“Kadınlara, oğullara,
kantar-kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve
ekinlere duyulan ‘tutkulu şehvet’ insanlara ‘süslü ve çekici’ kılındı. Bunlar,
dünyâ-hayâtının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katındadır” (Âl-i İmran14).
Şehvet: “Arapça
şhw kökünden gelen şahwa(t) şiddetle isteme, cinsel istek, şiddetli arzu” demektir.
Modernizm
bir “şehvet uygarlığı”dır. Üstelik insanlık-târihi boyunca şehvet, modernizmde
olduğu oranda hiç-bir zaman bu kadar kışkırtılmamıştı. Öyle ki modernizmde
“şehveti kölesi olmak” bile şehvetli bir söz hâline gelmiş ve çoğu kişiye hoş
görünür olmuştur. Bu yüzden olsa gerek, modernizm; “şehvetin kölesi” olmaya
“özgürlük” diyor. Ne kadar özgürseniz o oranda şehveti hak edersiniz. Şehveti
engelleyen ve sınırlamak isteyen şeyler ve kişiler ise ilkel, yobaz, gerici ve
bağnazdır. Modernizme göre haz ve şehvet kendisine sıkı-sıkıya bağlanılacak bir
din’dir ve bu dînin müntesipleri Dünyâ’nın en şanslı ve mutlu insanlarıdırlar.
Hâlbuki gerçekte, şehvet köleliği en yaygın ve âdi bir köleliktir. İnsanlık
târihinde hiç-bir zaman şehvet bu kadar övülmemişti ve insanlar hiç-bir zaman
küresel anlamda bu kadar kışkırtılıp da şehvetin kölesi ve esîri olmamıştı.
Günümüzde 3 sahte
tanrı; güç, şiddet ve şehvettir. Aslında şehvet Allah’ın bir nîmetiydi, fakat
modernizm ile belâya dönüştü. Şehvet Allah’ın bir nîmeti ise, onu öldürmek
değil terbiye etmek önemlidir. Çığırından ve rayından çıkmış bir şehveti
dizginlemek elbette çok zor olacaktır.
Artık
insanların çoğu câhilce, servete, siyâsete, şöhrete ve şehvete tapmaktadırlar.
Müslümanların da düşüp yıkıldığı yer burasıdır. Sahabe ile modern müslümanlar
arasındaki bâriz fark, sahabelerin şehâdete koştukları şevkle, modern
müslümanların servete ve şehvete koşmasıdır. Çünkü modernleşme küreselleşmiştir
ki bu “şehvetin küreselleşmesi” demektir. Froyd,
şehveti merkeze aldığından bêri şehvet insanların en büyük hedefi hâline
gelmiştir. Artık herkes bir şeyler üzerinden hazza ve şehvete ulaşmaya çalışmaktadır.
Üstelik de bunu doğru ve mantıklı bir şey olarak görmektedir.
Müslümanlar
da dâhil modern insan şehvetle olan imtihanda dökülmüş ve imtihanı
kaybetmiştir. Artık Hz. Yûsuf gibi adamlar bulmak neredeyse imkânsız hâle
gelmiştir. Zîrâ herkes şehvetin kulu-kölesi olmuştur. Zâten Dünyâ da şehvetin
kurbânı olmuştur yada şehvet nedeniyle hızla çöküşe doğru gitmektedir.
Peki bu nenden böyledir?.
Şehvet niçin bu kadar etkili olmaktadır ve yaygınlaşmaktadır?. Çünkü artık
Allah, âhiret, gayb, Kur’ân, peygamber ve İslâm hesâba katılmıyor. Îmanlar ve
takvâlar zayıfladı, buy da amel-eylemi azalttı ve yok etti. Böylece insanlar
şehvete yöneldi. Îmânın, takvânın ve amel-eylemin azalmasının hattâ bitme
noktasına gelemsinin cezâsı şehvet oldu. Kur’ân bu konuda şöyle der:
“Sonra onların arkasından
öyle nesiller türedi ki, namaz (kılma duyarlılığın)ı kaybettiler ve
şehvetlerine kapılıp-uydular. Böylece bunlar azgınlıklarının cezâsıyla
karşılaşacaklardır” (Meryem 59).
Modern
insan gençleşmeye en azından genç görünmeye çok önem veriyor ve bu uğurda zayıflamak ve spor yapmak başta
olmak üzere çeşitli işlemler yaparak gençleşmek yada genç görünmek istiyor.
Peki neden?. Çünkü şehvetin kölesi olmuştur ve kesintisiz şehveti yaşamak
istemektedir. Zîrâ şehevî olarak en yüksek seviye gençlikte yaşanabileceği için
gençleşmek istiyorlar. İnsanlıktaki en iyi yaşı, şehvetin en çok ve en hızlı
yaşanabileceği gençlik çağı olarak görüyorlar ve bu yüzden de birileri sürekli
olarak gençliğe oynuyor. Her-şey en çok gençlere hitâp ediyor. Bu nedenle
gençlik şehvetin içinde boğulmaktadır.
Servet-siyaset, şehvet-şöhret.. Şeytan ve nefs,
insana bu dört şey ile tüm cihetlerden saldırır. Sağdan siyâsetle, soldan
servetle, arkadan şöhretle, önden şehvetle ve tepeden cehâletle saldırır ve
kuşatır insanı, tâ ki alttaki toprağa girinceye kadar. Zâten şeytan daha ilk
başta insanlara tüm bu yönlerden saldıracağını söylemişti:
“Dedi ki: Mâdem öyle,
beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlakâ senin
dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım. Sonra muhakkak onlara önlerinden,
arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Çoğunu şükredici
bulmayacaksın” (A’raf 16-17).
İhtiyaçtan fazla olan her-şey ihtirastır ve haramdır.
Modernizm ise bir ihtiraslar uygarlığıdır ve hayâtiyetini de ihtirasları
arttırarak sürdürür. İhtirasları da şehveti arttırarak fazlalaştırır. Şehvet;
fazla konuşmak, yemek, içmek, giymek, gezmek, eğlenmek vs. aşırıya kaçan
her-şey için kullanılabilir. Şehvet en çok cinsellikte yaşansa da, sâdece kullanılamaz.
Şiddetli ihtiras, arzu, istek ve tutku ile yaptığınız her-şeyi şehvetle
yapıyorsunuz demektir. Her-şeyin fazlası ve aşırısı şehvet olarak adlandırılır.
Besmeleyle başlamayan her-şey şehveti kışkırtır ve insanı şehvetin kölesi
yapar. Allah’ı, âhireti, İslâm’ı, Kur’ân’ı, dîni ve peygamberi unutturan
her-şey kişiyi şehvetin kulu, kölesi, esiri ve kurbânı yapar.
Modernizm ile birlikte
her-yer insanı şehvetin kölesi yapacak şeyler ile kuşatılmıştır. Yeme, içme,
giyme, gezme ve en önemlisi de televizyon, cep telefonu, internet ve sosyâl
medya hep şehveti kışkırtmaya ve arttırmaya yöneliktir. Kolayca ulaşılabilen çıplaklık,
erotik ve porno içerikler insanları şehvetin kulu, kölesi ve esîri
yapmıştır-yapmaktadır ve insanlar Dünyâ’da ve âhirette -mâzallah- şehvetin
kurbânı olacağa benzemektedirler.
Şehvet kişiye olmayacak aykırı
şeyleri yaptırabilir ve kişi o anda yaptığı şeyin yanlışlığını göremez ve görse
de engelleyemez. Meselâ Allah’ın nikâh şartıyla helâl kıldığı tertemiz kadınlar
varken erkekler ile cinsellik yaşamayı şehvetin saptırması olarak gösterir:
“Siz gerçekten, kadınları
bırakıp şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz?. Hayır, siz (yaptığı şeyi)
bilmeyen bir kavimsiniz” (Neml 55).
“Gerçekten siz kadınları
bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın)
bir kavimsiniz” (A’raf 81).
Şehvet
özünde ve normâlde kötü değildir. Hattâ normâl sınırında duran şehvet bizim
hayâtiyetimizi devâm ettirmemizi sağlar. Meselâ temel şehvet güdüsü “yemek”tir.
Yemeği genelde şehvetle yâni iştah ile yeriz.
Kışkırtılarak şirâzesinden
kaymış olan şehvet, yaklaşılmayacak bir şeydir. Çünkü yaklaştığınızda sizi
içine çeker. Aynen zinâda olduğu gibi. Çünkü yaklaşırsan kapılır gidersin.
Şehvetin panzehiri, her-an
namaz, niyaz ve bir iş üzere olmaktır. Şehveti normâl sınırlarında ancak böyle
tutulur ve bunun başka da bir yolu yoktur.
Unutulmasın ki şehvetin
kölesi olanlar hem Dünyâ’da hem de âhirette şehvetin kurbânı da olurlar.
En doğrusunu sâdece Allah
bilir.
Hârûn Görmüş
Kasım 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder