12 Kasım 2015 Perşembe

Müslümanların Modern Eğitim Furyası

Âlemlerin Rabbi Allah’ın, melek Cebrâil vâsıtasıyla, âlemlere Rahmet Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (sav) “yedi kat gökler”den gelen kitabımız Kur’ân-ı Kerim’in bir bilgiden bahsetmemesi; bir anlam-idrâk-bilinç ortaya koymaması düşünülemez. Çünkü Kur’ân, bir soyut sezgi-duygu değil, zihne-kâlbe-hayâta hitâp eden somut bir kitaptır ve içindeki sözler-mesajlar da kişinin zihnine-irdâkine ve kâlbine hitâp eden mesajlar taşır. Bu mesajların, kendini “îman eden” olarak tanımlayan tüm mü’minlerce...
Devamını Oku »

9 Kasım 2015 Pazartesi

Bilginin Türü ve Delikanlılık

İnsanlar görüşlerini-fikirlerini çok doğru buldukları için onlara çok inanırlar ve onlarda bir hatâ da bulmazlar. Zâten öyle olmasaydı o görüşler o kişilerin görüşleri olmazdı. Fakat neredeyse her insanın farklı görüşü vardır ve bu görüşler çok çeşitlidir ve hattâ diğer kişilerin görüşüyle tamâmen farklıdır. İnsanların görüşlerine bu kadar sâhip çıkmaları, o görüşlerin bir düşünceye bağlı olması ve düşüncenin, insanı diğer varlıklardan ayıran ana-faktör olmasıdır ve de bu nedenle düşüncenin...
Devamını Oku »

Ben Neremim

“Sana rûh’tan sorarlar; de ki: Rûh, Rabbimin emrindendir, size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir” (İsrâ 85). İnsanlık târihinde belki de en kadim tartışma; madde-rûh, beden-bilinç konusudur. İnsanın gerçekten de bir rûhu-bilinci var mıdır?, varsa vücûdunun neresidir yada neresindedir?. Yoksa rûh-bilinç-özbenlik denilen şey bedenin bizzat kendisi midir?, bedenin yâni maddî varlığın içinde mündemiç (özdeş) olarak mı vardır?. Yoksa ateist-materyâlistlerin dedikleri gibi öyle...
Devamını Oku »