30 Mayıs 2017 Salı

Nüzûl Sırasına Göre Kur’ân’da Akıl İle İlgili Âyetler



(Not: Âyetler Ali Bulaç meâlinden alınmıştır. Nüzûl sırası Mustafa İslamoğlu tertibine göre yapılmıştır).

MEKKE DÖNEMİ

11- Fecr

5- Bunlarda, akıl sâhibi olan için bir yemin var, değil mi?.

39- Yâsin

68- Kime uzun ömür verirsek, yaratılışta onu tersine çeviririz. Yine de akıllarını kullanmayacaklar mı?.
62- Andolsun o, sizden birçok insan-neslini saptırmıştı. Yine de aklınızı kullanmıyor muydunuz?.

40- Furkân

44- Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir yada aklını kullanır mı sayıyorsun?. Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar.

50- Vâkıa

19- Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir.

51- Şuârâ

28- ‘Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, O, doğunun da, batı’nın da ve bunlar arasında olan her-şeyin Rabbidir’ dedi (Mûsâ).

55- Sâd

29- (Bu Kur’ân,) âyetlerini, iyiden-iyiye düşünsünler ve temiz akıl-sâhipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübârek bir kitaptır.
43- Katımızdan ona bir rahmet ve temiz akıl sâhiplerine bir öğüt olmak üzere âilesini ve onlarla birlikte bir benzerini de bağışladık.

56- A’raf

67- (Hûd:) ‘Ey kavmim’ dedi. ‘Bende ‘akıl yetersizliği’ yoktur; ama ben gerçekten âlemlerin Rabbinden bir elçiyim’ dedi.
169- Onların ardından yerlerine kitaba mîrasçı olan bir takım ‘kötü kimseler’ geçti. (Bunlar) Şu değersiz olan (dünyâ)ın geçici-yararını alıyor ve: ‘Yakında bağışlanacağız’ diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah’a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin Kitap sözü alınmamış mıydı?. Oysa içinde olanı okudular. (Allah’tan) korkanlar için âhiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdirmeyecek misiniz?.

58- Ra’d

4- Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bâzısını bâzısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten âyetler vardır.
19- Peki, sana Rabbinden indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen kişi, o görmeyen (âma) gibi midir?. Ancak temiz akıl-sâhipleri öğüt alıp-düşünürler.

59- Tûr

32- Yoksa bunu kendilerine saçma-akılları mı emrediyor?. Yoksa onlar azgın bir kavim midir?.

60- Mülk

10- Ve: ‘Eğer dinlemiş olsaydık yada akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık’ derler.

65- İbrâhim

52- İşte bu (Kur’ân) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O’nun yalnızca bir tek ilah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sâhipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır.

66- Sâffât

47- Onda ne bir gâile vardır, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir.
138- Ve geceleyin. Yine de akıllanmayacak mısınız?.

67- Kasas

60- Size verilen her-şey, yalnızca dünyâ-hayâtının metaı ve süsüdür. Allah katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. Yine de akıllanmayacak mısınız?.

69-Yûnus

16- De ki: ‘Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?’.
42- Onlardan seni dinleyecekler vardır. Ama hiç duymayan -sağırlara -üstelik hiç akılları ermiyorsa- sen mi duyuracaksın?.
100- Allah’ın izni olmaksızın, hiç kimse için îman etme (imkânı) yoktur. O, akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar.

70- Hûd

51- Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiç-bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına âit değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz?.
78- Kavmi ona doğru koşarak geldi; onlar daha önceden kötülükler işlemekteydiler. ‘Ey kavmim’ dedi. ‘İşte benim kızlarım, bunlar sizler için daha temizdir. Artık Allah’tan korkun ve beni misâfirim önünde küçük düşürmeyin. İçinizde hiç aklı başında olan (reşid) bir adam yok mu?’.
87- Dediler ki: ‘Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı yada mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor?. Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın’.

71- Yûsuf

2- Gerçekten biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.
109- Biz senden önce, şehirler halkına kendilerine vahyettiğimiz erkekler dışında (başkalarını elçi olarak) göndermedik. Hiç yeryüzünde dolaşmıyorlar mı, ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görmüş olsunlar?. Korkup-sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?.
111- Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sâhipleri için ibretler vardır. (Bu Kur’ân) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, her-şeyin ‘çeşitli biçimlerde açıklaması’ ve îman eden bir topluluk için bir hidâyet ve rahmettir.

73- En-âm

32- Dünyâ-hayâtı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için âhiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?.
140- Çocuklarını hiç-bir bilgiye dayanmaksızın akılsızca öldürenler ile Allah’a karşı yalan yere iftirâ düzüp Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrâna uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır.
151- De ki: ‘Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiç-bir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını biz vermekteyiz- Çirkin-kötülüklerin açığına ve gizli olanına yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah’ın (öldürülmesini) haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki akıl erdirirsiniz’.

74- Nahl

12- Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O’nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için âyetler vardır.
67- Hurmalıkların ve üzümlüklerin meyvelerinden kurdukları çardaklarda hem sarhoşluk verici içki, hem güzel bir rızık edinmektesiniz. Şüphesiz aklını kullanabilen bir topluluk için, gerçekten bunda bir âyet vardır.

77- Zümer

9- Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyâma durarak gönülden itaat (ibâdet) eden, âhiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir?. De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?. Şüphesiz, temiz akıl sâhipleri öğüt alıp-düşünürler’.
18- Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah’ın kendilerini hidâyete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sâhipleridir.
21- Görmüyor musun; gerçekten Allah, gökyüzünden su indirdi de onu yerin içindeki kaynaklara yürütüp-geçirdi. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra kurumaya başlar, böylece onu sararmış görürsün. Sonra da onu kurumuş kırıntılar kılıyor. Şüphesiz bunda, temiz akıl sâhipleri için gerçekten öğüt alınacak bir ders (zikr) vardır.
43- Yoksa Allah’tan başka şefaat ediciler mi edindiler?. De ki: ‘Ya onlar, hiç-bir şeye mâlik değillerse ve akıl da erdiremiyorlarsa?’.

78- Mü’min Ğâfir)

54- (Ki o,) Temiz akıl-sâhipleri için bir hidâyet rehberi ve bir zikirdir.
67- O’dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alâk’tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayâtına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır).

79- Enbiyâ

10- Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?.
67- ‘Yuh size ve Allah’tan başka taptıklarınıza. Siz yine de akıllanmayacak mısınız?’.

80-Mü’minûn

80- O, yaşatan ve öldürendir; gece ile gündüzün aykırılığı (veyâ ardarda gelişi) da O’nun (kânunu)dur. Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız?.

83- Zuhrûf

3- Gerçekten Biz onu, belki aklınızı kullanırsınız diye Arapça bir Kur’ân kıldık.

85- Câsiye

5- Gece ile gündüzün ardarda gelişinde (veyâ aykırılığında), Allah’ın gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgârları (belli bir düzen içinde) yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için âyetler vardır.

88- Rûm

24- Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği göstermesi ile gökten su indirmek sûretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de O’nun âyetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir kavim için gerçekten âyetler vardır.
28- Size kendi nefislerinizden bir örnek verdi: ‘Size rızık olarak verdiğimiz şeylerde, sağ ellerinizin mâlik olduklarınızdan, sizinle eşit olup kendi-kendînizden korktuğunuz gibi kendilerinden de korktuğunuz (veyâ çekinip saygı duyduğunuz) ortaklar var mıdır?. “İşte biz, aklını kullanabilen bir kavim için âyetleri böyle birer birer açıklarız.

89- Ankebût

35- Andolsun, biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir âyet bırakmışızdır.
43- İşte bu örnekler; biz bunları insanlara vermekteyiz. Ancak âlimlerden başkası bunlara akıl erdirmez.
63- Andolsun onlara: ‘Gökten su indirip de ölümünden sonra yeryüzünü dirilten kimdir?’. diye soracak olursan, şüphesiz: ‘Allah’ diyecekler. De ki: ‘Hamd Allah’ındır’. Hayır, onların çoğu akletmiyorlar.

MEDÎNE DÖNEMİ

91- Hacc

46- Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kâlpleri ve işitebilecek kulakları olsun?. Çünkü doğrusu, gözler kör olmaz, ancak sînelerdeki kâlpler körelir.

94- Bakara

13- Ve (yine) onlara: ‘İnsanların îman ettiği gibi siz de îman edin’ denildiğinde: ‘Düşük akıllıların îman ettiği gibi mi îman edelim?’. derler. Bilin ki, gerçekten asıl kendileri düşük-akıllılardırlar; ama bilmezler.
44- Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendînizi unutuyor musunuz?. Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız?.
73- Bunun için de: ‘Ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun’ demiştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size âyetlerini gösterir; ki akıllanasınız.
75- Siz (müslümanlar,) onların size inanacaklarını umuyor musunuz?. Oysa onlardan bir bölümü, Allah’ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile-bile değiştiriyorlardı.
76- Îman edenlerle karşılaştıklarında ‘Îman ettik’ derler; kendi başlarına kaldıkları zaman ise, derler ki: ‘Allah’ın size açtık (açıkladık)larını, Rabbiniz katında aleyhinizde bir delil getirsinler diye mi onlarla konuşuyorsunuz?. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?’.
171- İnkâr edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veyâ bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler.
179- Ey temiz akıl sâhipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız.
197- Hacc, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder (yerine getirir)se, (bilsin ki) haccda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edînin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvâdır. Ey temiz akıl sâhipleri, Benden korkup-sakının.
242- İşte Allah, size âyetlerini böyle açıklar; ki akıl erdiresiniz.
269- Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sâhiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
282- Ey îman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir kâtip doğru olarak yazsın, kâtip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan sakınsın, ondan hiç-bir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı yada zaaf-sâhibi veyâ kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velîsi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şâhid tutun; eğer iki erkek yoksa, şâhidlerden rızâ göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şâhidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah katında en âdil, şâhitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticâret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de şâhid tutun. Yazana da, şâhide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendîniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah’tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah her-şeyi bilendir.

95- Enfâl

22- Gerçek şu ki, Allah katında, yerde debelenenlerin en kötüsü, (bir türlü) akıl erdirmez olan sağırlar ve dilsizlerdir.

98- Âl-i İmran

7- Sana Kitabı indiren O’dur. O’ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım âyetler muhkem’dir; diğerleri ise müteşâbihtir. Kâlplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşâbih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: ‘Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır’ derler. Temiz akıl-sâhiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
65- ‘Ey Kitap ehli, İbrâhim konusunda ne diye tartışıp duruyorsunuz?. Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?’.
118- Ey îman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışırlar, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sînelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size âyetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz.
190- Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl-sâhipleri için gerçekten âyetler vardır.

102- Haşr

14- Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veyâ duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir hâlde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kâlpleri paramparçadır. Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.

106- Nîsâ

5- Allah’ın sizin için (kendileriyle hayâtınızı) kâim (geçiminizi sağlamaya destekleyici bir araç) kıldığı mallarınızı düşük akıllılara vermeyin; bunlarla onları rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel (mâruf) söz söyleyin.

107- Talâk

10- Allah, onlar için şiddetli bir azab hazırlamıştır; öyleyse ey îman eden temiz akıl-sâhipleri, Allah’tan korkun. Doğrusu Allah, size bir zikir (uyaran, hatırlatan ve öğüt veren Kur’ân) indirmiştir.

108- Mâide

58- Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edînirler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır.
100- De ki: ‘Murdar ile temiz -murdar’ın çokluğu hoşuna gitse de- bir olmaz. Ey temiz akıl sâhipleri, Allah’tan korkup-sakının. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.
103- Allah Bahriye’den Sâibe’den Vasiyle’den ve Ham’dan hiç-birini (meşrû) kılmamıştır. Ancak inkâr edenler, Allah’a karşı yalan düzüp-uyduruyorlar. Onların çoğu akıl erdirmez.

112- Hucurât

4- Şüphesiz, hücrelerin ardından sana seslenenler de, onların çoğu aklını kullanmıyor.

Sadakallahülazim

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

Hârûn Görmüş
Mayıs 2017






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder