“Sizin Allah’tan başka
taptıklarınız, Allah’ın kendileri hakkında hiç-bir delil indirmediği, sizin ve
atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca
Allah’ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru
din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler” (Yûsuf 40).
Mitoloji: Fransızca mythologie “efsâneler manzûmesi” sözcüğünden alıntıdır. Bu
sözcük Eski
Yunanca mythología “efsâne anlatımı” sözcüğünden alıntıdır.
Vahiy
dışındaki yada vahye aykırı olan her-şey mitolojidir veyâ mitoloji kökenlidir.
Mitoloji “esâtîru’l evvelin” yâni “öncekilerin masalları”dır. Fakat mitoloji
kökenli yada mitoloji-merkezli olan putperestler bu sözü hep vahiy ile ortaya
konan İslâm vahyi için söylemişlerdir. Zîrâ İslâm vahyi, mitolojinin mitoloji
ve boş sözler olduğunu çok net olarak ifşâ etmiş ve açığa
çıkarmıştır-çıkarmaktadır.
Mitoloji
târihte kalmış değildir ve her zaman olduğu gibi günümüzde de devâm etmektedir.
Hattâ günümüzün modern dünyâsında mitoloji, hiç olmadığı oranda yoğundur.
“Esâtîru’l evvelin” yâni “öncekilerin masalları”dır olduğu gibi “esâtîru’l âhirin”
yâni “şimdinin masalları” da vardır. Klâsik mitoloji olduğu gibi modern
mitoloji de vardır. Fakat tek hak ve hakîkat olan İslâm’dan yâni “sâdece
Allah’a olan teslîmiyet”ten kopup da Allah dışındaki şeyleri kutsamaya
başlayanlar ve bu kutsamanın içinde olanların, bildiklerinin ve yaptıklarının
mitoloji olduğunu anlamaları ve görmeleri pek mümkün değildir. Çünkü mitolojide
de ilginç ve etkileyici anlatımlar ve yorumlar vardır ve ilgi çekici ve
eğlendirici yönler vardır. Üstelik tüm mitolojilerde olduğu gibi, mitoloji
birilerinin işine yaramakta ve siyâsiler halkı mitoloji ile avutmakta, iknâ
etmekte ve birileri de mitoloji üzerinden çıkarlar elde etmektedir. Sokrates
işte bu duruma çomak soktuğu için îdam ile mahkûm edilmiştir.
Mitoloji putperestliktir.
Klâsik anlamdaki mitolojide; hiç-bir şeye güç yetiremeyen hayâlî yada gerçek
kişilere ve varlıklara, masallara ve anlatılara, destanlara, hikâyelere,
dağlara-taşlara, denizlere-göllere, Ay’a, yıldızlara ve Güneş’e, ağaçlara,
hayvanlara, kurda-kuşa, bitkilere, göğe, yere, suya, güne-geceye, lîderlere,
ete, kana, kemiğe, kaşa, göze, boya, posa, silaha vs. tapılırken ve bunlar kutsallaştırılırken,
modern anlamdaki mitolojide ise; insana, akla, beyne, maddeye, doğaya, eşyâya,
Güneş’e (Güneş-merkezlilik), Ay’a (Ay’a gitmek), yıldızlara, galaksilere
(Samanyolu), uzaya ve uzaylılara, makineye ve makine ürünü üretimlere,
modern-bilime ve teknolojiye, Allahsız teorilere (Big-Bang, Evrim Teorisi vb.),
ideoloji ve izmlere (lâiklik, sekülerizm, kapitâlizm, komünizm, sosyalizm,
liberâlim, sınırsız özgürlük, feminizm, cumhûriyet, demokrasi, modernizm,
post-modernizm, post-truth, meta-vers, yapay zekâ vs.), “ata”ların her türüne,
ulusa, ırka, millete, vatana, bayrağa, ulusal marşa, millî bayramlara,
yılbaşına, sevgililer gününe, anneler-babalar gününe, öğretmenler gününe, doğum
gününe, ölüm gününe, mevlide, kandillere, ölünün yedisi, kırkı, elli ikisine,
eve, eşyâya, arabaya, işe, paraya, makam ve mevkiye, mezhebe, meşrebe,
târikatlara, cemaatlere, hiziplere, partilere, gruplara, kadına, şehvete,
şöhrete, servete, siyâsete, hıza , hazza, zevke, neşeye, eğlenceye kısaca
Allah’ı, âhireti, gaybı, vahyi, sünneti, İslâm’ı, peygamberleri, hakkı,
hakîkati, ahlâkı, adâleti, eşitliği ve tevhidi hesâba katmayan ve tınlamayan
şeyleri kutsallaştırıp tapmaktadır. Oysa bunların tümü ve tamâmı mitolojidir.
Bunların hiç-biri kendilerine verilen değeri hak etmemektedirler. Fakat şeytan,
nefs ve tâğutlar bunları modern mitolojiler olarak kutsal göstermektedir.
Şeytan insanları işte bunlarla kandırmakta ver oyalamaktadır:
“Onları -ne olursa-olsun-
şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin
olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah’ın yarattığını
değiştirmelerini emredeceğim’. Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost (velî)
edînirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrâna uğramıştır. (Şeytan) Onlara vaâd
ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir
aldanıştan başka bir şey vâdetmez”
(Nîsâ 19-20).
Allah Kur’ân’da mitolojiye
ve hurâfelere karşı bizi şöyle uyarmaktadır:
“De ki: Size yarara da,
zarara da güç yetirmeyen Allah’tan başka şeylere mi tapıyorsunuz?. Oysa Allah,
işitendir, bilendir” (Mâide 76).
Mitoloji, târihte kalmış ve
bitmiş değildir. Mitoloji de modernleşmiştir. Ortalık bu “modern mitolojinin
tanrıları” ile tıka-basa dolmuş durumdadır. Batı uygarlığının kaynağı Roma ve
Yunan mitolojisidir. Onlar da mitolojiyi başka yerlerden almışlar ve üretip
geliştirmişlerdir. Bu bağlamda batı uygarlığı müthiş bir gericiliktir.
Mitoloji-merkezli olan Yunan dil, kültür ve felsefesi ile Roma siyâsetinin
güncelleştirilmiş şekli olan batı uygarlığı ve modernizm denen illet de bu
nedenle, aslında “modern mitoloji”dir. Modernizm tüm Dünyâ’yı kuşattığı için
günümüzde tüm Dünyâ ve insanların büyük çoğunluğu mitoloji içinde ve mitolojiye
göre yaşamaktadır. Klâsik yada modern anlamdaki mitoloji, hakîkatin tek yolu olan
İslâm karşısında hep vâr olmuştur ve olacaktır. İmtihan ve hak-bâtıl savaşı da
işte her zaman mitoloji ve İslâm arasında olmuştur, olmaktadır ve olacaktır.
Mitoloji hemen-hemen
insanlıkla yaşıttır fakat mitoloji daha ziyâde Yunan ile birlikte yoğunlaşmıştır.
billurlaşmıştır. Yunan ve batı aklı mitolojiye dayanır. Milet’li doğa bilginlerinden önce bir şey
“mitolojiye göre” açıklanırken, bu kişilerle birlikte “akla göre” açıklanmaya
başladı. Aslında buna, doğa bilginlerinden önce “eski mitolojiye göre”, bunlardan
sonra ise “yeni mitolojiye göre” açıklanmaya başlamıştır denilmelidir. Çünkü
Allah’ın hesâba katılmadığı ve hakka aykırı olan ve uygun olmayan her-şey
mecbûren bâtıl ve mitoloji olmaya mahkûmdur. Çünkü Allah’a dayanmadan yapılan
her açıklama mitolojiye dayanır. Bir sınırı olan akla göre yapılan açıklamalar birer
mitolojidir. Zîrâ “sınırlı olan” şey ancak mitoloji üretebilir. Hakîkat ise
ancak Allah’ın indirdiği ve bildirdiğidir.
Bir yazıda şöyle denir: “Ateizmin
kökenlerinin Antik Yunan’a dayanmasının sebebi natürâlizm ve ateizm arasındaki
bağdan kaynaklanmaktadır. Onun kökenini kavramak için natürâlizmin kökenini
kavramak gerekir. Natürâlizm ise M.Ö. 6.yy’a âit Sokrates-öncesi Milet’li
filozoflara dayanmaktadır. Bunlar ise, Tales, Anaximander ve Anaximenes’dir. Bu
filozoflar mitleri natürâlistler lehine reddeden ilk kişilerdi. Daha önceleri,
Dünyânın kökenleri ve işlevleri mitlerle açıklanırken, Milet’li filozoflar,
doğanın insan aklının kavrayabileceği kânunlara göre yönetilen kendi içinde bir
sistem olarak anlaşılabileceğine dâir devrimsel bir fikirle ortaya çıktılar. Bu
ortaya çıkışla berâber artık doğanın nasıl işlediğini anlamak için doğanın
dışındaki şeylere ihtiyaç kalmamıştı. Cevapların hepsi zâten doğanın içinde
vardı”. Fakat hesâba katılmayan şey şudur ki, mitoloji de zâten doğaya bakarak
ve doğanın etkisiyle ortaya çıkmış bir şeydir. Klâsik mitoloji “doğaya göre”
olduğu gibi modern mitoloji de “doğaya göre” olan şeydir. Çünkü üçüncü bir şık
yoktur. Bir tasavvur, duygu, düşünce, söylem ve amel-eylem ya Allah’a göre yada
insana, yâni akla, mitolojiye, doğaya, maddeye eşyâya göre olur.
Ege Denizi havzasında
yaşayan insanlar nedense, bir türlü dengeyi sağlayacak bir inanışa sâhip
olamamışlar ve aklı bir türlü doğru istikâmette kullanamamışlardır. Bu durum
hâlen de sürmektedir. Klâsik mitolojide, varlığı ve olayları aklı yok sayacak
şekilde açıkladıkları için sapkınlığa ve sapıklığa düşerlerken, modern
mitolojide ise, aklı ilahlaştırarak açıklamalar yapmaktadırlar ve yine sapkınlığa
ve sapıklığa düşmektedirler. Böylece dengesizlik devâm etmektedir.
Yunan ve Roma’ya dayananlar,Aklı
kullanmadıklarında klâsik mitolojiyi, aklı ilahlaştırdıklarında ise modern
mitolojiyi ortaya çıkarmışlardır. Çünkü değişmez bir kânundur; aklı şeytan ve
nefs-merkezli kullandığınızda mitoloji ve dolayısı ile küfür, şirk ve saçmalık
ortaya çıkarken, aklı vahiy-merkezli kullandığınızda ise hak-hakîkat,
adâlet-eşitlik, ahlâk ve tevhid ortaya çıkar. İnsanlar vahye yöneldiklerinde
mitolojiyi terk ederek İslâm’a sarılırken, İslâm’dan vazgeçtiklerinde ise
mitolojiye dönerler ve yeni mitolojiler üretirler.
Mitoloji ona inananlar ve
mitolojinin içinde olanlar için çok saçma bir şey değildir. Mitolojinin içinde
olan insanlar, klâsik zamanlarda klâsik mitolojiyi saçma bulmayanlar gibi
modern zamanlarda da modern mitolojiyi saçma bulmayanlar ve hattâ modern
mitolojiyi “en ileri gelişmişlik seviyesi” olarak görmektedirler. Böyle
düşünülmesinin nedeni elbette dinden kopmuş olmak ve modern-bilim ve
teknolojidir. Dinden kopulduğunda, üçüncü bir şık olmadığı için mecbûren
insanı, yâni aklı, mitolojiyi, doğayı, maddeyi, eşyâyı modern-bilim ve
teknolojiyi merkeze almak kaçınılmaz olacaktır.
Oysa modern-bilim ve
teknoloji de, Allah’ı hesâba katmayan her-şeyde olduğu gibi ancak mitoloji
üretebilirler. Mitoloji sürekli değiştirilip yenilenmeyi ve sürekli yeni şeyler
uydurulmasını gerektirdiği için, modern mitolojiler olan modern-bilim ve
teknoloji de sürekli değiştirilip yenilenmeyi yanında taşımaktadır. Çünkü
Allah’ı hesâba katmayan dolayısıyla kesin, net ve doğru bilginin peşinden
gitmeyenler mecbûren masallar, yalanlar ve saçmalıklar olan mitolojiler için
sürekli olarak yenilikler ortaya koymak zorundadırlar. Ne ağır bir bedel!.
Oysa modern-bilim ve
teknoloji de mitolojidir ve mitoloji yâni hurâfe üretir. Modern-bilimin teorileri
tam bir mitolojidir, hurâfedir. Big-Bang Teorisi, Evrim Teorisi, Kâinâtın
Genişleme Teorisi, Einstein’in Teorileri, Yerçekimi Teorisi vs. hep birer
mitolojidir. Big-Bang Teorisi, bilimsel bir mitolojidir. Big-Bang Teorisi ve
Evrim Teorisi sürecinde anlatılanlar, 300-500 yada 1.000 yıl sonra hurâfe ve
mitoloji olarak görülecek ve anlatılacak olan masallardır. İnsanların bunlar
hakkında bilgi sâhibi olmamasına rağmen bu teorilerin -sözde- doğruluğuna
sonsuz bir güven duymalarıyla, klâsik mitolojiye inanan klâsik insanların
Zeus’a, Hades’e, Afrodit’e, Apollon’a vs. ve bunların hayat-hikâyelerine
inanması arasında hiç-bir fark yoktur. Çünkü ikisi de saçmalık bakımından
aynıdır. İkisi de masa-başında üretilmiş olan hikâyeler ve hurâfelerdir. Yoksa
görülen ve gözlemlenen bir şey yoktur. Bakın; astroloji ne kadar saçma ve boş
bir şeyse ve hiç-bir geçerliliği yoksa, astronomi de aynen öyledir. Astrolojinin söylediği; “kova burcunda
bir Merkür retrosu yaşayacağız” sözü ne kadar boş ve saçma ise, “bir milyon
ışık-yılı uzaklıkta suyu olan bir gezegen keşfedildi” sözü de o kadar boş ve
saçmadır. İkisi de yalandır, hurâfedir ve mitolojidir.
Astrolojinin saçmalıklarına inanmak ve astrolojiye göre konum almak şirk
olduğu gibi, astronominin saçmalıklarına inanmak ve ona göre düşünmek ve konum
almak da şirktir. Modern-bilimin ve
akıl-çağının Dünyâ’ya yeni ve doğru bir şey sunduğu ve bir devrim yaptığı falan
yoktur. Çünkü modern-bilimin Dünyâ-dışı verilerinin %95’i, Dünyâ-içi verilerinin
ise %65’i eksik, yanlış ve saçmadır. Bu oranlar zâten astroloji için de
geçerlidir. Modern-bilim yeni bir bakış-açısı değil, modernleştirilmiş bir
mitoloji sunmaktadır. Eskiden mitoloji denilen şeye şimdilerde modern-bilim
(bilim değil) demektedirler. Mitoloji modernleşince modern-bilim olarak
gözükmektedir. Olan şey budur.
“Haberiniz olsun;
şüphesiz göklerde kim var, yerde kim var, tümü Allah’ındır. Allah’tan başkasına
tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte) uymazlar. Onlar
yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak ‘zan ve tahminde bulunarak’ yalan
söylemektedirler” (Yûnus 66).
Târih
boyunca savaş ve mücâdele, hak-bâtıl savaşıdır ki bunun görünümü her zamana
İslâm ve mitoloji üzerinden olmuştur.
Câhil
toplumları kontrol etmek için dâima yeni mitolojilere ihtiyaç duyulur. Her grup
ve devlet, kendi mitolojisini uydurarak varlığını devâm ettirebilir.
Müslümanların “Yunan
felsefesi”ni almalarına rağmen “Yunan mitolojisi”ni almamalarının nedeni,
masalın değil, ilmin peşinde olmalarıydı. Fakat felsefeyi de abartmasalardı
iyiydi.
Post-modernizm, “modern
mitoloji”dir. Post-modernizmde, herkes ve her-şey doğrudur, herkes ilahlaşmış
ve mitolojik bir kahraman ve tanrı olmuştur.
Dînin etkisinin zayıfladığı
yerlerde klâsik yada modern anlamda mitolojiler oluşmaya başlar. Mitolojiler
bu-şekilde ortaya çıkar. O-hâlde ya hak-din vardır yada mitoloji.
Hakîkatin peşinde olmayan
insanlar, masal ve mitolojiye ihtiyaç duymaya başlarlar.
Modern mitoloji,
modern-bilim ve teknolojiden oluşur.
Tasavvuf, târikat ve
mistisizm birer mitolojidir.
Gerek klâsik gerekse modern
mitoloji insana dayanır ve zâten insan ürünüdür ve insan-merkezlidir. Eski
mitolojiye inananlar da sapkındır yeni mitolojiye inananlar da sapkındır ve
aslında birer ateisttirler. Çünkü onlar Allah’a değil, hep kendi uydurduklarına
inanırlar.
Klâsik mitolojinin tanrıları
nasıl ki birer “put” idiyse modern mitolojinin tanrıları da birer puttur. Zâten
mitoloji bir putçuluktur.
En doğrusunu sâdece Allah
bilir.
Hârûn Görmüş
Aralık 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder