28 Şubat 2023 Salı

Mâzereti Rehber Edinmek


“Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basîrettir. Kendi mâzeretlerini ortaya atsa bile” (Kıyâmet 14-15).

 

Arapça bir kelime olan mâzeret, “mâzur görmek” sözcüğünden türetilmiştir. Birini mâzur görmek; “yaptığı hatâyı affetmek yada kusurunu yok saymak” anlamına gelirken, mâzeret ise; “bir şeyi yapmamak için öne sürülen bahane” demektir.

 

Mâzeret şeytan-merkezlidir. Zîrâ ilk mâzereti üreten varlık şeytandır. Zâten şeytan insanı en çok, mâzeret üretecek telkinler fısıldamakla kandırır. Şeytan’ı “şeytan” yapan şey, mâzeret üretmesiydi. Şeytan “ben Âdem’den üstünüm, çünkü beni ateşten, Âdem’i ise topraktan yarattın” şeklinde saçma-sapan bir mâzeret ortaya atmıştı. Şeytan, Allah’ın “secde et” emrine karşı çıkıp absürd bir mâzeret üretince, Allah onu bulunduğu yerden kovmuş ve bunun üzerine şeytan şöyle demişti:

 

“Dedi ki: Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünyâ-tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlakâ kışkırtıp-saptıracağım” (Hicr 39).

 

Şeytan, insanı, “kendisine benzeterek” yoldan çıkarır.

 

Nefs, şeytanla çok ilişkilidir ve şeytandan aldığı taktikle sürekli olarak mâzeret üretir ve sonra da bu mâzeretlere göre kendine yol belirler. Şeytanda mâzeret bitmeyeceği için nefste de mâzeret bitmez. Böylece nefs şeytanın yörüngesine girerek şeytanın eline geçer ve şeytan onu istediği gibi yönlendirir ve yönetir.

 

Affedilmeyecek tek günah olan şirk, her zaman bir mâzerete dayanmıştır: “Bizi Allah’a yaklaştırsın” diye yapılan şirk, şirkin en bâriz mâzeretidir. Her şirkin bir mâzereti vardır. Tüm günahların bir mâzereti vardır. Fakat hiç-bir mâzeret şirki mâzur kılmaz. Zîrâ tâviz vermedikçe yâni mâzeret üretmedikçe şirk açığa çıkmaz.

 

Sosyâl hastalıklar bizi cimrilik, yalancılık, hırsızlık, su-i zan, gıybet, tembellik, rahat düşkünlüğü, mâzeret üretme, üşengeçlik, ibâdeti erteleme gibi sosyâl ve mânevî olarak yozlaştırmaktadır.

 

Harama ve günaha mâzeret bulmak çok kolaydır. Şeytan insana sağdan yaklaşır ve haramı normâlleştirir yada en azından zarârını azmış gibi gösterir. Modern zaman en çok mâzeret gösterilen şeylerin başında gelir. “Bu zamanda olmaz” sözü en çok kullanılan mâzeretlerin başında gelir. Allah’ı, âhireti, dîni, İslâm’ı, peygamberliği ve vahyi hesâba katmayan hattâ inkâr eden bir zaman-dilimini mâzeret göstermek, “mâzereti din yapıp rehber edinmek” demektir. Bu nedenle modernizm eleştirisi kabûl edilmemekte, modernizmi eleştirenler yobaz olarak görülmektedir. “Aman modernizmi eleştirme, moderniteye aykırı söz söyleme!, çünkü gençler ateist-deist-agnostik olurlar-oluyorlar” diyorlar. Modernizm demek “haz” demektir. Hazzı eleştirmek birilerini ateist-deist yapıyorsa, yapacak bir şey yok. Onlar zâten modernizme gönül verdikleri ve de tam da modernizme uygun bir yaşam üzere oldukları için ateist-deist olmak için mâzeret arayıp durmakta ve ateist-deist olmaktadırlar. Yoksa İslâm’ın yolunda gittikleri için değildir sapkınlıkları.

 

İslâm’a gelince, müslümanlık yapmaya gelince bin-bir şart ve mâzeret ortaya koyanlar, şeytanın, nefsin ve tâğutların emir ve nehiylerine kayıtsız-şartsız uyuyorlar. Meselâ haz veren bir şey için saatlerini harcayanlar, sıra Allah rızâsı için bir şey yapmaya geldiğinde yada Allah’ın bir emrini yerine getirmeye çağrıldığında bin tâne mâzeret üretiyor. Çünkü onun rehberi mâzeret olmuştur. Öyle ki, bir mâzeret bulduğunda kendilerini haklı görmektedirler. 

 

Müslümanlar da yapmaları gerekip de yapmadıkları şeyler için çeşitli mâzeretler üretmektedirler. Meselâ İslâm’ı eğitime indirgemek, müslümanların amel-eylemden kopmak için mâzeretleri hâline geldi. Oysa insan âhirete, “bildiklerini” değil “yaptıklarını” götürecek ve bildiklerinden değil, yaptıklarından sorulacaktır. Bir şeyi yapmamak için başka bir şeyi yapıyor olmak bir mâzeret hâline gelmiştir.

 

Ehven-i şer birileri tarafından mâzeret olarak kullanılmaktadır Modern müslümanların İslâm’a bağlılığı “psikolojik müslümanlık” şeklinde olsa da, vicdanlarını susturmak, modern hayâtı doya-doya yaşamak ve modernizmi meşrûlaştırmak için çeşitli mâzeretler arıyorlar. Bu mâzereti sağlayan en kolay ve etkili şey, müslümanların kadim târihini eleştirmekten geçmektedir. Geleneği eleştiriyorum diye İslâm târihini tümden yanlış ve yok saymak, “iyi müslüman” olmanın mâzereti olarak görülüyor. Bir şeyi biliyor olmak, o şeyi yapmamanın mâzereti olarak görülüyor ve gösteriliyor.

 

Modern insan, insanlık târihinde en çok mâzeret üreten varlıktır. Öyle ki mâzeret konusunda uzman hâline gelmiştir. Çünkü modern insan, yapmaya değil yapmamaya ayarlıdır. Nefsine uygun olmayan şeye en çok ve ânında mâzeret üretebilmekte ve ürettiği mâzereti dinleştirerek rehber edinmektedir. Hattâ en başarılı insan, en iyi mâzereti üretebilen insanlar olarak görülmekte ve örnek alınmaktadır. 

 

Allah’ın indirdiği ve Peygamberimiz’in örneklediği din olan İslâm, uygulanamayacak bir din değildir. Bu nedenle dînde, dînin belirlediği ve kabûl ettiği mâzeretler dışında mâzeret olmaz.

 

İslâm, hem Dünyâ’da hem de âhirette, günahsız, cezâsız ve azapsız bir hayat kılavuzu ve bir yaşam-tarzı olarak gönderilmiştir. Yoksa Allah cezâ vermek ve azap etmek için mâzeret aramaz:

 

“Şükredip îman ederseniz, Allah size ne diye azap etsin?. Allah şükrün karşılığını verendir, bilendir” (Nîsâ 147).

 

“Zâlimlere kendi mâzeretlerinin hiç-bir yarar sağlamayacağı gün; lânet onlarındır, yurdun en kötüsü de” (Mü’min 52).

 

“Artık o gün, zulmedenlerin ne mâzeretleri bir yarar sağlayacak, ne (Allah’tan) hoşnutluk dilekleri kabûl edilecektir” (Rûm 57).

 

Evet; Dünyâ’da üretilen mâzeretler görece geçerli olsa da âhirette hiç-bir mâzeret kabûl edilmeyecek ve “keşke”lerin hiç-bir faydasının olmayacağı cehennem, mâzereti rehber edinenlerle dolacaktır.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.  

 

Hârûn Görmüş

Temmuz 2022

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder