15 Temmuz 2016 Cuma

Modern Kent Yaşamı ve Köy Yumurtası



Özellikle 1950’li yıllarla birlikte köyden kente bir göçüş söz-konusudur. Köyden kente göçenler zamanla düşünce ve davranışlarını da değiştirmişler ve kent yaşamına ayak uydurmuşlardır. Zâten köyden kente göçüşün plânlayıcısı olan kapitâlizm ve modernizmin hedefi de buydu. Kent yaşamına ayak uydurmak, “kapitâlizme ayak uydurmak” demektir. Böylece küresel güçlerin ürettikleri ürünler için yeni pazarlar açılacak ve tağutlar kazançlarına kazanç katabileceklerdir. Çünkü kentlerde bir ürünün en iyi reklâmını da yine bir tüketici olan insan yapar. İnsanlar birbirlerini görerek tüketime yönelirler.

Daha çok kent için üretilen ürünler “fabrikasyon” oldukları yâni doğallığını kaybettiği için zamanla insanlar bu doğal olmayan ürünler nedeniyle hastalıklara yakalanmış ve yine kapitâlist-modernist ürünler olan kimyâsal ilaçlarla dertlerine derman aramışlardır-aramaktadırlar. Bu ilaçlarla derman bulamayan insanlar, bu dermânı başka yerlerde aramaya başlamışlardır. Bu konuda bâzı kişiler “doğru olarak” fakat uygulanması mümkün olmayan tavsiyelerde bulunmaktadırlar. Bu tavsiyeler “doğal olan ürünler ile beslenmek”tir. Meselâ yoğurt, yağ, tahıl vs. Fakat en önemlisi ve pratik olarak da en çok tüketilen “yumurta”yı gündeme getirmektedirler. Tabî ki bu yumurta “köy yumurtası”dır. İnsanlara “hakîki köy yumurtası” bulup çokça tüketmeleri tavsiye edilmektedir. İnsanlar da bu tavsiyeye uymak için “altında saman, üstünde bok” olan yumurtaları aramaya ve satın almaya başlamışlardır. Tabi bu durumu fırsat bilen bâzı uyanıklar da olmuştur ve “samandan ve boktan bol ne var?” düşüncesiyle bunu da yozlaştırmışlardır. Artık her yerde yumurtalar, altlarına saman, üstlerinde bok sürülerek satılmaya başlamıştır. Bir hasır sepet içinde, altına saman serilmiş, üstüne bok sürülmüş olan yumurtalar, bir-anda “tâze köy yumurtası” oluvermiştir.

Evet, yumurta gerçekten iyi bir besindir ve bir zamanlar bâzıları (bence şeytânî bir proje kapsamında) yumurtayı yasaklamakla yanlış yapmışlardır ve doğal olan “köy yumurtası”nın bir zarârı da yoktur. Bâzı iyi niyetli kişiler bunu araştırmış ve yumurtayı kitaplarda ve televizyonlarda gündeme getirmişler ve getirmektedirler. Bununla birlikte, insanlar da “köy yumurtası”na hücum etmişlerdir. Fakat bir sorun var..

Bu sorun; 1925’li yıllarda kentte yaşayanların nüfûsu %25 ve köyde yaşayanların nüfûsu %75 iken; 2015’te bu rakam; köy nüfûsunun %22, kent nüfûsunun ise % 78 olarak değişmesidir. Dünyâ’da da böyledir. 1950’lerde kentlerde yaşayanların oranı %30 iken, 2015’te bu oran % 55’tir. Son otuz yıldır nüfûsun çoğunluğu kente göçmüştür ve kentte yaşamaktadır. Bu şu demek: Türkiye’de insanların 60 milyonu kentlerde, 20 milyonu köylerde yaşamaktadır. Hattâ köylerin bağlı olduğu beldeleri ve ilçeleri saymazsak, köy kapsamındaki yerlerde yaşayanların sayısı 12 milyon kişidir. Bu kişilerin de büyük çoğunluğu yaşlı kesimdir ve gençler kentlere kaçmışlardır-kaçmaktadır. Bu durum aynı-zamanda işsizliği arttıran en önemli nedenlerden de biridir.

Köylerde yaşayanlar da yumurta yemektedir ve bu nedenle köylerde yetişen yumurta sayısının kentlerde yaşayan insanlara yetmesi söz-konusu değildir. Hele ki “kuş gribi” olarak bilinen küresel şeytani projeyle itlâf edilen tavukların azal(tıl)masından sonra..

İşte bu nedenle kentlerde artık, 3-5 çeşit köy yumurtası bulunmaktadır ve bu yumurtaların belki de en fazla %1’i gerçek “köy yumurtası”dır. “Köy yumurtaları” artık fabrikalarda üretilmektedir. İnsanların büyük çoğunluğu ise “köy yumurtası” niyetine fabrikasyon yumurtaları âfiyetle(!) yemektedirler. Bunun belki de sâdece plasebo etkisiyle bir yarârı olabilir; beyne, “köy yumurtası” yediğini zannettirerek.

Kentte yaşamakla, sürekli olarak “köy yumurtası tüketme özlemi” bir çelişkidir. Hem modern kentte yaşayacaksınız ve bu yaşama âşık olacaksınız, hem de “köy yumurtası” mı yiyeceksiniz?. Yine “köy yumurtası”ndan başka, “köy tereyağı”, köy pekmezi”, “köy reçeli”, “köy peyniri-zeytini”, vs. vs. kentte yaşayanların hepsi mi bunlarla beslenecek?. Bu düşünce ancak “yeni bir sektör” çıkarabilir ortaya; “sözde köy ürünleri satan sahtekârlar sektörü”. Bunlar vergilerini muntazaman verirlerse zâten devlet de engellemez onları. Devletin böyle bir anlayışı ve zihniyeti yoktur ve zâten kapitâlist zihniyete sâhip ülkelerde böyle bir anlayış olmaz.

O hâlde ne yapmalı?. Yapılacak şey belli. Klâsik ama doğru cevap; “kentten köye geri dönüş”. İnsanları eriten, yiyip bitiren ve köle gibi çalıştıran kentlerden köylere bir geri dönüş. Devlet de (çok istekli olmasa da, biraz da mecbûriyetten dolayı) buna teşvik ediyor. Neden 3-5 inek alıp da, bu ineklere çok da fazla bir çaba göstermeden bakmakla ve aylık ortalama (3-5 inek için söylüyorum) 2.500-3.000 TL. kazanmak yerine; gece-gündüz ve günde 9-12 saat “eşek gibi” ve ayda sâdece 1.300 TL’ye (2016 rakamı) çalışılıyor?. Bir âileye aslâ yetmeyecek olan bir para karşılığında köle gibi çalışmakla şehirde (pardon kentte) “yaşadığını” mı zannediyor insanlar?. Hayır!; siz modern kentlerde yaşamıyorsunuz, sâdece bulunuyorsunuz. Bir yerde yaşamak, “orada bulunmak” demek değildir. “Oranın tüm nîmetlerinden faydalanmak” demektir ki bu, asgarî ücretle olacak şey değildir. Modern kentlerde bu paraya bu şekilde çalışmakla kentlerde “yaşayamaz”sınız. Yaşantınız “dikey” değil, “yatay” bir yaşantı olur. Yâni bir-nevî sürünürsünüz. Ve üstelik nesliniz de genelde bu şekilde yaşar ve “çark” bu şekilde işlerken, sizi köle gibi kullananlar zenginleşir gider. Maaşlı çalışmak da bir-nevî köleliktir. Hele ki asgarî ücretle. O hâlde; doğup büyüdüğünüz ve alışık olduğunuz köylere geri dönüp de ortalama bir bahçe, tavuklar (“köy yumurtası”) ve 3-5 inekle kendi işinizde daha fazla para kazanarak ama daha az çalışarak yaşamaya ne dersiniz?. Kaybedecek neyiniz var?. Hem böylelikle “köy yumurtası” sorunu da biter ve de kapitâlizm darbe alarak geriler.

Vel hâsıl kelam; Ey modern kentin insanları!. Hem modern kentlerde yaşayıp hem de “köy yumurtası” yiyemezsiniz. Kentin “beyaz Türkleri” bir şekilde bulup yiyebilir belki ama çoğunluk aslâ!. O hâlde haydi köye dönelim yada yeni bir köy kuralım ve “köy yumurtası” üretip yiyelim.

Not: Bu yeni köyün nasıl olacağıyla-kurulacağıyla ilgili olarak; “Tevhid Köyü”: http://777has444.blogspot.com.tr/2015/03/tevhid-koyu.html

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

Hârûn Görmüş
Temmuz 2016

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder