“Yaratan Rabbinin adıyla
oku!” (Alâk 1).
“Gerçek şu ki, bu,
Süleyman’dandır ve ‘Şüphesiz Rahmân ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla’
(başlamakta)dır” (Neml 30).
İnsanlık-târihi, bir sözün
yada bir işin kimin yada neyin adına yapılacağının mücâdelesinin verildiği ve
savaşımının yapıldığı târihidir. Söylenecek söz yada yapılacak olan bir iş, âlemlerin
rabbi olan Allah adına mı yoksa bir kişinin yada bir şeyin adına ve adıyla mı
olacak?. Tüm mesele budur, bütün kavga bu sebeple çıkmaktadır: Allah’a göre mi
olacak?, yoksa insana göre mi olacak?.
Tüm kâinat mutlak ve kesin
anlamda Allah adına ve adıyla hareket eder. Zâten o muhteşem âhenge, düzene, nizâma
ve döngüye sâhip olması ve bunu sürdürebilmesi, Allah adına-adıyla hareket
ettiği içindir. Dünyâ da öyledir; dağlar taşlar, denizler, göller, ormanlar,
ağaçlar, bitkiler, sebzeler meyveler, hayvanlar, hattâ insanın fizîkî yapısı ve
işleyişi hep Allah adına ve Allah adıyla olur. Yâni aslında her-şey Allah
adına-adıyladır yâni Allah’a göre hareket etmektedir. Şu koca kâinatta Allah adına
ve adıyla hareket etmeyen tek varlık insandır. Zâten Dünyâ’da -aynen kâinattaki
gibi bir düzenin, nizâmın, âhengin ve döngünün kurulamamasının, adâletin,
eşitliğin ve ahlâkın “herkes için” sağlanamamasının insanın Allah adına-adıyla
hareket etmemesi yada “sâdece Allah adına-adıyla” hareket etmemesinden dolayıdır.
İnsanın Allah adına-adıyla düşünmemesi, konuşmaması ve hareket etmemesi nedeniyle
Dünyâ’da sürekli yeni zorluklar ortaya çıkmakta ve insanların çoğu maddî ve
mânevî olarak çökerek mazlûmiyet içinde yaşamaktadır.
İnsanlar ikiye ayrılır: 1-
Allah adına-adıyla iş yapanlar; 2- Allah’tan başkası adına-adıyla iş yapanlar.
Tüm imtihan bunun üzerine kuruludur.
Okumayı “Yaratan Rabbinin
adıyla” yapmak önemlidir. İnsanlar okumayı Allah adına yapmadıkları için
düşünceleri, söylemleri ve eylemleri de Allah adına-adıyla olmuyor.
Aslında insan ya Allah adına
ve Allah adıyla düşünüyor, konuşuyor ve edip-eğliyordur yada insan adına-adıyla.
Üçüncü bir seçenek yoktur. Çünkü şeytan insan ile uğraşır, nefs insandadır,
tâğutlar insandır, sistem, felsefe, düşünce ve ideolojileri insan
belirlemiştir, bâtıl dinleri insan îcâd etmiştir, doğal olmayan bir şeyi insan
üretmiştir. Dünyâ’da doğal olmayan ne varsa insan ürünüdür. Yâni Allah adına ve
adıyla değilse, kim ve ne adına-adıyla konuşulursa-konuşulsun, kim ve ne adına-adıyla
yapılırsa-yapılsın aslında insan adına ve adıyla konuşulmuştur ve yapılmıştır. Üçüncü
bir şık yoktur. İnsan ya ilâhî olana yada beşerî olana göre söyler ve yapar.
Allah adına ve adıyla
olmayınca, insanların; doğumları, yemeleri, içmeleri, giymeleri, gezmeleri,
gördükleri, izledikleri, eğitimleri, sevinçleri, üzüntüleri, korkuları, cesâretleri,
ağlamaları, gülmeleri, endişeleri, güven duyguları, sevgileri, düşmanlıkları,
evlilikleri, evleri, arabaları, eşyâları, işleri, okumaları, araştırmaları,
düşünceleri, fikirleri, konuşmaları, yazmaları, eğlenmeleri, hayâlleri,
umutları, sağlıkları, tedâvileri, inançları, inkârları, savaşları, barışları ve
en sonunda da ölümleri yâni kısaca tüm hayatları hep şeytan, nefs ve tâğutların
etkisine ve dürtmesine çok açık olan insan adına-adıyla yâni “insana göre”
olur. Samîmi mü’minler ise Kur’ân’ın ifâdesiyle kısaca şöyle derler: “De ki:
Şüphesiz benim namazım, ibâdetlerim, dirimim ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan
Allah’ındır” (En-âm 162). Yâni mü’minler tüm hayatlarını Allah adına ve
adıyla yaşarlar.
Beşerî zihniyette; vatan,
millet, ırk, kan, et, kemik, ülke toprak, bayrak “ata”lar gibi şeyler adına
ölürseniz “şehit” olarak kabûl edilirsiniz. Hâlbuki bunlar ancak “kahraman”
olarak kabûl edilebilir. Fakat Allah adına ve adıyla, İslâm için, Kur’ân için
ve peygamber için öldüğünüzde “pisi-pisine ölmüş” gibi görülürsünüz. Bunlar
için ölenler gerici, yobaz, hattâ terörist olarak görülür ve öyle kabûl edilir.
Hattâ hak-hakîkat, adâlet-eşitlik ve ahlâk için ölünce bile yine şehid
sayılmazsınız. Hâlbuki şehitlik İslâmî bir kavramdır ve bir kişinin şehit sayılabilmesi
için Allah adına-adıyla yaşamış ve ölmüş olması şarttır. Fakat modernler “medya
şehidi, spor şehidi, üniforma şehidi, gazeteci şehidi gibi şehitlikler
üretmişlerdir. Gelenekte suda boğularak, yanarak, karın ağrısı vs. gibi
nedenlerle ölenleri şehit olarak kabûl etmesi gibi, bunlar da neredeyse her
öleni şehit îlân edecek duruma gelmişlerdir. İslâm-düşmanı olan nice şehitler(!)
vardır bu ülkede.
Niceleri vardır ki Allah
adına-adıyla iş yaptığını zannederek yada öyle göstererek söylediklerini yada
yaptıklarını meşrûlaştırmak isterler. Hristiyanlar Allah adına Hz. Îsâ’yı
“Allah’ın oğlu” olarak kabûl etmişlerdir. Fakat bunu Allah adına yapmış
olmaları onların yaptıklarını meşrû göstermez:
“Rahmân çocuk edinmiştir
dediler. Andolsun, siz oldukça çirkin bir cesârette bulunup-geldîniz. Neredeyse
bundan dolayı, gökler paramparça olacak, yer çatlayacak ve dağlar yıkılıp
göçüverecekti. Rahmân adına çocuk
öne sürdüklerinden (ötürü bunlar olacaktı). Rahmân (olan Allah)a çocuk edinmek
yaraşmaz” (Meryem 88-92).
Bâzen bir tâğut adına
hareket edenler bir mûcize karşısında bir-anda değişip Allah adına konuşmaya ve
amel-eyleme dönebilirler:
“Mûsâ onlara dedi ki:
‘Atacağınızı atın’. Onlar da, iplerini ve âsâlarını atıverdiler ve: ‘Firavun’un
üstünlüğü adına, hiç tartışmasız, üstün olanlar gerçekten bizleriz’ dediler. Böylelikle Mûsâ da âsâsını bırakıverdi, bir de
(ne görsünler) o, uydurmakta olduklarını yutuveriyor. Anında büyücüler secdeye
kapandılar. (Ve:) ‘âlemlerin Rabbine îman ettik’ dediler. Mûsâ’nın ve Hârûn’un
Rabbine” (Şuârâ 43-48).
Kötülük yapmak isteyenler
bile kendilerinin Allah adına iş yaptıklarını düşünerek kötülükleri yapabilmektedirler:
“Şehirde dokuzlu bir çete
vardı, yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı. Aralarında
Allah adına and içerek, dediler ki: ‘Gece mutlakâ ona ve âilesine bir baskın
düzenleyelim, sonra velîsine: Âilesinin yok oluşuna biz şâhid olmadık,
gerçekten doğruyu söylüyoruz, diyelim’. Onlar hîleli bir düzen kurdu. Biz de
(onların hîlesine karşı) farkında olmadıkları bir düzen kurduk” (Neml 48-50).
Şeytan bile Allah’ın kullarını
azdıracağını söylemiş ve bunun için Allah adına söz vermiştir:
“Dedi ki: Senin izzetin
adına andolsun, ben, onların tümünü mutlakâ kışkırtıp azdıracağım. Ancak onlardan,
muhlîs olan kulların hâriç” (Sâd
82-83).
Kâfirler ve müşrikler hep
“ata”larını tâkip ve taklit ederler ve üstelik bunun Allah’a yaklaşmak için en
iyi araç olduğunu söylerler. Allah adına-adıyla “ata”larına taparlar, onlar adına
da söz söylerler ve iş yaparlar:
“Andolsun! dedi. Rabbinizden
üzerinize iğrenç bir azab ve gazab gerekli kılındı. Allah’ın kendileri hakkında
hiç-bir delil indirmediği ve sizin ile babalarınızın isimlendirdiği (düzüp
uydurduğu) bir-takım isimler (düzme tanrılar ve kurallar) adına mı benimle
mücâdele ediyorsunuz?. Öyleyse bekleyedurun; şüphesiz, ben de sizlerle birlikte
bekleyenlerdenim” (A’raf 71).
“Onlara: ‘Allah’ın
indirdiğine ve elçiye gelin’ denildiğinde, ‘Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey
bize yeter’ derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidâyete ermiyor
idilerse?” (Mâide 104).
Bâzen de çok zor bir durumda
kaldıklarında mecbûren Allah’ın adını anarlar ve sâdece O’na yalvarırlar ve duâ
ederler:
“Karada ve denizde sizi
gezdiren O’dur. Öyle ki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir
rüzgârla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir
rüzgâr gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu
(dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O’na ‘gönülden
katıksız bağlılar (muhlîsler)’ olarak Allah’a duâ etmeye başlarlar: ‘Andolsun
eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız’. Ama
(Allah) onları kurtarınca, hemen haksız yere, yeryüzünde taşkınlığa koyulurlar.
Ey insanlar, sizin taşkınlığınız, ancak kendi aleyhinizedir; (bu)
dünyâ-hayâtının geçici metaıdır. Sonra dönüşünüz bizedir, biz de yaptıklarınızı
size haber vereceğiz” (Yûnus 22-23).
Helal ve temiz olması için,
bir hayvanın kesilmesi Allah adına ve adıyla kesilmiş olması şarttır. Ancak
böyle olduğunda yenilmesi meşrûdur. Ondan başkasının adının anılmamış olması
gerekir:
“De ki: Bana
vahyolunanlar içinde, yiyen bir kimsenin yiyeceği (şeyler) için, ölü eti,
dökülen kan, domuz eti -ki bu gerçekten murdardır- yada Allah’tan başkası adına
kesilmiş bir fısk dışında, haram kılınmış bir şey bulmuyorum. Kim kaçınılmaz
bir ihtiyaçla karşı-karşıya kalırsa, -saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla-
(bu sayılanlardan ölmeyecek kadar yiyebilir). Şüphesiz Rabbin bağışlayandır,
esirgeyendir” (En-âm 145).
“O, size ancak ölüyü,
kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı haram
kıldı. Fakat kim mecbur kalırsa, saldırmamak ve sınırı aşmamak üzere
(yiyebilir). Çünkü gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir” (Nâhl 115).
Cihadın her türlüsüyle cihad
etmek, sâdece Allah adına ve adıyla olursa fayda verir ve meşrû olur:
“Allah adına gerektiği
gibi cihad edin…” (Hacc 78).
Birilerini zannettiği gibi
şefaat birilerinin adına ve adıyla olan bir değildir:
“Yoksa Allah’tan başka
şefaat ediciler mi edindiler?. De ki: ‘Ya onlar, hiç-bir şeye mâlik değillerse
ve akıl da erdiremiyorlarsa?’. De ki: Şefaatin tümü Allah’ındır. Göklerin ve
yerin mülkü O’nundur. Sonra O’na döndürüleceksiniz” (Zümer 43-44).
“Hiç kimsenin hiç kimse
adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin
şefaatinin kabûl edilmeyeceği ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının” (Bakara 123).
Modern-dünyâda,
modern-insanda (müslümanların geneli de dâhil) şu anlayış var:
İslâm/Kur’ân/Sünnet adına yapılan her-şey yanlış; terör-şeytan-tâğut-kapitâlizm-demokrasi
adına yapılan her-şey doğru ve güzel. Yâni Allah adına-adıyla yapılan her-şey
yanlış ama insan adına-adıyla yapılan her-şey doğru.
Bilim adına ortaya atılmış
manşetler “bilim” değildir. Modern yalanlardır. Bilgiyi Allah adına okuyunca
“İslâmî bilim”, madde adına okuyunca “modern-bilim” olur. Üçüncü bir şık
yoktur.
Allah adına ve adıyla
bilgi-bilin ve amel-eylem olmadıkça yâni besmelesiz olunca hiç-bir şey hiç-bir
zaman yoluna geçmeyecek ve insanlar Dünyâ’da da âhirette zorluklar içinde
kalacaklardır.
En doğrusunu sâdece Allah
bilir.
Hârûn Görmüş
Aralık 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder