29 Aralık 2023 Cuma

Klâsik Mitoloji, Modern Mitoloji

 

“Sizin Allah’tan başka taptıklarınız, Allah’ın kendileri hakkında hiç-bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah’ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler” (Yûsuf 40).

 

Mitoloji: Fransızca mythologie “efsâneler manzûmesi” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca mythología “efsâne anlatımı” sözcüğünden alıntıdır.

 

Vahiy dışındaki yada vahye aykırı olan her-şey mitolojidir veyâ mitoloji kökenlidir. Mitoloji “esâtîru’l evvelin” yâni “öncekilerin masalları”dır. Fakat mitoloji kökenli yada mitoloji-merkezli olan putperestler bu sözü hep vahiy ile ortaya konan İslâm vahyi için söylemişlerdir. Zîrâ İslâm vahyi, mitolojinin mitoloji ve boş sözler olduğunu çok net olarak ifşâ etmiş ve açığa çıkarmıştır-çıkarmaktadır.

 

Mitoloji târihte kalmış değildir ve her zaman olduğu gibi günümüzde de devâm etmektedir. Hattâ günümüzün modern dünyâsında mitoloji, hiç olmadığı oranda yoğundur. “Esâtîru’l evvelin” yâni “öncekilerin masalları”dır olduğu gibi “esâtîru’l âhirin” yâni “şimdinin masalları” da vardır. Klâsik mitoloji olduğu gibi modern mitoloji de vardır. Fakat tek hak ve hakîkat olan İslâm’dan yâni “sâdece Allah’a olan teslîmiyet”ten kopup da Allah dışındaki şeyleri kutsamaya başlayanlar ve bu kutsamanın içinde olanların, bildiklerinin ve yaptıklarının mitoloji olduğunu anlamaları ve görmeleri pek mümkün değildir. Çünkü mitolojide de ilginç ve etkileyici anlatımlar ve yorumlar vardır ve ilgi çekici ve eğlendirici yönler vardır. Üstelik tüm mitolojilerde olduğu gibi, mitoloji birilerinin işine yaramakta ve siyâsiler halkı mitoloji ile avutmakta, iknâ etmekte ve birileri de mitoloji üzerinden çıkarlar elde etmektedir. Sokrates işte bu duruma çomak soktuğu için îdam ile mahkûm edilmiştir. 

 

Mitoloji putperestliktir. Klâsik anlamdaki mitolojide; hiç-bir şeye güç yetiremeyen hayâlî yada gerçek kişilere ve varlıklara, masallara ve anlatılara, destanlara, hikâyelere, dağlara-taşlara, denizlere-göllere, Ay’a, yıldızlara ve Güneş’e, ağaçlara, hayvanlara, kurda-kuşa, bitkilere, göğe, yere, suya, güne-geceye, lîderlere, ete, kana, kemiğe, kaşa, göze, boya, posa, silaha vs. tapılırken ve bunlar kutsallaştırılırken, modern anlamdaki mitolojide ise; insana, akla, beyne, maddeye, doğaya, eşyâya, Güneş’e (Güneş-merkezlilik), Ay’a (Ay’a gitmek), yıldızlara, galaksilere (Samanyolu), uzaya ve uzaylılara, makineye ve makine ürünü üretimlere, modern-bilime ve teknolojiye, Allahsız teorilere (Big-Bang, Evrim Teorisi vb.), ideoloji ve izmlere (lâiklik, sekülerizm, kapitâlizm, komünizm, sosyalizm, liberâlim, sınırsız özgürlük, feminizm, cumhûriyet, demokrasi, modernizm, post-modernizm, post-truth, meta-vers, yapay zekâ vs.), “ata”ların her türüne, ulusa, ırka, millete, vatana, bayrağa, ulusal marşa, millî bayramlara, yılbaşına, sevgililer gününe, anneler-babalar gününe, öğretmenler gününe, doğum gününe, ölüm gününe, mevlide, kandillere, ölünün yedisi, kırkı, elli ikisine, eve, eşyâya, arabaya, işe, paraya, makam ve mevkiye, mezhebe, meşrebe, târikatlara, cemaatlere, hiziplere, partilere, gruplara, kadına, şehvete, şöhrete, servete, siyâsete, hıza , hazza, zevke, neşeye, eğlenceye kısaca Allah’ı, âhireti, gaybı, vahyi, sünneti, İslâm’ı, peygamberleri, hakkı, hakîkati, ahlâkı, adâleti, eşitliği ve tevhidi hesâba katmayan ve tınlamayan şeyleri kutsallaştırıp tapmaktadır. Oysa bunların tümü ve tamâmı mitolojidir. Bunların hiç-biri kendilerine verilen değeri hak etmemektedirler. Fakat şeytan, nefs ve tâğutlar bunları modern mitolojiler olarak kutsal göstermektedir. Şeytan insanları işte bunlarla kandırmakta ver oyalamaktadır:

 

“Onları -ne olursa-olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah’ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim’. Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost (velî) edînirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrâna uğramıştır. (Şeytan) Onlara vaâd ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey vâdetmez” (Nîsâ 19-20).

 

Allah Kur’ân’da mitolojiye ve hurâfelere karşı bizi şöyle uyarmaktadır:

 

“De ki: Size yarara da, zarara da güç yetirmeyen Allah’tan başka şeylere mi tapıyorsunuz?. Oysa Allah, işitendir, bilendir” (Mâide 76).

 

Mitoloji, târihte kalmış ve bitmiş değildir. Mitoloji de modernleşmiştir. Ortalık bu “modern mitolojinin tanrıları” ile tıka-basa dolmuş durumdadır. Batı uygarlığının kaynağı Roma ve Yunan mitolojisidir. Onlar da mitolojiyi başka yerlerden almışlar ve üretip geliştirmişlerdir. Bu bağlamda batı uygarlığı müthiş bir gericiliktir. Mitoloji-merkezli olan Yunan dil, kültür ve felsefesi ile Roma siyâsetinin güncelleştirilmiş şekli olan batı uygarlığı ve modernizm denen illet de bu nedenle, aslında “modern mitoloji”dir. Modernizm tüm Dünyâ’yı kuşattığı için günümüzde tüm Dünyâ ve insanların büyük çoğunluğu mitoloji içinde ve mitolojiye göre yaşamaktadır. Klâsik yada modern anlamdaki mitoloji, hakîkatin tek yolu olan İslâm karşısında hep vâr olmuştur ve olacaktır. İmtihan ve hak-bâtıl savaşı da işte her zaman mitoloji ve İslâm arasında olmuştur, olmaktadır ve olacaktır.

 

Mitoloji hemen-hemen insanlıkla yaşıttır fakat mitoloji daha ziyâde Yunan ile birlikte yoğunlaşmıştır. billurlaşmıştır. Yunan ve batı aklı mitolojiye dayanır. Milet’li doğa bilginlerinden önce bir şey “mitolojiye göre” açıklanırken, bu kişilerle birlikte “akla göre” açıklanmaya başladı. Aslında buna, doğa bilginlerinden önce “eski mitolojiye göre”, bunlardan sonra ise “yeni mitolojiye göre” açıklanmaya başlamıştır denilmelidir. Çünkü Allah’ın hesâba katılmadığı ve hakka aykırı olan ve uygun olmayan her-şey mecbûren bâtıl ve mitoloji olmaya mahkûmdur. Çünkü Allah’a dayanmadan yapılan her açıklama mitolojiye dayanır. Bir sınırı olan akla göre yapılan açıklamalar birer mitolojidir. Zîrâ “sınırlı olan” şey ancak mitoloji üretebilir. Hakîkat ise ancak Allah’ın indirdiği ve bildirdiğidir.

 

Bir yazıda şöyle denir: “Ateizmin kökenlerinin Antik Yunan’a dayanmasının sebebi natürâlizm ve ateizm arasındaki bağdan kaynaklanmaktadır. Onun kökenini kavramak için natürâlizmin kökenini kavramak gerekir. Natürâlizm ise M.Ö. 6.yy’a âit Sokrates-öncesi Milet’li filozoflara dayanmaktadır. Bunlar ise, Tales, Anaximander ve Anaximenes’dir. Bu filozoflar mitleri natürâlistler lehine reddeden ilk kişilerdi. Daha önceleri, Dünyânın kökenleri ve işlevleri mitlerle açıklanırken, Milet’li filozoflar, doğanın insan aklının kavrayabileceği kânunlara göre yönetilen kendi içinde bir sistem olarak anlaşılabileceğine dâir devrimsel bir fikirle ortaya çıktılar. Bu ortaya çıkışla berâber artık doğanın nasıl işlediğini anlamak için doğanın dışındaki şeylere ihtiyaç kalmamıştı. Cevapların hepsi zâten doğanın içinde vardı”. Fakat hesâba katılmayan şey şudur ki, mitoloji de zâten doğaya bakarak ve doğanın etkisiyle ortaya çıkmış bir şeydir. Klâsik mitoloji “doğaya göre” olduğu gibi modern mitoloji de “doğaya göre” olan şeydir. Çünkü üçüncü bir şık yoktur. Bir tasavvur, duygu, düşünce, söylem ve amel-eylem ya Allah’a göre yada insana, yâni akla, mitolojiye, doğaya, maddeye eşyâya göre olur.   

 

Ege Denizi havzasında yaşayan insanlar nedense, bir türlü dengeyi sağlayacak bir inanışa sâhip olamamışlar ve aklı bir türlü doğru istikâmette kullanamamışlardır. Bu durum hâlen de sürmektedir. Klâsik mitolojide, varlığı ve olayları aklı yok sayacak şekilde açıkladıkları için sapkınlığa ve sapıklığa düşerlerken, modern mitolojide ise, aklı ilahlaştırarak açıklamalar yapmaktadırlar ve yine sapkınlığa ve sapıklığa düşmektedirler. Böylece dengesizlik devâm etmektedir.

 

Yunan ve Roma’ya dayananlar,Aklı kullanmadıklarında klâsik mitolojiyi, aklı ilahlaştırdıklarında ise modern mitolojiyi ortaya çıkarmışlardır. Çünkü değişmez bir kânundur; aklı şeytan ve nefs-merkezli kullandığınızda mitoloji ve dolayısı ile küfür, şirk ve saçmalık ortaya çıkarken, aklı vahiy-merkezli kullandığınızda ise hak-hakîkat, adâlet-eşitlik, ahlâk ve tevhid ortaya çıkar. İnsanlar vahye yöneldiklerinde mitolojiyi terk ederek İslâm’a sarılırken, İslâm’dan vazgeçtiklerinde ise mitolojiye dönerler ve yeni mitolojiler üretirler.

 

Mitoloji ona inananlar ve mitolojinin içinde olanlar için çok saçma bir şey değildir. Mitolojinin içinde olan insanlar, klâsik zamanlarda klâsik mitolojiyi saçma bulmayanlar gibi modern zamanlarda da modern mitolojiyi saçma bulmayanlar ve hattâ modern mitolojiyi “en ileri gelişmişlik seviyesi” olarak görmektedirler. Böyle düşünülmesinin nedeni elbette dinden kopmuş olmak ve modern-bilim ve teknolojidir. Dinden kopulduğunda, üçüncü bir şık olmadığı için mecbûren insanı, yâni aklı, mitolojiyi, doğayı, maddeyi, eşyâyı modern-bilim ve teknolojiyi merkeze almak kaçınılmaz olacaktır.

 

Oysa modern-bilim ve teknoloji de, Allah’ı hesâba katmayan her-şeyde olduğu gibi ancak mitoloji üretebilirler. Mitoloji sürekli değiştirilip yenilenmeyi ve sürekli yeni şeyler uydurulmasını gerektirdiği için, modern mitolojiler olan modern-bilim ve teknoloji de sürekli değiştirilip yenilenmeyi yanında taşımaktadır. Çünkü Allah’ı hesâba katmayan dolayısıyla kesin, net ve doğru bilginin peşinden gitmeyenler mecbûren masallar, yalanlar ve saçmalıklar olan mitolojiler için sürekli olarak yenilikler ortaya koymak zorundadırlar. Ne ağır bir bedel!.

 

Oysa modern-bilim ve teknoloji de mitolojidir ve mitoloji yâni hurâfe üretir. Modern-bilimin teorileri tam bir mitolojidir, hurâfedir. Big-Bang Teorisi, Evrim Teorisi, Kâinâtın Genişleme Teorisi, Einstein’in Teorileri, Yerçekimi Teorisi vs. hep birer mitolojidir. Big-Bang Teorisi, bilimsel bir mitolojidir. Big-Bang Teorisi ve Evrim Teorisi sürecinde anlatılanlar, 300-500 yada 1.000 yıl sonra hurâfe ve mitoloji olarak görülecek ve anlatılacak olan masallardır. İnsanların bunlar hakkında bilgi sâhibi olmamasına rağmen bu teorilerin -sözde- doğruluğuna sonsuz bir güven duymalarıyla, klâsik mitolojiye inanan klâsik insanların Zeus’a, Hades’e, Afrodit’e, Apollon’a vs. ve bunların hayat-hikâyelerine inanması arasında hiç-bir fark yoktur. Çünkü ikisi de saçmalık bakımından aynıdır. İkisi de masa-başında üretilmiş olan hikâyeler ve hurâfelerdir. Yoksa görülen ve gözlemlenen bir şey yoktur. Bakın; astroloji ne kadar saçma ve boş bir şeyse ve hiç-bir geçerliliği yoksa, astronomi de aynen öyledir. Astrolojinin söylediği; “kova burcunda bir Merkür retrosu yaşayacağız” sözü ne kadar boş ve saçma ise, “bir milyon ışık-yılı uzaklıkta suyu olan bir gezegen keşfedildi” sözü de o kadar boş ve saçmadır. İkisi de yalandır, hurâfedir ve mitolojidir.

 

Astrolojinin saçmalıklarına inanmak ve astrolojiye göre konum almak şirk olduğu gibi, astronominin saçmalıklarına inanmak ve ona göre düşünmek ve konum almak da şirktir. Modern-bilimin ve akıl-çağının Dünyâ’ya yeni ve doğru bir şey sunduğu ve bir devrim yaptığı falan yoktur. Çünkü modern-bilimin Dünyâ-dışı verilerinin %95’i, Dünyâ-içi verilerinin ise %65’i eksik, yanlış ve saçmadır. Bu oranlar zâten astroloji için de geçerlidir. Modern-bilim yeni bir bakış-açısı değil, modernleştirilmiş bir mitoloji sunmaktadır. Eskiden mitoloji denilen şeye şimdilerde modern-bilim (bilim değil) demektedirler. Mitoloji modernleşince modern-bilim olarak gözükmektedir. Olan şey budur.

 

“Haberiniz olsun; şüphesiz göklerde kim var, yerde kim var, tümü Allah’ındır. Allah’tan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte) uymazlar. Onlar yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak ‘zan ve tahminde bulunarak’ yalan söylemektedirler” (Yûnus 66).

 

Târih boyunca savaş ve mücâdele, hak-bâtıl savaşıdır ki bunun görünümü her zamana İslâm ve mitoloji üzerinden olmuştur.

 

Câhil toplumları kontrol etmek için dâima yeni mitolojilere ihtiyaç duyulur. Her grup ve devlet, kendi mitolojisini uydurarak varlığını devâm ettirebilir.

 

Müslümanların “Yunan felsefesi”ni almalarına rağmen “Yunan mitolojisi”ni almamalarının nedeni, masalın değil, ilmin peşinde olmalarıydı. Fakat felsefeyi de abartmasalardı iyiydi.

 

Post-modernizm, “modern mitoloji”dir. Post-modernizmde, herkes ve her-şey doğrudur, herkes ilahlaşmış ve mitolojik bir kahraman ve tanrı olmuştur.

 

Dînin etkisinin zayıfladığı yerlerde klâsik yada modern anlamda mitolojiler oluşmaya başlar. Mitolojiler bu-şekilde ortaya çıkar. O-hâlde ya hak-din vardır yada mitoloji.

 

Hakîkatin peşinde olmayan insanlar, masal ve mitolojiye ihtiyaç duymaya başlarlar.

 

Modern mitoloji, modern-bilim ve teknolojiden oluşur.

 

Tasavvuf, târikat ve mistisizm birer mitolojidir.

 

Gerek klâsik gerekse modern mitoloji insana dayanır ve zâten insan ürünüdür ve insan-merkezlidir. Eski mitolojiye inananlar da sapkındır yeni mitolojiye inananlar da sapkındır ve aslında birer ateisttirler. Çünkü onlar Allah’a değil, hep kendi uydurduklarına inanırlar.

 

Klâsik mitolojinin tanrıları nasıl ki birer “put” idiyse modern mitolojinin tanrıları da birer puttur. Zâten mitoloji bir putçuluktur.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Aralık 2023

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder