9 Aralık 2024 Pazartesi

Dünyâ’yı Iskalamamak Uğruna Hayâtı Iskalamak

 

“Allah’ın sana verdiğiyle âhiret yurdunu ara, Dünyâ’dan da kendi payını (nasibini) unutma. Allah’ın sana ihsân ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama. Çünkü Allah bozgunculuk yapanları sevmez” (Kasas 77).

 

Ölüm, hastalanma, açlık, işsizlik ve eleştirilme olarak beş temel korkudan başka, iki farklı korku daha vardır ki bu iki korku, iki farklı insan-tipini ortaya çıkarır. Bu iki insan-tipi; 1-Dünyâ’yı ıskalamaktan korkanlar, 2-İslâm-merkezli hayâtı ve âhireti ıskalamaktan korkanlar. Bu insan-tipleri, hayâtı hangi merkezde yaşadıklarına göre ayrılır: 1-Dünyâ-merkezli yaşamayı seçenler. 2-Âhiret-merkezli yaşamayı seçenler. Âhiret-merkezli yaşamayı seçenler Dünyâ’dan daha doğrusu hayattan nasiplenebilirler, fakat dünyâ-merkezli yaşamı seçenler âhiretten olumlu şekilde faydalanamazlar.

 

Târih-boyunca insanın yaşadığı en büyük ve yoğun korku, en genel anlamda “Dünyâ’yı ıskalama korkusu”dur. Öyle ki Dünyâ’yı ıskalamamak için Dünyâ’yı bile yakacak olan insanlar vardır. Fakat unuttukları ve fark-etmedikleri şey şudur ki, “aman Dünyâ’yı ıskalamayayım” diye, Dünyâ ve âhiret-hayâtını ıskalamaktadırlar.

 

Sünnetullah öyle kesin bir gerçek ve değişmez kânundur ki, Allah çoğunu affetse de, ısrarla yapılan her hatânın cezâsını vermeyi zinhar ıskalamaz. Bu nedenle insan her zaman, ıskaladığı şeyin tokadını yemiştir. Modern insan, Dünyâ’yı ıskalamayım diye ıskaladığı hayâtın tokadını yemektedir lâkin bir türlü uslanmamaktadır. Zîrâ insan, acı azâbı görmedikçe aklı başına gelmez:

 

“Biz onu, suçlu-günahkârların kâlbine işte böyle işlettik. O pek acı azâbı görünceye kadar ona inanmazlar. Artık o (azap), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir” (Şuârâ 200-202).

 

Çoğu kişi için hayat, ya Dünyâ’yı ıskalama korkusundan, ya “hayâtın zorlukları”ndan yada “cehâletten” dolayı “ıskalanmış hayatlar”dır. Iskalanmış hayatlar insanı hem Dünyâ’ya daha çok bağlar hem de sonuç olarak âhiretten uzaklaştırıp-kopartır. Çünkü fıtrata, doğala ve normâla uygun olan hayat ancak İslâm-merkezli yaşamakla olur. Dünyâ’yı ıskalamamak uğruna hayâtı ıskalamak, şeytanın, nefsin ve tâğutların yoluna ve yönlendirmesine girerek haz, zevk, keyif, eğlence, konfor ve rahatlık merkezinde yaşamayı kutsamaya neden olur.   

 

Îman zaafiyetinin en önemli göstergesi, “Dünyâ’yı ıskalama korkusu”dur. Dünyâ’yı ıskalamaktan korkanlar hayâtı ıskaladıkları için, hayâtın varlığının amacını ıskalamakta, sonuçta da İslâm-merkezli hayâtı, dolayısı ile îmânı ve âhireti ıskalamaktadırlar. Zîrâ dediğimiz gibi, hayâtı ıskalamak “insânî ve İslâmî hayâtı ıskalamak” demektir.  

 

Modern insan, Dünyâ’yı ıskalamamak için hayâtı, dolayısı ile dîni, îmânı ve âhireti ıskalayan kişidir. Modern insanın hâl-i pür melâlinin, perişanlığının ve rezilliğinin nedeni budur.

 

İnsan târih-boyunca hayâtı; cehâlet, bâtıl din ve düşünceler, felsefe, modern-bilim ve teknoloji, beşerî ideolojiler, mal-mülk tutkusu, hattâ eğitim-okul, iş-başarı vs. gibi nedenlerle ıskalamıştır ve ıskalamaktadır. Modern insan, hayâtı ıskalamakla tecrübeyi, farkındalığı, Allah’ı, âhireti, gaybı, vahyi-Kur’ân’ı, Peygamber’i-Sünnet’i, dolayısıyla adâleti-eşitliği, hakkı-hakîkati, takvâyı-ahlâkı, iyiliği-tevhidi ve Allah’ın rızâsını ve cenneti ıskalamaktadır.

 

Dünyâ’ya mı yoksa âhirete mi daha bağlı olduğunuz, hangisini riske atmaktan ve ıskalamaktan daha çok korktuğunuzun oranına göre belli olur.

 

Hayâtı ıskalamak demek, Dünyâ-hayâtı ile birlikte âhiret-hayâtını da ıskalamak demektir:

 

“…İnsanlardan öylesi vardır ki: ‘Rabbimiz, bize Dünyâ’da ver’ der; (böylelerinin) âhirette nasibi yoktur” (Bakara 200).

 

“Kim âhiret ekinini isterse, Biz ona kendi ekininde arttırmalar yaparız. Kim dünyâ ekinini isterse, ona da ondan veririz; ancak onun âhirette bir nasibi yoktur” (Şûrâ 20). 

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Aralık 2024

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder