19 Haziran 2021 Cumartesi

Emevi ve Abbâsiler’e Kızıp Müslümanlığı Yakmak


“Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz” (Bakara 141).

 

Müslümanlar olarak iyi yada kötü örneklik konusunda bizi bağlayan ve örnek ve ibret olan şey, kıssalarda anlatılan peygamber örneklikleri ve bu örnekliğe karşı atalar dînine mensup şirk ve küfür içinde olanlardır. Biz peygamberlerin hayâtından örnek, kâfir ve müşriklerin hayatlarından ise ibret alırız. Böylece mü’minlerin yaptıkları sâlih amelleri biz de yaparken, kâfir ve müşriklerin yaptığı yanlışları ve hatâları yapmaktan uzak durup kurtulmuş oluruz. Tabi kıssalara bakarak günümüzde de devletleri, insanları, düşünceleri ve ideolojileri yorumlayarak hak ile bâtılı ayırmaya çalışırız.

 

“Târihte yaşayanlar ve yaşanmış olanlar günümüzü hiç ilgilendirmez” demiyorum elbette. Hattâ kanımca babanın ve atanın yaptıkları çocuğu etkilemektedir. Demek ki önceki düşünceler, ideolojiler, devletler, dînî ve siyâsî lîderler ve ekonomik güçler yapmış olduklarıyla günümüzü ve günümüzde yaşayan insanları etkilemektedir. Bu bağlamda müslümanlar da önceki müslüman ülkelerin ve devletlerin yaptıklarının bâzı iyi-kötü sonuçlarını görerek etkilenmektedirler. Bu etkilenme modernite ile birlikte hep “olumsuz etkilenme” olarak görülmektedir. Oysa olumlu etkilenmeler de vardır.  

 

İslâmî düşünce ve yaşama-tarzı konusunda Ahzâb Sûresi 21. âyetin de belirlediği gibi bizim örnekliğimiz, Peygamber ve sahabenin Kur’ân-merkezli yaptıkları yâni uyguladıkları örnek yaşamlarıdır. Allah kontrôlünde ve onayında nihâyet bulmuş örnek bir hayat yaşamışlardır. Kıssalarda da örneklik ve ibretlik hikâyeler anlatılır. Bu nedenle biz hem önceki hem de modern düşünceleri, yaşam-tarzlarını ve her konudaki yargılamayı, Kur’ân bilgi ve bilinci ile yoğrulduktan sonra, bahsettiğimiz güzel örnekliğe göre yaparız.

 

Modern müslümanların İslâm’a bağlılığı “psikolojik müslümanlık” şeklinde olsa da, vicdanlarını susturmak, modern hayâtı doya-doya yaşamak ve modernizmi meşrûlaştırmak için çeşitli mâzeretler arıyorlar. Bu mâzereti sağlayan en kolay ve etkili şey, müslümanların kadim târihini eleştirmekten geçmektedir. Bu da en çok Emevi ve Abbâsiler’e cephe almak, “dîni ne hâle getirdiler” şeklinde eleştiriler yapmak ve bu nedenle Emevi ve Abbâsi dönemini tümden inkâr etmektir. Tabi bunu yapmanın sonucu, “modernizme tutkuyla sarılmak, ona râm ve meftûn olmak”la sonuçlanıyor. Emevi ve Abbâsiler’e kızıp İslâm’a sövüyorlar ve hemen arkasından da modernizme kapılıyorlar.  

 

Emevi ve Abbâsiler; siyâsî, hukûkî ve ekonomik alanlarda ve de ırkî nedenlerle İslâm’ın hakkıyla uygulanmasına engel olmuşlardır. Bu bağlamda İslâm’a aykırı bâzı kânun ve kurallar çıkarmış ve yanlış uygulamalar yapmışlardır elbette. Bu bağlamda Emevi ve Abbâsiler’in eleştirilecek, îtirâz ve hattâ isyan edilecek yönleri vardır. Derdim Emevi ve Abbâsileri savunmak ve aklamak değil, bâzı hakîkatleri ortaya koymaya çalışmaktır.

 

Şu soruyu sormak gerektiğini düşünüyorum: “Günümüzde hangi İslâm ülkesi Emevi ve Abbâsiler kadar güçlü devletlerdir ve hangi ülkenin müslüman halkı Emevi ve Abbâsiler’deki halk kadar iyi müslümandır?. Çünkü Emeviler ve Abbâsiler Dünyâ’nın önde gelen güçlerinden biri hattâ en önde gelen gücüydüler. Zâten yapılan yanlışların çoğu halk tarafından değil, devlet adamları ve kurumları tarafında yapılıyordu. Halktan bir-çok kişi bu yanlışlara îtirâz etmesine rağmen toptan bir halk îtirâzının olmaması elbette eleştirilebilir. Bu tüm zamanlarda câri olan bir konudur. Fakat şu kesin ki, Emevi ve Abbâsiler zamânında yaşayan müslüman halk, modern zamanlardaki müslümanlardan daha takvâlı ve samîmi idi. Hayâtı İslâm-merkezli yaşama noktasında bizimle kıyaslanamayacak ölçüde üstündüler.

 

Bilgi konusunda da özellikle Abbâsiler, Hârûn Reşîd ve Me’mûn döneminde, ileride Avrupa’ya ve tüm Dünyâ’ya ulaşacak bilginin üretilmesi, derlenmesi ve taşınması işini başlatmışlardı. Zâten Kur’ân ve Sünnet ile birlikte bir medeniyet başlamıştı ve bilgi ile yoğrulunca hem siyâsî ve ekonomik hem de medeniyete dönen bir güç ve hayat ortaya konmuştu.  

 

Emevi ve Abbâsiler’in elbette yaptıkları bir-çok yanlış ve kötülük oldu. Bu zâten tüm halklar için geçerlidir. Bu yüzden onları eleştirmek için çok neden vardır. Dîne zarar vermiş olan çok yanlışlar yapmışlardı. Meselâ Peygamberimiz’e isnât edilen bir-çok uydurma, hurâfe ve zırvalık onların zamânında ortaya çıktı. Tamam bunları eleştirelim ve îtirâz edip inkâr edelim. Bu zâten yeterince ve hattâ gereğinden fazla yapılıyor da. Fakat Emevi ve Abbâsileri tümden inkâr ettiğimizde yanlış yapmış oluruz. Çünkü bir-çok samîmi müslüman ve devlet adamı da bu devletlerin zamânında yaşamışlardı ve din, ilim ve her alanda bir-çok iyi şey de yapmışlardı ki İslâm Medeniyeti’nden bahseden kitaplarda bunlar görülmektedir. Hiç-bir şey %100 iyi ve %100 kötü olmayacağına göre, günümüzde müslümanların durumunun kötü olmasının tek ve ana nedenini Emevi ve Abbâsiler’e bağlamak çok da doğru değildir. Zâten onların yıkılmasıyla birlikte Türklerden oluşan cihangir devletler Dünyâ’ya hükmetmişlerdir. Şimdi de onların yanlışlarını mı arayıp bulmakla uğraşalım ve sürekli olarak bu yanlışlarla mı hemhâl olalım yâni?.

 

İnsanın yanılgıysa düşmesi kaçınılmaz olduğu için; geçmişte dînî, siyâsî, ekonomik, askerî vs. bir-çok hatâ ve yanlış yapılmıştır ve bunların bir kısmı çok ağır sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Fakat kanımca müslümanları (İslâm’ı değil) yıpratan ve daha farklı yollara sokan şey, batı’dan gelen Haçlı Seferleri ve doğu’dan gelen Moğol İşgâli’dir. Bunlardan kaynaklanan büyük yıkım, hem medeniyete çok zarar vermiş, hem de ilme ve âlimlere çok zarar vermiştir. Bu yıkımın sonucunda müslümanlar yine cihangir devletler kurmuşlardır ama artık yeni kurulan bu devletler ilim-merkezli değil, siyâset, ekonomi ve asker merkezli olmuşlardır. İyi devlet adamları, askerler-komutanlar, güçlü ekonomiler ve sanat ortaya koymuşlardır fakat ilim konusunda biraz zayıf kalmışlardır. İlme de yeterli önem verilseydi her-şey bambaşka olabilirdi.

 

Mesele şu ki, Emevi ve Abbâsi eleştirisi ve inkârı modern müslümanlar için, modern dünyânın ve modern insanın Emevi ve Abbâsiler’in yaptığından 100 kat daha fazla olan kötülükleri görmesinin önünde büyük bir engel olmaktadır. Modernizm eleştirisi, yoğun Emevi ve Abbâsi eleştirisi nedeniyle yapılamıyor. Hattâ Emevi ve Abbâsi eleştirisinin yoğunluğu moderniteyi meşrûlaştırıyor. Zâten Emevi ve Abbâsiler’i yoğun şekilde eleştirmek uygulaması, modernite lehine oryantâlistler tarafından başlatılmıştır. Moderniteyi “insanlığın geldiği en ileri seviye” olarak görenler, hem kendilerinin hem de modernitenin yaptıklarını eleştirmek yerine kolaya kaçarak Emevi ve Abbâsiler’i suçlamaktadırlar.

 

Emevi ve Abbâsi yoğun eleştirisi modernizmin eleştirilmesinin önünde engel olmuş durumdadır. Hâlbuki biz şu-an modern dünyâ ve hayat içinde yaşıyoruz ve bu yüzden eleştiri, îtirâz ve isyânımız daha çok bu-günkü hâkim düşünce, felsefe, ideoloji ve modern akımlar için olmalıdır. Eleştiri en çok ve yoğun olarak modernizme yapılmalıdır. Çünkü “keşif” adı altında Amerika’yı, Avustralya’yı ve Afrika’yı işgâl edip sömürenler Emevi ve Abbâsiler değildi. Kızılderilileri öldürenler, onların mallarını-mülklerini yağmalayanlar Emevi ve Abbâsiler değildi. (Ki Avrupa, kızılderili ve yerlilerin altın ve gümüşleriyle zengin olmuş ve o çok beğenilen modern süreci başlatmıştır). Kezâ Afrika’yı sömürgeleştiren ve Afrika’lı insanları köleleştirenler Emevi ve Abbâsiler’den çok modern insanlar ve devletlerdir. Uzak-doğu ülkelerini işgâl edenler, oraları sömürgeye tâbi tutanlar, bu uğurda nice sayıdaki insanları öldürenler Emevi ve Abbâsiler değildi. Emevi ve Abbâsiler’in döneminde de sapık düşünceler ortaya çıkmıştır. Fakat İslâm’a aykırı modern bir-çok sapık düşünce ve teorileri üretenler ve insanları bu düşünce ve teorilerle dinden-îmandan çıkararak dünyevileştirenler Emevi ve Abbâsiler değildi. Yine; 1. ve 2. Dünyâ Savaşları’nı Emevi ve Abbâsiler çıkarmadı ki!. Lâikliği, demokrasiyi, sekülerizmi, liberâlizmi, kapitâlizmi, feminizmi, ateizmi, deizmi, modernizmi, LGBT’yi çıkaranlar Emevi ve Abbâsiler değildi. Japonya’ya atom bombasını atanlar Emevi ve Abbâsiler değildi. Uzak, orta ve yakın doğu’da çeşitli fitneler çıkarıp oraları ifsâd edenler Emevi ve Abbâsiler değildi. Bosna-Hersek’te Srebrenitsa katliamını yapan ve Filistinlilerle Gazzelilere zulmedenler Emevi ve Abbâsiler değildi. Tabi modernizmin de bâzı iyi yönleri vardır. Lâkin bunlar çok azdır. Zîrâ modernizm dinden yâni Allah’tan kopuk olduğu için yaptıkları şeyler uzak vâdede zorluklar ortaya çıkarmaktadır. Bu yüzden yaptıkları şeyler boşa gider.

 

Peki bunları yapanlar Emevi ve Abbâsiler değilse kimdi?. Hırsızlık, sömürü ve cinâyetlerle parayı bulunca (daha doğrusu çalınca) Rönesans, Protestanlık, Aydınlanma, Sanâyileşme ile dinden uzaklaşan ve vicdanlarını-merhâmetlerini kaybeden batı’lı modern insanlar ve devletlerdi. Peki o zaman niçin bunlara bir eleştiri getirilmiyor da eleştiri, îtirâz  ve isyân sâdece Emevi ve Abbâsiler’e yapılıyor?. Şeytanın, nefsin ve tâğutların modernizm ile geldiği yeri ve yaptıkları kötülükleri-yanlışları niçin eleştirmiyorsunuz?. İşte ben de diyorum ki; Emevi ve Abbâsi eleştirisi gereğinden çok fazla yapılıyor oluşundan dolayı modernizm eleştirisine sıra gelmiyor. Hedef saptırıyorlar ve insanlara eleştirilecek, îtirâz edilecek ve isyân yükseltecek farklı şeyler ve odaklar gösteriyorlar. Böylece müslümanların gazlarını alıyorlar, sivriliklerini törpülüyorlar. Bu-arada kendileri de her türlü şirki, küfrü, adâletsizliği, ahlâksızlığı ve zulmü yâni şerefsizliği yapıyor. Modern müslümanlara “cambaza bak” diyerek Emevi ve Abbâsiler’i gösteriyorlar fakat bu-arada kendileri her türlü cambazlığı yapıyor.

 

Emevi ve Abbâsi eleştirisi yapmak kolaydır. Bir meâl okursunuz, bir de Emevi ve Abbâsiler târihi; sonra da okuduklarınızı modernizme uygun olarak ve modernizm lehine eleştirirsiniz olur biter. Peki bizim örnekliğimiz Emevi ve Abbâsiler midir?. Bizim örnekliğimiz Peygamberimiz-peygamberler ve onlarla birlikte olanlardır. Peki niçin dîni onlar gibi idrâk etmeye, onlar gibi delikanlıca sabretmeye, direnmeye, Allah için vazgeçmeye, cihad etmeye, şehîd ve şâhid olmaya çalışmıyoruz?. Çünkü bunlar zor olan şeylerdir. Onun yerine Emevi ve Abbâsiler eleştiriyoruz ve işi kurtardığımızı sanıyoruz. Cennet, Emevi ve Abbâsiler’i en iyi ve yoğun olarak eleştirenleri değil, îman edenleri ve sâlih amel işleyenleri ağırlayacaktır. Günümüzde eleştirilecek ve mücâdele edilecek olan şey, târihî devletler, şahsiyetler ve düşüncelerden çok, şeytan, nefs, tâğutlar, modern düşünce, ideoloji, siyâset, ekonomi, kânun-kurallar, sapkın davranışlar ve yaşam-tarzlarıdır. Bunlara çıtını çıkar(a)mayanlar sıra Emevi ve Abbâsiler’e gelince “vurun kahpeye” misâli veriyorlar ayarı. Böylece güyâ “modern müslüman” oluyorlar. Çünkü modern müslüman olmak için yoğun şekilde Emevi ve Abbâsi eleştirisi yapılması gerekiyor. Popüler olan budur.

 

Modern müslümanlar “pireye kızıp yorgan yakmak” sözünde olduğu gibi, Emevi ve Abbâsiler’e kızarak ve de modernizme kapılarak müslümanlıklarını yakıyorlar. Oysa Kur’ân elimizdedir, Peygamberimiz ve o’nunla birlikte olanların yaptıkları sâlih ameller yâni sahih Sünnet kaynaklarda bulunmaktadır. O hâlde buna göre sağlam bir müslümanlık kuracağımıza, şirke, küfre, adâletsizliğe, ahlâksızlığa ve her türlü sapıklığa-sapkınlığa ve zulme karşı çıkıp “dur” diyeceğimize, modernizm-merkezli yapılan bu çirkeflikleri eleştirip, îtirâz ve isyân edeceğimize, gereğinden çok ve yoğun olarak Emevi ve Abbâsi eleştirisiyle oyalanıyoruz. Emevi ve Abbâsi eleştirisi bize oryantâlistler tarafından verilen bir sakızdır, oyalandığımız bir oyuncaktır.

 

“Müslümanım” diyenler, insanın o beli büken yükünü omuzlamamak için Emevi ve Abbâsi eleştirisiyle idâre ediyorlar ama bu-arada modernizme de bir eleştiri ve îtirâz etmiyorlar. Zîrâ modernizme meftûn ve râm olmuş durumdadırlar. Çünkü modernizm onların o belleri büken ve saçları ağartan yüklerini -güyâ- üzerlerinden alıyor. Üstelik nefislerini kışkırtacak bir-çok şey ile onları hoşnut etmektedir.  

 

Allah’tan ve Kur’ân’dan başka eleştirilemeyecek hiç kimse ve hiç-bir şey yoktur. Kur’ân’da Allah, Peygamberimiz’i bile eleştiriyor. Herkes, her devlet ve her uygarlık eleştirilebilir elbette. Fakat bu eleştiri, îtirâz ve isyandan modernizm niçin istisnâ oluyor? Müslümanlar da dâhil insanlar modernizmi “insanın gelebileceği en ileri seviye olarak görüyorlar?. Hâlbuki bu ağır bir cehâlet ve derin bir yanılgıdır. Peki niçin böyle oluyor?. Çünkü modernizm Dünyâ’yı cennete çevirme boş hayâli ve çabasıdır. Dünyâ’yı cennete çevirmek onlar için “nefislerin alabildiğine kışkırtılması” demektir. İşte insanlar, nefislerine tam uygun olan modernizmin hazlarından bir nebze tatmış oldukları ve hazza alıştıkları için ona cephe alamıyorlar ve modernizm yerine Emevi ve Abbâsiler’i eleştirme yoluna gidiyorlar. Emeviler’e ve Abbâsiler’e kızıp, sapkınlığın daniskası olan modernizme kapılıyorlar ve müslümanlıklarını yakıyorlar. Hâl-i pür melâlimizin bir nedeni de budur.

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Şubat 2021

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder