28 Ocak 2020 Salı

Hakîkati Modernite İçinde Aramak

   “Hak geldi, bâtıl yok olup gitti; bâtıl her zaman yok olmaya mahkûmdur” (İsrâ 81). İnsanlık târihi, “bâtılın ‘hakîkat’ diye gösterilmesi ve mü’minlerin buna karşı çıkması”nın târihidir. Târih boyunca kitleler, hakkı ve hakîkati hatırlatanlardan nefret etmişler ve onları “aşırılık”la yaftalamışlardır. Zîrâ hakîkati hatırlatmak “sorumluluğu hatırlatmak” demektir. Sorumluluğun duruma göre çok ağır bedelleri de olabileceğinden dolayı, nefsini merkeze almış olanlar için...
Devamını Oku »

23 Ocak 2020 Perşembe

Medîne Vesîkası Üzerine

Lâ ikrâhe fîd dîni kad tebeyyener ruşdu minel gayy, fe men yekfur bit tâgûti ve yu’min billâhi fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, lânfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm(alîmun). “Dinde ikrah (çirkinlik-iğrençlik-baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tâğutu tanımayıp (tâğuta küfredip) Allah’a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir” (Bakara 256). Kerih-İkrah kelimesi TDK sözlüğünde;...
Devamını Oku »

20 Ocak 2020 Pazartesi

Zenginler ve Fakirler

“(Mal, mülk ve servette) çoklukla övünmek, sizi tutkuyla oyalayıp kendinizden geçirdi. Öyle ki (bu), mezarı ziyâretinize (kabre gidişinize) kadar sürdü” (Tekâsür 1-2). Modern dünyâda gayr-ı resmî olarak yürürlükte olan modern bir kader anlayışı vardır. Zenginler istediklerini alıp, yiyip-içip-giyip yaşayabilirken, fakirler tüm bunlardan mahrûm kalır yada bunlara geç ve sınırlı bir şekilde ulaşır. Üstelik bu durum hemen herkes tarafından da içselleştirilmiştir. “Adam zengin ise...
Devamını Oku »