6 Eylül 2022 Salı

El-Âlem Ne Der?

 

“Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur, itaat-kulluk da (din de) sürekli olarak O’nundur. Böyleyken Allah’tan başkasından mı korkup-sakınıyorsunuz?” (Nâhl 52).

 

İnsan iç-âleminde ne varsa onu söyler ve onu yapar. Testi, içinde ne varsa onu sızdırır. Önemli olan, insanın iç-âlemini kimin-neyin belirlediğidir. İnsanlar târih boyunca, o kadar uyarıya, tebliğe, dâvete ve korkutmaya rağmen Allah’ın ne dediğine değil de, insanların yâni el-âlemin ne dediğine bakar ve ona göre hareket eder. Modern gençlik el-âlemi takmıyor gibi görünse de aslında sâdece el-âlemin kim olduğu farklıdır gençlerin düşüncelerini, sözlerini ve davranışlarını belirlemede.

 

İnsanın tasavvurlarını, düşüncelerini, sözlerini, konuşmalarını ve davranışlarını ya Allah belirler yada insanlar. İnsanlar bu belirlemeyi Allah için ve Allah’ın istediği gibi yaparlarsa ne âlâ. Ama bu ancak peygamberlerde ve onları tâkip eden az bir insan tarafından yapılmıştır. İnsanı genelde başka insanlar belirler ve insanlar başka insanlara göre yaşarlar. Fakat bu nedenle insanlar çoğunlukla sapıtırlar ve yanlış yola girerler. En isâbetlileri bile yanlış düşüncelere ve tavırlara sâhiptir.     

 

İnsan ancak, “insanı en bilen”in yoluna uyduğu zaman doğru yolu bulur. İnsanı en bilen ise, onu yaratan Allah’tır. Yoksa el-âlem bilmez. El-âlem ne biliyor ki size ne desin. Bu nedenle el-âlemin ne dediği değil, âlemlerin Rabbi’nin ne dediği önemlidir. Alemlerin Rabbi olan Allah bir şey dedikten sonra bırakın el-âlemin ne dediğini, dünyâ-âlem dese ne yazar?.

 

Erkek evlatları küçük yaşta vefât ettiği ve oğlu olmadığı için Mekke’li müşrikler Peygamberimiz’e “soyu kesik” demişlerdi. Fakat Allah, Peygamberimiz’i âlemlere rahmet kıldı: “Biz seni âlemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik” (Enbiyâ 107). Yeryüzünde ismi o’nun kadar anılan bir insan daha yoktur, olmamıştır, olmayacaktır. Allah’ın “âlemlere rahmet” dediğine kim ne derse-desin hiç-bir kıymet-i harbiyesi yoktur.

 

Allah: “İnsanlardan korkmayın Ben’den korkun” (Âl-i İmran 175) der. Günümüzde tam tersi olarak “el-âlem ne der” diye insanlardan çekiniliyor ve insanlardan korkuluyor. müslümanlar, “insanlar ne der” diye yaşıyor, bütün korkuları insanlar. Oysa müslümanların çekinecekleri ve korkacakları güç el-âlem olan insanlar değil, Allah olması gerekir. Hattâ “sâdece Allah’tan korkmak” mü’minlerin şiarıdır.

 

El-âlam ne der yada “el bir şey demesin” diye namaz kılan, oruç tutan, kurban kesen, infâk yapan ve en önemlisi de hacca giden insanlar vardır. Hâlbuki bunlar Allah rızâsı için farz kılınan ibâdetlerdir, el-âlemin gönlü hoş olsun ve sesini kessin diye değil.

 

İnsanın ne olduğunu Allah bildikten sonra el-âlem yanlış bilse de zarârı yoktur. Yoksa el-âlem ne der diyerek yaşayanlar sonunda el-âlemin maskarası olur. Çünkü bu kişiler hep el-âleme göre hareket etmişler ve yapacaklarını onlara göre yapmışlardır. Bir türlü kendileri olamamışlardır. El-âlem ne der kaygısı doğru-düzgün mü’min olmanın önündeki bir engeldir. Çünkü mü’minlik “Allah ne demiştir ve ne der” kaygısıyla ortaya çıkan şeydir.

 

El-âlem ne derse-desin; ben sürekli olarak “acaba el-âlem ne yorum yapacak” diye mi konum alacağım ve el-âleme göre mi hareket edeceğim?. Sürekli olarak el-âleme göre konum alan ve hareket edenler el-âleme tapıyorlar demektir. Allah’tan daha fazla el-âlemden korkmaktadırlar. İnsanlarda “Allah ne der” korkusu neredeyse hiç yokken, el-âlemden ödleri patlamaktadır.

 

Belki de el-âlemin demelerine aykırı davranmak daha iyidir. “Atma bu taşları ben yaralıyım; El-âlem al giymiş ben karalıyım” türküsü söylemek gerekebilir. Tüm peygamberler, el-âlemin ne diyeceğine bakmadan onların demelerine aykırı şeyler demişler ve yapmışlardır.

 

El-âlem  çoğunluğu ifâde eder. El-âlem ne der kaygısı, “çoğunluk ne der” kaygısıdır ve çoğunluğa göre konum almak demektir. Fakat bu yanlış bir konumlanma ve hareket etmedir. Çünkü çoğunluk Kur’ân’a göre insanı sapkınlığa götürür. Kur’ân boyunca çoğunluk yâni el-âlem için olumsuz ifâdeler kullanılmıştır. Çoğunluk için olumsuz kullanımlar yapan Kur’ân âyetlerinin en önemlisi ve etkilisi kanımca En-âm 116. âyettir:

 

“Yer-yüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak zan ve tahminle yalan söylerler” (En-âm 116).  

 

El-âlemin kendilerine bir hayrı mı var ki, ne derler diye sakınalım yada onlardan bir hayır bekleyelim. El-âlemin ne diyeceği önemli olsaydı el-âlem ilk önce kendilerine bir şeyler derler ve kendilerine bir çeki-düzen verirlerdi. El-âlem denilen kişiler, kendilerine hayırları olmadığı için sana da bir hayırları dokunmaz. Hayırları dokunacak olanlar ise sana ancak güzel bir üslupla öğüt verir, akıl verir ve uyarıda bulunur.

 

El-âlem ne der diye yaşamak gerçek bir yaşama değildir. Böyle yaşamak mahalle baskısıyla yaşamaktır. Mahalle baskının iyi olduğu yerler de vardır elbette. Ama çoğunluk yâni el-âlem genelde yanılır.

 

Hayatlarını hep “el-âlem ne der” diye yaşayanlar kendilerine yazık etmişlerdir. O-hâlde bir-an önce “Allah ne der” diye yaşamaya başlamalıdırlar. Zîrâ âhirette el-âlemin dediklerine göre değil, Rabbül-âlemin’in dediklerine göre hesâba çekileceğiz. 

 

Tabi işin bir de şu yönü vardır. Modernite ile birlikte etkisi kaybolan “el-âlem ne der?” sözü, bir “toplumsal denetim mekanizması” da olabilir, kısmen olmuştur da. İnsanlar en azından “el-âlem ne der” diye sözlerine, hâllerine-hareketlerine dikkat ederdi ki bu da toplumsal bozulmanın ve yozlaşmanın önüne geçerdi. Tabi bir şeyden sakınmak ancak Allah korkusu ve rızâsı için yapıldığında ebedî olur ve âhirette de kişiye fayda verir. Ama bir şey el-âlem için yapıldığında yada yapılmadığında da toplumsal anlamda bâzı faydalar olabilir.

 

El-âlem ne derse-desin, Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın emrettiğine göre yaşamak “âlemlere rahmet” yapar kişiyi. Aksi-hâlde âleme “ibret” olunur. Allah rızâsı için yaşayan kişi Dünyâ’da iyilik bulduğu gibi, âhirette de sonsuz nîmetlerle sevinir Allahuâlem.

 

El-âlemin tecrübeden kaynaklı bâzı doğru bildikleri olsa da;

 

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

 

Hârûn Görmüş

Mart 2022

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder