“Mü'min kadınlara söyle: Gözlerini kaçındırsınlar ve
ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni
hâriç. Başörtülerini, yakalarının üstünü
(kapatacak şekilde) koysunlar...” (Nûr
31).
Allah, (hem erkekler hem de kadınlar için) gözlerin bile teşhir edilmesine
izin vermez de “bakışlarınız yere
indirin” diyerek yâni bakışların meşrû olmayan kişilere ve şeylere çevrilmesini
yasaklayarak teşhirciliği en başından engeller. Zîrâ teşhircilik, “bakanlar”
olduğu müddetçe yapılabilecektir. Çünkü teşhircilik aslında “göstermek”ten
ziyâde “görmek isteyenler” nedeniyle yapılmaktadır. Tabi bir de zorla insanların
gözüne-gözüne sokularak yapılan bir teşhircilik vardır ki, bu anlamda modernizm
tam bir teşhirciliktir.
Teşhircilik, “başta insan vücûdu olmak üzere her-şeyi insanların
gözüne-gözüne sokarcasına sergilemek” demektir.
Teşhircilik: “Göstermek, sergilemek, herkese duyurmak, dile düşürmek,
bir hükümlüyü cezâ olarak halka göstermek” (TDK) şeklinde ifâde edilmiştir. Teşhirciliğin
bir de çirkin ve sapıkça bir anlamı daha vardır ve o da teşhirciliğe girer ve
teşhirciliğin belki de zirvesini ifâde eder. Fakat biz bu yazıda “kendini ve
her-şeyi herkese her yerde göstermek, kendini aşırı öne çıkarmak” anlamında
kullanıyoruz.
Modernizm
bir “teşhircilik uygarlığı”dır. Modern teşhirciliğinin sebebi, görünür olanı
yâni maddeyi ilahlaştırmış ve merkeze almış olmasındandır. O hâlde modernizm
teşhircilik yapamaya mecburdur ve zâten hayâtiyetini de teşhircilikten
almaktadır. Modernizm, insanları kendine, göstermek ve görmelerini sağlayarak
bağlamaktadır. Modernizm bir “göz ve gösterme uygarlığı”dır. Maddeyi
ilahlaştıran ve merkeze alan modern-bilim, özellikle Evrim Teorisi ile birlikte
insanı önce biyolojik varlığı olan etine-kemiğine indirgeyerek vitrinlik bir
teşhir-malı konumuna düşürmüş, sonra elementer kökenine indirgeyerek sıradan
bir materyâl gibi düşünülmesine ve görülmesine neden olmuştur-olmaktadır. Böyle
olunca da insana ancak görünmek ve görmek yâni teşhircilik kalmıştır. Oysa
insan sâdece maddeden müteşekkil bir varlık değildir ve onun bir de görünmeyen
yâni teşhir edilemeyecek olan rûhu, mânevî derinliği ve bilinci vardır ki,
insanı “insan” yapan şeyler bunlardır. İnsanın madde-merkezli “beşer” yanı
olduğu gibi, rûh-merkezli “mânevî” yönü de vardır ki insan ancak bu ikisi ile
birlikte tamamlanır. Lâkin modern maddeci zihniyet insanın rûh yanını inkâr
ettiği için beşerî yönünü aşırı oranda açığa çıkarmaktadır. Beşerî yanı maddî
olduğu ve maddî olan da “görünür olan” olduğu için insanın görünürlüğü aşırı
öne çıkarılır ki, sınır aşıldığında teşhircilik başlar. Bu nedenle aslında
teşhir olunan şey insanın “beşer” yanıdır. Tabi insanın beşerî yanı da “en
güzel yaratılışta” olduğu için önemlidir ve değerlidir. Bu yüzden onun köleler
gibi teşhir edilerek değerinin düşürülmesine izin verilemez.
Modernizm
bir “teşhircilik uygarlığı”dır. Artık teşhir olmayan ve kendini teşhir etmeyen çok
az insan vardır. Teşhircilik bir anti-sosyal
kişilik bozukluk olmasına rağmen günümüzde “sosyâl olma” anlamında normâl ve
gerekli görülüyor. Zâten sosyâl medya denilen ama aslında a-sosyâl olan
bu alanlar, teşhirciliğin yapıldığı en başta gelen yerlerdir. Bunların içinde
bir “fotoğraf ve resim teşhirciliği” olan bir medya alanı vardır ki teşhircilikten
başka bir şeye yaramadığı çok açıktır. İnsanları iyice teşhirciliğe alıştırdı
ve insanların davranışlarını bozdu. Üstelik orada gördüğünüz hiç kimse orijinâl
hâliyle kendisi değildir. Çünkü insanlar burada çeşitli filtre, ışık, renk vs.
kullanarak fotoğraflarını neredeyse tanınmayacak şekilde yayınlıyorlar. Burada
hiç-bir şey kendisi gibi değildir. Zâten teşhircilikte hiç-bir şey orijinâl
hâliyle sergilenmez. Çünkü o zaman çok fazla bir çekiciliği kalmaz.
Teşhircilikte bir mükemmelleşmiş ve tanrılaşmış görüntü oluşturulmak istenir.
Zâten insanların bu alanlara bu kadar meyletmesi de, bu alanların, teknoloji
yoluyla insana kendini istediği gibi gösterebilme imkânı vermesinden dolayıdır.
Fakat iş öyle bir noktaya gelmiştir ki artık bu alanlar birer teşhircilik
merkezleri olmuştur.
Eskiden ninelerimiz,
analarımız, bacılarımız ve kızlarımız tabi oğlanlarımız, kendilerini teşhir
etmemek için çabalarken, şimdi ise modern insan, kendini daha fazla gösterip
teşhir edebilmek için gayret etmektedir. Öyle ki kendini teşhir etmediğinde ve
birileri tarafından görülmediğinde rahatsız ve mutsuz olmaktadır. Kendini
teşhir denecek oranda göstermek isteyenler, sürekli olarak bir “görünememe
korkusu” yaşamaktadırlar.
Modern insan,
gücünü îmânından değil, imajından alan varlıktır. Çünkü dînden ve îmandan
neredeyse vazgeçmiştir ve îmânın gücünü kullan(a)mamaktadır. Îmajı din yapmak,
görünür olmayı zorunlu kılar. Gücünü ve tatminini imajından alanlar, sürekli
görünür olmak ve imaj tâzelemek zorundadırlar. Zîrâ görünür olmadıklarında imaj
bir işe yaramaz. O hâlde imajı putlaştıranlar kendilerini teşhir edercesine
görünür olmak için her türlü rezilliğe bile katlanabilirler ki bunun
örneklerini medyadan ve sosyeteden biliyoruz.
Bâzı gazete ve
dergilerden başka sinema ile yapılan teşhircilik, televizyonla tüm insanlığa
yayıldı ki televizyon günümüzde de büyük oranda teşhircilikle devâmını sürdüren
bir araçtır. Fakat artık insanlar, bilgisayar, tablet ve cep telefonları ve de
internet aracılığı ile her türlü teşhirin yapıldığı ve yapılan teşhirlerin izlendiği
araçlara sâhip oldu. Böylece küresel bir teşhircilik ortaya çıktı. Zîrâ bu
araçlarla en çok izlenen şeyler, teşhirle alâkalı içeriklerdir.
Teşhircilik
daha ziyâde kadın üzerinden yapılmaktadır. Modernizm, varlığını büyük oranda
kadın üzerinden yapılan teşhirciliğe borçludur. Kadının kadınlığına kast-ederek
onu “cinsel bir obje”ye indirgemiştir. Modernizmin, sahte özgürlüklerle kendine
tâbi kıldığı kadınlara biçtiği rôl “teşhirlik bir tüketim nesnesi” rôlüdür. Üstelik bir de kalkıp “kadının teşhir olmasına izin
vermiyor” diye İslâm’ı kötüler. İslâm, kadına, özüne en uygun olanı getirmiş ve
emretmiştir. Bu bağlamda tesettür, teşhirciliğin önüne geçmiştir ve böylece
kadının beşerî yanından ziyâde, mânevî-rûhî-insânî yanını öne çıkarmıştır.
Seküler,
feminist, modern kapitâlist sistem, kadını bir “mal” hâline getirdi ve her
yerde teşhir ediyor. Bir meta oldu kadın. İslâm ise kadını, yaratılışına uygun
bir yere koyar. Böylece onu zulmedilmekten kurtarır. Tesettür işte bu teşhirciliğin
önüne geçmek için emredilmiş en pratik ve basit örtünme yöntemidir.
Tesettürün nasıl olacağı yâni kadının teşhir edilmesinin
önüne nasıl geçileceği basit bir formülle şu şekilde söylenir: “Kısa-dar-ince
olmayacak”. Biz buna bir de; “pahalı ve dikkat çekici renklerde ve görünümde olmayacak”
maddelerini ekliyoruz. Buna rağmen günümüzde -sözde- tesettürle de yapılan bir teşhircilik vardır ki bu, tesettürü
Allah’ın emrettiği gibi nizâmi bir şekilde kullanmamaktan dolayı oluyor. Başörtüsü
bir aksesuar hâline getirilince teşhire dönüyor. Ey kadınlar!; tesettür
“göstermek” için değil, “göstermemek” için emredilmiştir. Teşhircilik için
değil, teşhircilikten uzak durmak için emredilmiştir. Çünkü göstermek bir-kez
başladığında kısa-zamanda teşhire döner. Tabi bunda bâzı medyatik hocaların,
modernizmin etkisiyle tesettürü “örtünmek” için değil de “aksesuar” gibi
göstermelerinin de etkisi vardır. Başörtüsü ve tüm vücûdu örten kıyâfetler,
birer aksesuar değildir.
Teşhirciliği
engelleyecek olan şey, ilk başta erkek ve kadınların gözlerini sakınmalarından
sonra, nizâmi olarak kullanılacak olan tesettürdür. İşte bunu sağlayacak olan
şey takvâdır. Allah bu nedenle takvâ-merkezli bir örtünmeden bahseder:
“Ey
Âdemoğulları!; size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbiseler
indirdik. Takvâ elbisesi ise daha hayırlıdır” (A’râf 26).
Elbise
bizâtihi süstür; bedenin süsü. Elbise giyen insan süslenmiş olur. Çünkü
çıplaklık absürdlüktür ve hayvanlara göredir. Lâkin süs olarak indirilen elbiseler
teşhircilik için kullanılmaktadır. İşte bu nedenle “teşhirciliği engelleyecek
olan şey, takvâ-merkezli tesettürdür” diyor âyet. Tabi tesettür kadınlar için
çok daha yaygın ve önemli olsa da, erkeklerin de giyim-kuşamlarına dikkat
etmeleri yâni onların da tesettürüne dikkat etmeleri gerekir. Zîrâ günümüzde
erkek kıyâfetleri bir “elbise” olmaktan çıkmış bir teşhir ürününe dönmüştür.
Çıkın bakın erkeklere, neredeyse hepsi de tayt giymeye başlamışlardır. Üstelik
giydikleri taytlara “pantolon” diyorlar. Tabi bunda, giymek için bunlardan
başka üretilen çok fazla şeyin olmaması da etkilidir. Çünkü artık küresel
tekstil sektörü, ürettikleri absürd ürünlerini “giyinmek” için değil, “teşhircilik”
için üretmektedir.
Spor bir
teşhircilik etkinliğidir. Zâten “atletik yapılı erkekleri çıplak olarak görmek
amaçlı” olarak başlamıştı Yunanistan’da. Özellikle sporcu kadınlar, giydikleriyle,
-daha doğrusu giymedikleriyle- kendilerini teşhir etmektedirler ve yaptıkları
spordan ziyâde teşhirleriyle ilgi çekmektedirler. Özellikle olimpiyat oyunlarında;
yüzme, uzun atlama ve sırıkla atlama, koşu, buz pateni, jimnastik vs. gibi alanlar
tam birer teşhirciliktir, erotik birer gösteridir.
Moda da
teşhirciliği normâlleştiren ve yaygınlaştıran şeydir. Modanın amacı “güzel giyinmekten”
ziyâde teşhirciliktir. Ortaya çıkardığı absürd kıyâfetlerin tek bir amacı
vardır: Teşhircilik. Teşhir içeren bir eşyâ moda olmadan önce kullanıldığında
absürd olarak görülürken, “moda” olarak belirlendikten sonra absürd olarak
görülmez ve kıskanılacak bir şey olur. Çünkü moda, şeytanın en güçlü
araçlarından biridir ve şeytan, insanları moda ile oyalamak ve kandırmaktadır.
Makyaj ve
kozmetik ise tam bir teşhirciliktir ve teşhircilikten başka bir amacı yoktur.
Belki sâdece, bâzılarının, vücutlarında oluşan ve kendilerini psikolojik
anlamda olumsuz etkileyen şeyler için kullanılması iyi olabilir. Yoksa makyaj,
“Allah’ın boyası üzerine boya vurmak” anlamında “kendini inkâr etmek” anlamına
gelir. Çünkü makyaj, “kendini olduğu gibi görmekten ve göstermekten” sakınmanın
sonucunda bir öz-güven eksiliğidir. Makyajın amacı, kişinin kendini
değiştirmesidir ki bu değişim mutlakâ teşhirciliğe döner.
Hiç-bir
sanatsal yanı olmayan modern mîmâri de bir çeşit teşhirciliktir. Yapılan o
ruhsuz binâlar insanların gözlerini boyayacak şekilde süslenir ve teşhir
edilir. Hele o gökdelenler yok mu; tam bir teşhirciliktir. “Kim daha uzun
yapacak” yarışması.
Eskiden,
-şimdilerde pek kullanılmayan- “ele-güne teşhir olmak” deyimi vardı. Utanılacak,
ayıplanacak ve dedikodusu yapılacak herhangi bir şeyde “milletin diline dolanmak”
demek olan bu deyim artık görmenin ve görüntünün putlaştırıldığı modern zamanlarda
değerini kaybetmiştir. Zîrâ teşhircilikle berâber artık her-şey milletin sâdece
diline değil, gözüne de dolanmaya başlamıştır. Öyle bir dolanmıştır ki
arap-saçına dönmüştür.
Allah’ın
örttüğü yada tevbe edildiğinde örtmeyi vâdettiği günahların, hatâların ve
ayıpların teşhir edilmesi de yanlıştır ve yasaktır. Zîrâ başkalarının hatâsını
teşhir etmek hiç kimsenin takvâsını arttırmaz:
“Ey îman
edenler!; zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin
(birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini
yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi
sever mi?. İşte, bundan tiksindiniz. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah,
tevbeleri kabûl edendir, çok esirgeyendir” (Hucûrât 12).
Teşhircilik
modern insanın çözmesi gereken en önemli ruhsal problemi ve kurtulması gereken
putlarından birisidir. Lâkin modern insan dînî-mânevî olana değer
vermemektedir. Oysa teşhircilik, insanın mânevî boşluğundan kaynaklanır. Bu
boşluğun başka bir şeyle doldurulabilmesi mümkün değildir. Mânevî boşluklar
ancak Allah’ın zikri olan Kur’ân ve Kur’ân-merkezli yaşamakla doldurulabilir.
Zîrâ kâlpler ancak Allah’ın zikri ile tatmin bulabilir.
Teşhir
olunan şeyin değeri düşer ve ucuza gider. Nasıl ki teşhir malları aslında hiç
kimseye satılmamış ve “kullanılmamış mal” olmuş olsa da, herkesin görmesi ve
incelenmesi için sergilenip teşhir edildiğinden dolayı, satılacağı zaman ucuza
satılıyorsa, insan da kendini teşhir ettiği oranda değerini düşürmüş olur.
Unutmayın ki hayvanlar bile kendilerini teşhir etmekten hoşlanmazlar da insan
yada başka bir hayvan gördüklerinde hemen kaçıverirler.
Ey insanlar!;
ille de bir şeyleri teşhir etmek istiyorsanız, gerçekten de teşhir edilmesi
gereken çok şey vardır. İlk-başta modernizmin bir “teşhir uygarlığı” olduğunu
teşhir edin, teşhiri teşhir edin. Sonra da adâletsizliği, yolsuzluğu, haksızlığı,
ahlâksızlığı, küfrü, şirki, kötülüğü, yersiz şiddeti, cehâleti ve zulmün her
türlüsünü teşhir edin. Bunları sürekli teşhir ederek ortadan kalkması için
gayret edin. Bunların yerine ise; hakkı, hakîkati, iyiliği, güzelliği, adâleti,
ahlâkı, sevgiyi, huzûru ve tevhidi ortaya koyun ve hâkim kılın. Hakkı ortaya
koyun ki bâtıl defolup gitsin. Giderken yanına teşhirciliği de alsın götürsün.
“Şüphesiz, bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir
yol bulabilir” (Müzzemmil 19).
En doğrusunu
sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Kasım 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder