5 Ocak 2023 Perşembe

İki Kere İki Kaç Eder?


“Böylece o, yalnızca büyükleri hâriç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye. ‘Bunu ilahlarımıza kim yaptı?. Şüphesiz o, zâlimlerden biridir’ dediler.  ‘Kendisine İbrâhim denilen bir gencin bunları diline doladığını işittik’ dediler. Dediler ki: ‘Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir cezâ vereceğimize) şâhid olsunlar’. Dediler ki: ‘Ey İbrâhim, bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?’. ‘Hayır’ dedi. ‘Bu yapmıştır, bu onların büyükleridir; eğer konuşabiliyorlarsa, onlara sorun’. Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; ‘gerçek şu ki, zâlim olanlar sizlersiniz (biziz)’ dediler. Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler” (Enbiya 58-65).

 

Apaçık hakîkati görmek, duymak ve kabûl etmek istemeyenler, kendileriyle çelişmek pahasına bâtılın peşinden giderler ve her durumda bâtılı savunurlar. Hz. İbrâhim, yaptığı eylem ile kavmine; “bakın iki kere iki dört eder, niçin beş olduğunda ısrâr ediyorsunuz, aklınız ve kâlbiniz, beyniniz, gönlünüz, sağduyunuz da bunu kabûl etmesine rağmen niçin hâlâ iki kere ikinin beş ettiğini söylüyorsunuz. Yapmanız gereken şey doğruyu söylemek ve hakîkati haykırmaktır” diyor.

 

Apaçık olan şeyi kabûl etmemeyi, iki kere ikinin kaç ettiği üzerinden vermek istediğimizde, hakîkati görmemek, kabûl etmemek ve inkâr etmek ile, “iki kere iki beştir” demek aynıdır. Târih boyunca insanlar, gerek cehâletten, şirkten, küfürden ve zulümden dolayı, gerek arzularından, ihtiraslarından ve aşırılıklarından dolayı, gerekse de şerefsizliğinden dolayı, apaçık hakîkatleri savunmak yerine hep bâriz olan yanlışları ve bâtılı savunmuştur ve iki kere ikinin dört değil de beş ettiğini söyleyebilmiştir. Tâ ki Allah, insanlar içinden bir peygamber seçip ona hakîkatin apaçık belgeleri olan âyetlerini gönderince yâni hakkı bâtılın üzerine fırlatıp da bâtıl def olup gittiğinde, böylece hakkın ve bâtılın ne olduğu apaçık bir şekilde açığa çıktığında, haktan ve hakîkatten kaçılacak yer olmadığı görülmüş ve hep bir ağızdan iki kere ikinin dört ettiği kabûl edilerek dile getirilmiştir.

 

İki kere ikinin dört ettiğini en iyi bilenlerden biri şeytan olmasına rağmen insanlara iki kere ikinin hep beş ettiği telkinini yapar. Yine târih boyunca bâtılın savunması çeşitli ideolojilerle, sistemlerle, lîderlerle, şeytan ve nefs ile yapılmış ve bu nedenle bâtılın ve hurâfelerin taraftarları hep çok olmuştur. Günümüzde de bâtılın ve yanlışın apaçık savunması modernizm ile yapılmaktadır.

 

Modernizm denen melânet, modern insana iki kere ikinin beş olduğu yalanını söyleye-söyleye inandırmıştır. Hâlbuki buna inananlar ilk başta “olur mu öyle saçmalık” diye îtirâz ediyorlardı. Fakat modernizm, tam da nefse göre yaptığı ve nefsi alabildiğine kışkırtacak üretimlerle insanlara mutluluk zannettikleri hazzı sağlayınca ve de buna göre iki kere ikiye aşırı modern yorumlar yapınca, ortaya çıkardığı büyü neticesinde, modern insan da artık iki kere ikinin beş olduğuna inanmaya ve bir süre sonra da bunu ölümüne savunmaya başladı. Hattâ artık modern insan için iki kere ikinin beş ettiği modern bir îman umdesi hâline geldi. Üstelik iki kere ikinin beş olduğunu kabûl etmeyenleri ve “hayır iki kere iki dört eder” diyenleri de yobaz, gerici, câhil, örümcek kafalı ve terörist olarak yaftalamaya başladılar. Düşünebiliyor musunuz; apaçık ve bâriz bir hakîkati inkâr ediyorlar da bâtılı savunabiliyorlar. Bu durum cehâlet, ahmaklık ve aptallıktan başka, aslında bir cezâdır. Hakîkate “hakîkat” dememenin cezâsı.  

 

Modern insan, 2+2’nin 5 olduğuna inandırılmış olan insandır. Buna öyle bir inanmıştır ki, birileri de çıkıp, “hayır kardeş!, 5 değil, 4 eder” dese; ilk önce espri yapıyor diye güler; sonra onu cehâletle suçlar ve en sonunda da 2+2’nin 4 olduğunda ısrâr edenleri, “fitne çıkarmak”la suçlayıp “terörist” îlan ederek düşman olur.

 

Bu derin gaflet nedeniyle hakîkati yüksek bir sesle dile getirmek şart olmuştur. Zâten doğruyu ve hakkı tatlı dilden ziyâde sert ve öfkeli dil daha açık hâle getirir. İki kere ikinin dört olduğunu sert bir şekilde söylersiniz ve “iki kere iki dört!” dersiniz. Net olan şey üzerinde yorum yapmaya gerek kalmaz. Oysa bâtıl hep yoruma muhtaçtır.

 

2+2’nin yada 2X2’nin 4 olduğunun nedenini ve nasılını bilmek sonucu değiştirmez. Apaçık hakîkat, açıkla(n)maya ihtiyaç duymaz. Hakîkat nettir ve apaçıktır. Bu nedenle “gerçekten böyle mi?” diye araştırmaya girmeye gerek yoktur. İki kere ikinin dört olduğu, hakîkatten yana olanlar için şüpheli değildir ki sonucun ne olduğu hakkında araştırma ve deney yapılsın. Aşırı araştırma, yorum ve deney, bâtıl olanı hak gibi göstermek için yapılır.

 

İşte modernizm, şeytanın, nefsin, tâğutların etkisiyle ve hazzın özlemiyle insanları yanıltmakta, bâriz hakîkatleri bile-bile önce bâtılla karıştırarak şüpheli hâle getirmekte, ondan sonra da şüpheli olan şeyleri hak gibi göstererek kabûl ettirmektedir. Modernizmin küresel çaptaki baskı ve kuşatması insanları şüpheye ve komplekse düşürmekte ve modernizmin baskın teorilerini ve dilini kabûl ederek savunur hâle getirmektedir. 

 

Modernizm gerek haz-merkezli ürünleriyle gerekse de beşeri ideolojileri ve aşırı yorumları ile ilk önce hak ile bâtılı karıştırıyor, sonra da bâtılı üste çıkarıyor ve bâtılı hakîkat diye yutturuyor. Böylece insanlar da artık bâriz hakîkatler yerine bâtılı kabûl etmeye ve ona îman etmeye başlıyorlar. Üstelik o bâtıl îmâna zinhar şirk bulaştırmıyorlar ve inandıkları bâtılı ölümüne savunuyorlar. Bâtıl uğruna, başka bir şey için göstermeyecekleri fedâkârlıkları gösterebiliyorlar. Çünkü şeytan, nefs ve tâğutların büyüsüne kapılmış ve dirâyetini kaybederek modern sistemin oyuncağı hâline gelmişlerdir.

 

Bâzen de duyarlı ama bâtıl yolda giden insanlara gerçeği çok net olarak göstermenize rağmen, kafa ve beden konforunu bozmamak için hakîkati duymazlıktan, görmezlikten ve bilmezlikten gelerek üç maymunu oynayanlar oluyor.

 

Dünyâ bir imtihan dünyâsıdır ve hakkı savunanlarla bâtılın peşinde olanların ayrıştırıldığı yerdir. Hakkın ne olduğu ve bâtılın ne olduğu, gören ve kabûl edenler için çok nettir. Fakat hak ve bâtılın hiç îtirâz edilmeden görülmesi ve kabûl edilmesi ancak âhirette olacaktır. Hak ortaya konduğunda ve iki kere ikinin beş değil de dört olduğu apaçık bir şekilde ortaya çıktığında, hakkın tarafında olanlar sevinirlerken, bâtılın tarafında olanlar ise büyük pişmanlıklar yaşayacak, fakat iş işten geçmiş olacaktır.

 

En doğrusunu sadece Allah bilir.

 

Hârun Görmüş

Temmuz 2022

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder