“Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta ve haram
yiyicilikte çabalarına hız kattıklarını görürsün. Yapmakta oldukları ne
kötüdür” (Mâide 62).
Günah: “Cezâyı gerektiren amel. Dîne
aykırı iş. Allah’ın emirlerine uymayan hareket”.
Haram: “Din kurallarına
aykırı olduğu için yasaklanmış olan, yenilmesi, içilmesi, yapılması, söylenmesi
vb. uygun olmayan, din’ce yasak olan. Yasa-dışı yollardan
elde edilen, hak ederek kazanılmayan”.
İnsan ancak
Allah’ın dîni olan İslâm ve İslâm’ın zikri ve Kitab’ı olan Kur’ân ile tatmin
bulur. Fakat kâlpler ve ruhlar İslâm’la ve “sevap ve helâl” ile tatmin
olmayınca, nefisler mecbûren Dünyâ, dolayısı ile harama ve günaha yönelerek
haram ve günah ile tatmin olmak isterler. İnsan yüce hedeflerden yoksun olunca,
ancak günah ve haramlarla teselli bulabilir.
Üzerlerine
azap inen kavimlerin işledikleri günahların ve haramların tümü ve daha fazlası
şu-an modern dünyâda modern insan tarafından hırsla işlenmektedir. Bu haramların
ve günahların cezâsı “salgın” hâlini almıştır ve insanlar artık kolayca günah
ve haram ile aldatılabilir hâle gelmiştir. Zîrâ modernizm bir haram ve günah
uygarlığıdır ve insan haram ve günahtan başka sunabileceği bir şey yoktur.
Dîne, îmâna,
vicdâna, merhâmete adâlete, takvâya, ahlâka, sevaba ne kadar mesâfe konursa, harama
ve günaha o kadar çok alan açılmış olur. Modern dünyâda bu alan ardına kadar
açık olduğu için modern insan harama ve günaha fenâ hâlde alışmıştır ve günah
ve haram işe çok kolay bir şekilde aldatılmaktadır.
İnsanlık-târihinin
en büyük yanlışı ve sonuçta başına gelen felâketi, rasyonâlizm, hümanizm, liberâlizm
ve modernizm adına “insanı sınırsızca serbest bırakmak” olmuştur. Bu
serbestliğin bâriz ve kaçınılmaz sonucu harama ve günaha alışmak, dolaysı ile
günah ve haram ile kolayca aldatılmak olmuştur-olmaktadır. Modern insanı
aldatmak istiyorsanız bunu en kolay olarak haram ve günah ile yapabilirsiniz.
Ona haramı ve günahı göstermeniz yeterlidir, gerisini o hâlleder.
Günah, haram, ayıp, suç, kötü,
çirkin, çirkef vs. gibi gayrı-meşrû olan şeyler; aşırı izlenmeyle, okumayla,
dinlenmeyle, konuşmayla meşrûlaştırılıyor. Meşrûlaştırılan şeye alışmak kolay
oluyor ve bunlarla aldanmak kolaylaşıyor. Zâten lâik-seküler-modern ülkelerde,
vergisi verilen günahlar ve haramlar (sigara, içki, kumar, zinâ, fâiz) günah ve
haram olmaktan çıkıyor. Böyle olunca da bunlara alışmak kolaylaşıyor ve
yaygınlaşıyor. İnsan ise alıştığın şeyin kölesi olduğu için onu alıştığı
şeylerle aldatmak çok basitleşiyor. İnsan en çok da fizîki ve sosyâl yönden
zararlı olanlara alıştığı için en çok da bunlarla aldatılıp-kandırılıyor.
Modernizm bir günah ve haram
uygarlığı olduğu için, modern Dünyâ ve modern kentler, haram ve günah işlemeden
ve de harama ve günaha bakmadan ve basmadan yürünemeyecek bir Dünyâ ve kent
hâline gelmiştir. Zîrâ modern insan, haram işlemekten ve günaha girmekten
değil, haram işleyememekten ve günaha girememekten korkar hâle gelmiştir ve
getirilmiştir. Bundan dolayı artık haram ve günah işleyemeyecek olma olasılığı
insanları fenâ hâlde korkutmaktadır. Çünkü günah öyle bir şeydir ki, günaha
girme olasılığı ve hayâli bile insana zevk verir. Bu
nedenle günahkârlar
sürekli günahkâr alanlarda bulunmak isterler ve “günahsız alan”dan ise nefret
ederler. Modern kentler, günaha girmeden yaşanılamayacak ve yaşlanılamayacak olan
yerlerdir.
Din,
insanları haramdan ve günahtan kurtarmak isterken; modern-seküler sistem ise din’den
kurtarmak ister. Böylece insanları, varlığını ve hayâtiyetini devâm
ettirebilmesinin en önemli ayakları olan harama ve günaha kolayca alıştırır ki
zâten insanları sürekli olarak haram ve günah ile aldatıp durur ve alabildiğine
sömürür.
Bir şeye olan
körü-körüne olan aşırı bağlılık ve alışkanlık, o şeyin
günahlarını-kötülüklerini görmeyi blôke eder. Böylece günah ve haram iyi bir
şey zannedilmeye ve savunulmaya başlanır.
Harama ve günaha alışmanın ve sonuçta
bunlarla aldatılmanın en başta gelen nedeni, âhireti hiç hesâba katmamak ve
Dünyâ-hayâtına aşırı bağlı olmaktır. Dünyâ-hayâtını âhirete tercih etmek günah
ve haramdır. Âhirete rağmen Dünyâ’yı tercih etmek aynı-zamanda bir cezâdır.
Depremi tetikleyen şey, komplô
teorisyenlerinin söyledikleri gibi; HARP teknolojisi, fayları harekete geçiren
çubuklar, sinyâller ve petrôl kuyularına atılan bombalar falan değildir.
Depremi tetikleyen şey; adâletsizlik, eşitsizlik, haksızlık, ahlâksızlık, şirk,
küfür, fitne, fesat, nifak, haram, günah, ayıp, suç ve zulümlerdir. Deprem ve diğer
“doğal” felâketler bunların sonucunda ortaya çıkan cezâlardır. Allah istese
fayların yavaş-yavaş kırılmasını da sağlayabilirdi ve böylece yıkım olmazdı.
Fakat sünnetullah ve imtihan nedeniyle ısrarla işlenen haramlar ve hırsla
yapılan günahlar böyle sonuçları ortaya çıkarıyor. Şunu unutmamak ve hesâba
katmak gerekir ki, bu sonuç sâdece meydana geldiği yerde fizîki yıkımları
değil, ülkenin tümünü etkileyen ekonomik yıkımları da berâberinde getiriyor.
İslâm’da zinâ apaçık bir haram ve günahtır
hattâ suçtur da. Lâik-modern Türkiye'de zinâ haram ve günah olmadığı gibi, kerhâneye
gitmek de suç değildir. Bu nedenle zînâ yapmak da suç değildir. Resmî kayıtlara
göre Türkiye’de 61 tâne kerhâne vardır. Bu da Allah’ın “günah” diyerek haram
kıldığı zinâyı meşrûlaştırmaktadır. Bu meşrûlaştırmaya yâni harama ve günaha, “oy
vererek” halk da katılmış olmaktadır.
Müslümanlar
da artık harama ve günaha karşı duyarsızlaşmışlardır. İslâm’ı ibâdetten ibâret
görenler, ibâdet ettikten sonra her haramı ve günahı kolayca işleyebilmekte,
her kötülüğü hiç çekinmeden yapabilmektedirler.
Günah, suç, haram, ayıp, kötü,
çirkin, çirkef vs. gibi gayrı-meşrû olan şeyler; aşırı izlenmeyle, okumayla,
dinlenmeyle, konuşmayla meşrûlaştırılıyor. Meşrû görülen şey ile kandırılmak
çok kolay oluyor.
Suç, günahtan, hattâ şirkten bile
üstün tutuluyor. İnsanlar seküler kânunların “suç” dediğinden korkuyorlar da,
Allah’ın “günah” dediğinden korkmuyorlar. Yasaklar, günahlardan daha çok etki
ediyor. Oysa yasağın cezâsı kolay, haramın ve günahın cezâsı zordur. Günah ve
haram önemsizleştirilince insanları günah ve haram ile aldatmak kolay oluyor.
İnternet ve sosyâl-medyanın bâzı
yararları vardır ama zararları daha büyüktür. Zîrâ internet ve sosyâl-medyada
harama ve günaha düşmek ve haram ve günah ile kandırılıp-aldatılmak çok kolay
oluyor.
Bir günahın ve haramın Dünyâ’daki
cezâsı, “daha fazla haram ve günah” oluyor. Haram ve günah arttıkça insanları
bunlarla aldatmak kolaylaşıyor ve hattâ meşrûlaşıyor.
Bilim ve
teknolojinin de “sevap” ve “haram günah” olanları vardır. İnsanlar modern-bilim ve teknolojik haram ve
günahlar ile kandırılıp-aldatılıyor.
Allah’ın
indirdikleri ve belirledikleri varken insanın keyfine ve çıkarına göre hareket
etmesi, haram, günah ve ayıptır. İnsanlar haz, zevk, konfor, rahatlık, keyif ve
eğlence ile kolayca haram ve günaha yönlendirilerek aldatılıyor.
Haram ve
günahı ekrandan izleyince o şey haram ve günah olmaktan çıkmaz. İnsanlar ekran
aracılığı ile harama ve günaha yönlendiriliyor ve aldatılıyor.
Bunlardan dolayı, modern “haram ve günah
dünyâsı”na karşı içinde bir bulantı duymayanlar, henüz çiğlikten
kurtulamadıkları için haram ve günahın insanı götüreceği kötü sonuçları idrâk
edemedikleri için aldanmaya devâm etmektedirler.
Şu da var ki,
günah ve haram, kesintisiz sürdürülebilir bir şey değildir. Bir noktadan sonra
cezâ yetişiverir. İnsanın işlediği haramlar ve girdiği günahlar, onun “Dünyâ’da
gördüğü ve âhirette göreceği cezâlar”ın nedenidir.
Kur’ân’ın; etimolojik değerlendirilmesine,
kelimelerinin-kavramlarının didiklenmesine, te’viline-yorumuna gerek olmayan ve
“işlendiğinde affedilmeyecek tek günah” olan apaçık bildirisi şudur: “Allah’tan
başkalarının hüküm (kânun-yasa) koyması şirktir”. Şirk “affedilmeyecek olan tek
günah” olmasına rağmen şirk konusu gizleniyor, gündem edilmiyor ve bu yüzden
insanlar açık yada gizli şirk günahı ile aldatılıyor ki en büyük felâket budur.
Allah Kur’ân’da haram ve günah olanın
neler olduğun farklı yerlerde ve farklı şekilde dile getirir ve insanların
bunlardan uzak durmasını emreder:
“De ki: Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını
okuyayım: O’na hiç-bir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin,
yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını
biz vermekteyiz-. Çirkin-kötülüklerin açığına ve gizli olanına yaklaşmayın.
Hakka dayalı olma dışında, Allah’ın (öldürülmesini) haram kıldığı kimseyi
öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki akıl erdirirsiniz” (En-âm
151).
“Öyleyse, Rabbinin hükmüne sabır göster. Onlardan
günahkâr veya nankör olana itaat etme!” (İnsan 24).
Çünkü:
“Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir (Mâide
42).
“Ancak
tövbe eden, îman eden ve sâlih amellerde bulunup davranan başka; işte onların
günahlarını Allah iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayandır, çok
esirgeyendir” (Furkân 70).
En doğrusunu sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Aralık
2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder