(Not: Âyetler Ali Bulaç
meâlinden alınmıştır. Nüzûl sırası Mustafa İslamoğlu tertibine göre
yapılmıştır).
MEKKE DÖNEMİ
11- Fecr
5- Bunlarda, akıl sâhibi olan için bir yemin var, değil mi?.
39- Yâsin
68- Kime uzun ömür verirsek, yaratılışta onu tersine çeviririz. Yine de
akıllarını kullanmayacaklar mı?.
62- Andolsun o, sizden birçok insan-neslini
saptırmıştı. Yine de aklınızı kullanmıyor muydunuz?.
40- Furkân
44- Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir yada aklını kullanır mı
sayıyorsun?. Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır yol bakımından daha
şaşkın (ve aşağı) dırlar.
50- Vâkıa
19- Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip
akılları çelinir.
51- Şuârâ
28- ‘Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, O, doğunun da, batı’nın da ve
bunlar arasında olan her-şeyin Rabbidir’ dedi (Mûsâ).
55- Sâd
29- (Bu Kur’ân,) âyetlerini, iyiden-iyiye düşünsünler ve temiz
akıl-sâhipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübârek bir kitaptır.
43- Katımızdan ona bir rahmet ve temiz akıl sâhiplerine bir öğüt olmak
üzere âilesini ve onlarla birlikte bir benzerini de bağışladık.
56- A’raf
67- (Hûd:) ‘Ey kavmim’ dedi. ‘Bende ‘akıl yetersizliği’ yoktur; ama ben
gerçekten âlemlerin Rabbinden bir elçiyim’ dedi.
169- Onların ardından yerlerine kitaba mîrasçı olan bir takım ‘kötü
kimseler’ geçti. (Bunlar) Şu değersiz olan (dünyâ)ın geçici-yararını alıyor ve: ‘Yakında bağışlanacağız’ diyorlar. Bunun
benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah’a karşı hakkı
söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin Kitap sözü alınmamış
mıydı?. Oysa içinde olanı okudular. (Allah’tan) korkanlar için âhiret yurdu
daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdirmeyecek misiniz?.
58- Ra’d
4- Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler,
çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama
ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bâzısını bâzısına üstün kılıyoruz.
Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten âyetler vardır.
19- Peki, sana Rabbinden indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen kişi, o
görmeyen (âma) gibi midir?. Ancak temiz akıl-sâhipleri öğüt alıp-düşünürler.
59- Tûr
32- Yoksa bunu kendilerine saçma-akılları
mı emrediyor?. Yoksa onlar azgın bir kavim midir?.
60- Mülk
10- Ve: ‘Eğer dinlemiş olsaydık yada akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan
ateşin halkı arasında olmayacaktık’ derler.
65- İbrâhim
52- İşte bu (Kur’ân) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O’nun yalnızca bir
tek ilah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sâhipleri iyice öğüt alıp düşünsünler
diye bir bildirip-duyurma (bir
belağ)dır.
66- Sâffât
47- Onda ne bir gâile vardır, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir.
138- Ve geceleyin. Yine de akıllanmayacak mısınız?.
67- Kasas
60- Size verilen her-şey, yalnızca dünyâ-hayâtının metaı ve süsüdür. Allah
katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. Yine de akıllanmayacak
mısınız?.
69-Yûnus
16- De ki: ‘Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size
bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl
erdirmeyecek misiniz?’.
42- Onlardan seni dinleyecekler vardır. Ama hiç duymayan -sağırlara -üstelik hiç akılları ermiyorsa-
sen mi duyuracaksın?.
100- Allah’ın izni olmaksızın, hiç kimse için îman etme (imkânı) yoktur. O,
akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar.
70- Hûd
51- Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiç-bir ücret istemiyorum.
Benim ücretim, beni yaratandan başkasına âit değildir. Akıl erdirmeyecek
misiniz?.
78- Kavmi ona doğru koşarak geldi; onlar daha önceden kötülükler
işlemekteydiler. ‘Ey kavmim’ dedi. ‘İşte benim kızlarım, bunlar sizler için
daha temizdir. Artık Allah’tan korkun ve beni misâfirim önünde küçük
düşürmeyin. İçinizde hiç aklı başında olan (reşid) bir adam yok mu?’.
87- Dediler ki: ‘Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı yada
mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın
mı emrediyor?. Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir
adam)sın’.
71- Yûsuf
2- Gerçekten biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur’ân olarak
indirdik.
109- Biz senden önce, şehirler halkına kendilerine vahyettiğimiz erkekler
dışında (başkalarını elçi olarak) göndermedik. Hiç yeryüzünde dolaşmıyorlar mı,
ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görmüş olsunlar?.
Korkup-sakınanlar için ahiret yurdu
elbette daha hayırlıdır. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?.
111- Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sâhipleri için ibretler
vardır. (Bu Kur’ân) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden
öncekilerin doğrulayıcısı, her-şeyin ‘çeşitli biçimlerde açıklaması’ ve îman
eden bir topluluk için bir hidâyet ve rahmettir.
73- En-âm
32- Dünyâ-hayâtı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir.
Korkup-sakınmakta olanlar için
âhiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?.
140- Çocuklarını hiç-bir bilgiye dayanmaksızın akılsızca öldürenler ile
Allah’a karşı yalan yere iftirâ düzüp Allah’ın kendilerine rızık olarak
verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrâna uğramışlardır. Onlar, gerçekten
şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır.
151- De ki: ‘Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım: O’na
hiç-bir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya
iyilik edin, yoksulluk-endişesiyle
çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de,
onların da rızıklarını biz vermekteyiz-
Çirkin-kötülüklerin açığına ve gizli
olanına yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah’ın (öldürülmesini) haram
kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki
akıl erdirirsiniz’.
74- Nahl
12- Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı sizin emrinize verdi; yıldızlar da
O’nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir
topluluk için âyetler vardır.
67- Hurmalıkların ve üzümlüklerin meyvelerinden kurdukları çardaklarda hem
sarhoşluk verici içki, hem güzel bir rızık edinmektesiniz. Şüphesiz aklını
kullanabilen bir topluluk için, gerçekten bunda bir âyet vardır.
77- Zümer
9- Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyâma durarak
gönülden itaat (ibâdet) eden, âhiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden
(gibi) midir?. De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?. Şüphesiz, temiz
akıl sâhipleri öğüt alıp-düşünürler’.
18- Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah’ın
kendilerini hidâyete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sâhipleridir.
21- Görmüyor musun; gerçekten Allah, gökyüzünden su indirdi de onu yerin
içindeki kaynaklara yürütüp-geçirdi.
Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra kurumaya başlar,
böylece onu sararmış görürsün. Sonra da onu kurumuş kırıntılar kılıyor.
Şüphesiz bunda, temiz akıl sâhipleri için gerçekten öğüt alınacak bir ders
(zikr) vardır.
43- Yoksa Allah’tan başka şefaat ediciler mi edindiler?. De ki: ‘Ya onlar,
hiç-bir şeye mâlik değillerse ve akıl da erdiremiyorlarsa?’.
78- Mü’min Ğâfir)
54- (Ki o,) Temiz akıl-sâhipleri için bir hidâyet rehberi ve bir zikirdir.
67- O’dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alâk’tan
(embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü
(erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür
vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayâtına son verilmektedir; adı konulmuş
bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle
yaşatır).
79- Enbiyâ
10- Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde
bulunduğu bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?.
67- ‘Yuh size ve Allah’tan başka taptıklarınıza. Siz yine de akıllanmayacak
mısınız?’.
80-Mü’minûn
80- O, yaşatan ve öldürendir; gece ile gündüzün aykırılığı (veyâ ardarda
gelişi) da O’nun (kânunu)dur. Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız?.
83- Zuhrûf
3- Gerçekten Biz onu, belki aklınızı kullanırsınız diye Arapça bir Kur’ân
kıldık.
85- Câsiye
5- Gece ile gündüzün ardarda gelişinde (veyâ aykırılığında), Allah’ın
gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgârları
(belli bir düzen içinde) yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için âyetler
vardır.
88- Rûm
24- Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği göstermesi ile gökten su
indirmek sûretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de O’nun
âyetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir kavim için gerçekten
âyetler vardır.
28- Size kendi nefislerinizden bir örnek verdi: ‘Size rızık olarak
verdiğimiz şeylerde, sağ ellerinizin mâlik olduklarınızdan, sizinle eşit olup
kendi-kendînizden korktuğunuz gibi kendilerinden de korktuğunuz (veyâ çekinip
saygı duyduğunuz) ortaklar var mıdır?. “İşte biz, aklını kullanabilen bir kavim
için âyetleri böyle birer birer açıklarız.
89- Ankebût
35- Andolsun, biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir âyet
bırakmışızdır.
43- İşte bu örnekler; biz bunları insanlara vermekteyiz. Ancak âlimlerden
başkası bunlara akıl erdirmez.
63- Andolsun onlara: ‘Gökten su indirip de ölümünden sonra yeryüzünü
dirilten kimdir?’. diye soracak olursan, şüphesiz: ‘Allah’ diyecekler. De ki:
‘Hamd Allah’ındır’. Hayır, onların çoğu akletmiyorlar.
MEDÎNE DÖNEMİ
91- Hacc
46- Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle
akledebilecek kâlpleri ve işitebilecek kulakları olsun?. Çünkü doğrusu, gözler
kör olmaz, ancak sînelerdeki kâlpler körelir.
94- Bakara
13- Ve (yine) onlara: ‘İnsanların îman ettiği gibi siz de îman edin’
denildiğinde: ‘Düşük akıllıların îman ettiği gibi mi îman edelim?’. derler.
Bilin ki, gerçekten asıl kendileri düşük-akıllılardırlar;
ama bilmezler.
44- Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendînizi unutuyor musunuz?. Oysa
siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız?.
73- Bunun için de: ‘Ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun’
demiştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size âyetlerini gösterir; ki
akıllanasınız.
75- Siz (müslümanlar,) onların size inanacaklarını umuyor musunuz?. Oysa
onlardan bir bölümü, Allah’ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl
erdirdikten sonra, bile-bile değiştiriyorlardı.
76- Îman edenlerle karşılaştıklarında ‘Îman ettik’ derler; kendi başlarına
kaldıkları zaman ise, derler ki: ‘Allah’ın size açtık (açıkladık)larını,
Rabbiniz katında aleyhinizde bir delil getirsinler diye mi onlarla
konuşuyorsunuz?. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?’.
171- İnkâr edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip
(duyduğu veyâ bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir
hayvan)ın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan
dolayı akıl erdiremezler.
179- Ey temiz akıl sâhipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki
sakınırsınız.
197- Hacc, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder (yerine
getirir)se, (bilsin ki) haccda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya
girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edînin,
şüphesiz azığın en hayırlısı takvâdır. Ey temiz akıl sâhipleri, Benden korkup-sakının.
242- İşte Allah, size âyetlerini böyle açıklar; ki akıl erdiresiniz.
269- Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene
büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sâhiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
282- Ey îman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu
yazınız. Aranızdan bir kâtip doğru olarak yazsın, kâtip Allah’ın kendisine
öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da
yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan sakınsın, ondan hiç-bir şeyi eksiltmesin.
Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı yada zaaf-sâhibi veyâ kendisi
yazmaya güç yetiremeyecekse, velîsi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki
şâhid tutun; eğer iki erkek yoksa, şâhidlerden rızâ göstereceğiniz bir erkek ve
biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şâhidler
çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle
birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah katında en âdil, şâhitlik için en sağlam,
şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve
peşin olarak yaptığınız ticâret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca
yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de
şâhid tutun. Yazana da, şâhide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o,
kendîniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah’tan sakının. Allah size
öğretiyor. Allah her-şeyi bilendir.
95- Enfâl
22- Gerçek şu ki, Allah katında, yerde debelenenlerin en kötüsü, (bir
türlü) akıl erdirmez olan sağırlar ve dilsizlerdir.
98- Âl-i İmran
7- Sana Kitabı indiren O’dur. O’ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir
kısım âyetler muhkem’dir; diğerleri ise müteşâbihtir. Kâlplerinde bir kayma
olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşâbih
olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde
derinleşenler ise: ‘Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır’ derler. Temiz
akıl-sâhiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
65- ‘Ey Kitap ehli, İbrâhim konusunda ne diye tartışıp duruyorsunuz?.
Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Yine de akıl erdirmeyecek
misiniz?’.
118- Ey îman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size
kötülük ve zarar vermeye çalışırlar, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden
hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sînelerinin
gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size âyetlerimizi açıkladık; belki akıl
erdirirsiniz.
190- Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda
gelişinde temiz akıl-sâhipleri için gerçekten âyetler vardır.
102- Haşr
14- Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veyâ duvar arkasında olmaksızın
sizinle toplu bir hâlde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek
şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kâlpleri paramparçadır. Bu,
şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.
106- Nîsâ
5- Allah’ın sizin için (kendileriyle hayâtınızı) kâim (geçiminizi
sağlamaya destekleyici bir araç) kıldığı mallarınızı düşük akıllılara vermeyin;
bunlarla onları rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel (mâruf) söz söyleyin.
107- Talâk
10- Allah, onlar için şiddetli bir azab hazırlamıştır; öyleyse ey îman eden
temiz akıl-sâhipleri, Allah’tan korkun. Doğrusu Allah, size bir zikir (uyaran,
hatırlatan ve öğüt veren Kur’ân) indirmiştir.
108- Mâide
58- Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu)
edînirler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır.
100- De ki: ‘Murdar ile temiz -murdar’ın
çokluğu hoşuna gitse de- bir olmaz.
Ey temiz akıl sâhipleri, Allah’tan korkup-sakının.
Umulur ki kurtuluşa erersiniz.
103- Allah Bahriye’den Sâibe’den Vasiyle’den ve Ham’dan hiç-birini (meşrû)
kılmamıştır. Ancak inkâr edenler, Allah’a karşı yalan düzüp-uyduruyorlar. Onların çoğu akıl erdirmez.
112- Hucurât
4- Şüphesiz, hücrelerin ardından sana seslenenler de, onların çoğu aklını
kullanmıyor.
Sadakallahülazim
En
doğrusunu sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Mayıs 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder