9 Eylül 2024 Pazartesi

Furyalara Kapılmak

 

“Yoksa insana ‘her dileyip arzu ettiği’ şey mi var?” (Necm 24).

 

Furya: “Bir şeyin olağandan çok daha fazla olması durumu. Herhangi bir şeyin aşırı bolluğu. Popüler ve ilgi çekici olan, akın edilen”. İtalyanca furia “kudurma, çılgınlık, gazap” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Latince aynı anlama gelen furia sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Latince furere “gazaba gelmek, aklı başından gitmek” fiilinden türetilmiştir. Çünkü furya olan şey insanın aklını başından alır ve kişi hırsla o şeyin peşinden koşmaya başlar. 

 

Modernizm bir furya uygarlığıdır. Sürekli olarak yeni furyalar ortaya çıkarır ve bu-arada şeytan modernizmi kullanarak hem insanları oyalar hem de modernizm bundan beslenmiş olur.

 

İnsanlık târihinde düşüncede, üretimde, ticârette, yeme-içme ve giyim-kuşamda furyalar hep olmuştur ve insanlar ortaya çıkan furyalara her zaman kapılmışlardır. Üstelik furyalar çoğu-zaman saçma olur. Furyalar moda özelliği taşıdığı için insanlar birbirlerini görerek o furyaya kapılmaya başlarlar. Herkesin yaptığı şey insanların ilgisini çok çektiği için bir şey kısa sürede furyaya dönüşebilir. Furyaların çoğunun ne kadar saçma oldukları, belli bir zaman sonra yada yeni seçilen bir peygamber ve indirilen vahiyle ortaya çıkar. Bu özellikle düşünsel anlamdaki furya olan bilgiler ve akımlar için geçerlidir. Târih boyunca bir-çok saçma düşünce, furyalaştığı için pek-çok insana tarafından tâkip edilmiş ve bağlanılmıştır. Fakat özellikle modernizm ile birlikte hemen her-şey furya hâline gelmiştir-gelmektedir. Öyle ki bir gecede herhangi saçma bir şey bile furya olabilmektedir.  

 

Furyanın furya olabilmesi için “yeni” olması yada eski bir şeyi yeniden moda yapmakla olur. Yeni olunca, eski olandan ümîdi olmayanlar yada onu ilkel, ve yobazca bulanlar, yeni olana hemen sarılabilmekte ve onu furyalaştırmaktadırlar. Yemede, içmede, giymede, gezmede ve zihinsel olan şeylerde herkes furyalardan birine kapılmaktadır. Bunu fiştekleyen şey ise elbette başta şeytan olmak üzere nefs ve tâğutlardır.

 

Modernizm, hayâtiyetini, klâsik olanı aşağılayarak sürdürür. Zâten “modern” demek, “klâsik olandan, ‘eski’ olandan vazgeçmek, ona aslâ geri dönmemek ve hattâ ondan nefret etmek” demektir. (Hemen bir-öncesi bile modernizm için eskimiştir). Zîrâ aksi-hâlde “modern” olamaz. Modernizm son 200 yıldır Dünyâ’ya hâkim olmuş durumdadır ve klâsik olan her-şeyi aşağılamakta ve düşük, ilkel ve kötü olarak görerek bunu tüm Dünyâ’ya yaymakta ve de dayatmaktadır. Cihangir devletlerini ve medeniyetlerini kaybeden müslümanlar da yaklaşık 150 yıldır bu furyaya kapılmış durumdadırlar. Hele ki 2. Dünyâ Savaşı’ndan sonra ve post-modernizm ile birlikte iş kopma noktasına gelmiştir. Artık insanlar her-şeyi modern furyalara göre tasavvur etmekte, modern furyalara göre düşünmekte, modern furyalara göre amel-eylemde bulunmakta, modern furyalara göre yiyip-içip-giyinmekte ve modern furyalara göre konuşup modern furyalara göre hâl ve tavırlar sergilemektedirler.

 

Târih boyunca vahyin âyetlerini ve Peygamberimiz’in örnekliğini benimseyip de sindiremeyenler, ya İslâm-öncesi inanışlara, yada modern furyalara kapılmışlardır-kapılmaktadırlar.

 

Popüler olan şeyler, insanların nefislerine yöneliktir. Popüler olan şey furya şeklinde ortaya çıkar ve koyun misâli herkes zevk almak yada menfaat sağlayabilmek adına popüler furyaların peşine takılır. Artık furyalar insanları yönlendirmeye ve yönetmeye başlar.

 

Şeytan insanı sürekli olarak ilmi yollardan birini furyalaştırarak ayartır. Thales ile başlayan tabiat bilimleri furyası, felsefe ile devâm etmiş, Hristiyanlık ile bölünüp başkalaştıktan sonra modern felsefe, sanat, matematik, fizik, gökbilim, teknoloji, sosyoloji, psikoloji, siyâset süreciyle bir yol izlemiştir. Tüm bu ilimlerin ortaya çıkardığı furyalar olmuştur. Ver insanlar bu furyaları çeşitlendirmiş ve herkes birine kapılmıştır. Lâiklik, sekülerizm, cumhûriyet, demokrasi, liberâlizm, sosyâlizm, komünizm, kapitâlizm, feminizm, çeşitli sanat akımları, modernizm, post-modernizm, post-truth, metaverse, yapay zeka vs. sürekli yeni furyalar ortaya çıkar ve insanlar bu furyalardan birine kapılırlar. Çünkü Allah’ın yolundan çıkmışlardır ve onlara her yol daha çekici ve heyecan verici gelmektedir.

 

Üretimde ve ticârette de yine furyalar olur ki modern esnaf çoğu-zaman bu furyalarla ayakta durur. Bir ürün ortaya çıkar ve insanlar ona aşırı rağbet edince o ürün furyalaşır ve bu-arada esnaf ve tüccar da iyi iş yapar. Her alanda ve her konuda furyalar görülebilir. Tabi bu furyalar bâzen yanlış, zararlı ve ahlâksızca da olabilir ve furya sırasında toplum bunlara alışır.

 

Yine aslında saçma-sapan olan furyalar da vardır. Meditasyon, astral seyahat, telepati, telekinezi, hipnoz, uzaylılara inanmak, her-şeyi mümkün görmek, psikolojik zırvalıklar, enerjilerle uğraşmak, küçük faydalarını büyüterek klâsik yada modern tedâvi şekillerini abartmak, uzaylılar, paralel evrenler, boyut atlamak vs. saymakla bitiremeyeceğimiz sapkınlık derecesindeki furyalar insanları oyalamakta ve ömürlerini boşa tüketmelerine neden olarak şeytana yem etmektedir.

 

Bir de amelsiz ilim daha doğrusu bilgi diyebileceğimiz dînî akımlar ve furyalar vardır. Modernist müslümanlık, târihselci müslümanlık ve Kur’ân’cılık gibi akımlar insanların çok kapıldıkları furyalar hâline gelmiştir ki bu-bağlamda bunlar, İslâm’ın özüne yâni Kur’ân ve     Sünnet’e birebir aykırı ve apaçık küfür ve şirk olan düşünceler ortaya koyabilmektedir.  

 

Modern müslümanlarda özellikle 2. Dünyâ-Savaşı’ndan sonra bir “furya” başladı: Salt bilgilenme furyası. Haftalık toplantılar, dernekler, sohbetler vs. ile bir bilgilenme sürecine girdiler. Bilgilenme, arkasından bilinç ve eylemi getiriyorsa sorun yok ve hattâ olması gereken şey budur. Fakat bu iş öyle bir duruma geldi ki, bilgilenme sâdece “salt bilgilenme” için, “bilgi-merkezli” yapılmaya başlandı. Bir yemeği “yemek için” yapabilirsiniz ama, bilgiyi sâdece bilgilenmek için yapamazsınız. Çünkü vahyin  bilgisi, bir amaca mâtuf olan bilgidir. Tüketip atılacak bir şey değildir. Müslümanların başlattığı bilgilenme tarzı, zamanla kitap-sünnetten de kopmaya başladı ve sekülerleşti ve bu durum hızla çığırından çıktı-çıkıyor. O kadar bilgilenmeye rağmen müslümanların durumunda değişen bir şeyin olmaması, yapılan şeyin değersizliğini-başarısızlığını ve bir işe yaramadığını-yaramayacağını gösteriyor. Zâten Gazze Savaşı bunu apaçık şekilde ortaya koymuş bulunuyor. O kadar bilgilenme süreci ve yazılıp-çizilenler Gazze konusunda hiç-bir işe yaramadı-yaramıyor. Allah bize: “Bilgi biriktirin, olanca gücünüzle bilgi biriktirin ki Ben kimin bilgisi daha fazla ise o kişiyi en üst cennete koyacağım, az ya da hiç bilgisi olmayanlar ise ebedî cehenneme gideceklerdir” demiyor ki!. Bu yüzden tüm bu furyalar sünnetullah gereğince bir zaman sonra hüsranla sonuçlanacak “dandik furyalar” olmaktan öteye gidemeyecektir.

 

Evet; Allah’ı, âhireti, vahyi, peygamberi yâni İslâm’ı merkeze alıp da tüm hayâtınızı bunun üzerine binâ etmediğinizde, Dünyâ’da çeşitli furyalara kapılarak ömrünüzü boşa tüketerek rezil olacağınız gibi, âhirette de derin pişmanlıklar yaşayarak ateşin furyasına kapılmak zorunda kalırsınız mâzallah!. O yüzden siz siz olun da aklınızı başınıza alın. Şeytanın, nefsin ve tâğutların oyunlarına ve tuzaklarına yâni furyalarına kapılmayın.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Eylül 2024

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder