“Ey insanlar!;
sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini de yaratan ve her ikisinden bir-çok
erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle,
birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan
sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir” (Nîsâ 1).
Allah
yaratmayı yaparken yada kânunlarını koyarken insanların ürettiği
modern-bilimsel ve sapkın düşüncelere uyacak değildir. Tam-tersine, insanlar
Allah’a uymak zorundadırlar. Bu uyma, vahye uyma şeklinde olacaktır.
Modern
insan, genelde son 200-250 yıldır ama özelde 2. Dünyâ Savaşı’ndan sonra
düşüncesini ve eylemlerini aklına, modern-bilime ve moderniteye göre yapmaya ve
“Allah’a göre” olanı da acımasızca eleştirmeye başlamıştır. Bu bağlamda
eleştiri ve îtirazlarından biri de, Hz. Âdem’in çocuklarının birbirleriyle çaprazlama
da olsa evlenmelerini “ensest” ilişki olarak görmekleridir ki bunu çok gündem
etmekte ve eleştirmektedirler. Aslında böyle düşünmeleri, aklın ve modern-bilimin
merkeze alınması, modernitenin ağır kuşatması, baskısı ve insanları kendisine
meftûn ve râm etmesiyle alakalıdır. Modern insan artık Allah’a değil, aklına
tapmaktadır. Böyle olduğu içindir ki insan artık vahiy temelli değil,
akıl-merkezli bir düşünüş içindedir. Fakat bu akıl, “vahyin inşâ etmiş olduğu akıl”
değil, şeytanın, nefsin ve tâğutların inşâ etmiş olduğu akıl olduğu için,
vahyi, nefsinin kontrôlündeki aklına göre ve nefis-merkezli aklına uygun olarak
yorumlama eğilimine girmiştir.
Bu
bağlamda Hz. Âdem’in ve Havvâ’nın çocuklarının çapraz da olsa evliliğinin
ensest bir evlilik olduğunu düşündüğü için, buna dayanarak ya Allah’ı inkâr
etmekte ve ateist olmakta, yada Kur’ân’ı merkeze aldığını söylemesine rağmen bu
evlilik türünü yine uygun görmemekte, bu nedenle de Kur’ân’ın bu âyetini modern
aklıyla ve aşırı yorumla aşmaya çalışmaktadır. Meselâ aşırı yorum ile “ceâle”
kelimesine farklı ve yanlış anlamlar vererek, Hz. Âdem’in “ilk insan” olmadığını
ve o’ndan önce de kendilerine vahyin ulaşmadığı insanlar bulunduğunu ve insanların
çoğalmasının bu insanların çocuklarının birbiriyle yaptığı evlilikler sonucu
olduğunu düşünmekte ve söylemektedirler. Böylece, -güyâ- Âdem’in çocuklarının
birbirleriyle evliliğinin söz-konusu olmadığını ispatlamış olmaktadırlar. Oysa
Hz. Âdem’in ve de Hz. Havvâ’nın ilk insan olduğu çok açıktır:
“Allah katında Îsâ’nın örneği, Allah’ın topraktan yarattıktan
sonra ‘ol’ demesi ile oluveren Âdem’in örneği gibidir” (Âl-i İmran 59).
Peygamberimiz
de şöyle der: “Ey insanlar!; Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz
Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır”.
Bakara Sûresi
30. âyetinde geçen “câilun” kelimesine farklı anlamlar vermek sûretiyle Hz.
Âdem’in ilk insan olmadığı yönünde bâzılarının görüşleri mevcut. Buna göre
“câilun” kelimesinin “yaratacağım” anlamına değil de, “kılacağım/seçeceğim”
anlamına geldiğini iddia ediyorlar. Böyle olunca da “zâten var olan” bir
insan-kitlesinin içinden birini (Hz. Âdem) halife tâyin etmenin kastedildiğini söylüyorlar.
Yâni “câilun” kelimesini, “bu insan-grubunun içinden birine vahiy göndermeye
başlamak” olarak anlıyor ve anlatıyorlar. Bir-çok insanın olduğu yerde de
ensest evliliğe gerek kalmadığını ispatladıklarını zannediyorlar.
Bu
yazıda Hz. Âdem’in ilk insan olup-olmadığını tartışmayacağım ve Hz. Âdem’in “ilk
insan” olmadığıyla ilgili teoriyi kesin olarak çürüttüğüm yazımın linkini
vererek yetineceğim. Bu linkteki yazı, Hz. Âdem’in ilk insan olduğunu kesin
olarak göstermekte ve ispatlamaktadır: http://777has444.blogspot.com/2015/02/hz-Âdemden-once-insan-var-myd.html
Peki
Hz. Âdem’in çocukları nasıl evlenmiştir ve eğer denildiği gibi, çaprazlama olarak
evlendilerse bu ensest bir ilişki ve evlilik olmuş olmaz mı?. Bu soru modernite
merkeze alınarak sorulmuş olan bir sorudur. Bu soruya verilecek gerçek cevap
ise “kıyaslama”yla ilgilidir. Eğer bir kıyaslama yapacak örnek yoksa, o şeyin
yanlış olduğu söylenemez. Hattâ yapılan şey gerçekten yanlış olsa bile yine de
söylenemez. Bu nedenle Hz. Âdem ve Havvâ’nın, “çocuklarımızı nasıl
evlendireceğiz?” endişesi olmamıştır. Böyle bir düşünceye bile kapılmamış ve
“başka çâremiz yok, birbirleriyle evlendireceğiz” düşüncesine girmemişlerdir.
Yâni kendilerini böyle bir evliliğe izin vermeye mecbûr hissetmemişlerdir.
Mecbûri bir durum yoktu yâni. Mesele sâdece kıyaslamayla ilgidir. Zîrâ insan, kıyaslayamadığı
şeyin yanlış olduğunu düşünemez ve bu yüzden de yaptığı şeyden rahatsız olmaz.
Modern insan ise, Hz. Âdem’in çocuklarının evliliği ile ensest ilişkiyi
kıyasladığı için ona bu iş ters ve yanlış gelmekte ve bu sorunu aşmak için Allah’ı,
Peygamber’i ve Kur’ân’ı inkâr etmekte yada inanıyorsa, Kur’ân’ı aşırı
yorumlayarak sorunu çözmek yoluna girmiştir. Oysa sorun ve cevap çok basittir.
O kadar gerilmeye ve bu konuyu dert etmeye gerek yoktur. Peygamberler üzerinden
bâzı örnekler vererek yanlış bir işin olmadığını anlatalım..
İki kız-kardeşi birlikte almak Kur’ân’da yasaklanmıştır: “…iki kız-kardeşi bir-araya
getirdiğiniz (evlilik) haram kılındı..” (Nîsâ 23).
Fakat bu yasak, Kur’ân’ın yasaklamasından önce yapılması serbest olan fakat Kur’ân
ile birlikte artık yapılmaması istenen bir evlilik türüdür. Bilindiği gibi
İslâm peygamberi Hz. Yâkub, iki kız-kardeşi birlikte almıştı. Yâni dayısının
kızları olan Lea ve Rahel’le (Rahel, Yûsuf ve Bünyamin’in annesi) aynı-anda
evli bulunmuştu. Kur’ân bunu yasaklamıştır ama o dönemde bunu yapan bir
peygamber örnekliği vardır. Dolayısı ile bu durum o zamanlar a-normâl olarak
görülmüyordu. Zîrâ Hz. İbrâhim’in dîninde iki kız kardeşle aynı-anda evli olmak
câiz idi. Kur’ân da, kendisinden önce yapılan sınırsız kadınla evliliği dört
ile sınırlandırmıştır.
Yine; Hz. Yahyâ’nın yiyecek olarak
çekirge ve yaban-balı yediği söylenir: “Yahyâ’nın abası deve kılındandı, belinde
deri kuşak vardı. Yaban-balı ve çekirge yerdi” (Matta 3:4). Fakat günümüzde
hiç-bir müslüman bu tarz bir beslenme tarzı uygulamaz.
İlk başta Hz. Âdem ve Havvâ’dan başka
insan olmadığına göre, bilinen evlenme şekli (ilk ve sonraki batında çaprazlama
evlilik) herhâlde en uygun olan evlenme şeklidir.
Şimdi; insanlar yaşadığı zamândan
etkilenir doğal olarak. Modern zamanlarda ise bu etkilenme çok aşırı gitmiş ve
artık insanlar; egemen ideoloji, düşünce, anlayış, bakış-açısı, konjonktür ve
bilim-merkezli bir düşünceye sâhiptirler ve modern düşünce ve eylemlere aykırı
olan düşünce ve eylemleri çok fazla yadırgıyorlar. Yâni alışmış ve aşırı
şekilde bağlanmış oldukları modern düşünceden ve davranıştan farklı bir
düşünceyi kabûl edemiyorlar. Bu durum modern müslümanın hastalığıdır ve hâl-i
pür melâlinin nedenidir. Modern müslümanlar, modernizm karşısındaki
yenilgilerinin netîcesinde, artık kıyaslamalarını İslâm-merkezli değil,
modernizm-merkezli yapmaya alışmışlardır ve bu merkezde olmayan kıyaslamaları
dışlamaktadırlar.
Günümüzde iki kardeş arasında yapılacak
evlilik hiç hoş karşılanmayacağı ve nefretle kınanacağı gibi, bu zâten
Kur’ân’da da yasaklanmıştır. Buna kimse îtirâz etmez-edemez. Çünkü artık
mukâyese yapacağımız küresel bir gelenek ve daha da önemlisi bağlayıcı bir
Kitap vardır. Buna rağmen bir kıyaslama yapmak abestir. Fakat, Hz. Âdem ve
Havvâ’dan başka insanın olmadığı bir Dünyâ’da çocukların birbiriyle
evlenmelerinin yanlış olduğunun kıyası ne ile yapılacaktır?. Eğer Allah
yasaklamamış ise Âdem ve Havvâ bunu niçin yanlış olarak görsünler ve böyle bir
evliliğe niçin karşı çıksınlar?. Meselâ şöyle bir şey söyleyelim: Hz. Âdem’in,
Hz. Havvâ’da fizîki olarak beğenmediği bir yer var mıdır?. Meselâ Havvâ’nın
kaşlarını almamasını eleştirebilir ve bundan rahatsız olabilir mi?. Kıyaslama
yapacağı başka bir kadın-örnek yoksa bunu nasıl yapsın ki?. Çocuklarının
evlenmesinde de kıyaslama yapacakları bir örnek yoktur ve bu tarz bir evlilik
şeklinin ya Allah’ın vahyi ile yada ilhâm ile akla geldiği düşünülebilir. Bu
nedenle de böyle bir evlilik şekli gâyet doğal bir durumdur o zamâna göre.
Kardeş evliliği bir kıyaslama meselesidir.
Allah’ın bir emri yoksa ilk insanlar bunu neyle kıyaslayacaklardı da kardeş
evliliğini yanlış göreceklerdi?. Hz. Âdem niye Hz. Havvâ ile evlendi ki?.
İkisinin ilişkisini meşrû kılan nedir?. Bu iş modern teorilerle ve evrim
düşüncesiyle olmaz. Vahyin üzerine akıl yürütmelerle ve boşlukları doldurmakla
olur.
Evet; sorun, mukâyese sorunudur. Biz
kıyaslamayı, günümüz üzerinden, hem de tüm meta-fizik değerleri silip, yerine
modern alışkanlıkları getiren modernizm üzerinden yapıyoruz. Modernizme uymayan
kıyaslamayı kabûllenemiyoruz ve başlıyoruz aşırı yorumlamalarda bulunmaya ve
olmadık sözler söylemeye. Bu uğurda Kur’ân’ı da didik-didik ederek, tam da modernizmin
istediği şekilde bir yorum bulmaya çalışılıyor. Hattâ böyle bir yorum bulmak
için yırtınılıyor. Tâ ki modernizme uyan bir yorum bulana kadar.
Modern-bilimde de öyle; Newton’un
yerçekimi yasası bir-kaç yüzyıl boyunca “mutlak doğru bir yasa” olarak kabûl
edilmesine rağmen, günümüzde Newton’un teorisi yanlış olarak görülmekte ve Einstein’in
genel izâfiyet (kütle-çekim) yasası kabûl edilmektedir. Newton’un yasasını
artık kimse söz-konusu etmiyor. (Hâlbuki -ikisi de yanlış olmasına rağmen-
Einstein teorisine göre Newton’un yerçekimi yasası daha doğru ve
mantıklıdır).
Bir de şu vardır ki; vahiy ile yâni Allah
ile muhâtap olmamış bir insanlık zamânı yoktur ve bu nedenle ilk insan “ilk
peygamber”dir. İnsan varsa illâ ki vahiy, vahiy varsa illâ ki peygamber vardır.
İlk insan ilk peygamberse, çocuklarının evliliği konusunda yapması gereken şey
ona vahiy ile iletilmiştir. Böyle önemli bir konuda Hz. Âdem mutlakâ vahye göre
hareket etmiştir.
Şu da var ki; Hz. Âdem’in çocuklarının
ensest evlilik sonucu olduğunu söyleyenlerin ensest ilişki ve evliliği çok da
önemsediklerini sanmayın. Çünkü ensest içerikli pornografik filmler çok
yaygınlaşmıştır ve Hz. Âdem’in çocuklarının evliliğini dillerine dolayanlar,
sıra modern zamanlardaki ensest ilişkilerin yaygınlaşmasına gelince sus-pus
olmaktadırlar ve bu duruma hiç ses çıkarmamaktadırlar. Âdem’in çocuklarının
evliliğini kafaya takanlar her nedense günümüzde çok yaygınlaşan ve bir “tık”la
erişilebilecek yakınlıktaki filmlerle gösterilen ensest ilişkilere ses
çıkarmamakta ve îtirâz etmemektedirler. Hattâ Hz. Âdem’in çocuklarının
evliliğine şiddetle karşı çıkanların içinden bir-çokları LGBT’nin
“onur(suzluk)” yürüyüşüne bile destek vermektedir. Modern ensest ilişkilere
sesini çıkarmayanlar, Hz. Âdem ve Havvâ’nın çocuklarının ensest ilişkiyle türediklerini
söyleyip de buna harâretle karşı çıkmaları konusunda ciddî ve samîmi
değillerdir. Şeytan onları aldatmıştır ve onlara sağdan yanaşmaktadır. Olan şey
bundan başkası değildir.
En doğrusunu sâdece Allah
bilir.
Hârûn Görmüş
Kasım 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder