“Onlar bir ümmetti; gelip
geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz,
onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz” (Bakara 141).
Müslümanlar olarak iyi yada
kötü örneklik konusunda bizi bağlayan ve örnek ve ibret olan şey, kıssalarda anlatılan
peygamber örneklikleri ve bu örnekliğe karşı atalar dînine mensup şirk ve küfür
içinde olanlardır. Biz peygamberlerin hayâtından örnek, kâfir ve müşriklerin
hayatlarından ise ibret alırız. Böylece mü’minlerin yaptıkları sâlih amelleri
biz de yaparken, kâfir ve müşriklerin yaptığı yanlışları ve hatâları yapmaktan uzak
durup kurtulmuş oluruz. Tabi kıssalara bakarak günümüzde de devletleri, insanları,
düşünceleri ve ideolojileri yorumlayarak hak ile bâtılı ayırmaya çalışırız.
“Târihte yaşayanlar ve
yaşanmış olanlar günümüzü hiç ilgilendirmez” demiyorum elbette. Hattâ kanımca
babanın ve atanın yaptıkları çocuğu etkilemektedir. Demek ki önceki düşünceler,
ideolojiler, devletler, dînî ve siyâsî lîderler ve ekonomik güçler yapmış
olduklarıyla günümüzü ve günümüzde yaşayan insanları etkilemektedir. Bu
bağlamda müslümanlar da önceki müslüman ülkelerin ve devletlerin yaptıklarının
bâzı iyi-kötü sonuçlarını görerek etkilenmektedirler. Bu etkilenme modernite ile
birlikte hep “olumsuz etkilenme” olarak görülmektedir. Oysa olumlu etkilenmeler
de vardır.
İslâmî düşünce ve
yaşama-tarzı konusunda Ahzâb Sûresi 21. âyetin de belirlediği gibi bizim
örnekliğimiz, Peygamber ve sahabenin Kur’ân-merkezli yaptıkları yâni
uyguladıkları örnek yaşamlarıdır. Allah kontrôlünde ve onayında nihâyet bulmuş
örnek bir hayat yaşamışlardır. Kıssalarda da örneklik ve ibretlik hikâyeler
anlatılır. Bu nedenle biz hem önceki hem de modern düşünceleri, yaşam-tarzlarını
ve her konudaki yargılamayı, Kur’ân bilgi ve bilinci ile yoğrulduktan sonra, bahsettiğimiz
güzel örnekliğe göre yaparız.
Modern müslümanların İslâm’a
bağlılığı “psikolojik müslümanlık” şeklinde olsa da, vicdanlarını susturmak,
modern hayâtı doya-doya yaşamak ve modernizmi meşrûlaştırmak için çeşitli
mâzeretler arıyorlar. Bu mâzereti sağlayan en kolay ve etkili şey,
müslümanların kadim târihini eleştirmekten geçmektedir. Bu da en çok Emevi ve
Abbâsiler’e cephe almak, “dîni ne hâle getirdiler” şeklinde eleştiriler yapmak
ve bu nedenle Emevi ve Abbâsi dönemini tümden inkâr etmektir. Tabi bunu
yapmanın sonucu, “modernizme tutkuyla sarılmak, ona râm ve meftûn olmak”la sonuçlanıyor.
Emevi ve Abbâsiler’e kızıp İslâm’a sövüyorlar ve hemen arkasından da modernizme
kapılıyorlar.
Emevi ve Abbâsiler; siyâsî,
hukûkî ve ekonomik alanlarda ve de ırkî nedenlerle İslâm’ın hakkıyla uygulanmasına
engel olmuşlardır. Bu bağlamda İslâm’a aykırı bâzı kânun ve kurallar çıkarmış
ve yanlış uygulamalar yapmışlardır elbette. Bu bağlamda Emevi ve Abbâsiler’in eleştirilecek,
îtirâz ve hattâ isyan edilecek yönleri vardır. Derdim Emevi ve Abbâsileri savunmak
ve aklamak değil, bâzı hakîkatleri ortaya koymaya çalışmaktır.
Şu soruyu sormak gerektiğini
düşünüyorum: “Günümüzde hangi İslâm ülkesi Emevi ve Abbâsiler kadar güçlü devletlerdir
ve hangi ülkenin müslüman halkı Emevi ve Abbâsiler’deki halk kadar iyi
müslümandır?. Çünkü Emeviler ve Abbâsiler Dünyâ’nın önde gelen güçlerinden biri
hattâ en önde gelen gücüydüler. Zâten yapılan yanlışların çoğu halk tarafından değil,
devlet adamları ve kurumları tarafında yapılıyordu. Halktan bir-çok kişi bu
yanlışlara îtirâz etmesine rağmen toptan bir halk îtirâzının olmaması elbette eleştirilebilir.
Bu tüm zamanlarda câri olan bir konudur. Fakat şu kesin ki, Emevi ve Abbâsiler
zamânında yaşayan müslüman halk, modern zamanlardaki müslümanlardan daha takvâlı
ve samîmi idi. Hayâtı İslâm-merkezli yaşama noktasında bizimle kıyaslanamayacak
ölçüde üstündüler.
Bilgi konusunda da özellikle
Abbâsiler, Hârûn Reşîd ve Me’mûn döneminde, ileride Avrupa’ya ve tüm Dünyâ’ya
ulaşacak bilginin üretilmesi, derlenmesi ve taşınması işini başlatmışlardı.
Zâten Kur’ân ve Sünnet ile birlikte bir medeniyet başlamıştı ve bilgi ile
yoğrulunca hem siyâsî ve ekonomik hem de medeniyete dönen bir güç ve hayat
ortaya konmuştu.
Emevi ve Abbâsiler’in elbette
yaptıkları bir-çok yanlış ve kötülük oldu. Bu zâten tüm halklar için
geçerlidir. Bu yüzden onları eleştirmek için çok neden vardır. Dîne zarar
vermiş olan çok yanlışlar yapmışlardı. Meselâ Peygamberimiz’e isnât edilen bir-çok
uydurma, hurâfe ve zırvalık onların zamânında ortaya çıktı. Tamam bunları
eleştirelim ve îtirâz edip inkâr edelim. Bu zâten yeterince ve hattâ gereğinden
fazla yapılıyor da. Fakat Emevi ve Abbâsileri tümden inkâr ettiğimizde yanlış
yapmış oluruz. Çünkü bir-çok samîmi müslüman ve devlet adamı da bu devletlerin
zamânında yaşamışlardı ve din, ilim ve her alanda bir-çok iyi şey de
yapmışlardı ki İslâm Medeniyeti’nden bahseden kitaplarda bunlar görülmektedir. Hiç-bir
şey %100 iyi ve %100 kötü olmayacağına göre, günümüzde müslümanların durumunun
kötü olmasının tek ve ana nedenini Emevi ve Abbâsiler’e bağlamak çok da doğru değildir.
Zâten onların yıkılmasıyla birlikte Türklerden oluşan cihangir devletler
Dünyâ’ya hükmetmişlerdir. Şimdi de onların yanlışlarını mı arayıp bulmakla
uğraşalım ve sürekli olarak bu yanlışlarla mı hemhâl olalım yâni?.
İnsanın yanılgıysa düşmesi
kaçınılmaz olduğu için; geçmişte dînî, siyâsî, ekonomik, askerî vs. bir-çok
hatâ ve yanlış yapılmıştır ve bunların bir kısmı çok ağır sonuçlar ortaya
çıkarmıştır. Fakat kanımca müslümanları (İslâm’ı değil) yıpratan ve daha farklı
yollara sokan şey, batı’dan gelen Haçlı Seferleri ve doğu’dan gelen Moğol İşgâli’dir.
Bunlardan kaynaklanan büyük yıkım, hem medeniyete çok zarar vermiş, hem de ilme
ve âlimlere çok zarar vermiştir. Bu yıkımın sonucunda müslümanlar yine cihangir
devletler kurmuşlardır ama artık yeni kurulan bu devletler ilim-merkezli değil,
siyâset, ekonomi ve asker merkezli olmuşlardır. İyi devlet adamları,
askerler-komutanlar, güçlü ekonomiler ve sanat ortaya koymuşlardır fakat ilim
konusunda biraz zayıf kalmışlardır. İlme de yeterli önem verilseydi her-şey
bambaşka olabilirdi.
Mesele şu ki, Emevi ve Abbâsi
eleştirisi ve inkârı modern müslümanlar için, modern dünyânın ve modern insanın
Emevi ve Abbâsiler’in yaptığından 100 kat daha fazla olan kötülükleri
görmesinin önünde büyük bir engel olmaktadır. Modernizm eleştirisi, yoğun Emevi
ve Abbâsi eleştirisi nedeniyle yapılamıyor. Hattâ Emevi ve Abbâsi eleştirisinin
yoğunluğu moderniteyi meşrûlaştırıyor. Zâten Emevi ve Abbâsiler’i yoğun şekilde
eleştirmek uygulaması, modernite lehine oryantâlistler tarafından
başlatılmıştır. Moderniteyi “insanlığın geldiği en ileri seviye” olarak
görenler, hem kendilerinin hem de modernitenin yaptıklarını eleştirmek yerine
kolaya kaçarak Emevi ve Abbâsiler’i suçlamaktadırlar.
Emevi ve Abbâsi yoğun eleştirisi
modernizmin eleştirilmesinin önünde engel olmuş durumdadır. Hâlbuki biz şu-an
modern dünyâ ve hayat içinde yaşıyoruz ve bu yüzden eleştiri, îtirâz ve
isyânımız daha çok bu-günkü hâkim düşünce, felsefe, ideoloji ve modern akımlar
için olmalıdır. Eleştiri en çok ve yoğun olarak modernizme yapılmalıdır. Çünkü
“keşif” adı altında Amerika’yı, Avustralya’yı ve Afrika’yı işgâl edip sömürenler
Emevi ve Abbâsiler değildi. Kızılderilileri öldürenler, onların mallarını-mülklerini
yağmalayanlar Emevi ve Abbâsiler değildi. (Ki Avrupa, kızılderili ve yerlilerin
altın ve gümüşleriyle zengin olmuş ve o çok beğenilen modern süreci başlatmıştır).
Kezâ Afrika’yı sömürgeleştiren ve Afrika’lı insanları köleleştirenler Emevi ve
Abbâsiler’den çok modern insanlar ve devletlerdir. Uzak-doğu ülkelerini işgâl
edenler, oraları sömürgeye tâbi tutanlar, bu uğurda nice sayıdaki insanları
öldürenler Emevi ve Abbâsiler değildi. Emevi ve Abbâsiler’in döneminde de sapık
düşünceler ortaya çıkmıştır. Fakat İslâm’a aykırı modern bir-çok sapık düşünce
ve teorileri üretenler ve insanları bu düşünce ve teorilerle dinden-îmandan çıkararak
dünyevileştirenler Emevi ve Abbâsiler değildi. Yine; 1. ve 2. Dünyâ Savaşları’nı
Emevi ve Abbâsiler çıkarmadı ki!. Lâikliği, demokrasiyi, sekülerizmi,
liberâlizmi, kapitâlizmi, feminizmi, ateizmi, deizmi, modernizmi, LGBT’yi çıkaranlar
Emevi ve Abbâsiler değildi. Japonya’ya atom bombasını atanlar Emevi ve Abbâsiler
değildi. Uzak, orta ve yakın doğu’da çeşitli fitneler çıkarıp oraları ifsâd edenler
Emevi ve Abbâsiler değildi. Tabi modernizmin de bâzı iyi yönleri vardır. Lâkin
bunlar çok azdır. Zîrâ modernizm dinden yâni Allah’tan kopuk olduğu için
yaptıkları şeyler uzak vâdede zorluklar ortaya çıkarmaktadır. Bu yüzden
yaptıkları şeyler boşa gider.
Peki bunları yapanlar Emevi
ve Abbâsiler değilse kimdi?. Hırsızlık, sömürü ve cinâyetlerle parayı bulunca
(daha doğrusu çalınca) Rönesans, Protestanlık, Aydınlanma, Sanâyileşme ile
dinden uzaklaşan ve vicdanlarını-merhâmetlerini kaybeden batı’lı modern insanlar
ve devletlerdi. Peki o zaman niçin bunlara bir eleştiri getirilmiyor da
eleştiri, îtirâz ve isyân sâdece Emevi
ve Abbâsiler’e yapılıyor?. Şeytanın, nefsin ve tâğutların modernizm ile geldiği
yeri ve yaptıkları kötülükleri-yanlışları niçin eleştirmiyorsunuz?. İşte ben de
diyorum ki; Emevi ve Abbâsi eleştirisi gereğinden çok fazla yapılıyor oluşundan
dolayı modernizm eleştirisine sıra gelmiyor. Hedef saptırıyorlar ve insanlara
eleştirilecek, îtirâz edilecek ve isyân yükseltecek farklı şeyler ve odaklar
gösteriyorlar. Böylece müslümanların gazlarını alıyorlar, sivriliklerini
törpülüyorlar. Bu-arada kendileri de her türlü şirki, küfrü, adâletsizliği,
ahlâksızlığı ve zulmü yâni şerefsizliği yapıyor. Modern müslümanlara “cambaza
bak” diyerek Emevi ve Abbâsiler’i gösteriyorlar fakat bu-arada kendileri her
türlü cambazlığı yapıyor.
Emevi ve Abbâsi eleştirisi
yapmak kolaydır. Bir meâl okursunuz, bir de Emevi ve Abbâsiler târihi; sonra da
okuduklarınızı modernizme uygun olarak ve modernizm lehine eleştirirsiniz olur
biter. Peki bizim örnekliğimiz Emevi ve Abbâsiler midir?. Bizim örnekliğimiz Peygamberimiz-peygamberler
ve onlarla birlikte olanlardır. Peki niçin dîni onlar gibi idrâk etmeye, onlar
gibi delikanlıca sabretmeye, direnmeye, Allah için vazgeçmeye, cihad etmeye,
şehîd ve şâhid olmaya çalışmıyoruz?. Çünkü bunlar zor olan şeylerdir. Onun yerine
Emevi ve Abbâsiler eleştiriyoruz ve işi kurtardığımızı sanıyoruz. Cennet, Emevi
ve Abbâsiler’i en iyi ve yoğun olarak eleştirenleri değil, îman edenleri ve sâlih
amel işleyenleri ağırlayacaktır. Günümüzde eleştirilecek ve mücâdele edilecek
olan şey, târihî devletler, şahsiyetler ve düşüncelerden çok, şeytan, nefs,
tâğutlar, modern düşünce, ideoloji, siyâset, ekonomi, kânun-kurallar, sapkın
davranışlar ve yaşam-tarzlarıdır. Bunlara çıtını çıkar(a)mayanlar sıra Emevi ve
Abbâsiler’e gelince “vurun kahpeye” misâli veriyorlar ayarı. Böylece güyâ “modern
müslüman” oluyorlar. Çünkü modern müslüman olmak için yoğun şekilde Emevi ve Abbâsi
eleştirisi yapılması gerekiyor. Popüler olan budur.
Modern müslümanlar “pireye
kızıp yorgan yakmak” sözünde olduğu gibi, Emevi ve Abbâsiler’e kızarak ve de
modernizme kapılarak müslümanlıklarını yakıyorlar. Oysa Kur’ân elimizdedir,
Peygamberimiz ve o’nunla birlikte olanların yaptıkları sâlih ameller yâni sahih
Sünnet kaynaklarda bulunmaktadır. O hâlde buna göre sağlam bir müslümanlık
kuracağımıza, şirke, küfre, adâletsizliğe, ahlâksızlığa ve her türlü sapıklığa-sapkınlığa
ve zulme karşı çıkıp “dur” diyeceğimize, modernizm-merkezli yapılan bu
çirkeflikleri eleştirip, îtirâz ve isyân edeceğimize, gereğinden çok ve yoğun
olarak Emevi ve Abbâsi eleştirisiyle oyalanıyoruz. Emevi ve Abbâsi eleştirisi
bize oryantâlistler tarafından verilen bir sakızdır, oyalandığımız bir oyuncaktır.
“Müslümanım” diyenler, insanın
o beli büken yükünü omuzlamamak için Emevi ve Abbâsi eleştirisiyle idâre
ediyorlar ama bu-arada modernizme de bir eleştiri ve îtirâz etmiyorlar. Zîrâ modernizme
meftûn ve râm olmuş durumdadırlar. Çünkü modernizm onların o belleri büken ve
saçları ağartan yüklerini -güyâ- üzerlerinden alıyor. Üstelik nefislerini
kışkırtacak bir-çok şey ile onları hoşnut etmektedir.
Allah’tan ve Kur’ân’dan
başka eleştirilemeyecek hiç kimse ve hiç-bir şey yoktur. Kur’ân’da Allah, Peygamberimiz’i
bile eleştiriyor. Herkes, her devlet ve her uygarlık eleştirilebilir elbette.
Fakat bu eleştiri, îtirâz ve isyandan modernizm niçin istisnâ oluyor? Müslümanlar
da dâhil insanlar modernizmi “insanın gelebileceği en ileri seviye olarak
görüyorlar?. Hâlbuki bu ağır bir cehâlet ve derin bir yanılgıdır. Peki niçin
böyle oluyor?. Çünkü modernizm Dünyâ’yı cennete çevirme boş hayâli ve
çabasıdır. Dünyâ’yı cennete çevirmek onlar için “nefislerin alabildiğine
kışkırtılması” demektir. İşte insanlar, nefislerine tam uygun olan modernizmin
hazlarından bir nebze tatmış oldukları ve hazza alıştıkları için ona cephe
alamıyorlar ve modernizm yerine Emevi ve Abbâsiler’i eleştirme yoluna
gidiyorlar. Emeviler’e ve Abbâsiler’e kızıp, sapkınlığın daniskası olan modernizme
kapılıyorlar ve müslümanlıklarını yakıyorlar. Hâl-i pür melâlimizin bir nedeni de
budur.
En doğrusunu sâdece Allah
bilir.
Hârûn Görmüş
Şubat 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder