“Dediler ki: Sen yücesin, bize öğrettiğinden
başka bizim hiç-bir bilgimiz yok. Gerçekten sen, her-şeyi bilen, hüküm ve
hikmet sâhibi olansın” (Bakara 32).
“Bildiğinin dostu, bilmediğinin
düşmanı” olanlardan başka bir de, “bildiğini zor ve önemli”, “bilmediğini ise
basit ve önemsiz” görenler vardır. Bunun nedeni, bilmemekten başka, bilmediği
şeyi uygulayıp-uygulamamakla alâkalıdır. İnsan, zor yad basit gördüğü şeyin
gerçekten zor mu basit mi olduğunu ancak uyguladığında anlayabilir.
Aslında teoride zor gibi görülen
şeyler uygulamada basitleşir. Bu-bağlamda hemen-hemen tüm Dünyâ’da uygulanan
gayri İslâmî sapkın modernizme uymak basittir. Çünkü hemen herkes tarafında
uygulanmaktadır. Uygulana-uygulana basit hâle gelmiştir. Fakat İslâm’ı hakkıyla
bilmeyenler, İslâm’ın “bildikleri kadar” olduğunu zannederek onu basit
görmektedirler. Basit gördükleri için de güncel soru ve sorunlara çâre
olamayacağını düşünmektedirler. Bu düşünce yaygınlaşınca da insanlar şeytan,
nefs ve tâğut-merkezli güncel her akıma kolayca kapılabilmektedirler.
Bilmediğini basit görmek en çok da
siyâset ve İslâm konularında olmaktadır. Herkesin bu iki konuda bilip-bilmeden
konuşmasının nedeni konuyu çok basit görmelerinden dolayıdır. Çok basit
görüyorlar, zîrâ aslında konuyu hakkıyla bilmiyorlar. Meselâ herkes Allah’ı
bildiğini ve idrâk ettiğini sanıyor ve kanımca bu nedenle O’na gereğince îman
ve itaat etmiyorlar. Oysa Allah,
bizim aklımızla anlayıp târif edilebileceğimiz kadar basit bir varlık değildir.
Bu nedenle Allah aklın değil, inancın ve itaatin konusudur.
Aynı
şey Peygamberimiz’in güzel örnekliği için de geçerlidir. Vahiy-merkezli bir
hayâtı hakkıyla yaşamak sanki çok basit ve önemsiz bir şeymiş gibi, Sünnet
denilen şeyi kâle almıyorlar ve hattâ Sünnet’e düşman oluyorlar.
Peygamberimiz’i es geçerek sâdece Kur’ân diyorlar ama bir süre Kur’ân’a
takıldıktan sonra Kur’ân’ı da basit görmeye başlıyorlar ve Kur’ân’a olan îman
ve güvenlerinde azalma oluyor ve sonuçta da Kur’ân’dan uzaklaşıyorlar ve
şeytan, nefs ve tâğutların beşerî-sapkın sistemlerine kaymaya başlıyorlar. Bir
zamanlar; “Kur’ân ve Kur’ân, başka bir şeye gerek yok” diyenler, Kur’ân’ın
hakkını verip de vahiy-merkezli Sünnet örnekliğine göre yaşamadıkları ve
yapmadıkları için, belli bir süre sonra, bırakın Sünneti, Kur’ân’dan da
uzaklaşıyorlar ve “Kur’ân da bir yere kadar” diyerek tâğutlardan bir tâğutun
kuyruğuna takılıyorlar ve en doğru yolun o olduğuna inanmaya başlıyorlar. Bu, sünnetullah
gereğince, işin hakkını verip de amel-eylem ortaya koymamanın cezâsından başka
bir şey değildir.
Bilmediğini basit görenlerin önemli bir özelliği
de, “bildiklerini” çok zor, kompleks ve önemli görmeleridir. Üstelik bu nedenle
bir şeyleri değiştirip düzeltebilecek olan şeyin de “bildikleri ve uydukları
mevcut şey” olduğunu düşünüyorlar ve bunu savunuyorlar. İlgilendikleri için
bildikleri mevcut-modern bir konuyu zorlaştırmaları çok görülmektedir. Meselâ
kadın, erkek ve cinsiyet gibi basit bir konu hakkında bile bir sonuca ulaşamıyorlar.
Erkek ve kadını târif bile edemiyorlar da zırvalıyorlar. Oysa cevap çok basittir:
Doğurganlığı olanlar dişi, olmayanlar
erkek, bu duruma karşı olanlar da sapıktır”. Mesele bu kadar basittir.
Aşırı
araştırma ve inceleme, incelenen şeyi zorlaştırır. Hâlbuki bir şeyin ne olduğu,
aşırı inceleme ve araştırmadan önceki yalın bir bakışla basitçe anlaşılabilecek
sâdeliktedir. Yalın bilgi ve anlam, görünenin üzerinde basit bir bakışla ilk
bakışta görülebilecek şekilde nesnenin üzerinde bulunur.
Bir din, inanç, düşünüş ve felsefe
“basit şekilde uygulanabilir” değilse, “hak” değildir, “Hak’tan” gelmemiştir,
Hak’ka da götürmez. İnsanı yarı-yolda bırakır.
Peygamberlere ilk uyanlar basit-sığ (!)
görüşlü kişilerdi: (Hûd 27) Peygamberlere uymak için ille de ileri görüşlü ve
çok bilgili olmaya gerek yok, hattâ belki de bu ileri görüşlülük ve çok bilgili
olmak, peygamberlere uymayı geciktirip blôke edebilir. Bu blôkasyonun,
kişilerin zamanla sapkın akımlara kapılmasına neden olması çok olasıdır.
Herkesin bir trajedi ve büyük zorluk
olarak gördüğü ölüm o kadar da zor değildir. Ölmek aslında genelde basit bir
şeydir. Zor olan ölüm-ötesidir.
Evet; bildiğini zor ama bilmediğini
basit görenler basit insanlardır. Basit insanların ana-hedefleri, mü’minlerin
vazgeçtiği dünyevî hedeflerdir.
En
doğrusunu sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Ekim 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder