12 Ekim 2024 Cumartesi

Bilmediğini Basit Görmek

 

“Dediler ki: Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiç-bir bilgimiz yok. Gerçekten sen, her-şeyi bilen, hüküm ve hikmet sâhibi olansın” (Bakara 32).

 

“Bildiğinin dostu, bilmediğinin düşmanı” olanlardan başka bir de, “bildiğini zor ve önemli”, “bilmediğini ise basit ve önemsiz” görenler vardır. Bunun nedeni, bilmemekten başka, bilmediği şeyi uygulayıp-uygulamamakla alâkalıdır. İnsan, zor yad basit gördüğü şeyin gerçekten zor mu basit mi olduğunu ancak uyguladığında anlayabilir.

 

Aslında teoride zor gibi görülen şeyler uygulamada basitleşir. Bu-bağlamda hemen-hemen tüm Dünyâ’da uygulanan gayri İslâmî sapkın modernizme uymak basittir. Çünkü hemen herkes tarafında uygulanmaktadır. Uygulana-uygulana basit hâle gelmiştir. Fakat İslâm’ı hakkıyla bilmeyenler, İslâm’ın “bildikleri kadar” olduğunu zannederek onu basit görmektedirler. Basit gördükleri için de güncel soru ve sorunlara çâre olamayacağını düşünmektedirler. Bu düşünce yaygınlaşınca da insanlar şeytan, nefs ve tâğut-merkezli güncel her akıma kolayca kapılabilmektedirler.

 

Bilmediğini basit görmek en çok da siyâset ve İslâm konularında olmaktadır. Herkesin bu iki konuda bilip-bilmeden konuşmasının nedeni konuyu çok basit görmelerinden dolayıdır. Çok basit görüyorlar, zîrâ aslında konuyu hakkıyla bilmiyorlar. Meselâ herkes Allah’ı bildiğini ve idrâk ettiğini sanıyor ve kanımca bu nedenle O’na gereğince îman ve itaat etmiyorlar. Oysa     Allah, bizim aklımızla anlayıp târif edilebileceğimiz kadar basit bir varlık değildir. Bu nedenle Allah aklın değil, inancın ve itaatin konusudur.

 

Aynı şey Peygamberimiz’in güzel örnekliği için de geçerlidir. Vahiy-merkezli bir hayâtı hakkıyla yaşamak sanki çok basit ve önemsiz bir şeymiş gibi, Sünnet denilen şeyi kâle almıyorlar ve hattâ Sünnet’e düşman oluyorlar. Peygamberimiz’i es geçerek sâdece Kur’ân diyorlar ama bir süre Kur’ân’a takıldıktan sonra Kur’ân’ı da basit görmeye başlıyorlar ve Kur’ân’a olan îman ve güvenlerinde azalma oluyor ve sonuçta da Kur’ân’dan uzaklaşıyorlar ve şeytan, nefs ve tâğutların beşerî-sapkın sistemlerine kaymaya başlıyorlar. Bir zamanlar; “Kur’ân ve Kur’ân, başka bir şeye gerek yok” diyenler, Kur’ân’ın hakkını verip de vahiy-merkezli Sünnet örnekliğine göre yaşamadıkları ve yapmadıkları için, belli bir süre sonra, bırakın Sünneti, Kur’ân’dan da uzaklaşıyorlar ve “Kur’ân da bir yere kadar” diyerek tâğutlardan bir tâğutun kuyruğuna takılıyorlar ve en doğru yolun o olduğuna  inanmaya başlıyorlar. Bu, sünnetullah gereğince, işin hakkını verip de amel-eylem ortaya koymamanın cezâsından başka bir şey değildir.      

 

 Bilmediğini basit görenlerin önemli bir özelliği de, “bildiklerini” çok zor, kompleks ve önemli görmeleridir. Üstelik bu nedenle bir şeyleri değiştirip düzeltebilecek olan şeyin de “bildikleri ve uydukları mevcut şey” olduğunu düşünüyorlar ve bunu savunuyorlar. İlgilendikleri için bildikleri mevcut-modern bir konuyu zorlaştırmaları çok görülmektedir. Meselâ kadın, erkek ve cinsiyet gibi basit bir konu hakkında bile bir sonuca ulaşamıyorlar. Erkek ve kadını târif bile edemiyorlar da zırvalıyorlar. Oysa cevap çok basittir: Doğurganlığı olanlar dişi, olmayanlar erkek, bu duruma karşı olanlar da sapıktır”. Mesele bu kadar basittir.

 

Aşırı araştırma ve inceleme, incelenen şeyi zorlaştırır. Hâlbuki bir şeyin ne olduğu, aşırı inceleme ve araştırmadan önceki yalın bir bakışla basitçe anlaşılabilecek sâdeliktedir. Yalın bilgi ve anlam, görünenin üzerinde basit bir bakışla ilk bakışta görülebilecek şekilde nesnenin üzerinde bulunur.

 

Bir din, inanç, düşünüş ve felsefe “basit şekilde uygulanabilir” değilse, “hak” değildir, “Hak’tan” gelmemiştir, Hak’ka da götürmez. İnsanı yarı-yolda bırakır.

 

Peygamberlere ilk uyanlar basit-sığ (!) görüşlü kişilerdi: (Hûd 27) Peygamberlere uymak için ille de ileri görüşlü ve çok bilgili olmaya gerek yok, hattâ belki de bu ileri görüşlülük ve çok bilgili olmak, peygamberlere uymayı geciktirip blôke edebilir. Bu blôkasyonun, kişilerin zamanla sapkın akımlara kapılmasına neden olması çok olasıdır.

 

Herkesin bir trajedi ve büyük zorluk olarak gördüğü ölüm o kadar da zor değildir. Ölmek aslında genelde basit bir şeydir. Zor olan ölüm-ötesidir.

 

Evet; bildiğini zor ama bilmediğini basit görenler basit insanlardır. Basit insanların ana-hedefleri, mü’minlerin vazgeçtiği dünyevî hedeflerdir.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Ekim 2024

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder