26 Aralık 2015 Cumartesi

Nüzûl Sırasına Göre Kur’ân’daki Mûcize Âyetleri




(Not: Âyetler Ali Bulaç mealinden alınmıştır. Nüzûl sırası Mustafa İslamoğlu tertibine göre yapılmıştır).

MEKKE DÖNEMİ

20- Fîl

1- Rabbinin fil sahiplerine neler yaptığını görmedin mi?
             
2- Onların 'tasarladıkları planlarını' boşa çıkarmadı mı?
             
3- Üzerlerine ebabil (sürü sürü) kuşlarını gönderdi.
             
4- Onlara 'pişirilip-sertleştirilmiş balçık taşları' atıyorlardı;
             
5- Sonunda onları, yenik ekin yaprağı gibi kıldı.

44- Tâ-Hâ

17- 'Sağ elindeki nedir ey Musa?'
             
18- Dedi ki: 'O, benim asamdır; ona dayanmakta, onunla davarlarım için ağaçlardan yaprak düşürmekteyim, onda benim için daha başka yararlar da var.'
             
19- Dedi ki: 'Onu at, ey Musa.'
             
20- Böylece, onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş).
             
21- Dedi ki: 'Onu al ve korkma, biz onu ilk durumuna çevireceğiz.'
             
22- 'Elini koltuğuna sok, bir hastalık olmadan, başka bir mucize (ayet) olarak bembeyaz bir durumda çıksın.'
             
23- 'Öyle ki, sana büyük mucizelerimizden (birini) göstermiş olalım.'

69- 'Sağ elindekini atıver, onların yaptıklarını yutacaktır; çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz.'

51- Şuârâ

32- Bunun üzerine asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, açıkça bir ejderha oluverdi.
             
33- Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş'.

43- Musa onlara dedi ki: 'Atacağınızı atın.'
             
44- Onlar da, iplerini ve asalarını atıverdiler ve: 'Firavun'un üstünlüğü adına, hiç tartışmasız, üstün olanlar gerçekten bizleriz' dediler.
             
45- Böylelikle Musa da asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, uydurmakta olduklarını yutuveriyor.
             
46- Anında büyücüler secdeye kapandılar.
             
47- (Ve:) 'Alemlerin Rabbine iman ettik' dediler.
             
48- 'Musa'nın ve Harun'un Rabbine.'

61- İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa'nın adamları: 'Gerçekten yakalandık' dediler.
             
62- (Musa:) 'Hayır' dedi. 'Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir.'
             
63- Bunun üzerine Musa'ya: 'Asanla denize vur' diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.
             
64- Ötekileri de buraya yaklaştırdık.
             
65- Musa'yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk.
             
66- Sonra ötekileri suda boğduk.

154- 'Sen yalnızca benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin; eğer doğru söylüyorsan, bu durumda bir ayet (mucize) getir-görelim.'

155- Dedi ki: 'İşte, bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onun, belli bir günün su içme hakkı da sizindir.'
             
156- 'Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.

53- Neml

10- 'Asanı bırak;' (Bıraktı ve) onun çevik bir yılan gibi hareket etttiğini görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına bakmadı. “Ey Musa, korkma; şüphesiz Ben(im); Benim yanımda gönderilen (elçiler) korkmaz.'

12- 'Ve elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıkıversin, (bu,) Firavun ve kavmine olan dokuz ayet (mucize) içinde(n biri)dir. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdir.'

14- Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.

13- Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: 'Bu, apaçık bir büyüdür.'

40- Yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki: 'Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim.' Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: 'Bu Rabbimin fazlındandır, O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti).

54- Kamer

1- Saat (kıyamet vakti) yaklaştı ve ay yarıldı.
             
2- Onlar bir ayet (mucize) görseler, sırt çevirirler ve: '(Bu,) Süregelen bir büyüdür' derler.

56- A’raf

115- Dediler ki: 'Ey Musa (ilkin) sen mi atmak istersin, yoksa biz mi atalım?'

116- (Musa:) 'Siz atın' dedi. (Asalarını) atıverince, insanların gözlerini büyüleyiverdiler, onları dehşete düşürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmiş oldular.
             
117- Biz de Musa'ya: 'Asanı fırlat' diye vahyettik. (O da fırlatınca) bir de baktılar ki, o bütün uydurduklarını toplayıp yutuyor.
             
118- Böylece hak yerini buldu, onların bütün yaptıkları geçersiz kaldı.

62- Kehf

9- Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın?
             
10- O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: 'Rabbimiz, katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl).
             
11- Böylelikle mağarada yıllar yılı kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik).
             
12- Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.
             
13- Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz. Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve biz de onların hidayetlerini arttırmıştık.

18- Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuşmuşlardır. Biz onları sağ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu. Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı.
             
19- Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: 'Ne kadar kaldınız?' Dediler ki: 'Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık.' Dediler ki: 'Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir..

25- Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz (yıl) daha kattılar.

66- Sâffât

139- Şüphesiz Yunus da gönderilmiş (elçi)lerdendi.
             
140- Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.
             
141- Böylece kur’aya katılmıştı da, kaybedenlerden olmuştu.
             
142- Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.
             
143- Eğer (Allah’ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı,
             
144- Onun karnında (insanların) dirilip-kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı.
             
145- Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık.
             
146- Ve üzerine, sık-geniş yaprakla (kabağa benzer) türden bir ağaç bitirdik.

67- Kasas

31- 'Asanı bırak.' (Attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı. 'Ey Musa, dön ve korkma. Şüphesiz güvendesin.'
             
32- 'Elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıksın. Ve (her türlü) dehşetten yana kanatlarını kendine doğru çek. İşte bunlar, senin Rabbinden Firavun ve önde gelen adamlarına iki kesin-kanıt (mucize)dır. Gerçekten onlar, fasık bir topluluktur.'

68- İsrâ

59- Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı. Semud'a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular. Oysa biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.

101- Andolsun, biz Musa'ya apaçık dokuz ayet (mucize) vermiştik.

79- Enbiyâ

68- Dediler ki: 'Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın ve ilahlarınıza yardımda bulunun.'
             
69- Biz de dedik ki: 'Ey ateş, İbrahim'e karşı soğuk ve esenlik ol.'

88- Rûm

47- Andolsun, biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de onlara apaçık belgeler getirdiler; böylece biz de suçlu günahkarlardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek ise, bizim üzerimizde bir haktır.

MEDÎNE DÖNEMİ

94- Bakara

50- Ve sizin için denizi ikiye yarıp sizi kurtardığımızı ve Firavun'un adamlarını -gözünüz önünde- boğduğumuzu hatırlayın.

72- Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz ve bu konuda birbirinize düşmüştünüz. Oysa Allah, gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı.
             
73- Bunun için de: 'Ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun' demiştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; ki akıllanasınız.

259- Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: 'Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?' Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: 'Ne kadar kaldın?' O: 'Bir gün veya bir günden az kaldım' dedi. (Allah ona:) 'Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?' dedi. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: '(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah, her şeye güç yetirendir.'

98- Âl-i İmran

38- Orada Zekeriya Rabbine dua etti: 'Rabbim, bana katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin' dedi.
             
39- O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: 'Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir.'
             
40- Dedi ki: 'Rabbim, bana gerçekten ihtiyarlık ulaşmışken ve karım da kısırken nasıl bir oğlum olabilir?' '(Bu) Böyledir' dedi, 'Allah dilediğini yapar.'
             
41- (Zekeriya) 'Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver.' dedi. 'Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O’nu tesbih et.' dedi.

45- Hani Melekler, dediler ki: 'Meryem, doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır..'
             
46- 'Beşikte de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir.'
             
47- 'Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?' dedi. “(Bu) Böyledir” dedi: “Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona ‘ol’ der, o da hemen oluverir.'

48- 'Ona kitabı, hikmeti, Tevratı ve İncili öğretecek.'
             
49- “İsrailoğullarına elçi kılacak”. (O, İsrailoğullarına şöyle diyecek:) 'Gerçek şu, ben size Rabbinizden bir ayetle geldim. Ben size çamurdan kuş biçiminde bir şey oluşturur, içine üfürürüm, o da hemencecik Allah'ın izniyle kuş oluverir. Ve Allah'ın izniyle doğuştan kör olanı, alaca hastalığına tutulanı iyileştirir ve ölüyü diriltirim. Yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi size haber veririm. Şüphesiz, eğer inanmışsanız bunda sizin için kesin bir ayet vardır.'
             
50- 'Benden önceki Tevrat'ı doğrulamak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak üzere size Rabbinizden bir ayetle geldim. Artık Allah'tan korkup bana itaat edin.'

59- Şüphesiz, Allah katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona 'ol' demesiyle o da hemen oluverdi.

99-   Saff

6- Hani Meryem oğlu İsa da: 'Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi 'Ahmed' olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim' demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: 'Bu, açıkça bir büyüdür' dediler.

108- Mâide

110- Allah şöyle diyecek: 'Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine) benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrailoğullarına apaçık belgelerle geldiğinde onlardan inkâra sapanlar, 'Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir' demişlerdi (de) İsrailoğullarını senden geri püskürtmüştüm.'

112- Havariler: 'Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?' demişlerdi. O da: 'Eğer inanmışlarsanız Allah'tan korkup-sakının' demişti.
             
113- (Bu sefer Havariler:) 'Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doğru söylediğini bilelim ve buna şahidlerden olalım' demişlerdi.
             
114- Meryem oğlu İsa: 'Allah'ım, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram (şölen) ve Sen'den de bir belge olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın' demişti.
             
115- Allah demişti ki: 'Şüphesiz ben bunu size indireceğim. Artık sonra sizden kim inkâr ederse, ben onu gerçekten alemlerden hiç kimseyi azablandırmayacağım bir azabla azablandıracağım.'
             
113- Tahrîm

12- İmran'ın kızı Meryem'i de. Ki o kendi ırzını korumuştu. Böylece Biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O, (Rabbine) gönülden bağlı olanlardandı.


Sadakallahülazim

En doğrusunu sâdece Allah bilir.

Hârûn Görmüş
Aralık 2015


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder