlıklardır.
İşin acı
tarafı, modern müslümanlar da dîni-İslâm’ı hakîr görmeye başladılar. Zîrâ başta
modern-bilim ve teknoloji olmak üzere modernitenin ortaya koyduğu her-şeye
meftûn, râm ve hayrân olmuş durumdadırlar. Böyle olduğu için artık düşünce,
söylem ve eylemlerinin merkezinde İslâm değil, bu şeytânî, nefsî, beşerî ve
tâğûtî zırvalıklar vardır. Bunlara karşı bir tek, Allah korkusu ve İslâm dâvâsı
güdenler ve bu konuda tâvizsiz olanlar bu câhilleri hakîr görmekte ve İslâm’ı
ve İslâm dâvâsını üstün görmekte ve hâkim kılmaya çalışmaktadırlar.
Dînin ve
İslâm’ın geçerliliğinin olduğu zamanlara göre modernizmi üstün görenler, eski
zamanları hakîr görmekte ve bu nedenle de eski olan ne varsa hakir görmekte ve
bu-bağlamda geleneksel hurâfelere çatı durmaktadırlar. Hurâfelere çatmakta
sorun yok ama sorun, “modern hurâfeler”i es geçerek “sâdece geleneksel
hurâfelere çatmak”tır. Modern insan, günümüze, târihin belli bir süre
ilerisinden bakmadığı için, yaşadığı zamânı “en modern” ve “en ideâl zaman”
olarak görüyor. Oysa bu zan, tüm zamanlardaki uygarlıkların kendileri için
düşündükleri şeyin aynısıdır. Oysa günümüze yâni modern zamanlara 500 yada 1.000
yıl ileri bir târihten bakacak olanlar, günümüzü kaba ve bağnaz bulacak, mevcut
düşünceleri, söylemleri ve eylemleri ilkel, bağnazca ve hakîr göreceklerdir
İnsanların değer-yargıları, Allah
katındaki tek hak din ve yol olan İslâm’a göre olmadığında değişip bozulacak ve
hakîr gördüğü şeyler tersine dönecektir. Meselâ günümüzde, ulus-devlet adına
ölmeyi kahramanlık olarak görenler, din için ölmeyi yobazlık, ilkellik ve
cehâlet olarak görüyorlar. Zîrâ gerçek bir ilkellik olan ulusçuluk, ırkçılık ve
milliyetçilik yükseltilmekte, İslâm ve İslâm dâvâsı ise hakîr
görülmektedir.
Herkes bir şeylere önem veriyor ve onu “olmazsa-olmaz”
olarak görerek, kendi düşünce, söylem ve eylemlerine uygun olmayanları hakîr
görüyor ki bu-bağlamda en çok da İslâm ve İslâm dâvâsı hakîr görülmektedir. Peki
âlemlerin Rabbi olan Allah neye önem veriyor ve neyi olmazsa-olmaz olarak
görüyor?. Allah tüm zamanlarda ve tüm mekânlarda, ilâhî olanın yerine ikâme
edilmeye çalışılan şeytan, nefs, beşer ve tâğût-merkezli olanı hakîr görür ve
bu nedenle de bunlara karşı insanlar içinden bir peygamber seçer ve ona
vahyeder.
Modernizmi “insanlığın gelebileceği en ileri
seviye” olarak görmek, bir cehâletin sonucu olarak Peygamberimiz’in Medîne’sini
ilkel görmek anlamına gelir. Peygamberimiz’in Medîne’sini bilmeyenler Allah’ı,
âhireti, vahyi, dîni, İslâm’ı, Kur’ân’ı, Sünnet’i hakîr gördükleri için
şeytânî, beşerî ve aklî olanı yüceltmektedirler. Oysa Allah hem Peygamberimiz’i
ve o’nunla birlikte olanları, hem de yaşanılan zamânı “güzel örneklik” olarak
göstermektedir.
İslâm’ın ibâdetleri ve
ritüelleri hakîr görülmektedir. Bu-bağlamda namaz, oruç, hac, zekat, kurban vs.
hakîr görülmekte hattâ inkâr edilmektedir. Kurban kesmek modernizme dayanılarak
hakîr görülmekte hattâ inkâr edilmektedir. Fakat hiç kimse çelenklere ses
etmemektedir. Çünkü çelenkler, insanların, yapıların ve heykellerin önüne konan
kurbanlardır; “ot kurbanları”. Et kurbanı kötü ve hakîr görülürken, ot kurbanı
takdir görüyor.
Namaz hakîr görülüyor ve
onun yerine yoga ve spor üstün tutuluyor. Oruç hakîr görülüyor ve onun yerine
çeşitli saçma-sapan perhizler ve diyetler üstün görülüyor.
Yine hac hakîr görülmekte ve
“Araplara para yedirmek” olarak ifâde edilirken meselâ fârelerin cirit attığı
Pâris’e yada Avrupa’nın herhangi pislik bir yerine gitmek çağdaşlık, ilerilik
ve övülen bir şey olarak görülmektedir.
Çoğu gösteriş için olan okul, opera, bale ve
tiyatro binâsı için verilen paralar ve yapılan yardımlar örnek gösterilirken,
Allah yolunda yapılan her türlü infâk hakîr görülmektedir.
Modern insan, Evrim Teorisi’nin
psikolojik dayatması ve modern telakkiler nedeniyle, eski insanları çok ilkel
görüyor, yaptıklarını yanlış buluyor ama modern insanın târih boyunca hiç
olmadığı oranda yaptığı her türlü pisliği üstün görmüyor.
Modern insan ama özellikle gençler, meselâ 5.000 yıllık
Sümer tabletlerini değil, yüksek GB’lık bilgisayar tabletlerini önemsiyor ve
üstün tutuyor. Bu yüzden de diğerlerini hakîr görüyor. Kur’ân’ı hakîr görmesi
de bu nedenledir. Çünkü modern insan “yeni” olan ne varsa ilahlaştırıp üstün
gördüğü için, “eski” olan ne varsa nefret derecesinde hakîr görmektedir.
İslâm Dîni’ni, dâvâsını ve yönetim-şeklini hakîr görenler, “dinleri
dışlayarak ve hakir görerek” şeytana, nefse ve tâğutlara dayanan lâikliği üstün
tutmaktadır. Zâten bu yüzden en çok da İslâm hakîr görülüyor. Zîrâ hayâta
karışan yâni lâikliğe kafa tutan tek din İslâm’dır. Bir plân ve proje
kapsamında, İslâm’ı “dinlerden bir din” olarak göstermek ve böylece diğer
dinlerle aynılaştırarak hakîr görmesinin nedeni budur.
İslâm emeğe dayanır ve “insan için emeğinden başkası yoktur” (Necm 39)
der. Spekülatörler ise, emek ile çalışanı küçük ve hakîr görürler. Çünkü
spekülasyonun doğasında bu vardır. Emek mantıksızdır onlara göre, boşuna
yorulmaktır, ezikliktir, zavallılıktır. Spekülasyona alışmış olanların
spekülasyondan vazgeçip de emeğe dönmesi imkânsız olmasa da çok zordur. Bu
durum spekülatörlerin kendilerini akıllı, zekî ve mantıklı görmelerine neden
olur. Yaptıklarını doğru ve uyanıklık olarak görürler. Zâten modern insan da bu
yüzden onları övmekte ve alkışlayıp durmaktadır. “Helâl olsun, adam al-sat yaparak
bir-anda köşeyi döndü, zengin oldu”, “gemisini yürüten kaptan” gibi sözlerle
onların yaptıklarını iyi ve üstün bir iş olarak görürler ve onlar da bu tür bir
zenginleşmenin hayâlini kurarlar. Fakat Allah iyinin ve kötünün, güzelin ve
çirkinin gerçek belirleyicisi olduğu için farklı bir şey söyler:
“De ki: Davranış (ameller) bakımından
en çok hüsrâna uğrayacak olanları size haber vereyim mi?. Onların,
dünyâ-hayâtındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş
yapmakta sanıyorlar” (Kehf 103-104).
Modern insan, hakkâniyetli davranmayı
kerizlik olarak görmektedir. Zîrâ modern insan, çıkarına göre hareket etmemeyi
enâyilik olarak görüyor. Bu nedenle de Allah’ın ve İslâm’ın belirlemiş olduğu
hayâtı hakîr görürken, şeytanın, nefsin, beşerin ve tâğutların belirlediği
hayâta tapmaktadır.
Modern olan her-şeye meftûn, râm ve hayrân
olan modern insan, İslâm’ı hakîr gördüğü için tüm zamanlarda sesli yada sessiz
bir şekilde şöyle demiştir-demektedir:
“Âyetlerimiz onlara okunduğu zaman; ‘işittik’ dediler. İstesek,
biz de bunun bir benzerini söyleyebiliriz. Bu, eskilerin efsânelerinden başkası
değildir” (Enfâl 31).
Fakat bu tutum onlara sünnetullah ve imtihan gereğince
Dünyâ’da rezillik, âhirette ise acı azaptan başkasını getirmeyeceği için
pişmanlık içinde kalacaklardır:
“(Allah) dedi ki: Az bir süre (bekle),
onlar gerçekten pişmân olacaklar”
(Mü’minûn 40).
En doğrusunu sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Ekim 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder