“Yürüyüşünde orta bir yol
tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı
gerçekten eşeklerin sesidir” (Lokman
19).
Eşekler ikiye ayrılır; 1- “Normâl
semer” vurulmuş eşekler, 2- “Altın semer” vurulmuş eşekler.
Eşekler kendilerine vurulan
semerin deriden mi yoksa altından mı olup-olmadığına bakmazlar. Çünkü bir kere
semer vurulmaya alışmışlardır ve zâten onun için yaratılmışlardır. Semer vurana
da üstüne binene de bir şey demezler ve işlerine bakarlar. Bu aslında eşekler
için bir eksiklik ve ayıp değildir. Zîrâ Allah onları bu amaçla yaratmıştır.
Peki “diğer eşekler” için
durum nedir?. Bu yazıda “eşek”ten kastım, canlı varlık olan hayvanlar değil,
bir ideoloji, sistem ve akım olan modernizm ve “eşekleşmiş olan insan”dır. Ali
Şeriati buna “istihmarlaşmak” der. İstihmarlaşmak (eşekleştirilmek) demektir. İnsanları
eşekleştirmiş ve kendisine altın semer vurmuş olan yada insanları altın semer
ile kandıran “altın semer yüklü eşek” modernizmdir.
Modernizm
şeytanın, nefsin ve tâğutların yükünü taşıyan altın semer vurulmuş bir eşektir.
Öyle ki insanlık târih boyunca böyle bir eşek ve eşeklik görmemiştir.
Modernizme semer vurmak, “modernizm üzerinden insanlara semer vurmak” demektir.
Kendisine altından da olsa semer vurulan insan “somut eşek” iken, modernizm ise
“soyut eşek”tir. Altın semer vurulmuş modernizme meftûn ve râm olan “insan
eşekler”, “modernizm eşeğini” tâkip edip durdukları için eşeklikten
kurtulamamaktadırlar. Çünkü modernizm eşeği, altın semeri ile çok câzip
görünmekte ve tüm eşekler altın semerli eşeğe yakın olmak istemektedirler. Bu
nedenle de tüm eşekler altın semer vurulmuş “modernizm eşeği”nin onları
sürüklediği yere gitmek zorunda kalmaktadırlar.
Modernizm, “eşek gibi”
çalışıp, “domuz gibi” yeme uygarlığıdır. Tam anlamıyla, modernizme göre insan;
“eşek gibi çalışıp, köpek gibi itaat edip, domuz gibi yemek için”
yaratılmıştır. Ona eşek gibi çalışmayı da domuz gibi tüketmeyi de öğreten
modernizm eşeğidir. Eşek başkasına ancak eşeklik öğretebileceği için, modernizm
de insanlara eşekliği öğretmiş ve onları eşekliğe alıştırmıştır. İnsanların eşekliğe
kolay alışmış olmalarının nedeni, modernizmin altın semer vurulmuş eşek olmasından
dolayıdır. Böylece câzibesi arttırılmıştır.
Sen eşek olursan yâni
modernizme meftûn ve râm olursan semer vuran çok olacaktır. Bu semer altın bir
semer olsa da semer yine semerdir ve eşek de yine eşek olur. Aslen modernizm,
insanların hiç ses çıkarmadan eşekliği kabûl etmesi ve her türlü yükü yüklenmesi
için ortaya çıkarılmış bir sistemdir. Kendisine altın semer vurulduğu gibi insanlara
da “gün gelir size de altın semer vurulabilir” propagandası yapılmaktadır İnsanlar
da altın semere ulaşmak için çalışıp didinmekte ve eşekliğe devâm
etmektedirler. Oysa semer altın da olsa eşeklikten kurtulamayacaklarını
düşün(e)memektedirler. Hattâ semer altın olunca eşekliğe daha sıkı bağlanılmaktadır.
Eşeğin altın semeri ile
modenizmin ortaya koydukları birbirlerine çok benzer. Modernizmin ürettiği
şeylerin hemen hepsi birer altın semerdir. Bir yerde size vurulmak için bir semer
görürseniz, üzerinize ağır yüklerin yükleneceğini anlayabilirsiniz. Bu semer
altın da olsa fark etmez ve eşekliğe devâm edersiniz. Sâdece, altın semer vurulmuş
olan eşekler, deriden semer vurulmuş eşeklere göre daha havalı olurlar ve
diğerleri de kendisine de altın semer vurulacağı günü iple çekerler. Oysa olan
şey bir eşeklik yarışından başkası değildir.
Eşekliğe bir kere
alıştıysanız, “deh” dediklerinde hareket eder, “çüş” dediklerinde de durursunuz.
Çünkü eşekliğin icâbı budur. O yüzden şeytan ve tâğutlar eşekleri çok severler.
Zîrâ eşekler hiç îtirâz etmezler ve deh deyince yürümeye başlarlar. Çok kolay,
deh deyince yürü, çüş deyince dur. İşte modern “insan eşekleri” de böyledir. Eşek
sâhipleri eşekleri istedikleri gibi yönetirler. Ne de olsa bir eleştiri, îtirâz
ve isyân yoktur eşeklerde. Târih boyunca hiç “eşek isyânı” görülmemiştir. Fakat
eşekler bile arada bir ses yükseltirler ve “aaii!” diye bağırırlar. Hayvan
eşekler, insan eşeklere zımnen; “bakın biz bile arada bir ses yükseltiyoruz,
siz de bir ses yükseltin” mesajı verirler. Bu ses kötü bir sestir. İsyân içeren
bir sestir. Çünkü rahatsız eder. İşte tam bu noktada eşek sâhipleri altın
semeri ortaya çıkarıverirler ve “en güzel semer budur, diğer semerler size
zorluk yükler” derler.
Altın semerin sâhibi olan ve
altın semeri eşeklere sürekli olarak gösteren şeytan ve tâğutlar, insanları
kandırıyorlar ve onları aynen bir eşek misâli istedikleri gibi yönlendiriyorlar
ve yönetiyorlar. Aslında böylece onları sömürmüş oluyorlar.
Peki bu sömürüyü fark edenler
yok mu?. İnsanlar içinde bu sömürüyü fark eden, bu sömürüyü eleştiren, îtirâz
eden ve insanları eşeklikten kurtarmaya çalışanlar yok mudur?. Vardır elbette.
Tüm vahiyler ve tüm peygamberler, insanları eşeklikten kurtarmak için
gönderilmişlerdir ve onlar da bu uğurda gayretle çabalamışlardır. Lâkin
insanlar eşekliğe çok alışmış oldukları için ve aslında eşekliğin bir riski de
olmadığından dolayı (çünkü eşek eti yenmez) eşeklikte kalmakta direnmişlerdir.
Çok az insan eşeklikten gerçek anlamda kurtulmuştur.
Bu duruma özellikle “kitap
yüklenmiş eşekler” hiç seslerini çıkarmıyorlar ve eşekliği körüklüyorlar. Çünkü
“üstümüze daha fazla yük yüklenmesin” diye düşünüyorlar. Zîrâ sâhiplerine karşı
bir ses yükseltseler, sâhiplerinin onların samanını keseceğinden
korkmaktadırlar. Bu yüzden de ses yükseltseler bile sâhiplerinin istedikleri
şekilde eşekçe bir ses çıkarıyorlar, yâni anırıyorlar. Hattâ ne kadar yüksek
sesle anırırlarsa o kadar çok samanla ödüllendiriliyorlar. Çünkü onlar da
eşekliklerinden memnundurlar. “Eşeklikten başka yapacak bir şey yok” düşüncesinde
ve inancındadırlar. O yüzden en güzel, en iyi, en üstün eşek olmak için
çalışmaktadırlar.
Kitap yüklenmiş eşekler de
eşekliklerinde memnundurlar. Zîrâ önlerine sürekli ve düzenli olarak saman ve
su gelmekte ve altları düzenli olarak temizlenmektedirler. Bu aslında “Kitab’ı
yüklenmemek ve eşeklik yapmak” demektir. Bir yanda “kitap yüklenmiş eşekler” varken;
diğer yanda “Kitab’ı yüklenmeyen eşekler” vardır.
Modernizm, insanları
eşekleştirmiştir ve onları altın semer ile kandırıp durmaktadır. Bir o yana bir
bu yana dolap beygiri gibi döndürmektedir. İnsanlar eşeklikten kurtulmak yerine
altın semere gözlerini dikmişlerdir. Altın semere kavuşmak için “altın semer
vurulmuş eşek olan modernizmi” sıkı-sıkıya tâkip etmektedirler. Çünkü o altın
semer yâni modernizm eşeği pırıl-pırıl parlamakta ve diğer eşekleri cezb-etmektedir.
Öyle ya; modernizm bir “pürüzsüzlük uygarlığı”dır. Altın semer de pürüzsüz
olduğu için bütün eşekler altın semeri gördükçe anırmaktadırlar. Oysa altın semer
uğruna o biçim eşeklik yapanların büyük çoğunluğu altın semeri yüklenemeden
nalları dikmekte ve “eşek cenneti”ni boylamaktadırlar.
Allah eşeği eşek olarak, insanı
da insan olarak yaratmıştır. O hâlde eşekler eşeklik yapacakken, insanlar da
insanca hareket etmeli ve insanlığın gereğini yerine getirmelidirler.
Aksi-hâlde “insan eşek” olurlar. Çünkü Allah, “insan eşek olmasın” diye ona akıl-fikir
vermiş ve onu çeşitli nîmetlerle ve yeteneklerle donatmıştır. Üstelik bir de
ona en doğru yolu göstersin diye vahiy indirmiş ve peygamber göndermiştir. Vahiy
ve peygamber, insanlara sürekli olarak “eşeklikten kurtulun, kendinizi eşek
gibi kullandırmayın, altın semerlere kanmayın” uyarısı yapmalarına rağmen çoğu
insan yine de eşeklikte ısrar etmekte, eşeklikten memnun olmaktadır.
“Eşekler”in tek isteği o altın
semeri (modernizm) yüklenmektir. O altın semere ulaşmak için hayâller kurmakta,
aklına karpuz kabuğu yerine altın semer gelmektedir. Böylece altın semeri
düşündükçe anırıp durmakta ve küllenip her yeri toza-dumana katmaktadır. Çünkü
o altın semer “üstün eşekliğin” bir göstergesidir. Eşekliği en iyi yapanlara vurulmaktadır.
Oysa eşek eşekliğini yaptığı
gibi insan da insanlığını yapsa, hiç kimse insanları eşek gibi görüp altın da
olsa ona semer vurmaya kalkmayacak ve insanlar “insan” gibi yaşayacaktır.
Böylece insan ile eşek arasında bir farkın olduğu ortaya çıkacaktır. Zîrâ “modern
insan” ile “altın semer vurulmuş eşek” arasında fark gözükmemektedir.
En doğrusunu sâdece Allah
bilir.
Hârûn Görmüş
Ocak 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder