(Not: Âyetler Ali Bulaç
meâlinden alınmıştır. Nüzûl sırası Mustafa İslamoğlu tertibine göre
yapılmıştır).
MEKKE DÖNEMİ
7- Kalem
36- Size ne oluyor?. Nasıl hüküm veriyorsunuz?.
39- Yoksa sizin için üzerimizde kıyâmete kadar sürüp gidecek bir yemin mi
var ki siz ne hüküm verirseniz o, mutlakâ sizin kalacak, diye.
48- Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sâhibi
(Yûnus) gibi olma!..
30- Tîn
8- Allah hükmedenlerin hâkimi değil midir?.
32-İnsân (Dehr)
24- Öyleyse, Rabbinin hükmüne sabır göster. Onlardan günahkâr veyâ nankör
olana itaat etme.
30- Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah bilendir, hüküm
ve hikmet sâhibidir.
35- Mürselât
38- Bu, hüküm günüdür; sizi ve öncekileri ‘bir arada topladık’.
39-Yâsin
83- Her-şeyin melekûtu (hükümranlık ve mülkü) elinde bulunan (Allah) ne
yücedir. Siz O’na döndürüleceksiniz.
42-Fâtır
2- Allah, insanlar için rahmetinden her neyi açacak olsa, artık onu kısıp-tutacak yoktur; her neyi kısar-tutarsa, artık onu da ondan sonra
salıverecek yoktur. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
43-Meryem
39- İş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları uyar; onlar
bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar.
44-Tâ-Hâ
72- Dediler ki: ‘Bize gelen apaçık delillere ve bizi yaratana seni aslâ
‘tercih edip-seçmeyiz’. Neyde
hükmünü yürütebileceksen, durmaksızın hükmünü yürüt; sen, yalnızca bu
dünyâ-hayâtında hükmünü yürütebilirsin’.
114- Hak olan, biricik hükümdar olan Allah yücedir. Onun vahyi sana gelip-tamamlanmadan evvel, Kur’ân’ı
(okumada) acele etme ve de ki: ‘Rabbim, ilmimi arttır’.
47- Nebe’
17- Şüphesiz o hüküm (fasl) günü, belirlenmiş bir vakittir.
51-Şuârâ
21- ‘Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım; sonra Rabbim bana hüküm (ve
hikmet) verdi ve beni gönderilen (elçilerden) kıldı’.
83- ‘Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni sâlih olanlara kat;’
118- ‘Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayır ve beni ve
benimle birlikte olan mü’minleri kurtar’.
53- Neml
6- Hiç şüphesiz, bu Kur’ân, sana, hüküm ve hikmet sâhibi olan, (ve
her-şeyi gerçeğiyle) bilen (Allah’ın) katından ilkâ edilmektedir.
9- ‘Ey Mûsâ, gerçekten Ben, güçlü ve üstün, hüküm ve hikmet sâhibi olan
Allah’ım’.
23- ‘Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona
her-şeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var’.
32- Dedi ki: ‘Ey önde gelenler, bu işimde bana görüş belirtin, siz (her-şeye)
şâhidlik etmedikçe ben hiç-bir işte kesin (karar veren biri) değilim’.
33- Dediler ki: ‘Biz kuvvet sâhibiyiz ve zorlu savaşçılarız. İş konusunda
karar senindir, artık sen bak, neyi emredersen (biz uygularız).
78- Şüphesiz senin Rabbin, onların arasında kendi hükmünü verecektir. O,
güçlü ve üstün olandır, bilendir.
55-Sâd
22- Davud(un yanın)a girdiklerinde, onlardan ürkmüştü; dediler ki: ‘Korkma,
iki dâvâcıyız, birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Şimdi sen aramızda hak
ile hükmet, karârında haktan ayrılma ve bize tam doğruyu göster’.
26- ‘Ey Davud, gerçek şu ki, Biz seni yeryüzünde halife (yönetici) kıldık.
Öyleyse insanlar arasında hak ile hükmet, istek ve tutkulara (hevâya) uyma;
sonra seni Allah’ın yolundan saptırır. Şüphesiz Allah’ın yolundan sapanlara,
hesap-gününü unutmalarından dolayı şiddetli bir azab vardır’.
56-A’raf
87- ‘İçinizden bir grup, kendisiyle gönderildiğim şeye inanmışken diğer bir
grup inanmadığına göre, artık Allah, aramızda hüküm verinceye kadar sabredin. O
hüküm verenlerin en hayırlısıdır’.
89- ‘Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dîninize
dönmemiz Allah’a karşı yalan yere iftirâ düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah’ın
dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz,
ilim bakımından her-şeyi kuşatmıştır. Biz Allah’a tevekkül ettik. ‘Rabbimiz,
bizimle kavmimiz arasında ‘Sen hak ile hüküm ver’, Sen ‘hüküm verenlerin’ en
hayırlısısın’.
57-Secde
25- Şüphesiz, senin Rabbin, ihtilâfa düştükleri şeyler konusunda kıyâmet
günü aralarında ‘hükmünü verip ayıracaktır’.
58-Ra’d
37- İşte böylece biz onu (Kur’ân’ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik.
Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların hevâ(istek ve tutku)larına
uyacak olursan, senin için Allah’tan ne bir yardımcı-dost, ne bir koruyucu vardır.
41- Onlar görmüyorlar mı ki, gerçekten biz arza geliyor ve onu çevresinden
eksiltiyoruz. Allah hüküm verir. Onun hükmünün peşine düşecek yoktur. Ve O,
hesâbı pek çabuk görendir.
59-Tûr
48- Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, gözlerimizin
önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et.
62- Kehf
26- O’nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi
ortak kılmaz’.
65-İbrâhim
4- Biz hiç-bir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki,
onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini
hidâyete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
22- İş hükme bağlanıp-bitince,
şeytan der ki: ‘Doğrusu, Allah, size gerçek olan vâdi vâdetti, ben de size
vaâdde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir
gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icâbet ettiniz. Öyleyse beni
kınamayın, siz kendînizi kınayın. Ben sizi kurtacak değilim, siz de beni
kurtacak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım.
Gerçek şu ki, zâlimlere acı bir azab vardır’.
66- Sâffât
154- Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?.
67-Kasas
14- Erginlik çağına ulaşıp olgunlaşınca, ona bir ‘hüküm ve hikmet’ ve ilim
verdik. Biz iyilikte bulunanları işte böyle ödüllendiririz.
70- O, Allah’tır, kendisinden başka ilah yoktur. İlkte de, sonda da hamd
O’nundur. Hüküm O’nundur ve O’na döndürüleceksiniz.
88- Ve Allah ile berâber başka bir ilaha tapma. O’ndan başka ilah yoktur.
O’nun yüzünden (zatından) başka her-şey helâk olucudur. Hüküm O’nundur ve siz
O’na döndürüleceksiniz.
68-İsrâ
4- Kitapta İsrâiloğullarına şu hükmü verdik: ‘Muhakkak siz yer(yüzün) de
iki defâ bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir azgınlıkla kibirlenip
yükseleceksiniz.
69-Yûnus
11- Eğer Allah, onların hayra ulaşmak için çarçabuk davrandıkları gibi,
insanlara şerri de çabuklaştırsaydı, mutlakâ ecellerine hüküm verilirdi. İşte
bize kavuşmayı ummayanları biz böylece taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşır
bir durumda bırakırız.
19- İnsanlar, tek bir ümmetten başka değildi; sonra anlaşmazlığa düştüler.
Eğer Rabbinden geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri şey
konusunda mutlakâ aralarında hüküm verilmiş olurdu.
35- De ki: ‘Sizin şirk koştuklarınızdan hakka ulaştırabilecek var mı?’. De
ki: ‘Hakka ulaştıracak Allah’tır. Öyleyse, hakka ulaştıran mı uyulmaya daha hak
sâhibidir, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidâyete ulaşmayan mı?. Ne
oluyor size?. Nasıl hükmediyorsunuz?’.
47- Her ümmetin bir resûlü vardır. Onlara resûlleri geldiği zaman,
aralarında adâletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar.
54- Zulmeden her nefis, yeryüzündekilerin tümüne sâhip olsa bunu (azâba
karşılık) mutlakâ fidye olarak verirdi. Onlar azâbı görünce pişmanlıklarını
gizlerler, oysa onlar haksızlığa uğratılmadan aralarında adâletle
hükmedilmiştir.
71- Onlara Nûh’un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: ‘Ey kavmim, benim
makâmım ve Allah’ın âyetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben,
şüphesiz Allah’a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp
yapacağınız işi karâra bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın (veyâ tasa
konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin.
93- Andolsun, biz İsrâiloğullarını, hoşlarına gidecek güzel bir yerde
yerleştirdik ve temiz şeylerden kendilerine rızık verdik. Kendilerine ilim
gelinceye kadar anlaşmazlığa düşmediler. Şüphesiz Rabbin, aralarında
anlaşmazlığa düştükleri şey konusunda kıyâmet günü hüküm verecektir.
109- Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O,
hükmedenlerin en hayırlısıdır.
70- Hûd
1- Elif, Lâm, Râ. (Bu,) Âyetleri muhkem kılınmış, sonra hüküm ve hikmet
sâhibi ve her-şeyden haberdar olan (Allah) tarafından ‘birer birer (bölüm-bölüm)
açıklanmış’ bir Kitap’tır.
45- Nûh, Rabbine seslendi. Dedi ki: ‘Rabbim, şüphesiz benim oğlum
âilemdendir ve senin vaâdin de doğrusu haktır. Sen hâkimlerin hâkimisin’.
110- Andolsun, Mûsâ’ya kitabı verdik, onda anlaşmazlığa düşüldü. Eğer
Rabbinden bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlakâ aralarında hüküm
verilmiş olacaktı. Gerçekten onlar, bundan (Kur’ân’dan) yana kuşku verici bir
tereddüt içindedirler.
71- Yûsuf
6- ‘Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan
bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrâhim ve İshak’a (nîmetini)
tamamladığı gibi senin ve Yâkub âilesinin üzerindeki nîmetini tamamlayacaktır.
Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir’.
22- Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte biz,
iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.
40- ‘Sizin Allah’tan başka taptıklarınız, Allah’ın kendileri hakkında
hiç-bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak
adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah’ındır. O,
kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru din işte budur,
ancak insanların çoğu bilmezler’.
67- Ve dedi ki: ‘Ey çocuklarım, tek bir kapıdan girmeyin, ayrı-ayrı
kapılardan girin. Ben size Allah’tan hiç-bir şeyi sağlayamam (gideremem). Hüküm
yalnızca Allah’ındır. Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnızca
O’na tevekkül etmelidirler’.
80- Ondan umutlarını kestikleri zaman, (durumu) kendi aralarında görüşmek
üzere bir yana çekildiler. Büyükleri dedi ki: ‘Babanızın size karşı Allah adına
kesin bir söz aldığını ve daha önce Yûsuf konusunda yaptığımız aşırılığı
(işlediğimiz suçu) bilmiyor musunuz?. Artık (bundan böyle) ben, ya babam bana
izin verinceye veyâ Allah bana ilişkin hüküm verinceye kadar (bu) yerden kesin
olarak ayrılamam. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır’.
83- (Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o:) ‘Hayır’ dedi. ‘Nefsiniz
sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir
sabırdır. Umulur ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana
getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sâhibi olanın kendisidir’.
100- Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye
kapandılar. Dedi ki: ‘Ey Babam, bu, daha önceki rüyâmın yorumudur. Doğrusu
Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan
benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi.
Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten
bilen, hüküm ve hikmet sâhibi O’dur’.
72- Hicr
25- Ve şüphesiz senin Rabbin, O, onları haşredecektir. Gerçekten O, hüküm
ve hikmet sâhibidir, bilendir.
73- En-âm
18- O, kulları üzerinde kahredici olandır. O, hüküm ve hikmet sâhibidir,
haberdar olandır.
57- De ki: ‘Ben, gerçekten Rabbimden kesin bir belge üzerindeyim, siz ise
onu yalanladınız. Kendisine acele ettiğiniz (azab) yanımda değildir. Hüküm yalnızca
Allah’ındır. O, doğru haberi verir ve O, ayırd edenlerin en hayırlısıdır’.
62- Sonra gerçek mevlâları olan Allah’a döndürülürler. Haberiniz olsun;
hüküm yalnızca O’nundur. Ve O, hesap görenlerin en sürâtli olanıdır.
73- O, gökleri ve yeri hak olarak yaratandır. O’nun ‘ol’ dediği gün
(her-şey) oluverir, O’nun sözü haktır. Sur’a üfürüldüğü gün, mülk O’nundur. O,
gaybı ve müşâhede edilebileni bilendir. O, hüküm ve hikmet sâhibi olandır,
haberdar olandır.
83- Bu, İbrâhim’e, kavmine karşı verdiğimiz delilimizdir. Biz, dilediğimizi
derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz senin Rabbin, hüküm ve hikmet sâhibidir,
bilendir.
114- Allah’tan başka bir hakem mi arıyayım?. Oysa O, size Kitabı açıklanmış
olarak indirmiştir. Kendilerine Kitap verdiklerimiz, bunun gerçekten Rabbinden
hak olarak indirilmiş olduğunu bilmektedirler. Şu hâlde, sakın kuşkuya
kapılanlardan olma.
116- Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan
şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak
zanna uyarlar ve onlar ancak ‘zan ve tahminle yalan söylerler’.
128- Onların tümünü toplayacağı gün: ‘Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu
(ayartıp kendinize kullar) edindiniz’ (diyecek). İnsanlardan onların dostları
derler ki: ‘Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tesbit
ettiğin süreye ulaştık’. (Allah) Diyecek ki: ‘Allah’ın dilediği dışta olmak
üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir’. Şüphesiz
Rabbin, hüküm ve hikmet sâhibi olandır, bilendir.
136- O’nun üretip-türettiği ekin
ve hayvanlardan Allah için bir pay ayırdılar, sonra kendi zanlarınca: ‘Bu
Allah’ındır, bu da ortaklarımızındır’ dediler. Kendi ortakları için olan (pay),
Allah tarafına geçmez, ama Allah’a âid olan kendi ortaklarının tarafına
(payına) geçer. Ne kötü hüküm veriyorlar?.
139- Bir de dediler ki: ‘Bu hayvanların karınlarında olan, yalnızca bizim
erkeklerimize âittir, eşlerimize ise haramdır. Eğer o, ölü doğarsa onlar da
bunda ortaktırlar’. Allah, (bu) düzmelerinin cezâsını verecektir. Şüphesiz O,
hüküm sâhibi olandır, bilendir.
74- Nahl
59- Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı topluluktan gizlenir;
onu aşağılanarak tutacak mı, yoksa toprağa gömecek mi?. Bak, verdikleri hüküm
ne kötüdür?.
60- Âhirete inanmayanların kötü örneği vardır, en yüce örnek ise Allah’a
âittir. O, güç sâhibidir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
124- Cumartesi, ancak onda ihtilâfa düşenlere (farz) kılındı. Şüphesiz
Rabbin, onların ihtilâf ettikleri şeyler hakkında kıyâmet günü aralarında
hükmedecektir.
75- Lokmân
9- Orada ebedî olarak kalıcıdırlar. Allah’ın vâdi haktır. O, üstün ve
güçlü olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
27- Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek- (mürekkep) olsa, yine de Allah’ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez.
Şüphesiz Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sâhibidir.
76- Sebe’
1- Hamd, göklerde ve yerde olanların tümü kendisine âit olan Allah’ındır;
Âhirette de hamd O’nundur. O, hüküm ve hikmet sâhibidir, haber alandır.
27- De ki: ‘O’na (kulluk etmede) eklemekte olduğunuz ortakları bana
gösterin. Aslâ (onlar ona gerçek ortak olamazlar); hayır, O, güçlü ve üstün
olan, hüküm ve hikmet sâhibi olan Allah’tır’.
77- Zümer
1- (Bu) Kitabın indirilmesi, üstün ve güçlü olan, hüküm ve hikmet sâhibi
Allah (katın)dandır.
3- Haberin olsun; hâlis (katıksız) olan din yalnızca Allah’ındır. O’ndan
başka velîler edinenler (şöyle derler:) ‘Biz, bunlara bizi Allah’a daha fazla
yaklaştırsınlar diye ibâdet ediyoruz’. Elbette Allah, kendi aralarında hakkında
ihtilâf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kâfir
olan kimseyi hidâyete erdirmez.
46- De ki: ‘Ey gökleri ve yeri yaratan, gaybı ve müşâhede edilebileni bilen
Allah’ım. Anlaşmazlığa düştükleri şeylerde, kullarının arasında sen hüküm
vereceksin’.
69- Yer, Rabbi’nin nûruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu; peygamberler
ve şâhidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar haksızlığa
uğratılmazlar.
75- Melekleri de arşın etrâfını çevirmişler olarak Rablerini hamd ile
tesbih ettiklerini görürsün. Aralarında hak ile hüküm verilmiştir ve:
‘Âlemlerin Rabbine hamdolsun’ denilmiştir.
78- Mü’min (Ğâfir)
8- ‘Rabbimiz, onları Adn cennetlerine sok ki onlara (bunu) vâdettin;
babalarından, eşlerinden ve soylarından sâlih olanları da. Gerçekten Sen, üstün
ve güçlü olansın, hüküm ve hikmet sâhibisin’.
12- ‘Sizin (durumunuz) böyledir. Çünkü bir olan Allah’a çağırıldığınız
zaman inkâr ettiniz. O’na ortak koşulduğunda inanıp-onayladınız. Artık hüküm, yüce, büyük olan Allah’ındır’.
20- Allah hak ile hükmeder. Oysa O’nu bırakıp taptıkları hiç-bir şeye
hükmedemezler. Şüphesiz Allah işitendir, görendir.
29- ‘Ey Kavmim, bugün mülk sizindir, yeryüzünde hüküm sâhibi kimselersiniz.
Fakat bize Allah’tan dayanılmaz bir azab gelecek olursa bize kim yardım
edecek?’. Firavun dedi ki: ‘Ben, size yalnızca gördüğümü (kendi görüşümü)
gösteriyorum ve ben sizi doğru yoldan da başkasına yöneltmiyorum’.
48- Büyüklenen (müstekbir)ler derler ki: ‘Biz hepimiz (ateşin) içindeyiz;
gerçekten Allah, kullar arasında hüküm verdi (artık)’.
68- Dirilten ve öldüren O’dur. Bir işin olmasına hükmetti mi, ona yalnızca:
‘Ol’ der, o da hemen oluverir.
78- Andolsun, biz senden önce elçiler gönderdik; onlardan kimini sana
aktarıp-anlattık ve kimini
anlatmadık. Herhangi bir elçiye, Allah’ın izni olmaksızın bir âyeti getirmek
olacak şey değildir. Allah’ın emri geldiği zaman hak ile hüküm verilir ve işte
burada (hakkı) iptâl etmekte (istekli) olanlar hüsrâna uğramışlardır.
79-Enbiyâ
74- Lût’a da hüküm ve ilim verdik ve onu çirkin işler yapmakta olan
şehirden kurtardık. Şüphesiz onlar, bozulmaya uğrayan kötü bir kavimdi.
78- Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı
ekin-tarlaları konusunda hüküm
yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şâhididik.
112- (Resûlullah) Dedi ki: ‘Rabbim, hak ile hükmet. Bizim Rabbimiz, sizin
her türlü nitelendirmelerinize karşı yardımına sığınılan Rahmân (olan
Allah)dır’.
81- Fussilet
42- Bâtıl, ona önünden de, ardından da gelemez. (Çünkü Kur’ân,) Hüküm ve
hikmet sâhibi, çok övülen (Allah)tan indirilmedir.
45- Andolsun, Mûsâ’ya kitabı verdik, fakat onda anlaşmazlığa düşüldü. Eğer
Rabbinden (daha önce) bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlakâ aralarında
hüküm verilmiş (iş bitirilmiş)ti. Gerçekten onlar, bundan yana kuşku verici bir
tereddüt içindedirler.
82- Şûrâ
10- Hakkında ihtilâfa düştüğünüz herhangi bir şey; artık O’nun hükmü
Allah’ındır. İşte Rabbim olan Allah. Ben O’na tevekkül ettim ve yalnızca O’na
dönüp-yönelirim.
14- Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki ‘tecâvüz
ve haksızlık’ dolayısıyla ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden, adı konulmuş bir
ecele kadar geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, muhakkak aralarında hüküm
verilmiş (iş bitirilmiş)ti. Şüphesiz onların ardından Kitaba mîrasçı olanlar
ise, her hâlde ona karşı kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
21- Yoksa onların bir-takım ortakları mı var ki, Allah’ın izin vermediği
şeyleri, dinden kendilerine teşrî’ ettiler (bir şeriat kıldılar)?. Eğer o fasıl
kelimesi olmasaydı, elbette aralarında hüküm (karar) verilirdi. Gerçekten
zâlimler için acı bir azap vardır.
51- Kendisiyle Allah’ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir;
ancak bir vahy ile yada perde arkasından veyâ bir elçi gönderip kendi izniyle
dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, yücedir, hüküm ve hikmet
sâhibidir.
83- Zuhrûf
4- Şüphesiz o, Bizim katımızda olan Ana Kitap’tadır; çok yücedir, hüküm ve
hikmet doludur.
84- Göklerde ilah ve yerde ilah O’dur. O, hüküm ve hikmet sâhibidir,
bilendir.
85- Câsiye
2- Kitabın indirilmesi, üstün ve güçlü olan, hüküm ve hikmet sâhibi
Allah’tandır.
16- Andolsun, İsrâiloğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları
temiz ve güzel şeylerle rızıklandırdık ve onları âlemlere üstün kıldık.
17- Ve onlara bu emirden açık belgeler verdik. Fakat onlar, kendilerine
ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki ‘hakka tecâvüz ve azgınlıktan’
dolayı ihtilâfa düştüler. Şüphesiz Rabbin, hakkında ihtilâfa düştükleri şeyde
kıyâmet günü aralarında hüküm verecektir.
21- Yoksa kötülüklere batıp-yara
alanlar, kendilerini îman edip sâlih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı
sandılar?. Hayatları ve ölümleri bir mi (olacak)?. Ne kötü hüküm veriyorlar.
37- Göklerde ve yerde büyüklük O’nundur. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve
hikmet sâhibidir.
86- Ahkâf
2- Kitabın indirilmesi, üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sâhibi
Allah’tandır.
30- Dediler ki: ‘Öyle. (Bunu) Senin Rabbin buyurdu. Çünkü O, hüküm ve
hikmet sâhibidir, bilendir’.
88- Rûm
27- Yaratmayı başlatan, sonra onu iâde edecek olan O’dur; bu O’na göre pek
kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce misâl O’nundur. O, güçlü ve üstün olandır,
hüküm ve hikmet sâhibidir.
89- Ankebût
4- Yoksa kötülükleri yapanlar, bizi (aşıp) geçeceklerini mi sandılar?. Ne
kötü hükmediyorlar?.
26- Bunun üzerine Lût ona îman etti ve dedi ki: ‘Gerçekten ben, Rabbime
hicret edeceğim. Çünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet
sâhibidir’.
42- Allah, kendi dışında hangi şeye taptıklarını şüphesiz bilir. O, güçlü
ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
MEDÎNE DÖNEMİ
91- Hacc
52- Biz senden önce hiç-bir Resûl ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir
dilekte bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veyâ sapma unsuru)
katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra kendi âyetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir,
hüküm ve hikmet sâhibidir.
56- Mülk, o gün yalnızca Allah’ındır. O, aralarında hükmedecektir. Artık
îman edip sâlih amellerde bulunanlar; nîmetlerle donatılmış cennetler
içindedirler.
69- ‘Allah, kıyâmet günü, kendisinde ihtilâfa düştüğünüz şey hakkında
aranızda hükmedecektir’.
93- Teğâbün
18- Gaybı da, müşâhede edilebileni de bilen, Aziz (üstün ve güçlü), Hâkim
(hüküm ve hikmet sâhibi)dir.
94- Bakara
32- Dediler ki: ‘Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiç-bir
bilgimiz yok. Gerçekten sen, her-şeyi bilen, hüküm ve hikmet sâhibi olansın’.
63- Sizden misâk almış ve Tûr’u üstünüze yükseltmiştik (ve demiştik ki:)
‘Size verdiğimize sımsıkı yapışın ve onda olanı (hükümleri sürekli) hatırlayın,
ki sakınasınız’.
113- Yahudiler dediler ki: ‘Hristiyanlar bir şey (herhangi bir temel) üzere
değillerdir’; hristiyanlar da: ‘Yahudiler bir şey üzere değillerdir’ dediler.
Oysa onlar, Kitabı okuyorlar. Bilmeyenler de, onların söylediklerinin benzerini
söylemişlerdi. Artık Allah, kıyâmet günü anlaşmazlığa düştükleri şeyde
aralarında hüküm verecektir.
129- ‘Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara âyetlerini okusun,
kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz, Sen güçlü ve üstün
olansın, hüküm ve hikmet sâhibisin’.
209- Size, apaçık belgeler (âyetler) geldikten sonra yine ayağınız kayarsa,
bilin ki Allah, gerçekten üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sâhibidir.
213- İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak
peygamberler gönderdi ve berâberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri
şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa
kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan ‘azgınlık
ve kıskançlıkları’ yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası
değildir. Böylece Allah, îman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe
kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltir.
220- Hem Dünyâ (konusun)da, hem âhiret (konusunda). Ve sana yetimleri
sorarlar. De ki: ‘Onları ıslah etmek (yararlı kılmak) hayırlıdır. Eğer onları
aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah bozgun (fesad)
çıkaranı ıslah ediciden bilir (ayırdeder). Eğer Allah dileseydi size güçlük
çıkarırdı. Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir’.
228- Boşanmış kadınlar kendi-kendilerine üç ‘ay-hâli ve temizlenme süresi’
beklerler. Eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorlarsa Allah’ın rahimlerinde
yarattığını saklamaları onlara helâl olmaz. Kocaları, bu süre içinde barışmak
isterlerse, onları geri almada (başkalarından) daha çok hak sâhibidirler. Onların
lehine de, aleyhlerindeki mâruf hakka denk bir hak vardır. Yalnız erkekler için
onlar üzerinde bir derece var. Allah Aziz’dir. Hâkim’dir.
240- İçinizde ölüp de (geride) eşler bırakanlar, (evlerinden)
çıkarılmaksızın, bir yıla kadar yararlanmaları için eşlerine vasiyet
(bıraksınlar). Ama onlar, (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların mâruf
(meşrû) olarak kendileri için yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur.
Allah güçlü ve üstün olandır. Hüküm ve hikmet sâhibidir.
260- Hani İbrâhim: ‘Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster’ demişti.
(Allah ona:) ‘İnanmıyor musun?’. deyince, ‘Hayır (inandım), ancak kâlbimin
tatmin olması için’ dedi. ‘Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra
onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları
çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır,
hüküm ve hikmet sâhibidir’.
95- Enfâl
10- Allah, bunu, yalnızca bir müjde ve kâlblerinizin tatmin bulması için
yapmıştı; (yoksa) Allah’ın katından başkasında nusret (zafer ve yardım) yoktur.
Hiç şüphesiz Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
49- Münâfıklar ve kâlblerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: ‘Bunları
(müslümanları) dinleri aldattı’. Oysa kim Allah’a tevekkül ederse, şüphesiz
Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
63- Ve onların kâlblerini uzlaştırdı. Sen, yeryüzündekilerin tümünü
harcasaydın bile, onların kâlblerini uzlaştıramazdın. Ama Allah, aralarını
bulup onları uzlaştırdı. Çünkü O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet
sâhibidir.
67- Hiç-bir peygambere, yeryüzünde kesin bir zafer kazanıncaya kadar esir
alması yakışmaz. Siz dünyânın geçici yararını istiyorsunuz. Oysa Allah (size)
âhireti istemektedir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sâhibidir.
71- Eğer sana ihânet etmek isterlerse, onlar daha önce Allah’a da ihânet
etmişlerdi; böylece O da, ‘bozguna uğramaları (için) sana imkân vermişti’.
Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
96- Hadîd
1- Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve
güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
97- Nûr
10- Eğer Allah’ın üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten
tevbeleri kabûl eden hüküm ve hikmet sâhibi olmasaydı (ne yapardınız)?.
18- Allah size âyetleri açıklıyor; Allah bilendir, hüküm ve hikmet
sâhibidir.
48- Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resûlüne çağrıldıkları zaman,
onlardan bir grup yüz çevirir.
51- Aralarında hükmetmesi için, Allah’a ve elçisine çağrıldıkları zaman
mü’min olanların sözü: ‘İşittik ve itaat ettik’ demeleridir. İşte felâha
kavuşanlar bunlardır.
58- Ey îman edenler, sağ ellerinizin mâlik olduğu ile sizden olup da henüz
erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç
vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız
vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir.
Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; yanınızda dolaşabilirler,
birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size âyetleri böyle
açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
59- Sizden olan çocuklar, erginlik çağına erdikleri zaman, kendilerinden
öncekilerin izin istediği gibi, bundan böyle izin istesinler. İşte Allah,
âyetlerini size böyle açıklar. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
98- Âl-i İmran
6- Döl yataklarında size dilediği gibi sûret veren O’dur. O’ndan başka
ilah yoktur; üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
18- Allah, gerçekten kendisinden başka ilah olmadığına şâhitlik etti;
melekler ve ilim sâhipleri de O’ndan başka ilah olmadığına adâletle şâhitlik
ettiler. Aziz ve Hâkim olan O’ndan başka ilah yoktur.
23- Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi?. Aralarında
Allah’ın Kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da, onlardan bir bölümü yüz
çeviriyor. Onlar, işte böyle arka dönenlerdir.
55- Hani Allah, Îsâ’ya demişti: ‘Ey Îsâ, doğrusu senin hayâtına Ben son
vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden temizleyeceğim ve
sana uyanları kıyâmete kadar inkâra sapanların üstüne geçireceğim. Sonra
dönüşünüz yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben
hükmedeceğim’.
62- Şüphesiz bu, gerçek bir olayın haberidir. Allah’tan başka ilah yoktur.
Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
79- Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine Kitabı, hükmü ve peygamberliği
verdikten sonra insanlara: ‘Allah’ı bırakıp bana kulluk edin’ deme (hakkı ve
yetki)si yoktur. Fakat o, ‘Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz Kitaba göre
Rabbaniler olunuz” (deme görevindedir.)
126- Allah bunu (yardımı) size ancak bir müjde olsun ve kâlpleriniz bununla
tatmin bulsun diye yaptı. ‘Yardım ve zafer’ (nusret) ancak üstün ve güçlü,
hüküm ve hikmet sâhibi olan Allah’ın katındandır.
99- Saff
1- Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih etmiştir. O üstün ve
güçlüdür, hüküm ve hikmet sâhibidir.
100- Cum’a
3- Ve henüz kendilerine ulaşıp-katılmamış
olan diğerlerine de (peygamber gönderilmiştir); O (Allah), üstün ve güçlüdür,
hüküm ve hikmet sâhibidir.
5- Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu (içindeki derin anlamları,
hikmet ve hükümleriyle gereği gibi) yüklenmemiş olanların durumu, koskoca kitap
yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini yalanlayan kavmin
durumu ne kötüdür. Allah, zâlim bir kavmi hidâyete erdirmez.
101- Beyyine
3- Onların içinde dosdoğru ‘yazılı-hükümler’
vardır.
102- Haşr
1- Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve
güçlü olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
24- O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca vâr edendir,
‘şekil ve sûret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde
olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hâkimdir.
105- Ahzâb
1- Ey Peygamber, Allah’tan sakın, kâfirlere ve münâfıklara itaat etme.
Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
36- Allah ve Resûlü, bir işe hükmettiği zaman, mü’min bir erkek ve mü’min
bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve
Resûlü’ne isyân ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır.
106- Nîsâ
11- Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye
eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır.
Kadın (veyâ kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu
varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu
olmayıp da anne ve baba ona mîrasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir
vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir’dir. (Ancak bu
hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veyâ (varsa) borcun düşülmesinden sonradır.
Babalarınız, oğullarınız, onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın
olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah’tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir,
hüküm ve hikmet sâhibi olandır.
17- Allah’ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehâlet nedeniyle
kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah,
böylelerinin tevbelerini kabûl eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet
sâhibidir.
24- Sağ ellerinizin mâlik olduğu (câriyeler) dışındaki kadınlardan ‘evli ve
özgür’ olanlarla da (evlenmeniz haramdır.) Bunlar, Allah’ın üzerinize
yazdığıdır. Bunların dışında kalanı iffetlerini koruyup fuhuşta bulunmamak
üzere mallarınızla (mehir vererek) evlenecek kadın aramanız size helâl kılındı.
Öyleyse onlardan hangi şeyle (veyâ ne kadar) yararlandıysanız, onlara ücret
(mehir)lerini tesbit edildiği miktarıyla ödeyin. Miktarın tesbitinden sonra,
karşılıklı hoşnud olduğunuz bir şey konusunda üstünüze bir sorumluluk yoktur.
Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sâhibi olandır.
26- Allah, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetine
iletmek ve tevbelerinizi kabûl etmek ister. Allah bilendir, hüküm ve hikmet
sâhibidir.
56- Âyetlerimize karşı inkâra sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri
yanıp döküldükçe, azâbı tadmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz.
Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
58- Şüphesiz Allah, emânetleri ehline (sâhiplerine) teslim etmenizi ve
insanlar arasında hükmettiğinizde adâletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla
Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir.
65- Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde
seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç-bir sıkıntı
duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, îman etmiş olmazlar.
92- Bir mü’mine, -hatâ sonucu
olması dışında- bir başka mü’mini
öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü’mini ‘hatâ sonucu’ öldürürse, mü’min bir köleyi
özgürlüğüne kavuşturması ve âilesine teslim edilecek bir diyeti vermesi
gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka. Eğer o, mü’min
olduğu hâlde size düşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mü’min bir köleyi
özgürlüğe kavuşturması gerekir. Şâyet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir
topluluktan ise, bu durumda âilesine bir diyet ödemek ve bir mü’min köleyi
özgürlüğe kavuşturmak gerekir. (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkânı) Bulamayan
ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah’tan bir tevbedir.
Allah bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
104- (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı
çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz,
onların umud etmediklerini Allah’tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve
hikmet sâhibidir.
105- Şüphesiz, Allah’ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen
için biz sana Kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hâinlerin savunucusu olma.
111- Kim bir günah kazanırsa, o ancak kendi nefsi aleyhinde onu kazanmıştır.
Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
130- Eğer ikisi ayrılacak olurlarsa, Allah her birine ‘genişlik (rızık ve
ihsân) kaynaklarından’ kazandırır (ihtiyaçlardan korur.) Allah, (rahmetiyle)
geniş olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
141- Onlar sizi gözetleyip-duruyorlar.
Size Allah’tan bir fetih (zafer) gelirse: ‘Sizinle birlikte değil miydik?’
derler. Ama kâfirlere bir pay düşerse: ‘Size üstünlük sağlamadık mı, mü’minlerden
size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?’ derler. Allah, kıyâmet günü aranızda
hükmedecektir. Allah, kâfirlere mü’minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez.
158- Hayır; Allah onu kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve
hikmet sâhibidir.
165- Elçiler; müjdeciler ve uyarıcılar olarak (gönderildi). Öyle ki
elçilerden sonra insanların Allah’a karşı (savunacak) delilleri olmasın. Allah,
üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sâhibidir.
170- Ey insanlar, şüphesiz elçi size Rabbinizden hakla geldi. Öyleyse îman
edin, sizin için hayırlıdır. Eğer inkâra saparsanız, şüphesiz göklerde
olanların ve yerde olanların tümü Allah’ındır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet
sâhibidir.
176- Senden fetva isterler. De ki: ‘Allah, ‘çocuksuz ve babasız olanın (kelâle’nin)’
mîrasına ilişkin hükmü açıklar. Ölen kişinin çocuğu yok da kız kardeşi varsa,
geride bıraktıklarının yarısı kız-kardeşinindir. Ama (ölen) kız-kardeşinin
çocuğu yoksa, kendisi (erkek kardeşi) ona mîrasçı olur. Eğer kız-kardeşi iki
ise, geride bıraktıklarının üçte ikisi onlarındır. Ama (mîrasçılar) erkekler ve
kız-kardeşler ise, bu durumda erkek için dişinin iki payı vardır. Allah, -şaşırıp sapmayasınız diye- açıklar. Allah, her-şeyi bilendir.
108- Mâide
1- Ey îman edenler, akitleri yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helâl
saymaksızın ve size okunacaklar dışta tutulmak üzere, hayvanlar size helâl
kılındı. Şüphesiz Allah, dilediği hükmü verir.
38- Hırsız erkek ve hırsız kadının, (çalıp) kazandıklarına bir karşılık,
Allah’tan, ‘tekrarı önleyen bir cezâ’ olmak üzere ellerini kesin. Allah üstün
ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sâhibidir.
42- Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse
aralarında hükmet veyâ onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan,
sana hiç-bir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedecek olursan
adâletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adâletle hüküm yürütenleri sever.
43- Allah’ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarında olduğu hâlde, seni nasıl
hakem kılıyorlar ve sonra bunun peşinden yüz çeviriyorlar?. İşte onlar, inanmış
değildir.
44- Gerçek şu ki, biz Tevratı, içinde bir hidâyet ve nûr olarak indirdik.
Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek
bilginler de (Ahbar), Allah’ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve
onun üzerine şâhidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan
korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim
Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kâfir olanlardır.
45- Biz onda, onların üzerine yazdık: Can’a can, göze göz, buruna burun,
kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim
bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir keffarettir. Kim Allah’ın
indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zâlim olanlardır.
47- İncil sâhipleri Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Kim
Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fâsık olanlardır.
48- Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona ‘bir
şâhid-gözetleyici’ olarak Kitab’ı
(Kur’ân’ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana
gelen haktan sapıp onların hevâ(istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz
için bir şeriat ve bir yol-yöntem
kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,)
verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün
dönüşü Allah’adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber
verecektir.
49- Aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve onların hevâlarına uyma.
Allah’ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni şaşırtmamaları için diye
onlardan sakın. Şâyet yüz çevirirlerse, bil ki, Allah bir kısım günahları
nedeniyle onlara bir musîbeti tattırmak istemektedir. Şüphesiz, insanların çoğu
fâsıklardır.
50- Onlar hâlâ câhiliye hükmünü mü arıyorlar?. Kesin bilgiyle inanan bir
topluluk için hükmü, Allah’tan daha güzel olan kimdir?.
95- Ey îman edenler, siz ihramlıyken avı öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı
olarak (taammüden) öldürürse, cezâsı, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir.
Buna da, Kâbe’ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adâlet sâhibi iki kişi
hükmedecektir. Veyâ yoksulları doyurmak veyâ onun dengi oruç tutmak olan bir
keffâret vardır. Böylelikle işlediğinin vebâlini tadmış olsun. Allah geçmişte
olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öc alacaktır. Allah üstün ve
güçlü olandır, öc sâhibidir.
118- Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer
onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hâkim olan Sen’sin Sen’.
109- Mümtehine
5- ‘Rabbimiz, inkâr edenler için bizi fitne (deneme konusu) kılma ve bizi
bağışla Rabbimiz. Şüphesiz Sen, üstün ve güçlüsün, hüküm ve hikmet sâhibisin’.
10- Ey îman edenler, mü’min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman,
onları imtihan edin. Allah, onların îmanlarını daha iyi bilendir. Şâyet
(gerçekten) mü’min kadınlar olduklarını bilip-öğrenirseniz, artık sakın onları kâfirlere geri çevirmeyin.
(Çünkü) Ne bunlar onlara helâldir, ne onlar bunlara helâldir. Onlara (kâfir
kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü’min
kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikâhlamanızda
size bir güçlük yoktur. Kâfir (kadın)ların ismetlerini (nikâhlarını) tutmayın
ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü’min kadınlara)
harcadıklarını istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder.
Allah bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
110- Fetih
4- Mü’minlerin kâlplerine, îmanlarına îman katıp-arttırsınlar diye, ‘güven duygusu ve huzur’ indiren O’dur. Göklerin
ve yerin orduları Allah’ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
7- Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, üstün ve güçlü olandır,
hüküm ve hikmet sâhibidir.
19- Ve alacakları bir-çok ganîmetleri de. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm
ve hikmet sâhibidir.
112- Hucurât
8- Allah’tan bir fazl (bir ihsân ve lütuf) ve bir nîmet olarak. Allah,
bilendir hüküm ve hikmet sâhibidir.
113- Tahrîm
2- Allah, yeminlerinizin (keffâretle) çözülmesini size farz (veyâ meşrû)
kıldı. Allah, sizin mevlânız (sâhibiniz, yardımcınız)dır. O bilendir, hüküm ve
hikmet sâhibidir.
114- Tevbe
8- Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı gâlip gelirlerse size karşı ne ‘akrabâlık
bağlarını’, ne de ‘sözleşme hükümlerini’ gözetip-tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kâlbleri ise karşı
koyar. Onların çoğu fâsık kimselerdir.
10- Onlar (hiç) bir mü’mine karşı ne ‘Akrabâlık bağlarını’, ne de ‘sözleşme
hükümlerini’ gözetip tanırlar. İşte bunlar, haddi aşmakta olanlardır.
15- Ve kâlblerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabûl
eder. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
28- Ey îman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler; öyleyse bu
yıllarından sonra artık Mescid-i
Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer ihtiyaç içinde kalmaktan korkarsanız, Allah dilerse
sizi kendi fazlından zengin kılar. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet
sâhibidir.
40- Siz O’na (peygambere) yardım etmezseniz, Allah O’na yardım etmiştir.
Hani kâfirler ikiden biri olarak O’nu (Mekke’den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada
olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: ‘Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle
berâberdir’. Böylece Allah O’na ‘huzur ve güvenlik duygusunu’ indirmişti, O’nu
sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkâr edenlerin de kelimesini (inkâr
çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah’ın kelimesi, yüce olandır. Allah üstün ve
güçlüdür, hüküm ve hikmet sâhibidir.
60- Sadakalar, -Allah’tan bir
farz olarak- yalnızca fakirler,
düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kâlbleri ısındırılacaklar, köleler,
borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah
bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
71- Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velîleridirler. İyiliği
emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve
Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederler. İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği
bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sâhibidir.
97- Bedeviler inkâr ve nifak bakımından daha şiddetlidir. Allah’ın elçisine
indirdiği sınırları bilmemeye de onlar daha ‘yatkın ve elverişlidir’. Allah
bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
106- Diğer bir kısmı, Allah’ın emri için ertelenmişlerdir. O, bunları, ya
azablandıracak veyâ tevbelerini kabûl edecektir. Allah, bilendir, hüküm ve
hikmet sâhibidir.
110- Onların kâlbleri parçalanmadıkça, kurdukları binâ kâlblerinde bir şüphe
olarak sürüp-gidecektir. Allah
bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
Sadakallahülazim
En
doğrusunu sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Mayıs 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder