9 Aralık 2024 Pazartesi

Günah ve Haram İle Aldatmak

 

“Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta ve haram yiyicilikte çabalarına hız kattıklarını görürsün. Yapmakta oldukları ne kötüdür” (Mâide 62).

 

Günah: “Cezâyı gerektiren amel. Dîne aykırı iş. Allah’ın emirlerine uymayan hareket”.

 

Haram: “Din kurallarına aykırı olduğu için yasaklanmış olan, yenilmesi, içilmesi, yapılması, söylenmesi vb. uygun olmayan, din’ce yasak olan. Yasa-dışı yollardan elde edilen, hak ederek kazanılmayan”.

 

İnsan ancak Allah’ın dîni olan İslâm ve İslâm’ın zikri ve Kitab’ı olan Kur’ân ile tatmin bulur. Fakat kâlpler ve ruhlar İslâm’la ve “sevap ve helâl” ile tatmin olmayınca, nefisler mecbûren Dünyâ, dolayısı ile harama ve günaha yönelerek haram ve günah ile tatmin olmak isterler. İnsan yüce hedeflerden yoksun olunca, ancak günah ve haramlarla teselli bulabilir.

 

Üzerlerine azap inen kavimlerin işledikleri günahların ve haramların tümü ve daha fazlası şu-an modern dünyâda modern insan tarafından hırsla işlenmektedir. Bu haramların ve günahların cezâsı “salgın” hâlini almıştır ve insanlar artık kolayca günah ve haram ile aldatılabilir hâle gelmiştir. Zîrâ modernizm bir haram ve günah uygarlığıdır ve insan haram ve günahtan başka sunabileceği bir şey yoktur.

 

Dîne, îmâna, vicdâna, merhâmete adâlete, takvâya, ahlâka, sevaba ne kadar mesâfe konursa, harama ve günaha o kadar çok alan açılmış olur. Modern dünyâda bu alan ardına kadar açık olduğu için modern insan harama ve günaha fenâ hâlde alışmıştır ve günah ve haram işe çok kolay bir şekilde aldatılmaktadır. 

 

İnsanlık-târihinin en büyük yanlışı ve sonuçta başına gelen felâketi, rasyonâlizm, hümanizm, liberâlizm ve modernizm adına “insanı sınırsızca serbest bırakmak” olmuştur. Bu serbestliğin bâriz ve kaçınılmaz sonucu harama ve günaha alışmak, dolaysı ile günah ve haram ile kolayca aldatılmak olmuştur-olmaktadır. Modern insanı aldatmak istiyorsanız bunu en kolay olarak haram ve günah ile yapabilirsiniz. Ona haramı ve günahı göstermeniz yeterlidir, gerisini o hâlleder. 

 

Günah, haram, ayıp, suç, kötü, çirkin, çirkef vs. gibi gayrı-meşrû olan şeyler; aşırı izlenmeyle, okumayla, dinlenmeyle, konuşmayla meşrûlaştırılıyor. Meşrûlaştırılan şeye alışmak kolay oluyor ve bunlarla aldanmak kolaylaşıyor. Zâten lâik-seküler-modern ülkelerde, vergisi verilen günahlar ve haramlar (sigara, içki, kumar, zinâ, fâiz) günah ve haram olmaktan çıkıyor. Böyle olunca da bunlara alışmak kolaylaşıyor ve yaygınlaşıyor. İnsan ise alıştığın şeyin kölesi olduğu için onu alıştığı şeylerle aldatmak çok basitleşiyor. İnsan en çok da fizîki ve sosyâl yönden zararlı olanlara alıştığı için en çok da bunlarla aldatılıp-kandırılıyor. 

 

Modernizm bir günah ve haram uygarlığı olduğu için, modern Dünyâ ve modern kentler, haram ve günah işlemeden ve de harama ve günaha bakmadan ve basmadan yürünemeyecek bir Dünyâ ve kent hâline gelmiştir. Zîrâ modern insan, haram işlemekten ve günaha girmekten değil, haram işleyememekten ve günaha girememekten korkar hâle gelmiştir ve getirilmiştir. Bundan dolayı artık haram ve günah işleyemeyecek olma olasılığı insanları fenâ hâlde korkutmaktadır. Çünkü günah öyle bir şeydir ki, günaha girme olasılığı ve hayâli bile insana zevk verir. Bu nedenle günahkârlar sürekli günahkâr alanlarda bulunmak isterler ve “günahsız alan”dan ise nefret ederler. Modern kentler, günaha girmeden yaşanılamayacak ve yaşlanılamayacak olan yerlerdir.

 

Din, insanları haramdan ve günahtan kurtarmak isterken; modern-seküler sistem ise din’den kurtarmak ister. Böylece insanları, varlığını ve hayâtiyetini devâm ettirebilmesinin en önemli ayakları olan harama ve günaha kolayca alıştırır ki zâten insanları sürekli olarak haram ve günah ile aldatıp durur ve alabildiğine sömürür.

 

Bir şeye olan körü-körüne olan aşırı bağlılık ve alışkanlık, o şeyin günahlarını-kötülüklerini görmeyi blôke eder. Böylece günah ve haram iyi bir şey zannedilmeye ve savunulmaya başlanır.

 

Harama ve günaha alışmanın ve sonuçta bunlarla aldatılmanın en başta gelen nedeni, âhireti hiç hesâba katmamak ve Dünyâ-hayâtına aşırı bağlı olmaktır. Dünyâ-hayâtını âhirete tercih etmek günah ve haramdır. Âhirete rağmen Dünyâ’yı tercih etmek aynı-zamanda bir cezâdır.

 

Depremi tetikleyen şey, komplô teorisyenlerinin söyledikleri gibi; HARP teknolojisi, fayları harekete geçiren çubuklar, sinyâller ve petrôl kuyularına atılan bombalar falan değildir. Depremi tetikleyen şey; adâletsizlik, eşitsizlik, haksızlık, ahlâksızlık, şirk, küfür, fitne, fesat, nifak, haram, günah, ayıp, suç ve zulümlerdir. Deprem ve diğer “doğal” felâketler bunların sonucunda ortaya çıkan cezâlardır. Allah istese fayların yavaş-yavaş kırılmasını da sağlayabilirdi ve böylece yıkım olmazdı. Fakat sünnetullah ve imtihan nedeniyle ısrarla işlenen haramlar ve hırsla yapılan günahlar böyle sonuçları ortaya çıkarıyor. Şunu unutmamak ve hesâba katmak gerekir ki, bu sonuç sâdece meydana geldiği yerde fizîki yıkımları değil, ülkenin tümünü etkileyen ekonomik yıkımları da berâberinde getiriyor.

 

İslâm’da zinâ apaçık bir haram ve günahtır hattâ suçtur da. Lâik-modern Türkiye'de zinâ haram ve günah olmadığı gibi, kerhâneye gitmek de suç değildir. Bu nedenle zînâ yapmak da suç değildir. Resmî kayıtlara göre Türkiye’de 61 tâne kerhâne vardır. Bu da Allah’ın “günah” diyerek haram kıldığı zinâyı meşrûlaştırmaktadır. Bu meşrûlaştırmaya yâni harama ve günaha, “oy vererek” halk da katılmış olmaktadır.

 

Müslümanlar da artık harama ve günaha karşı duyarsızlaşmışlardır. İslâm’ı ibâdetten ibâret görenler, ibâdet ettikten sonra her haramı ve günahı kolayca işleyebilmekte, her kötülüğü hiç çekinmeden yapabilmektedirler.

 

Günah, suç, haram, ayıp, kötü, çirkin, çirkef vs. gibi gayrı-meşrû olan şeyler; aşırı izlenmeyle, okumayla, dinlenmeyle, konuşmayla meşrûlaştırılıyor. Meşrû görülen şey ile kandırılmak çok kolay oluyor.

 

Suç, günahtan, hattâ şirkten bile üstün tutuluyor. İnsanlar seküler kânunların “suç” dediğinden korkuyorlar da, Allah’ın “günah” dediğinden korkmuyorlar. Yasaklar, günahlardan daha çok etki ediyor. Oysa yasağın cezâsı kolay, haramın ve günahın cezâsı zordur. Günah ve haram önemsizleştirilince insanları günah ve haram ile aldatmak kolay oluyor.

 

İnternet ve sosyâl-medyanın bâzı yararları vardır ama zararları daha büyüktür. Zîrâ internet ve sosyâl-medyada harama ve günaha düşmek ve haram ve günah ile kandırılıp-aldatılmak çok kolay oluyor.

 

Bir günahın ve haramın Dünyâ’daki cezâsı, “daha fazla haram ve günah” oluyor. Haram ve günah arttıkça insanları bunlarla aldatmak kolaylaşıyor ve hattâ meşrûlaşıyor.

 

Bilim ve teknolojinin de “sevap” ve “haram günah” olanları vardır. İnsanlar modern-bilim ve teknolojik haram ve günahlar ile kandırılıp-aldatılıyor.

 

Allah’ın indirdikleri ve belirledikleri varken insanın keyfine ve çıkarına göre hareket etmesi, haram, günah ve ayıptır. İnsanlar haz, zevk, konfor, rahatlık, keyif ve eğlence ile kolayca haram ve günaha yönlendirilerek aldatılıyor.

 

Haram ve günahı ekrandan izleyince o şey haram ve günah olmaktan çıkmaz. İnsanlar ekran aracılığı ile harama ve günaha yönlendiriliyor ve aldatılıyor.

 

Bunlardan dolayı, modern “haram ve günah dünyâsı”na karşı içinde bir bulantı duymayanlar, henüz çiğlikten kurtulamadıkları için haram ve günahın insanı götüreceği kötü sonuçları idrâk edemedikleri için aldanmaya devâm etmektedirler.

 

Şu da var ki, günah ve haram, kesintisiz sürdürülebilir bir şey değildir. Bir noktadan sonra cezâ yetişiverir. İnsanın işlediği haramlar ve girdiği günahlar, onun “Dünyâ’da gördüğü ve âhirette göreceği cezâlar”ın nedenidir.

 

Kur’ân’ın; etimolojik değerlendirilmesine, kelimelerinin-kavramlarının didiklenmesine, te’viline-yorumuna gerek olmayan ve “işlendiğinde affedilmeyecek tek günah” olan apaçık bildirisi şudur: “Allah’tan başkalarının hüküm (kânun-yasa) koyması şirktir”. Şirk “affedilmeyecek olan tek günah” olmasına rağmen şirk konusu gizleniyor, gündem edilmiyor ve bu yüzden insanlar açık yada gizli şirk günahı ile aldatılıyor ki en büyük felâket budur.

 

Allah Kur’ân’da haram ve günah olanın neler olduğun farklı yerlerde ve farklı şekilde dile getirir ve insanların bunlardan uzak durmasını emreder:

 

“De ki: Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiç-bir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını biz vermekteyiz-. Çirkin-kötülüklerin açığına ve gizli olanına yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah’ın (öldürülmesini) haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki akıl erdirirsiniz” (En-âm 151).

 

“Öyleyse, Rabbinin hükmüne sabır göster. Onlardan günahkâr veya nankör olana itaat etme!” (İnsan 24).

 

Çünkü:

 

“Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir (Mâide 42).

 

 “Ancak tövbe eden, îman eden ve sâlih amellerde bulunup davranan başka; işte onların günahlarını Allah iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir” (Furkân 70).

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Aralık 2024

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder