“Hak geldi, bâtıl yok olup gitti; bâtıl
her zaman yok olmaya mahkûmdur”
(İsrâ 81).
İnsanlık
târihi, “bâtılın ‘hakîkat’ diye gösterilmesi ve mü’minlerin buna karşı çıkması”nın
târihidir. Târih boyunca kitleler, hakkı ve hakîkati hatırlatanlardan nefret
etmişler ve onları “aşırılık”la yaftalamışlardır. Zîrâ hakîkati hatırlatmak “sorumluluğu
hatırlatmak” demektir. Sorumluluğun duruma göre çok ağır bedelleri de olabileceğinden
dolayı, nefsini merkeze almış olanlar için...
28 Ocak 2020 Salı
23 Ocak 2020 Perşembe
Medîne Vesîkası Üzerine
Lâ ikrâhe fîd dîni kad tebeyyener
ruşdu minel gayy, fe men yekfur bit tâgûti ve yu’min billâhi fe kadistemseke
bil urvetil vuskâ, lânfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm(alîmun).
“Dinde ikrah
(çirkinlik-iğrençlik-baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan
apaçık ayrılmıştır. Artık kim tâğutu tanımayıp (tâğuta küfredip) Allah’a inanırsa, o, sapasağlam
bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir”
(Bakara 256).
Kerih-İkrah kelimesi TDK
sözlüğünde;...
20 Ocak 2020 Pazartesi
Zenginler ve Fakirler
“(Mal,
mülk ve servette) çoklukla övünmek, sizi tutkuyla oyalayıp kendinizden
geçirdi. Öyle ki (bu), mezarı ziyâretinize (kabre gidişinize) kadar sürdü” (Tekâsür 1-2).
Modern dünyâda gayr-ı resmî
olarak yürürlükte olan modern bir kader anlayışı vardır. Zenginler
istediklerini alıp, yiyip-içip-giyip yaşayabilirken, fakirler tüm bunlardan
mahrûm kalır yada bunlara geç ve sınırlı bir şekilde ulaşır. Üstelik bu durum
hemen herkes tarafından da içselleştirilmiştir. “Adam zengin ise...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)