“De ki: ‘Sizin
şirk koştuklarınızdan ilk kez yaratacak, sonra onu iâde edecek olan var
mı?’. De ki: ‘Allah yaratmayı (ilkin) başlatır, sonra onu iâde eder.
Öyleyse nasıl çevriliyorsunuz?” (Yûnus
34).
Modern zihniyetin her şeyi değiştirme aşkı, biyolojide
de kendini göstermiş ve Evrim Teorisi ile birlikte “orijinâl yaratılış
düşüncesi” yobazca bir düşünce imiş gibi gösterilmiş, bunun yerine; “varlığın
aşama-aşama, bir varlıktan diğerine dönüşe-dönüşe oluştuğu” düşüncesi, başta
okullarda olmak üzere her-yerde söylenmeye başlamıştır. Evrim düşüncesine
göre hiç-bir varlık orijinâl değildir. Yâni Evrim Teorisi’ne göre siz
orijinâl varlıklar değilsiniz. (Bu zorunuza gitti mi?). Bu teoriye göre her şey
aşama-aşama, birinden bir diğerine geçerek-dönüşerek oluşmuştur. Aslında bu
bilimsel olarak da kanıtlanamamasına rağmen, modern düşünce, “uhrevî olan” ile
bağını büyük ölçüde kopardığından ve “fantastik düşünceyi modern-bilim olarak
zannettiğinden” ve de sunduğundan dolayı insanların zihinleri iğdiş edilmiş
vaziyettedir. Bir varlığın aşama-aşama yaratılmasını, “bir-anda orijinâl olarak
yaratılmak”tan daha mümkün görüyorlar.
Hemen şunu söyleyelim ki; yaratılışın nasıl
başladığı, yâni ilk yaratılışın nasıl olduğunu insan aklının idrâk etmesi
mümkün değildir. Zîrâ yaratmak Allah’a mahsus bir iştir ve bu nedenle onu sâdece
Allah bilir. Allah’ın sanatını idrâk etmek o kadar kolay değildir ve aslında yalnızca
O’nun bildirdiği kadar bilebiliriz:
“Dediler
ki: ‘Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiç-bir bilgimiz yok.
Gerçekten sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sâhibi olansın” (Bakara 32).
“Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıktı” sözü,
insanların kafasını evrim lehine karıştırmak için ortaya atılmış bir sorudur. Gerçi
sorunun antik yunandan bêri sorulan bir soru olduğu ve Aristo’ya dayandığı söyleniyor
ama bu soruyu ortaya atanlar, “yaratıcı’dan şüphesi olanlar”dır. Bu şüpheyi Aristo
da taşıyordu demek ki. Çok-tanrılı bir sistemde yaratılış ile ilgili her zaman
şüphe olur. Îman ise bu soruya çok net cevap verir: “Yumurta tavuktan çıktı.
Çünkü Allah tavuğu orijinâl olarak yarattı”.
Evrimcilere göre de sorunun cevâbı çok basittir:
Tavuk yumurtadan çıkmıştır. Çünkü evrimsel süreçte tavuk da başka bir varlıktan
türemiştir ve tavuğun türediği o varlık yumurtlayan bir varlıktır. Yumurtlama
ile olan dönüşüm sonucunda o tür “tavuk türüne” dönüşmüştür. Böylece tavuk
yumurtadan çıkmıştır. Tavuk da ne de olsa bir “kuş” türüdür ve bir kuş cinsinin
yumurtasından çıkmıştır. Bu cevap bilimsel bir cevap değil, inançla ilgili olan
bir cevaptır. Dîne Allah’a değil de dinsizliğe ve bir yaratıcının olduğuna
inanmayanların inandığı yada inanmak istediği bir cevap. Gerçi Evrim Teorisi de
bir dindir ve Evrim Teorisi’nin de ilahları vardır. Yâni Evrim Teorisi çok-tanrılı
bir dindir.
Evrim Teorisi’nde aslında gözlemlenen bir şey yoktur.
Söylediklerini gözlemlemiş değildirler. Fakat o şekilde olduğunu varsayarlar. Dünyevî
arzuları-ihtirasları o şekilde olmasına uygundur çünkü. Evrimsel biyoloji saçmalığı
ile bunu çözmeye çalışıyorlar ama tabî ki de çözemiyorlar. Evrim Teorisi’nde
bir “ilk yaratılış” düşüncesi ve inancı olmadığından “ilk” hakkındaki sorular
hiç-bir zaman bitmeyecek ve evrim, bilim olmaktan çıkacak ve inanca
dönüşecektir. Çünkü Evrim Teorisi’nde sonu gelmez bir “ilk” sorunu vardır.
Sürekli olarak: “Ya ondan önce”; “peki o nasıl oldu” soruları sorulur durur. İş
en sonunda “şans”a bırakılır. Oysa İslâm’da yâni inançta “ilk” olan Allah’tır. Diğerlerini
O yaratmıştır. Gerçek açıklama budur. Evrimcilerin açıklamasını yaptıklarını
zannettikleri şeyler kesinlikle bir açıklama değildir, tam tersine bir “açıklamama”dır.
Tabi bu “açıklamama”ya “inanan” kişi için mesele yoktur.
Yumurta bir sonuçtur, “neden” değil. İlk yaratılışın
nedeni Allah’tır ve sonucu varlıklardır. Fakat türemeler yâni sonraki
yaratılışlar sebep-sonuç kuralına göre işler. Yumurtanın sebebi tavuktur. Tavuğun
sebebi ise direkt olarak Allah’tır.
Bilindiği gibi her yumurtadan da tavuk çıkmaz. Tavuk
olması için bir de horozun olması gerekir. O hâlde yumurta, tavuk-horoz
birlikteliğinden çıkar. “Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıktı” sorusunu
horoza sorduklarında, horoz o meşhûr cevabı vermiş: “Ben işime bakarım,
gerisine karışmam”.
Yumurta en büyük hücre kabûl edilir. Evrim sürecinde
her şeyin hücrelerden ve daha alt yapılardan oluştuğu söylenir. Bu nedenle de
“canlı varlıkların kökeni hücredir” diye düşünülür. Fakat içinde canlı taşıyan
bir yumurtadan bahsediyorsak, içinde bir canlı taşıyan yumurta sâdece hücre
olmaktan çıkar. Döllenmemiş yumurtadan ise zâten tavuk çıkmaz. Tüm bunlar
bilimsel cevaplardır fakat bu sorunun kesin cevâbı bilim ile verilemez. Sorunun
cevâbı; yaratılmış olan her varlığın orijinâl olup-olmadığına inanılması
meselesidir. Eğer her varlık orijinâl ise, tavuk ve horoz da orijinâldir ve
dolayısı ile yumurta tavuktan çıkmış olur.
Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıktı sorusu
aslında, “ilk tavuk ve ilk yumurta nasıl oldu” sorusudur. Yumurtanın tavuktan
çıktığı gerçeği sağduyuya uygun olandır. Nitekim “tavuk yumurtladı” deriz ama “yumurta
tavukladı” demeyiz. Zâten “yumurtadan tavuk çıkmaz civciv çıkar”; “yumurtadan
sâdece tavuk değil, horoz da çıkar” esprileri de mânidardır.
Tavuğun yumurtadan çıktığı kabûl edildiğine, o zaman,
“sperm mi insandan, insan mı spermden çıktı” sorusu da anlam kazanır. Fakat
böyle bir soru çok anlamsızdır. Çünkü tabî ki sperm insandan çıkar. Fakat eksik
olmayan bir yapısı olan insandan sperm çıkar. Organları ve işleyişi eksik olan
bir insandan sperm de çıkmaz zâten. Yeterli olgunluğa ulaşamamış olan
çocuklardan sperm çıkmaz meselâ. O hâlde eksiksiz bir yapıya sâhip olan
varlıklar yumurtlar ve doğurur-doğurtur. En başta insan olmak üzere o eksiksiz
varlıklar orijinâl olan varlıklardır. İlk başta yaratılmışlardır ve başta
verdiğimiz âyette de söylendiği gibi, sonra da türeme devâm eder. Türeme de bir
yaratmadır tabî ki. Bu türemede memeliler yumurtasız, kuş ve tavuk gibi
canlılar da yumurta ile türer. İlk yaratılan bir tavuk ile bir horozun
birleşmesinden dolayı döllenmiş yumurta oluşur ve o yumurtalardan da tavuklar
ve horozlar türemeye devâm eder.
“Ey
insanlar!, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve ‘birbirinizi
tanımanız ve tanışmanız’ için sizi halklar ve kabîleler (şeklinde) kıldık.
Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk, renk, soy ve
servetçe değil) takvâca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, haber
alandır” (Hucurât 13).
Mesele, yaratma ve türeme meselesidir. Yaratma tüm
canlılar ve varlıklar için ilk başta bir-anda orijinâl ve çift olarak
yaratılırlar. Sonra da bu çiftler kendilerinin aynısı olan yeni nesilleri
doğururlar yada yumurtlarlar.
En doğrusunu sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Eylül
2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder