“Allah ile berâber başka bir ilaha tapma!. O’ndan başka ilah
yoktur. O’nun “yüzü”nden (zâtından) başka her-şey helâk olucudur. Hüküm
O’nundur ve siz O’na döndürüleceksiniz” (Kasas 88).
“Üzerindeki her-şey yok olucudur; Celâl ve ikram sâhibi olan
Rabbinin yüzü (kendisi) bâki kalacaktır” (Rahman 26-27).
Maddenin
katı-sıvı-gaz hâli denen üç hâlinden başka, bir de plâzma hâli vardır. Biz bu
yazıda maddenin bir de “beşinci” hâlinden bahsedeceğiz ki, maddenin bu hâli,
“şirk hâli”dir.
Âyette;
“Allah’tan başka ilah yoktur, bu sebeple Allah ile birlikte başka sözde-ilahlara,
yâni “yok olmayacak zannedilen”lere tapmayın” deniliyor. Termodinamiğin
1. yasasına göre madde-enerji yok olmaz. O hâlde madde-enerji -hâşâ- ilah mıdır?.
Yok olmayan şeye ne denir?. Allah’ı yok sayan modern-bilim, (insan mâbudsuz
yapamayacağı için) kendisine yeni ve modern-popüler ilahlar buluyor ve o
ilahlara sûni anlamlar yüklüyor ve madde ve enerji için diyor ki: “Yok olmaz”.
Bu, madde ve enerjinin ilah olduğunu söylemek anlamına gelir. Zîrâ yok
olmayacak olan, ebedî ve ezelî olandır ki bu sâdece Allah için geçerlidir. Bu
durumda madde ve enerjinin yok olmayacağını kabûl etmek, madde-enerjiyi ilah
kabûl edip tapmak anlamına gelmiyor mu?. Oysa Rahman 26-27’de de söylendiği
gibi; “Allah’tan başka her-şey yok olucudur”.
Termodinamiğin
1. yasasına göre “enerji yoktan vâr edilemez ve yok edilemez, sâdece bir
şekilden diğerine dönüşür” demek de, madde-enerjiyi ezeli ve ebedî îlan etmek
demektir ki, ebedilik ancak Allah’a mahsustur.
Ali Fuat Demir:
“İlgili yasanın fiziksel ifâdesi şu şekildedir: ‘Elimizdeki enerjinin
bir-kısmı ile iş yaparsak, geriye kalan enerji ile yaptığımız iş için
harcadığımız enerjiyi toplarsak, başlangıçta sâhip olduğumuz enerjiye
ulaşırız’.
Fakat bu önerme sâdece enerji için değil, bir-çok özel durum için
geçerlidir. Örneğin cebimizdeki 10 liranın 4 lirasını kahve içmek için
harcarsak, geriye 6 liramız kalır. Kahve için harcadığımız para ile, geriye
kalan paramızı toplarsak ilk-başta sâhip olduğumuz parayı elde ederiz.
Enerjinin Korunumu
Yasası bir yorumdur ve unutmamak gerekir ki, henüz teorik olarak
kanıtlanamamıştır” der.
Bu yasa kabûl
edildiğinde, “yoktan yaratılma” kabûl edilemez, çünkü varlık “yok olmayan ve
“sürekli mevcut olan” bir enerji”den oluşur bu yasaya göre. Yok olmayacak olan
şey “ilah” olacağına göre, bu yasaya göre madde ilahtır. Bir yazıda:
“Evrenin bir başlangıcı, sınırı,
sâbit bir kütlesi var ise, maddenin korunumu kânununa göre bir kaynağı olması
gerekir. Maddenin korunumu kânununu doğru yorumlarsanız, bu kaynağın kütlesiz
bir enerji olması gerektiği sonucuna varırsınız. Bu enerji kütlesiz olduğundan
sonsuz olmalı, ezelden gelip ebede gitmelidir” denir.
Her nefis ya
da şey ölümü tadacaktır. Madde ve enerji de ölümü yâni yok olmayı tadacaktır. Yapısı
bozulmayacak olan yâni yok olmayacak olan bir-şey kalmayacaktır. Ölecek olan
ise ezelî olamaz. Ancak ezelî olan yok olmaz. Tek Ezelî Olan vardır, o da
Allah’tır. Allah’tan başka “bâki” yâni sonsuz yoktur, olamaz. Sâdece O’nun yüzü
(zâtı?) bâki kalacaktır. Diğerleri “fâni” oldukları için “fan”=”yok” olacaklardır.
Bir şeyin yok olmayacağını söylemek onun “mutlak” olduğunu söylemek demektir ki,
şirk budur. İşte; Termodinamiğin 1. Yasası olan Madde-Enerjinin Korunumu
Kânunu, madde-enerjinin yok olmayacağını söylemekle maddeyi-enerjiyi
ilahlaştırmış ve şirke düşmüş oluyor.
Allah’tan
başka her-şey yok olacaktır ve yok olmak zorundadır. Bahsedilen yok-oluş sâdece
kıyamet zamânında değil, her-an olmaktadır. Meselâ teoriye göre büyük yıldızlar
ömürlerinin sonunda içlerine çökerek ölçülemeyecek kadar büyük bir çekime mâruz
kalırlar ve kara-delik hâline gelirler. Fakat kütleleri zamanla artan bu
kara-delikler nihâyetinde kendi çekimlerine de dayanamayıp patlayıp yok
olurlar.
Yok olmak, bir
şeyin başka bir şeye dönmesi demek değildir. O başka bir konudur. Meselâ su,
buhara ve enerjiye döner. Fakat kâinatın enerjisi sonsuz değildir ve
yavaş-yavaş azalmaktadır ve sâdece Allah’ın bileceği bir zamanda da bitecektir.
Termodinamiğin
1.yasası olan Enerjinin Korunum Yasası’nın yanlış olduğu, Termodinamiğin 2. Yasası
olan Entropi Yasası’yla ortaya çıkar. Termodinamiğin 2.yasası ihlâl edilmeden
1. yasa savunulamaz. Şöyle denir: “Termodinamiğin ikinci yasasına göre tersine
işlemler gerçekleşemez. Meselâ siz bir bardağı düşürdünüz ve kırdınız. Kırılan
parçalar geri gelip birleşemez. Entropi düzensizliği her zaman artar. Aslâ
azalmaz. Bu yasaya göre devamlı olarak evrenin entropisi artmaktadır. Öyle bir
entropi artışı olur ki, bir-zaman sonra artık entropi “geri dönüşüme” izin
vermez. Bozuluş kaçınılmazdır ve en nihâyetinde de geri dönüşümü olmayacak olan
bir nihâi bozulma gerçekleşecektir.
Kara-deliğe
giren nesne kaybolduğu zaman onun entropisi de kaybolur ve bahsedilen yasa
çiğnenmiş olur. Kara-delikler içine aldığı şeyi yok eder. Kara-delik
yuttuğundan daha fazla kütle kaybettiği için eninde-sonunda yok olacaktır. Bir
kara-delik yok olduğunda ona giren tüm her-şey de yok olmuş oluyor. Bu da “madde
yok olamaz” ilkesine ters düşüyor. Tekillikte yer-çekimi sonsuza ulaşıyor. Bu
yüzden tekilliğe ulaşan her-şey yok oluyor. Zâten tekillikte her-hangi bir yasa
da kalmıyor.
Madde ile
anti-madde çarpışırsa bir-birini yok eder. Eğer bir gökada başka bir gökada ile
çarpışırsa bir-birlerini yok edeceklerdir. Burada bahsedilen “yok oluş”, o
şeyin başka bir şeye ya da enerjiye dönmesi demek değildir. Anlatılamayan fakat
gözlemlenen bir durum vardır ortada. Devir-dâim eden şeyin enerjisi,
anlaşılamayacak şekilde yok oluyor. Meselâ iki bardak düşünün. Biri taşma
seviyesinde su ile dolu olsun. Bu bardağı boş olan diğer bardağa dökelim, sonra
tekrar aynı bardağa geri boşaltalım ve bunu sürekli tekrarlayalım. Beli bir
denemeden sonra baktığımızda ilk-başta neredeyse taşma durumunda olan bardaktaki
suyun, artık taşma noktasında olmadığını gözlemlemeye başlarız. Su buhar olarak
yok olup gitmemiştir. Harekete yâni döngüye mâruz kaldığından harcanmıştır.
Devinime mâruz kalan su “yok olmuş” yâni harcanmış olan sudur. Demek
istediğimiz şu ki; hareket eden şey zamanla yok olur-oluyor. Meselâ
zaman da harcanıyor ve yok oluyor. Zâten zaman hareketin-döngünün bir
sonucudur. Hareket başladığında zaman başlar ve hemen ardından biraz önceki
zaman yok olur.
Ezelî ve ebedî
olan, aynı-zamanda “sonsuz olan” demektir. Oysa Allah’tan başka hiç-bir şey
sonsuz değildir. Kaliforniya Berkeley Üniversitesi’nden bilim-insanı fizikçi
Raphael Bousso ve arkadaşlarının ileri sürdüğü görüş şudur: “Evren sonsuz
olamaz, şâyet evren sonsuz olursa, tüm fizik yasaları çöker”.
Einstein:
“Enerji meydana
getiren kimyevî reaksiyonlarda küçük bir miktarda kütle kaybolmaktadır, ancak
kaybolan kütleyi ölçebilecek hassas bir teknik mevcut değildir” der.
Allah kâinatı
“hak” ile yaratmıştır fakat yaratılmış olanlar “el hak” değildir. Bu nedenle madde-enerji
dayanıksız değildir. Madde sağlamdır; fakat bu sağlamlık hiç yıkılmayacak-bozulmayacak
sağlamlıkta değildir. Her-şeyde olduğu gibi onun da bir süresi vardır ve o
süreyi aşamaz. En nihâyetinde kıyâmete dayanamaz ve yok olur gider.
Maddenin yok
olmayacağını söylemek, kâinâtın ezelî ve ebedî olduğunu söylemektir ki bu,
kâinâtın -hâşâ- Allah olduğunu söylemek demektir (panteizm). Zîrâ yok olmayacak
olan sâdece Allah’tır.
Evet; Madde ve
enerji “mutlak gerçek” değildir ki yok olmasın. Madde ve enerji “hak”tır fakat
“el hak” değildir. Hiç-bir şey O’nun kadar var değildir. Bu nedenle de yok
olmayacak olan sâdece Mutlak Gerçek (El Hak) olandır ki O da Âlemlerin Rabbi
Allah’tır.
En doğrusunu
sâdece Allah bilir.
Hârûn
Görmüş
Mart 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder