İsim
|
Resul (Elçi)
|
İmam (Lider)
|
Kitap
|
Halk
|
Şeriat (Tanrısal
yasa)
|
|
Peygamber |
|
|
10 Suhuf
|
|
|
|
Peygamber |
|
|
30 Suhuf
|
|
|
|
Peygamber |
Elçi |
|
|
Nuh'un halkı
|
Şeriat |
|
|
Elçi |
|
|
|
||
|
Elçi |
|
|
|
||
Peygamber |
Elçi |
İmam |
10 Suhuf
|
İbrahim'in halkı
|
Şeriat |
|
Peygamber |
Elçi |
|
|
Sodom ve Gomera
|
|
|
Peygamber |
Elçi |
|
|
|
|
|
Peygamber |
|
İmam |
|
|
||
Peygamber |
|
İmam |
|
|
||
Peygamber |
|
|
|
|
||
Peygamber |
|
|
|
|
|
|
|
Elçi |
|
|
|
||
Peygamber |
Elçi |
|
Musa'nın kitapları (Tevrat)
|
Şeriat |
||
Peygamber |
|
|
|
|
||
Peygamber
|
|
|
|
|
||
Peygamber |
|
|
|
|||
Peygamber |
|
|
|
|
||
Peygamber |
Elçi |
|
|
İsrailoğullarından Ba’l kavmi
|
|
|
Peygamber |
|
|
|
İsrailoğullarından Ba’l kavmi
|
|
|
Peygamber |
Elçi |
|
|
Ninova halkı
|
|
|
Peygamber |
|
|
|
|
||
Peygamber |
|
|
|
|
||
Peygamber |
Elçi |
|
İncil (Gospel)
|
Şeriat |
||
Peygamber |
Elçi |
|
Tüm insanlık
|
Şeriat |
(Not: Peygamber listesi gönderiliş
sırasına göre; her peygamberin isminin geçtiği âyetler ise nüzûl sırasına göre
sıralanmıştır. Âyetler Ali Bulaç mealinden alınmıştır. Nüzûl sırası Mustafa
İslamoğlu tertibine göre yapılmıştır).
1-Hz. Âdem
Yâsîn
60-"Ey
adem oğulları, ben size and vermedim mi ki: Şeytana kulluk etmeyin, çünkü, o,
sizin için apaçık bir düşmandır;"
Meryem
58-İşte
bunlar; kendilerine Allah'ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem'in
soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve
İsrail (Yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve
seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman (olan Allah')ın ayetleri okunduğunda,
ağlayarak secdeye kapanırlar.
Tâ-hâ
115-Andolsun,
biz bundan önce Adem'e ahid vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda bir
kararlılık bulmadık.
116-Hani
biz meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik, İblis'in dışında
(diğerleri) secde etmişlerdi, o, ayak diremişti.
117-Bunun
üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın
sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun."
120-Sonunda
şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: Ey Adem "Sana sonsuzluk ağacını ve yok
olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?"
121-Bunun
üzerine ikisi de o ağaçtan yediler. Hemen ayıp yerleri, kendilerine açılıverdi
ve üzerlerine Cennet yaprağından örtüb yamamağa başladılar. Adem Rabbine asi
oldu da şaşırdı.
A’raf
11-Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik,
sonra meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblis'in dışında
secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı.
19-Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin;
ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.
26-Ey Ademoğulları, biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size
'süs kazandıracak bir giyim' indirdik (varettik). Takva ile kuşanıp donanmak
ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp
düşünürler.
27-Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine
göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın
sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini
göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları,
inanmayacakların dostları kıldık.
31- Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için
ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.
35-Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler
geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku
yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır.
172-Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve
onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz
değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid
olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik"
dememeniz içindir.
Kehf
50-Hani
meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik; İblis'in dışında (diğerleri)
secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı.
Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar
sizin düşmanlarınızdır. (Bu,) Zalimler için ne kadar kötü bir (tercih)
değiştirmedir.
İsrâ
61-Hani, meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik. İblis'in
dışında (hepsi) secde etmişlerdi. Demişti ki: "Bir çamur olarak yarattığın
kimseye ben secde eder miyim?"
70-Andolsun, biz Ademoğlunu yücelttik; onları karada ve denizde (çeşitli
araçlarla) taşıdık, temiz, güzel şeylerden rızıklandırdık ve yarattıklarımızın
bir çoğundan üstün kıldık.
Bakara
31-Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip:
"Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin" dedi.
33-(Allah:)
"Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver" dedi. O, bunları
onlara isimleriyle haber verince de dedi ki: "Size demedim mi, göklerin ve
yerin gaybını gerçekten ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa
vurduklarınızı da ben bilirim."
34-Ve
meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde
ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.
35-Ve
dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan,
neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa
zalimlerden olursunuz."
37-Derken
Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini
kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.
Âl-i İmran
33-Gerçek
şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine
seçti;
59-Şüphesiz,
Allah katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı,
sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi.
Mâide
27-Onlara
Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah'a) yaklaştıracak
birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul
edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: "Seni mutlaka
öldüreceğim." (Öbürü de:) "Allah, ancak korkup sakınanlardan kabul
eder."
2-Hz. İdris
Meryem
56-Kitap'ta İdris'i de zikret. Çünkü o, doğru olan bir peygamberdi.
58-İşte
bunlar; kendilerine Allah'ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem'in soyundan,
Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve İsrail
(Yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler.
Onlara Rahmanın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlar
Enbiyâ
85-İsmail,
İdris ve Zü'l-Kifl, hepsi sabredenlerdendi.
3-Hz. Nûh
Necm
52- Daha önce Nuh kavmini de.
Çünkü onlar, daha zalim ve daha azgındılar.
Kâf
12-Onlardan önce Nuh kavmi,
Ress halkı ve Semud (kavmi) de yalanladı.
Furkân
37-Nuh'un kavmi de, elçileri
yalanlandıklarında onları suda boğduk ve insanlar için bir ayet kıldık. Biz
zulmedenlere acıklı bir azab hazırladık.
Şuârâ
105-Nuh
kavmi de gönderilen (peygamber)leri yalanladı.
106-Hani onlara kardeşleri
Nuh: 'Sakınmaz mısınız?' demişti.
Kamer
9-Kendilerinden önce Nuh
kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u yalanladılar ve: 'Delidir'
dediler. O 'baskı altına alınıp engellenmişti.'
14-Gözlerimiz önünde
akıp-gitmekteydi. (Kendisi ve getirdikleri) İnkâr edilmiş-nankörlük edilmiş
olan (Nuh)a bir mükafaat olmak üzere.
Sâd
12-Onlardan önce Nuh kavmi,
Ad ve kazıklar sahibi Firavun da yalanlamıştı.
A’raf
59-Andolsun
biz Nuh'u kendi kavmine (toplumuna) gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Doğrusu ben, sizin
için büyük bir günün azabından korkmaktayım."
69-"Sizi
uyarmak için aranızdan bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikr'in
gelmesine mi şaşırdınız? (Allah'ın) Nuh kavminden sonra sizi halifeler
kıldığını ve sizin yaratılışta gelişiminizi arttırdığını (veya üstün kıldığını)
hatırlayın. Öyleyse Allah'ın nimetlerini hatırlayın, ki kurtuluş
bulasınız."
Nûh
1-Şüphesiz, biz Nuh'u;
'Kavmini, onlara acı bir azab gelmeden evvel uyar' diye kendi kavmine
(peygamber olarak) gönderdik.
23-Nuh: 'Rabbim, gerçekten
onlar bana isyan ettiler; mal ve çocukları kendisine ziyandan başka bir şeyi
arttırmayan kimselere uydular.'
26-Nuh 'Rabbim, yeryüzünde
kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma' dedi.
İbrâhim
9-Sizden
öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi
size gelmedi mi? Ki onları, Allah'tan başkası bilmez. Elçileri onlara apaçık
delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar)
ve dediler ki: "Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri
inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir
tereddüt içindeyiz."
Sâffât
75-Andolsun, Nuh bize (dua
edip) seslenmişti de, ne güzel icabet etmiştik.
79-Alemler içinde selam olsun
Nuh’a.
İsrâ
3-(Ey) Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın çocukları! Şüphesiz o, şükreden
bir kuldu.
17-Biz, Nuh'tan sonra nice nesilleri yıkıma uğrattık. Kullarının
günahlarını haber alıcı, görücü olarak Rabbin yeter,
Yûnus
71-Onlara
Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: "Ey kavmim, benim makamım ve
Allah'ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz
Allah'a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi
karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın),
sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin.
Hûd
25-Andolsun,
biz Nuh'u kavmine gönderdik. (Onlara:) "Ben sizin için ancak apaçık bir
uyarıp korkutucuyum."
32-Dediler
ki: "Ey Nuh, bizimle çekişip durdun, bu çekişmede ileri de gittin. Eğer
doğru söylüyorsan, bize vaadettiğini getir (görelim.)"
36-Nuh'a
vahyedildi: "Gerçekten iman edenlerin dışında, kesin olarak kimse
inanmayacak. Şu halde onların işlemekte olduklarından dolayı üzülme."
42-(Gemi)
Onlarla dağlar gibi dalga(lar) içinde yüzüyorken Nuh, bir kenara çekilmiş olan
oğluna seslendi: "Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kâfirlerle birlikte
olma."
45-Nuh,
Rabbine seslendi. Dedi ki: "Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve
senin va'din de doğrusu haktır. Sen hakimlerin hakimisin."
46-Dedi
ki: "Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan
bir iş (yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme.
Gerçekten ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum."
48-"Ey
Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden
selam ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden türeyecek diğer kâfir) Ümmetleri de
yararlandıracağız, sonra onlara bizden acı bir azab dokunacaktır."
89-"Ey
kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih
kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üstelik
Lut kavmi size pek uzak değil."
En-âm
84-Ve ona
İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de
Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve
Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
Mü’min
5-Kendilerinden önce Nuh
kavmi de yalanladı ve kendilerinden sonra (sayısı çok) fırkalar da. Her ümmet,
kendi elçilerini (susturmak için) yakalamaya yeltendi. Hakkı, onunla
yürürlükten kaldırmak için, 'batıla-dayanarak' mücadeleye giriştiler. Ben de
onları (azapla) yakaladımm. Artık Benim cezalandırmam nasılmış? (görmüş oldular
31-'Nuh
kavmi, Ad, Semud ve onlardan sonra gelenlerin durumuna benzer (bir gün). Allah,
kullar için zulüm istemez.'
Enbiyâ
76-Nuh da; daha önce çağrıda
bulunduğu zaman, biz onun çağrısına cevap verdik, onu ve ailesini büyük bir
üzüntüden kurtardık.
Mü’minûn
23-Andolsun, Nuh'u kendi
kavmine (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki: 'Ey Kavmim, Allah'a
kulluk edin. Onun dışında sizin başka ilahınız yoktur, yine de sakınmayacak
mısınız?'
26-'Rabbim' dedi (Nuh). 'Beni
yalanlamalarına karşılık, bana yardım et.'
Şûrâ
13-O: 'Dini dosdoğru ayakta
tutun ve onda ayrılığa düşmeyin' diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana
vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için de
teşri' etti (bir şeriat kıldı). Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere
ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten kendisine yöneleni hidayete
erdirir.
Zâriyât
46-Bundan önce Nuh kavmini de
(yıkıma uğrattık). Çünkü onlar da fasık bir kavim idi.
Ankebût
14-Andolsun, biz Nuh'u kendi
kavmine (elçi olarak) gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene
yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi.
Hac
42-Eğer seni yalanlıyorlarsa,
onlardan önce Nuh, Ad, Semud kavmi de yalanlamıştı.
Hadîd
26-Andolsun, Biz Nuh'u ve
İbrahim'i (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında
kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da
fasık olanlardır.
Âl-i İmran
33-Gerçek şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini
alemler üzerine seçti;
Ahzâb
7-Hani biz peygamberlerden
kesin sözlerini almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu
İsa'dan. Biz onlardan sapasağlam bir söz almıştık.
Nîsâ
163- Nuh'a
ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik.
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a,
Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
Tahrîm
10-Allah, inkâr edenlere,
Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan
iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı,
(kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiç bir şeyle yarar sağlamadılar.
İkisine de: 'Ateşe diğer girenlerle birlikte girin' denildi.
Tevbe
70-Onlara,
kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen
ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri
apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama
onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
4-Hz. Hûd
Şuârâ
124-Hani
onlara kardeşleri Hud: "Sakınmaz mısınız?" demişti.
A’raf
65-Ad
(toplumuna da) kardeşleri Hud'u (gönderdik.) (Hud, kavmine:) "Ey kavmim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Hala korkup
sakınmayacak mısınız?" dedi.
Hûd
53-'Ey Hud' dediler. 'Sen bize apaçık bir belge (mucize) ile gelmiş
değilsin ve biz de senin sözünle ilahlarımızı terketmeyiz. Sana iman edecek de
değiliz.'
60-Ve bu
dünyada da, kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular. Haberiniz olsun;
gerçekten Ad (halkı), Rablerine (karşı) inkâr ettiler. Haberiniz olsun; Hud
kavmi Ad'a (Allah'ın rahmetinden) uzaklık (verildi).
89-"Ey
kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih
kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üstelik
Lut kavmi size pek uzak değil."
5-Hz. Sâlih
A’raf
73-Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih'i (gönderdik. Salih:) "Ey
kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Size
Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir: Allah'ın bu dişi devesi size
bir belgedir; onu salıverin de Allah'ın arzında otlasın, ona bir kötülükle
dokunmayın, sonra sizi acı bir azab yakalar" dedi.
75-Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler),
içlerinden iman edip de onlarca zayıf bırakılanlara (müstaz'aflara) dediler ki:
"Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?"
Onlar: "Biz gerçekten onunla gönderilene inananlarız." dediler.
77-Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp
(Salih'e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden
(bir peygamber) isen, vaadettiğin şeyi getir, bakalım."
Hûd
61-Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: "Ey
kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden
(topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan bağışlanma
dileyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları)
kabul edendir."
62-Dediler ki: "Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden
(iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere
tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin
şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."
66-Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Salih'i ve O'nunla
birlikte iman edenleri o günün aşağılatıcı azabından kurtardık. Doğrusu senin
Rabbin, güçlü olandır, aziz olandır.
89-"Ey kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud
kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet
ettirmesin. Üstelik Lut kavmi size pek uzak değil."
6-Hz. İbrâhim
A’lâ
19-İbrahim'in
ve Musa'nın sahifelerinde.
Necm
37-Ve
vefa eden İbrahim'in (sahifelerinde) olan.
Meryem
41-Kitap'ta
İbrahim'i de zikret. Gerçekten o, doğruyu söyleyen bir peygamberdi.
Şuârâ
69-Onlara
İbrahim'in haberini de aktar/oku.
Sâd
45-Güç
ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve Yakub'u da hatırla.
İbrâhim
35-Hani
İbrahim şöyle demişti: "Bu şehri güvenli kıl, beni ve çocuklarımı putlara
kulluk etmekten uzak tut."
Sâffât
83-Doğrusu
İbrahim de onun (Nuh’un soyunun) bir kolundandır.
104-Biz
ona: "Ey İbrahim" diye seslendik.
109-İbrahim'e
selam olsun.
Hûd
69-Andolsun,
elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldikleri zaman; "Selam" dediler. O
da: "Selam" dedi (ve) hemen gecikmeden kızartılmış bir buzağı
getirdi.
74-İbrahim'den
korku gittiği ve ona müjde geldiği zaman, Lut kavmi konusunda bizimle çekişip
tartışmalara giriyor(du).
75-Doğrusu
İbrahim, yumuşak huylu, duygulu ve gönülden (Allah'a) yönelen biriydi.
76-Ey
İbrahim, bundan vazgeç. Çünkü gerçek şu ki, Rabbinin emri gelmiştir ve
gerçekten onlara geri çevrilmeyecek bir azab gelmiştir.
Yûsuf
6-Böylece
Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana
öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a (nimetini) tamamladığı gibi
senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin,
bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
38-Atalarım
İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiç bir şeyle şirk
koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara Allah'ın lütuf ve
ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler.
Hicr
51-Onlara
İbrahim'in konuklarından haber ver.
En-âm
74-Hani
İbrahim, babası Azer'e (şöyle) demişti: "Sen putları ilahlar mı
ediniyorsun? Doğrusu, ben seni ve kavmini apaçık bir sapıklık içinde
görüyorum."
75-Böylece
İbrahim'e, -kesin bilgiyle inananlardan olması için- göklerin ve yerin
melekûtunu gösteriyorduk.
83-Bu,
İbrahim'e, kavmine karşı verdiğimiz delilimizdir. Biz, dilediğimizi derecelerle
yükseltiriz. Şüphesiz senin Rabbin, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.
161-De
ki: "Rabbim gerçekten beni doğru yola iletti, dimdik duran bir dine,
İbrahim'in hanif (muvahhid) dinine... O, müşriklerden değildi."
Nahl
120-Gerçek
şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah'a gönülden yönelip itaat eden
bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi.
123-Sonra
sana vahyettik: "Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dinine uy. O,
müşriklerden değildi."
46-(Babası)
Demişti ki: "İbrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (bu
tutumuna) bir son vermeyecek olursan, andolsun, seni taşa tutarım; uzun bir
süre benden uzaklaş, (bir yerlere) git."
58-İşte
bunlar; kendilerine Allah'ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem'in
soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve
İsrail (Yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve
seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman (olan Allah')ın ayetleri okunduğunda,
ağlayarak secdeye kapanırlar.
Enbiyâ
51-Andolsun,
bundan önce İbrahim'e rüşdünü vermiştik ve biz onu (doğruyu seçme yeteneğinde
olduğunu) bilenlerdik.
60-Kendisine
İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını işittik dediler.
62-Dediler
ki: "Ey İbrahim, bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?"
69-Biz
de dedik ki: "Ey ateş, İbrahim'e karşı soğuk ve esenlik ol."
Şûrâ
13-O:
"Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden
Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya
vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri' etti (bir şeriat kıldı). Senin
kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer
ve içten kendisine yöneleni hidayete erdirir.
Zuhrûf
26-Hani
İbrahim babasına ve kendi kavmine demişti ki: "Şüphesiz ben, sizin
taptıklarınızdan uzağım."
Zâriyât
24-Sana
İbrahim'in ağırlanan konuklarının haberi geldi mi?
Ankebût
16-İbrahim
de; hani kavmine demişti ki: "Allah'a kulluk edin ve O'ndan sakının, eğer
bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır."
31-Bizim
elçilerimiz İbrahim'e bir müjde ile geldikleri zaman, dediler ki: "Gerçek
şu ki, biz bu ülkenin halkını yıkıma uğratacağız. Çünkü onun halkı zalim
oldular."
Hac
26-Hani
biz İbrahim'e Evin (Kabe'nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle
emretmiştik:) "Bana hiç bir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam
edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut."
43-İbrahim'in
kavmi ve Lut'un kavmi de..
78-Allah
adına gerektiği gibi cihad edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir
güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan
daha önce de, bunda (Kur’ân'da) da sizi "müslümanlar" olarak
isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine
şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a
sarılın, sizin Mevlanız O'dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.
Bakara
124-Hani Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da
(istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim'e):
"Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya
soyumdan olanlar?" deyince (Allah:) "Zalimler benim ahdime
erişemez" dedi.
125-Hani Evi (Ka'be'yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik
yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve
İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde
edenler için temizleyin" diye ahid verdik.
126-Hani İbrahim: "Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl
ve halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır"
demişti de (Allah: "Sadece inananları değil) inkâr edeni de az bir süre
yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o"
demişti.
127-İbrahim, İsmail'le
birlikte Evin (Ka'be'nin) sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti):
"Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin";
130-Kendi
nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevirir? Andolsun,
biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de O salihlerdendir.
132-Bunu
İbrahim, oğullarına vasiyet etti, Yakup da: "Oğullarım, şüphesiz Allah
sizlere bu dini seçti, siz de ancak müslüman olarak can verin" (diye
benzer bir vasiyette bulundu.)
133-Yoksa
siz, Yakub'un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına: "Benden
sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin ilahına ve
ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek bir ilaha ibadet edeceğiz;
bizler ona teslim olduk" demişlerdi.
135-Dediler
ki: "Yahudi veya Hristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki:
"Hayır, (doğru yol) Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dini(dir); O
müşriklerden değildi."
136-Deyin
ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve
torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden
verilene iman ettik. Onlardan hiç birini diğerinden ayırdetmeyiz ve biz O'na
teslim olmuşlarız."
140-Yoksa
siz, gerçekten İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın, Yakub'un ve torunlarının yahudi
veya hristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi
biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Allah'tan kendisinde olan bir şehadeti
gizleyenden daha zalim olan kimdir? Allah, yaptıklarınızdan gafil
değildir."
258-Allah,
kendisine mülk verdi, diye Rabbi konusunda İbrahim'le tartışmaya gireni
görmedin mi? Hani İbrahim: "Benim Rabbim diriltir ve öldürür"
demişti; o da: "Ben de öldürür ve diriltirim" demişti. (O zaman)
İbrahim: "Şüphe yok, Allah güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu
batıdan getir" deyince, o inkârcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah,
zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
260-Hani
İbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti.
(Allah ona:) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak
kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları
kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine
bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah,
üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."
Hadîd
26-Andolsun,
Biz Nuh'u ve İbrahim'i (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların
soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan
birçoğu da fasık olanlardır.
Âl-i
İmran
33-Gerçek
şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine
seçti;
65-Ey
Kitap ehli, İbrahim konusunda ne diye çekişip tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil
de ancak ondan sonra indirilmiştir. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?
67-İbrahim,
ne yahudi idi, ne de hıristiyandı: ancak, O hanif (muvahhid) bir müslümandı,
müşriklerden de değildi.
68-Doğrusu,
insanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar ve bu peygamber ile iman
edenlerdir. Allah, mü'minlerin velisidir.
84-De
ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına
indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman
ettik. Onlardan hiç biri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz O'na teslim
olmuşlarız."
95-De
ki: "Allah doğru söyledi. Öyleyse Allah'ı bir tanıyan (Hanif)ler olarak
İbrahim'in dinine uyun. O, müşriklerden değildi."
97-Orada
apaçık ayetler (ve) İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse o
güvenliktedir. Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev'i haccetmesi Allah'ın
insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah alemlere
karşı muhtaç olmayandır.
Ahzâb
7-Hani
biz peygamberlerden kesin sözlerini almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den,
Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan. Biz onlardan sapasağlam bir söz almıştık.
Nîsâ
54-Yoksa
onlar, Allah'ın kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar?
Doğrusu biz, İbrahim ailesine Kitabı ve hikmeti verdik; onlara büyük bir mülk
de verdik.
125-İyilik
yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim'in dinine
uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir.
163-Nuh'a
ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik.
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a,
Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
Mümtehine
4-İbrahim
ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır. Hani kendi
kavimlerine demişlerdi ki: "Biz, sizlerden ve Allah'ın dışında
taptıklarınızdan gerçekten uzağız. Sizi (artık) tanımayıp inkar ettik. Sizinle
aramızda, siz Allah'a bir olarak iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve bir
kin baş göstermiştir." Ancak İbrahim'in babasına: "Sana bağışlanma
dileyeceğim, ama Allah'tan gelecek herhangi bir şeye karşı senin için gücüm
yetmez." demesi hariç. "Ey Rabbimiz, biz sana tevekkül ettik ve 'içten
sana yöneldik.' Dönüş sanadır."
Tevbe
70-Onlara,
kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen
ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri
apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama
onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
114-İbrahim'in babası için
bağışlanma dilemesi, yalnızca ona verdiği bir söz dolayısıyla idi. Kendisine,
onun gerçekten Allah'a düşman olduğu açıklanınca ondan uzaklaştı. Doğrusu
İbrahim, çok duygulu, yumuşak huyluydu.
7-Hz. Lût
Kâf
13-Ad,
Firavun ve Lut'un kardeşleri.
Şuârâ
160-Lut
(kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı.
161-Hani
onlara kardeşleri Lut: "Sakınmaz mısınız?" demişti.
167-Dediler
ki: "Ey Lut, eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan,
gerçekten (burdan) sürülüp çıkarılanlardan olacaksın."
Neml
54-Lut
da; hani kavmine demişti ki: "Siz, açıkça gördüğünüz halde, yine de o
çirkin utanmazlığı yapacak mısınız?"
56-Kavminin
cevabı: "Lut ailesini şehrinizden sürüp çıkarın. Temiz kalmak isteyen
insanlarmış" demekten başka olmadı.
Kamer
33-Lut
kavmi de uyarıları yalanladı.
34-Biz
de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Yalnız Lut ailesini (bu
azabtan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık;
Sâd
13-Semud,
Lut kavmi ile Eyke halkı da. İşte onlar (Allah'a karşı isyanda birleşen ve güç
toplayan) fırkalar(dı).
A’raf
80-Hani
Lut da kavmine şöyle demişti: "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin
yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz?
Sâffât
133-Gerçekten
Lût da gönderilmiş (elçi)lerdendi.
Hûd
70-Ellerinin
ona uzanmadığını görünce (İbrahim durumdan) hoşlanmadı ve içine bir tür korku
düştü. Dediler ki: "Korkma. Biz Lut kavmine gönderildik."
74-İbrahim'den
korku gittiği ve ona müjde geldiği zaman, Lut kavmi konusunda bizimle çekişip
tartışmalara giriyor(du).
77-Elçilerimiz
Lut'a geldiği zaman, onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve:
"Bu, zorlu bir gün" dedi.
81-(Elçiler)
Dediler ki: "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak
ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık). Sakın,
hiç biriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara
isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va'dolunan (azab) sabah
vaktidir. Sabah da yakın değil mi?"
89-Ey
kavmim, bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih
kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üstelik
Lut kavmi size pek uzak değil.
Hicr
59-Ancak
Lut ailesi hariçtir; biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız.
61-Böylelikle
elçiler Lut ailesine geldiklerinde.
En-âm
86-İsmail'i, Elyasa'yı,
Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün
kıldık.
Enbiyâ
71-Onu
ve Lut'u kurtarıp içinde, alemler (insanlık) için bereketler kıldığımız yere
(ülkeye) çıkardık.
74-Lut'a
da bir hüküm ve ilim verdik ve onu çirkin işler yapmakta olan şehirden
kurtardık. Şüphesiz onlar, bozulmaya uğrayan kötü bir kavimdi.
Ankebût
26-Bunun
üzerine Lut ona iman etti ve dedi ki: "Gerçekten ben, Rabbime hicret
edeceğim. Çünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet
sahibidir."
28-Lut
da; hani kavmine demişti: "Siz gerçekten, sizden önce alemlerden hiç
kimsenin yapmadığı 'çirkin bir utanmazlığı' yapıyorsunuz."
32-Dedi
ki: "Onun içinde Lut da vardır." Dediler ki: "Onun içinde kimin
olduğunu biz daha iyi biliriz. Kendi karısı dışında, onu ve ailesini muhakkak
kurtaracağız. O (karısı) arkada kalacak olanlardandır."
33-Elçilerimiz
Lut'a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler
ki: "Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve aileni muhakak
kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır."
Hac
43-İbrahim'in
kavmi ve Lut'un kavmi de.
Tahrîm
10-Allah,
inkâr edenlere, Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek verdi. İkisi de,
kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara
ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir
şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: "Ateşe diğer girenlerle birlikte
girin!" denildi.
8-Hz. İsmâil
Meryem
54-Kitap'ta
İsmail'i de zikret. Çünkü o, va'dinde doğruydu ve gönderilmiş (Resul) bir
peygamberdi.
Sâd
48-İsmail'i,
Elyesa'ı ve Zülkifl'i de hatırla. Hepsi de hayırlı olanlardandır.
İbrâhim
39-Hamd,
Allah'a aittir ki, O, bana ihtiyarlığa rağmen İsmail'i ve İshak'ı armağan etti.
Şüphesiz Rabbim, gerçekten duayı işitendir.
En-âm
86-İsmail'i,
Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere
üstün kıldık.
Enbiyâ
85-İsmail,
İdris ve Zü'l-Kifl, hepsi sabredenlerdendi.
Bakara
125-Hani Evi (Ka'be'yi)
insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in
makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf
edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye
ahid verdik.
127-İbrahim,
İsmail'le birlikte Evin (Ka'be'nin) sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua
etmişti): "Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve
bilensin".
133-Yoksa
siz, Yakub'un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına: "Benden
sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin ilahına ve
ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek bir ilaha ibadet edeceğiz;
bizler ona teslim olduk" demişlerdi.
136-Deyin
ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve
torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden
verilene iman ettik. Onlardan hiç birini diğerinden ayırdetmeyiz ve biz O'na
teslim olmuşlarız."
140-Yoksa
siz, gerçekten İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın, Yakub'un ve torunlarının yahudi
veya hristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi
biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Allah'tan kendisinde olan bir şehadeti
gizleyenden daha zalim olan kimdir? Allah, yaptıklarınızdan gafil
değildir."
Âl-i
İmran
84-De
ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve
torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden
verilenlere iman ettik. Onlardan hiç biri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz
O'na teslim olmuşlarız."
Nîsâ
163-Nuh'a
ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik.
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a,
Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
9-Hz. İshak
Meryem
49-Böylelikle,
onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopup ayrılınca ona İshak'ı ve
(oğlu) Yakup'u armağan ettik ve her birini peygamber kıldık.
Sâd
45-Güç
ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve Yakub'u da hatırla.
İbrâhim
39-Hamd,
Allah'a aittir ki, O, bana ihtiyarlığa rağmen İsmail'i ve İshak'ı armağan etti.
Şüphesiz Rabbim, gerçekten duayı işitendir.
Sâffât
112-Biz
ona, salihlerden bir peygamber olarak İshak'ı da müjdeledik.
113-Ona
ve İshak'a bereketler verdik. İkisinin soyundan, ihsanda bulunan (muhsin olan)
da var, açıkça kendi nefsine zulmeden de.
Hûd
71-Karısı
ayaktaydı, bunun üzerine güldü. Biz ona İshak'ı, İshak'ın arkasından da Yakub'u
müjdeledik.
Yûsuf
6-Böylece
Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana
öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a (nimetini) tamamladığı gibi
senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin,
bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
38-Atalarım
İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiç bir şeyle şirk
koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara Allah'ın lütuf ve
ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler.
En-âm
84-Ve
ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce
de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve
Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
Enbiyâ
72-Ona
İshak'ı armağan ettik, üstüne de Yakub'u; her birini salihler kıldık.
Ankebût
27-Biz
ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik ve onun soyunda (seçtiklerimize)
peygamberliği ve kitabı (vahy ihsanı) kıldık, ecrini de dünyada verdik.
Şüphesiz o, ahirette salih olanlardandır.
Bakara
133-Yoksa siz, Yakub'un
ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına: "Benden sonra kime
ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin ilahına ve ataların
İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek bir ilaha ibadet edeceğiz; bizler
ona teslim olduk" demişlerdi.
136-Deyin
ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına
indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman
ettik. Onlardan hiç birini diğerinden ayırdetmeyiz ve biz O'na teslim
olmuşlarız."
140-Yoksa
siz, gerçekten İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın, Yakub'un ve torunlarının yahudi
veya hristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi
biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Allah'tan kendisinde olan bir şehadeti
gizleyenden daha zalim olan kimdir? Allah, yaptıklarınızdan gafil
değildir."
Âl-i
İmran
84-De
ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve
torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden
verilenlere iman ettik. Onlardan hiç biri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz
O'na teslim olmuşlarız."
Nîsâ
163-Nuh'a
ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik.
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a,
Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
10-Hz.
Yâkûb
Meryem
6-Bana
mirasçı olsun. Yakup oğullarına da mirasçı olsun. Rabbim, onu (kendisinden)
razı olunan(lardan) kıl.
Sâd
45-Güç
ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve Yakub'u da hatırla.
Hûd
71-Karısı
ayaktaydı, bunun üzerine güldü. Biz ona İshak'ı, İshak'ın arkasından da Yakub'u
müjdeledik.
Yûsuf
6-Böylece
Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana
öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a (nimetini) tamamladığı gibi
senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin,
bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
38-Atalarım
İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiç bir şeyle şirk
koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara Allah'ın lütuf ve
ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler.
68-Babalarının
kendilerine emrettiği yerden (Mısır'a) girdiklerinde, (bu,) -Yakub'un
nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Allah'tan gelecek olan hiç
bir şeyi (gidermeyi) sağlamadı. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimiz için bir
ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler.
49-Böylelikle,
onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopup ayrılınca ona İshak'ı ve
(oğlu) Yakup'u armağan ettik ve her birini peygamber kıldık.
En-âm
84-Ve
ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce
de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve
Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
Enbiyâ
72-Ona
İshak'ı armağan ettik, üstüne de Yakub'u; her birini salihler kıldık.
Ankebût
27-Biz
ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik ve onun soyunda (seçtiklerimize)
peygamberliği ve kitabı (vahy ihsanı) kıldık, ecrini de dünyada verdik.
Şüphesiz o, ahirette salih olanlardandır.
Bakara
132-Bunu İbrahim,
oğullarına vasiyet etti, Yakup da: "Oğullarım, şüphesiz Allah sizlere bu
dini seçti, siz de ancak müslüman olarak can verin" (diye benzer bir
vasiyette bulundu.)
133-Yoksa
siz, Yakub'un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına: "Benden
sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin ilahına ve
ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek bir ilaha ibadet edeceğiz;
bizler ona teslim olduk" demişlerdi.
136-Deyin
ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve
torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden
verilene iman ettik. Onlardan hiç birini diğerinden ayırdetmeyiz ve biz O'na
teslim olmuşlarız."
140-Yoksa
siz, gerçekten İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın, Yakub'un ve torunlarının yahudi
veya hristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi
biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Allah'tan kendisinde olan bir şehadeti
gizleyenden daha zalim olan kimdir? Allah, yaptıklarınızdan gafil
değildir."
Âl-i
İmran
84-De
ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve
torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden
verilenlere iman ettik. Onlardan hiç biri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz
O'na teslim olmuşlarız."
Nîsâ
163-Nuh'a
ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik.
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a,
Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
11-Hz.
Yûsuf
Yûsuf
4-Hani
Yusuf babasına: "Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) onbir yıldız, güneşi
ve ayı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm" demişti.
7-Andolsun,
Yusuf ve kardeşlerinde soranlar için ayetler (ibretler) vardır.
8-Onlar
şöyle demişti: "Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir; oysa ki
biz, birbirini pekiştiren bir topluluğuz. Gerçekte babamız, açıkça bir
şaşkınlık içindedir."
9-Öldürün
Yusuf'u veya onu bir yere atıp bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size (dönük)
kalsın. Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz.
10-İçlerinden
bir sözcü dedi ki: "Eğer (mutlaka bir şey) yapacaksanız, öldürmeyin
Yusuf'u, onu kuyunun derinliklerine bırakıverin de bir yolcu kafilesi
alsın."
11-(Bu
karara vardıktan sonra) "Ey Babamız," dediler. "Sana ne oluyor,
Yusuf'a karşı bize güvenmiyorsun? Oysa gerçekte biz, onun iyiliğini
isteyenleriz."
17-Dediler
ki: "Ey Babamız, gerçek şu ki, biz gittik, yarışıyorduk. Yusuf'u da
yiyeceklerimizin (veya eşyamızın) yanında bırakmıştık. Fakat onu kurt yemiş. Ne
var ki biz doğruyu söylesek bile sen bize inanacak değilsin."
21-Onu
satın alan bir Mısır'lı (aziz,) karısına: "Onun yerini üstün tut (ona
güzel bak), umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz"
dedi. Böylelikle biz, Yusuf'u yeryüzünde (Mısır'da) yerleşik kıldık. Ona
sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) öğrettik. Allah, emrinde galib olandır,
ancak insanların çoğu bilmezler.
29-Yusuf,
sen bundan yüz çevir. Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile.
Doğrusu sen günahkârlardan oldun.
46-(Zindana
gidip:) "Yusuf, ey doğru (sözlü insan).. Yedi besili ineği yedi zayıf
(ineğin) yediği ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olan (rüya) konusunda bize
fetva ver. Umarım ki insanlara da (senin söylediklerinle) dönerim, belki onlar
(bunun anlamını) öğrenmiş olurlar."
51-(Hükümdar
topladığı o kadınlara:) "Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde
sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar: "Allah için, haşa" dediler.
"Biz ondan hiç bir kötülük görmedik." Aziz (Vezir)in de karısı dedi
ki: "İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak
istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söylenlerdendir."
56-İşte
böylece biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada
(Mısır'da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz
ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız.
58-(Kuraklık
başlayınca) Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler, onu tanımadıkları halde
kendisi onları hemen tanıdı.
69-Yusuf'un
yanına girdikleri zaman, o, kardeşini bağrına bastı; "Ben" dedi.
"Senin gerçekten kardeşinim. Artık onların yaptıklarına üzülme."
76-Böylece
(Yusuf) kardeşinin kabından önce onların kablarını (yoklamaya) başladı, sonra
onu kardeşinin kabından çıkardı. İşte biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik.
(Yoksa) Hükümdarın dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeşini (yanında)
alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka. Biz dilediğimizi derecelerle
yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.
77-Dediler
ki: "Şayet çalmış bulunuyorsa, bundan önce onun kardeşi de çalmıştı."
Yusuf bunu kendi içinde saklı tuttu ve bunu onlara açıklamadı (ve içinden):
"Siz daha kötü bir konumdasınız" dedi. "Sizin düzmekte
olduklarınızı Allah daha iyi bilir."
80-Ondan
umutlarını kestikleri zaman, (durumu) kendi aralarında görüşmek üzere bir yana
çekildiler. Onların büyükleri dedi ki: "Babanızın size karşı Allah adına
kesin bir söz aldığını ve daha önce Yusuf konusunda yaptığımız aşırılığı
(işlediğimiz suçu) bilmiyor musunuz? Artık (bundan böyle) ben, ya babam bana
izin verinceye veya Allah bana ilişkin hüküm verinceye kadar (bu) yerden kesin
olarak ayrılamam. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır."
84-Ve
onlardan yüz(ünü) çevirdi ve: "Ey Yusuf'a karşı (artan dayanılmaz)
kahrım" dedi ve gözleri üzüntüsünden (ağardıkça) ağardı. Ki yutkundukça
yutkunuyordu."
85-Allah
adına, hayret dediler. "Hâlâ Yusuf'u anıp durmaktasın. Sonunda (ya
kahrından) hastalanacaksın ya da helake uğrayanlardan olacaksın."
87-Oğullarım,
gidin de Yusuf ile kardeşinden (duyarlı bir araştırmayla) bir haber getirin ve
Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası
Allah'ın rahmetinden umut kesmez.
89-(Yusuf)
Dedi ki: "Sizler, cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı
biliyor musunuz?"
90-Sen
gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi? dediler. "Ben Yusuf'um" dedi.
"Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufda bulundu. Gerçek şu ki,
kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını
boşa çıkarmaz."
94-Kafile
(Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: "Eğer beni
bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum."
99-Böylece
onlar (gelip) Yusuf'un yanına girdikleri zaman, anne ve babasını bağrına bastı
ve dedi ki: "Allah'ın dilemesiyle Mısır'a güvenlik içinde giriniz."
En-âm
84-Ve ona İshak'ı ve
Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh'u ve
onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u
hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
Mü’min
34-Andolsun,
daha önce Yusuf da size apaçık belgeler getirmişti. O zaman size getirdikleri hakkında
kuşkuya kapılıp durmuştunuz. Sonunda o, vefat edince, demiştiniz ki; Allah,
ondan sonra kesin olarak bir elçi göndermez." İşte Allah, ölçüyü taşıran,
şüpheci kimseyi böyle saptırır."
12-Hz. Eyyûb
Sâd
41-Kulumuz
Eyyub'u da hatırla. Hani o: "Herhalde şeytan, bana kahredici bir acı ve
azab dokundurdu" diye Rabbine seslenmişti.
En-âm
84-Ve
ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce
de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve
Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
Enbiyâ
83-Eyüp
de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu: "Şüphesiz bu dert (ve hastalık)
beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın.
Nîsâ
163-Nuh'a ve ondan sonraki
peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e,
İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a
da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
13-Hz.
Şuayb
A’raf
85-Medyen (toplumuna da)
kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik. Şuayb onlara:) Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a
kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir
belge (mucize) gelmiştir. Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların (hakları olan
mallarını) eşyasını değerinden düşürüp eksiltmeyin ve düzene (ıslaha)
konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın. Bu sizin için
daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız."
90-Kavminin
önde gelenlerinden inkâr edenler, dediler ki: "Andolsun, Şuayb'a uyacak
olursanız, kuşkusuz kayba uğrayanlardan olursunuz."
92-Şuayb'ı
yalanlayanlar, sanki orda 'hiç refah içinde yaşamamışlar' gibi oldular: Şuayb'ı
yalanlayanlar, asıl büyük hüsrana uğradılar.
Hûd
84-Medyen
(halkına da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a
ibadet edin, O'ndan başka ilahınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın;
gerçekten sizi bir 'bolluk ve refah (hayır)' içinde görüyorum. Doğrusu sizi
çepeçevre kuşatacak olan bir günün azabından korkuyorum."
94-Emrimiz
geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Şuayb'ı ve O'nunla birlikte iman
edenleri kurtardık; o zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi
yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.
Ankebût
36-Medyen'e
de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) Böylece dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a
kulluk edin ve ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozguncular olarak
karışıklık çıkarmayın."
14-Hz.
Mûsa
A’lâ
19-İbrahim'in
ve Musa'nın sahifelerinde.
Necm
36-Yoksa
Musa'nın sahifelerinde olan kendisine haber verilmedi mi?
Furkân
35-Andolsun,
biz Musa'ya kitabı verdik ve onunla birlikte kardeşi Harun'u yardımcı kıldık.
Meryem
51-Kitap'ta
Musa'yı da zikret. Çünkü o, ihlasa erdirilmiş ve gönderilmiş (Resul) bir
peygamberdi.
Tâ-hâ
9-Sana
Musa'nın haberi geldi mi?
11-Nitekim
ona gidince, kendisine seslenildi: "Ey Musa."
17-Sağ
elindeki nedir ey Musa?
19-Dedi
ki: "Onu at, ey Musa."
36-(Allah)
Dedi ki: "Ey Musa istediğin sana verilmiştir."
40-Hani
kız kardeşin gezinip; Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim
mi?" demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın
olsun ve hüzne kapılmasın. Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan
kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip denemiştik.' Medyen halkı
arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey
Musa."
49-(Ona
gidip aynı şeyleri tekrarladıklarında, Firavun onlara) Dedi ki: "Sizin
Rabbiniz kim ey Musa?"
57-Dedi
ki: "Ey Musa, sen bizi sihrinle yurdumuzdan sürüp çıkarmaya mı gelmiş
bulunuyorsun?"
61-Musa
onlara dedi ki: "Size yazıklar olsun, Allah'a karşı yalan düzüp
uydurmayın, sonra bir azab ile kökünüzü kurutur. Yalan düzüp uyduran gerçekten
yok olup gitmiştir."
65-Ey
Musa dediler. Ya sen (asanı) at veya önce biz atalım."
67-Musa,
bu yüzden kendi içinde bir tür korku duymaya başladı.
70-Bunun
üzerine büyücüler, secdeye kapandılar: "Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman
ettik" dediler.
77-Andolsun,
biz Musa'ya vahyetmiştik: "Kullarımı geceleyin yürüyüşe geçir, onlara
denizde kuru bir yol aç, yetişilmekten korkmadan ve endişeye kapılmadan."
83-Seni
kavminden 'çarçabuk ayrılmaya iten' nedir ey Musa?
86-Bunun
üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü. Dedi ki: "Ey
kavmim, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da
süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın
inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?"
88-Böylece
onlara böğüren bir buzağı heykeli döküp çıkardı, "İşte, sizin ve ilahınız,
Musa'nın ilahı budur; fakat (Musa) unuttu" dediler.
91-Demişlerdi
ki: "Musa bize geri gelinceye kadar ona (buzağıya) karşı bel büküp önünde
eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız."
Nâziât
15-Musa'nın
haberi sana geldi mi?
Şuârâ
10-Hani
senin Rabbin, Musa'ya seslenmişti: "Zulmetmekte olan kavme git;"
43-Musa
onlara dedi ki: "Atacağınızı atın."
45-Böylelikle
Musa da asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, uydurmakta olduklarını
yutuveriyor.
48-Musa'nın
ve Harun'un Rabbine.
52-Musa'ya:
"Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz" diye vahyettik.
61-İki
topluluk birbirini gördükleri zaman Musa'nın adamları: "Gerçekten
yakalandık" dediler.
63-Bunun
üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz
hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.
65-Musa'yı
ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk.
Neml
7-Hani
Musa ailesine: "Şüphesiz ben bir ateş gördüm" demişti. "Size
ondan ya bir haber veya ısınmanız için bir kor ateş getireceğim."
9-Ey
Musa, gerçekten Ben, güçlü ve üstün, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ım.
10-Asanı
bırak; (Bıraktı ve) onun çevik bir yılan gibi hareket etttiğini görünce, geriye
doğru kaçtı ve arkasına bakmadı. "Ey Musa, korkma; şüphesiz Ben(im); Benim
yanımda gönderilen (elçiler) korkmaz."
A’raf
103-Sonra
bunların (peygamberlerin) ardından Musa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve önde
gelen çevresine gönderdik; onlar ona (ayetlerimize) haksızlık ettiler. İşte
bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bak.
104-Musa
dedi ki: "Ey Firavun, gerçekten, ben alemlerin Rabbinden (gönderilme) bir
elçiyim."
115-Dediler
ki: "Ey Musa (ilkin) sen mi atmak istersin, yoksa biz mi atalım?"
117-Biz
de Musa'ya: "Asanı fırlatıver" diye vahyettik. (O da fırlatıverince)
bir de baktılar ki, o bütün uydurduklarını derleyip toparlayıp yutuyor.
122-Musa'nın
ve Harun'un Rabbine...
127-Firavun
kavminin önde gelenleri, dediler ki: "Musa ve kavmini bu toprakta
(Mısır'da) bozgunculuk çıkarmaları, seni ve ilahlarını terketmeleri için mi
(serbest) bırakacaksın?" (Firavun) Dedi ki: "Erkek çocuklarını
öldüreceğiz ve kadınlarını sağ bırakacağız. Hiç şüphesiz biz, onlara karşı
kahir bir üstünlüğe sahibiz."
128-Musa
kavmine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz
Allah'ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç
muttakiler içindir." dedi.
131-Onlara
bir iyilik geldiği zaman "Bu bizim için" dediler; onlara bir kötülük
isabet ettiğinde (bunu da) Musa ve beraberindekilerin bir uğursuzluğu olarak
yorumlarlardı. Haberiniz olsun, Allah katında asıl uğursuz olanlar
kendileridir; ama onların çoğu bilmezler.
134-Başlarına
iğrenç bir azab çökünce, dediler ki: "Ey Musa, Rabbine -sana verdiği ahid
adına- bizim için dua et. Eğer bu iğrenç azabı üzerimizden çekip giderirsen,
andolsun sana iman edeceğiz ve İsrailoğullarını seninle göndereceğiz.
138-İsrailoğullarını
denizden geçirdik. Putları önünde bel büküp eğilmekte olan bir topluluğa
rastladılar. Musa'ya dediler ki: "Ey Musa, onların ilahları (var; onların
ki) gibi, sen de bize bir ilah yap." O: "siz gerçekten cahillik
etmekte olan bir kavimsiniz" dedi.
142-Musa
ile otuz gece için sözleştik ve ona bir on daha ekledik. Böylece Rabbinin
belirlediği süre, kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmimde
benim yerime geç, ıslah et ve bozguncuların yolunu tutma" dedi.
143-Musa
tayin edilen sürede gelince ve Rabbi O'nunla konuşunca: "Rabbim, bana
göster, Seni göreyim" dedi. (Allah:) "Beni asla göremezsin, ama şu
dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de beni göreceksin." Rabbi
dağa tecelli edince, onu param parça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine
geldiğinde: "Sen ne yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman
edenlerin ilkiyim" dedi.
144-(Allah:)
"Ey Musa" dedi. "Sana verdiğim risaletimle ve seninle konuşmamla
seni insanlar üzerinde seçkin kıldım. Sana verdiklerimi al ve şükredenlerden
ol."
148-(Tura
gitmesinin) Ardından Musa'nın kavmi süs eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı
heykelini (tapılacak ilah) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları
bir yola da yöneltip iletmediğini (hidayete erdirmediğini) görmediler mi? Onu
(tanrı) edindiler de, zulmedenler oldular.
150-Musa
kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara: "Beni arkamdan, ne
kötü temsil ettiniz? Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?" dedi.
Levhaları bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu (ki
Harun ona:) "Annem oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp
güçsüzleştirdi) ve neredeyse beni öldürmeye giriştiler. Bari sen düşmanları
sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte kılma
(sayma)" dedi.
154-Musa
kabaran öfkesi (gazabı) yatışınca Levhalar'ı aldı. (Onlardan bir) Nüshasında
"Rablerinden korkanlar için bir hidayet ve bir rahmet vardır"
(yazılıydı.)
155-Musa,
belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip ayırdı. Bunları
da 'dayanılmaz bir sarsıntı' tutuverince, dedi ki: "Rabbim, eğer
dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki
beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin
denemenden başkası değildir. Onunla sen dilediğini saptırır, dilediğini
hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge;
Sen bağışlayanların en hayırlısısın."
159-Musa'nın
kavminden hakka ileten ve onunla adalet yapan bir topluluk vardır.
160-Biz
onları (İsrailoğullarını) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet)
olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa'ya: "Asan'la taşa
vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp fışkırdı; böylece her bir
insan topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik
ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik:)
"Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar
bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Secde
23-Andolsun,
biz Musa'ya kitabı vermiştik; böylece sen ona kavuşmaktan kuşku içinde olma.
Biz onu İsrailoğullarına bir yol gösterici kılmıştık.
Kehf
60-Hani
Musa genç yardımcısına demişti: "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya
kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim."
66-Musa
ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için
sana tabi olabilir miyim?"
İbrâhim
5-Andolsun
Musa'yı: "Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah'ın günlerini
hatırlat" diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda çokça sabreden
ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.
6-Hani
Musa kavmine şöyle demişti: "Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın;
hani O sizi Firavun ailesinden kurtarmıştı, onlar sizi en dayanılmaz
işkencelere uğratıyor, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı
boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir sınav vardır."
8-Musa
demişti ki: "Eğer siz ve yeryüzündekilerin tümü inkâr edecek olsanız bile
şüphesiz Allah hiç bir şeye muhtaç değildir, övülmüştür."
Sâffât
114-Andolsun,
biz Musa'ya ve Harun'a lütufta bulunduk.
120-Musa'ya
ve Harun'a selam olsun.
Kasas
3-Mü'min
olan bir kavim için hak olmak üzere, Musa ve Firavun'un haberinden (bir
bölümünü) sana okuyacağız.
7-Musa'nın
annesine: "Onu emzir, şayet onun için korkacak olursan, onu suya bırak,
korkma ve üzülme; çünkü onu biz sana tekrar geri vereceğiz ve onu gönderilen
(elçilerden) kılacağız" diye vahyettik (bildirdik).
10-Musa'nın
annesi ise, yüreği boşluk içinde sabahladı. Eğer mü'minlerden olması için kalbi
üzerinde (sabrı ve dayanıklılığı) pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse onu(n
durumunu) açığa vuracaktı.
15-(Musa)
Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki
adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken
taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun
üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da:) "Bu şeytanın
işindendir; o, gerçekten açıkca saptırıcı bir düşmandır" dedi.
18-Böylece
şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki,
dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için
bağırıyor. Musa, ona dedi ki: "Sen açıkca bir azgınsın."
19-Sonunda
ikisinin de düşmanı olan (adam)ı yakalamak isterken (adam ona) dedi ki:
"Ey Musa dün birini öldürdüğün gibi, bugün de beni mi öldürmek istiyorsun?
Sen yeryüzünde yalnızca bir zorba olmak istiyorsun, ıslah edicilerden olmak
istemiyorsun."
20-Şehrin
öbür yakasından bir adam koşarak gelip dedi ki: "Ey Musa, önde gelenler,
seni öldürmek konusunda aralarında görüşmektedirler, artık sen çık git;
gerçekten ben sana öğüt verenlerdenim."
29-Böylelikle
Musa, süreyi tamamlayıp ailesiyle birlikte yola koyulunca, Tur tarafında bir
ateş gördü. Ailesine: "Siz durun, gerçekten bir ateş gördüm; umarım ondan
ya bir haber ya da ısınmanız için bir kor parçası getiririm." dedi.
30-Derken
oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan:
"Ey Musa, Alemlerin Rabbi olan Allah benim;" diye seslenildi.
31-Asanı
bırak. (Attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini
görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı. "Ey Musa, dön ve
korkuya kapılma. Şüphesiz güvendesin."
36-Musa,
onlara apaçık olan ayetlerimizle geldiği zaman: "Bu, düzüp uydurulmuş bir
büyüden başkası değildir. Biz geçmiş atalarımızdan bunu işitmedik"
dediler.
37-Musa
dedi ki: "Rabbim, kimin kendisinden bir hidayetle geldiğini ve bu (dünya)
yurdun(un) sonucunun kime ait olacağını daha iyi bilir. Gerçekten, zulmedenler,
felah bulmazlar."
38-Firavun
dedi ki: "Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu
bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule
inşa et, belki Musa'nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan
(biri) sanıyorum."
43-Andolsun,
ilk nesilleri yıkıma uğrattıktan sonra, Musa'ya, insanlar için (gözleri
hikmetle açıp aydınlatacak) basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere Kitap
verdik. Umulur ki, öğüt alıp düşünürler diye.
44-Musa'ya
o işi (ilahi vahyi verip) gerçekleştirdiğimiz zaman, sen (Tur'un) batı yanında
değildin ve (buna) şahid olanlardan da değildin.
48-Fakat
onlara kendi katımızdan hak geldiği zaman: "Musa'ya verilenlerin bir
benzeri buna verilmeli değil miydi?" dediler. Onlar, daha önce Musa'ya
verilenleri inkar etmemişler miydi? "İki büyü birbirine arka çıktı"
dediler. Ve: "Gerçekten biz hepsini inkar edenleriz" dediler.
76-Gerçek
şu ki, Karun, Musa'nın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona
öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü
bir topluluğa ağır geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: "Şımararak
sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez."
İsrâ
2-Musa'ya
kitap verdik ve "Benden başka vekil edinmeyin" diye onu
İsrailoğullarına kılavuz kıldık.
101-Andolsun,
biz Musa'ya apaçık dokuz ayet (mucize) vermiştik; işte İsrailoğullarına sor;
onlara geldiği zaman Firavun ona: "Gerçekten ben seni büyülenmiş
sanıyorum" demişti.
Yûnus
75-Sonra
bunların ardından Firavun'a ve onun önde gelen çevresine Musa'yı ve Harun'u
ayetlerimizle gönderdik. Fakat onlar büyüklendiler. Onlar suçlu, günahkar bir
kavimdi.
77-Musa:
"Size hak geldiğinde (böyle) mi söylersiniz? Bu bir büyü müdür? Oysa
büyücüler, kurtuluşa ermezler" dedi.
80-Büyücüler
geldiğinde Musa: "Atacağınız şeyleri atın" dedi.
81-Onlar
atınca, Musa dedi ki: "Sizlerin (ortaya) getirdiğiniz büyüdür. Doğrusu
Allah onu geçersiz kılacaktır. Şüphesiz Allah, bozgunculuk çıkaranların işini
düzeltmez."
83-Sonunda
Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde
gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden
olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten
ölçüyü taşıranlardandı.
84-Musa
dedi ki: "Ey kavmim, eğer siz Allah'a iman edip müslüman olmuşsanız artık
yalnızca O'na tevekkül edin."
87-Musa
ve kardeşine (şöyle) vahyettik: "Mısır'da kavminiz için evler hazırlayın,
evlerinizi namaz kılınan (ve kıbleye dönük) yerler yapın ve namazı dosdoğru
kılın. Mü'minleri de müjdele."
88-Musa
dedi ki: "Rabbimiz, şüphesiz Sen, Firavun'a ve önde gelen çevresine dünya
hayatında bir çekicilik (güç, ihtişam) ve mallar verdin. Rabbimiz, Senin
yolundan saptırmaları için (mi?) Rabbimiz, mallarını yerin dibine geçir ve
onların kalblerinin üzerini şiddetle bağla; onlar acı azabı görecekleri zamana
kadar iman etmeyecekler."
Hûd
17-Rabbinden
apaçık bir delil üzerinde bulunan, onu yine ondan bir şahid izleyen ve ondan
önce bir önder ve rahmet olarak Musa'nın kitabı (kendisini doğrulamakta)
bulunan kimse, (artık onlar) gibi midir? İşte onlar, buna (Kur’ân'a) inanırlar.
Gruplardan biri onu inkâr ederse, ateş ona vaadedilen yerdir. Öyleyse, bundan
kuşkuda olma, çünkü o, Rabbinden olan bir haktır. Ancak insanların çoğunluğu
inanmazlar.
96-Andolsun,
Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık olan bir delille gönderdik.
110-Andolsun,
Musa'ya kitabı verdik, onda anlaşmazlığa düşüldü. Eğer Rabbinden bir söz geçmiş
(verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş olacaktı. Gerçekten
onlar, bundan (Kur’ân'dan) yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
En-âm
84-Ve
ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce
de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve
Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
91-Onlar:
"Allah, beşere hiç bir şey indirmemiştir" demekle Allah'ı, kadrinin
hakkını vererek takdir edemediler. De ki: "Musa'nın insanlara bir nur ve
hidayet olarak getirdiği ve sizin de (parça parça) kâğıtlar üzerinde yazılı
kılıp (bir kısmını) açıkladığınız ve çoğunu gözardı ettiğiniz kitabı kim
indirdi? Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir." De
ki: "Allah." Sonra Onları bırak, içine 'daldıkları saçma
uğraşılarında' oyalanıp dursunlar.
154-Sonra
biz Musa'ya, iyilik yapanların üzerinde (nimetimizi) tamamlamak, her şeyi ayrı
ayrı açıklamak ve bir hidayet ve rahmet olarak Kitabı verdik. Umulur ki
Rablerine kavuşacaklarına inanırlar.
Mü’min
23-Andolsun,
biz Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik;
26-Firavun
dedi ki: "Bırakın beni, Musa'yı öldüreyim de o (gitsin) Rabbine yalvarıp
yakarsın. Çünkü ben, sizin dininizi değiştirmesinden ya da yeryüzünde fesat
çıkarmasından korkuyorum."
27-Musa
dedi ki: "Gerçekten ben, hesap gününe iman etmeyen her mütekebbirden,
benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığınırım."
37-Göklerin
yollarına. Böylelikle Musa'nın ilahına çıkabilirim. Çünkü ben, onun yalancı
olduğunu sanıyorum. İşte Firavun'a, kötü ameli böyle çekici kılındı ve yoldan
alıkonuldu. Firavun'un hileli düzeni, 'yıkım ve kayıpta' olmaktan başka (bir
şey) olmadı.
53-Andolsun
biz Musa'ya hidayeti verdik ve İsrailoğullarına kitabı miras bıraktık.
Enbiyâ
48-Andolsun,
biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir)
olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.
Mü’minûn
45-Sonra
Musa ve kardeşi Harun'u ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.
49-Andolsun,
biz Musa'ya kitabı verdik, belki onlar hidayete erer diye.
Fussilet
45-Andolsun,
Musa'ya kitabı verdik, fakat onda anlaşmazlığa düşüldü. Eğer Rabbinden (daha
önce) bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş
(iş bitirilmiş)ti. Gerçekten onlar, bundan yana kuşku verici bir tereddüt
içindedirler.
Şûrâ
13-O:
"Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden
Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya
vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri' etti (bir şeriat kıldı). Senin
kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer
ve içten kendisine yöneleni hidayete erdirir.
Zuhrûf
46-Andolsun,
Biz Musa'yı, Firavun'a ve onun 'önde gelen çevresine' ayetlerimizle gönderdik.
O da, dedi ki: "Gerçekten ben, alemlerin Rabbinin elçisiyim."
Ahkâf
12-Bundan
önce de, bir rehber (imam) ve bir rahmet olarak Musa'nın kitabı var. Bu da,
zulmedenleri uyarmak ve ihsanda bulunanlara bir müjde olmak üzere (kendinden
önceki kitapları) doğrulayıcı ve Arapça bir dil ile olan bir kitaptır.
30-Dediler
ki: "Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden
öncekileri doğrulayan bir kitap dinledik; hakka ve doğru olan yola yöneltip
iletmektedir."
Zâriyât
38-Musa
(olayın)da da (düşündürücü ayetler vardır). Hani Biz onu açık bir delille
Firavun'a göndermiştik;
Ankebût
39-Karun'u,
Firavun'u ve Haman'ı da (yıkıma uğrattık). Andolsun, Musa onlara apaçık
delillerle gelmişti, ancak yeryüzünde büyüklendiler. Oysa onlar (azabtan
kurtulup) geçecek değillerdi.
Hac
44-Medyen
halkı da (peygamberlerini yalanlamıştı). Musa da yalanlanmıştı. Böylelikle Ben,
o inkâr edenlere bir süre tanıdım, sonra onları yakalayıverdim. Nasılmış benim
(her şeyi alt üst edip kökten değiştiren) inkılabım (veya inkarım).
Bakara
51-Hani Musa ile kırk gece
için sözleşmiştik. Ama sonra siz, onun arkasından buzağıyı (tanrı) edinmiş ve
(böylece) zalimler olmuştunuz.
53-Ve
hidayete eresiniz diye Musa'ya Kitab'ı ve Furkan'ı verdik.
54-Hani
Musa, kavmine: "Ey kavmim, gerçekten siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle
kendinize zulmettiniz. Hemen, kusursuzca yaratan (gerçek ilah)ınıza tevbe edip
nefislerinizi öldürün: bu, yaratıcınız katında sizin için daha hayırlıdır"
demişti. Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri
kabul edendir, esirgeyendir.
55-Ve
demiştiniz ki: "Ey Musa, biz Allah'ı apaçık görünceye kadar sana
inanmayız." Bunun üzerine yıldırım sizi (kendinizden) almıştı. Ve siz
bakıp duruyordunuz.
60-(Yine)
Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman biz ona: "Asanı taşa
vur" demiştik de ondan oniki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği
yeri bilmişti. Allah'ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk
(fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın.
61-Siz
(ise şöyle) demiştiniz: «Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine
yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan
çıkarsın.» (O zaman Musa da) «Hayırlı olanı, şu değersiz, şeyle mi değiştirmek
istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz
vardır.» demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve
Allah'tan bir gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini
tanımazlıkları ve peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan
etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi.
67-Hani
Musa kavmine: "Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor"
demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. (Musa) "Cahillerden
olmaktan Allah'a sığınırım" dedi.
87-Andolsun,
biz Musa'ya kitabı verdik ve ardından peşpeşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu
İsa'ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs'le teyid ettik. Demek,
size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük
taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek
misiniz?
92-Andolsun,
Musa size apaçık belgelerle geldi. Sonra siz onun arkasından buzağıyı (tanrı)
edindiniz. İşte siz (böyle) zalimlersiniz.
108-Yoksa
daha önce Musa'nın sorguya çekildiği gibi, siz de Resulünüzü sorguya mı çekmek
istiyorsunuz? Kim imanı inkâr ile değişirse, artık o, dümdüz yoldan sapmış
olur.
136-Deyin
ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve
torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden
verilene iman ettik. Onlardan hiç birini diğerinden ayırdetmeyiz ve biz O'na
teslim olmuşlarız."
246-Musa'dan
sonra İsrailoğullarının önde gelenlerini görmedin mi? Hani, peygamberlerinden
birine: "Bize bir melik gönder de Allah yolunda savaşalım"
demişlerdi, O: "Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak
olursanız?" demişti. "Bize ne oluyor ki Allah yolunda savaşmayalım?
Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık.)"
demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı (öngörüldüğü) zaman, az bir kısmı hariç
yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir.
248-Peygamberleri,
onlara (şöyle) dedi: "Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un gelmesi
(olacaktır ki) onda Rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa
ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer
inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır."
Âl-i
İmran
84-De
ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve
torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden
verilenlere iman ettik. Onlardan hiç biri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz
O'na teslim olmuşlarız."
Saff
5-Hani
Musa, kavmine demişti ki: "Ey kavmim, gerçekten benim sizin için Allah'tan
gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet
ediyorsunuz?" İşte onlar eğrilip sapınca Allah da onların kalplerini
eğriltip saptırmış oldu. Allah, fasık bir kavmi hidayete erdirmez.
Ahzâb
7-Hani
biz peygamberlerden kesin sözlerini almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den,
Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan. Biz onlardan sapasağlam bir söz almıştık.
69-Ey iman edenler,
Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın; ki sonunda Allah onu, demekte
olduklarından temize çıkardı. O, Allah katında vecihti.
Nîsâ
153-Kitap
Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa'dan bundan
daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: "Bize Allah'ı açıkça
göster." Böylece zulümlerinden dolayı onlara yıldırım çarpmıştı. Ardından
kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Yine
bundan dolayı onları affettik ve Musa'ya apaçık olan ispatlayıcı bir delil
verdik.
164-Ve
gerçekten sana daha önceden hikayelerini anlattığımız elçilere, anlatmadığımız
elçilere (vahyettik). Allah, Musa ile de konuştu.
Mâide
20-Hani,
Musa kavmine (şöyle) demişti: "Ey kavmim, Allah'ın üzerinizdeki nimetini
anın; içinizden peygamberler çıkardı, sizden yöneticiler kıldı ve alemlerden
hiç kimseye vermediğini size verdi."
22-Dediler
ki: "Ey Musa, orda zorba bir kavim vardır, onlar çıkmadıkları sürece biz
oraya kesinlikle girmeyiz. Şayet ordan çıkarlarsa, biz de muhakkak gireriz.
24-Dediler
ki: "Ey Musa biz, onlar durduğu sürece hiç bir zaman oraya girmeyeceğiz.
Sen ve Rabbin git, ikiniz savaşın. Biz burda duracağız."
15-Hz. Hârûn
Furkân
35-Andolsun,
biz Musa'ya kitabı verdik ve onunla birlikte kardeşi Harun'u yardımcı kıldık.
Meryem
28-Ey
Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın,
utanmaz (bir kadın) değildi.
Tâ-hâ
30-Kardeşim
Harun'u.
70-Bunun
üzerine büyücüler, secdeye kapandılar: "Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman
ettik" dediler.
90-Andolsun,
Harun bundan önce onlara: "Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye
düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde
bana uyun ve emrime itaat edin" demişti.
92-(Musa
da gelince:) "Ey Harun" demişti. "Onların saptıklarını gördüğün
zaman seni (Onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?"
Şuârâ
13-Göğsüm
sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini
bildirmesi için Cibril'i) gönder.
48-Musa'nın
ve Harun'un Rabbine.
A’raf
82-Kavminin
cevabı: "Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen
insanlarmış!" demekten başka olmadı.
122-Musa'nın
ve Harun'un Rabbine...
142-Musa
ile otuz gece için sözleştik ve ona bir on daha ekledik. Böylece Rabbinin
belirlediği süre, kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmimde
benim yerime geç, ıslah et ve bozguncuların yolunu tutma" dedi.
Sâffât
114-Andolsun,
biz Musa'ya ve Harun'a lütufta bulunduk.
120- Musa'ya ve Harun'a selam olsun.
Kasas
34-Ve
kardeşim Harun; dil bakımından o benden daha düzgün konuşmaktadır, onu da
benimle birlikte bir yardımcı olarak gönder, beni doğrulasın. Çünkü onların
beni yalanlamalarından korkuyorum.
Yûnus
75-Sonra
bunların ardından Firavun'a ve onun önde gelen çevresine Musa'yı ve Harun'u
ayetlerimizle gönderdik. Fakat onlar büyüklendiler. Onlar suçlu, günahkar bir
kavimdi.
53-Ona
rahmetimizden kardeşi Harun'u da bir peygamber olarak armağan ettik.
En-âm
84-Ve
ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce
de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve
Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
Enbiyâ
48-Andolsun,
biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir)
olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.
Mü’minûn
45-Sonra
Musa ve kardeşi Harun'u ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.
Bakara
248-Peygamberleri, onlara
(şöyle) dedi: "Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un gelmesi
(olacaktır ki) onda Rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa
ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer
inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır."
Nîsâ
163-Nuh'a
ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik.
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a,
Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
16-Hz. Zülkifl
Sâd
48-İsmail'i,
Elyesa'ı ve Zülkifl'i de hatırla. Hepsi de hayırlı olanlardandır.
Enbiyâ
85-İsmail, İdris ve
Zü'l-Kifl, hepsi sabredenlerdendi.
17-Hz. Davûd
Neml
15-Andolsun,
Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik: "Bizi inanmış kullarından birçoğuna
göre üstün kılan Allah'a hamdolsun." dediler.
16-Süleyman,
Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuşların konuşma dili
öğretildi ve bize her şeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu, apaçık bir
üstünlüktür."
Sâd
17-Sen
onların söylediklerine karşı sabret ve bizim güç sahibi kulumuz Davud'u
hatırla; çünkü o, (her tutum ve davranışında Allah'a) yönelen biriydi.
22-Davud'a
girdiklerinde, o, onlardan ürkmüştü; dediler ki: "Korkma, iki davacıyız,
birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Şimdi sen aramızda hak ile hükmet,
kararında zulme sapma ve bizi doğru yolun ortasına yöneltip ilet."
24-(Davud)
Dedi ki: "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle
sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan
(ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip salih
amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud, gerçekten
bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku
ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip döndü.
26-Ey
Davud, gerçek şu ki, Biz seni yeryüzünde bir halife kıldık. Öyleyse insanlar
arasında hak ile hükmet, istek ve tutkulara (hevaya) uyma; sonra seni Allah'ın
yolundan saptırır. Şüphesiz Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü
unutmalarından dolayı şiddetli bir azab vardır.
30-Biz
Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a)
yönelip dönen biriydi.
İsrâ
55-Rabbin,
göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir. Andolsun, biz peygamberlerin bir
kısmını bir kısmına üstün kıldık ve Davud'a da Zebur verdik.
En-âm
84-Ve
ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce
de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve
Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
Sebe’
10-Andolsun,
biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla
birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin" (dedik) ve kuşlara da
(aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattık.
13-Ona dilediği şekilde kaleler,
heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar
yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan
şükredenler azdır.
Enbiyâ
78-Davud
ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin tarlaları
konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahid idik.
79-Biz
bunu (hükmü) Süleyman'a kavrattık, her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile
birlikte tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bunları)
Yapanlar biz idik.
Bakara
251-Böylece onları,
Allah'ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut'u öldürdü. Allah da ona mülk
ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmı
ile bir kısmını def'i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı.
Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.
Nîsâ
163-Nuh'a
ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik.
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a,
Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
Mâide
78-İsrailoğullarından
inkâr edenlere, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edilmiştir. Bu, isyan
etmeleri ve haddi aşmaları nedeniyledir.
18-Hz. Süleyman
Neml
15-Andolsun,
Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik: "Bizi inanmış kullarından birçoğuna
göre üstün kılan Allah'a hamdolsun." dediler.
16-Süleyman,
Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuşların konuşma dili
öğretildi ve bize her şeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu, apaçık bir
üstünlüktür."
17-Süleyman'a
cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı ve bunlar bölükler
halinde dağıtıldı.
18-Nihayet
karınca vadisine geldiklerinde, bir dişi karınca dedi ki: "Ey karınca
topluluğu, kendi yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın
sizi kırıp geçmesin."
30-Gerçek
şu ki, bu, Süleyman'dandır ve 'Şüphesiz Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla'
(başlamakta)dır.
36-(Elçi
hediyelerle) Süleyman'a geldiği zaman: "Sizler bana mal ile yardımda mı
bulunmak istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır;
hayır, siz, hediyenizle sevinip öğünebilirsiniz" dedi.
44-Ona:
"Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini
çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman:) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan
olma düzeltilmiş bir köşk / zemindir." Dedi ki: "Rabbim, gerçekten
ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan
Allah'a teslim oldum."
Sâd
30-Biz
Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a)
yönelip dönen biriydi.
34-Andolsun,
biz Süleyman'ı imtihan ettik, tahtının üstünde bir ceset bıraktık. Sonra (eski
durumuna) döndü.
En-âm
84-Ve
ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce
de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve
Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
Sebe’
12-Süleyman
için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun
eğdirdik); erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Onun eli altında
Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı. Onlardan kim bizim emrimizden
çıkıp sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdık.
Enbiyâ
78-Davud
ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin tarlaları
konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahid idik.
79-Biz
bunu (hükmü) Süleyman'a kavrattık, her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile
birlikte tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bunları)
Yapanlar biz idik.
81-Süleyman
için de, fırtına biçiminde esen rüzgara (boyun eğdirdik) ki, kendi emriyle,
içinde bereketler kıldığımız yere akıp giderdi. Biz her şeyi bilenleriz.
Bakara
102-Ve onlar, Süleyman'ın
mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkâr
etmedi; ancak şeytanlar inkâr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki
meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz,
yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme" demedikçe hiç kimseye (bir şey)
öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi
öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar
veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi
öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiç bir payı
olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir
bilselerdi.
Nîsâ
163-Nuh'a
ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik.
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a,
Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
19-Hz. İlyas
Sâffât
123-Gerçekten
İlyas da, gönderilmiş (peygamber)lerdendi.
130-İlyas'a
selam olsun.
En-âm
85-Zekeriya'yı, Yahya'yı,
İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir.
20-Hz. Elyesa
Sâd
48-İsmail'i,
Elyesa'ı ve Zülkifl'i de hatırla. Hepsi de hayırlı olanlardandır.
Sâffât
139-Yunus
da hiç şübhesiz gönderilen peygamberlerdendi.
En-âm
86-İsmail'i, Elyasa'yı,
Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün
kıldık.
21-Hz. Yûnus
Yûnus
98-Ama
(azab geldiği sırada) iman edip imanı kendisine yarar sağlamış -Yunus kavminin
dışında- bir ülke olsaydı ya! Onlar iman ettikleri zaman dünya hayatında
onlardan aşağılatıcı azabı kaldırdık ve onları belli bir zamana kadar
yararlandırdık.
En-âm
86-İsmail'i,
Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere
üstün kıldık.
Nîsâ
163-Nuh'a ve ondan sonraki
peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e,
İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a
da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
22-Hz. Zekeriyya
Meryem
2-(Bu,)
Rabbinin, kulu Zekeriya'ya rahmetinin zikridir.
7-(Allah
buyurdu:) "Ey Zekeriya, şüphesiz biz seni, adı Yahya olan bir çocukla
müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiç bir adaş kılmamışız."
En-âm
85-Zekeriya'yı,
Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi
salihlerdendir.
Enbiyâ
89-Zekeriya
da; hani Rabbine çağrıda bulunmuştu: "Rabbim, beni yalnız başıma bırakma,
sen mirasçıların en hayırlısısın."
Âl-i İmran
37-Bunun üzerine Rabbi onu
güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi.
Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse,
yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince,
"Bu, Allah katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık
verendir" dedi.
38-Orada
Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana katından tertemiz bir soy armağan
et. Doğrusu Sen, duaları işitensin" dedi.
23-Hz. Yahyâ
A’lâ
13-(“Diri” anlamında)Onun içinde o, ne ölür,
ne yaşar.
Meryem
7-(Allah
buyurdu:) "Ey Zekeriya, şüphesiz biz seni, adı Yahya olan bir çocukla
müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiç bir adaş kılmamışız."
Tâ-hâ
74-(“Diri” anlamında)Gerçek şu ki, kim
Rabbine suçlu günahkar olarak gelirse, hiç şüphe yok, onun için cehennem
vardır. Onun içinde ise, ne ölebilir, ne dirilebilir.
En-âm
85-Zekeriya'yı,
Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi
salihlerdendir.
Enbiyâ
90-Onun
duasına icabet ettik, kendisine Yahya'yı armağan ettik, eşini de doğurmaya
elverişli kıldık. Gerçekten onlar hayırlarda yarışırlardı, umarak ve korkarak
bize dua ederlerdi. Bize derin saygı gösterirlerdi.
Enfâl
42-(“Diri” anlamında)Hani siz vadinin yakın kenarında, onlar uzak
yamacındaydılar; kervan ise sizden daha aşağıdaydı. Eğer sözleşseydiniz,
kaçınılmaz olarak sözleşme yeri (veya konusu) hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz;
ancak Allah, olacağı olan işi gerçekleştirmek için (böyle yaptı). Böylece,
helak olacak kişi apaçık bir delilden sonra helak olsun, diri kalacak kişi
apaçık bir delilden sonra hayatta kalsın. Şüphesiz Allah, gerçekten işitendir,
bilendir.
12-(Çocuğun
doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) "Ey Yahya, Kitabı kuvvetle
tut." Daha çocuk iken ona hikmet verdik.
Âl-i İmran
39-O mihrapta namaz
kılarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O,
Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden
bir peygamberdir."
24-Hz. Îsâ
Meryem
34-İşte
Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri "Hak Söz".
En-âm
85-Zekeriya'yı,
Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi
salihlerdendir.
Şûrâ
13-O:
"Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden
Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya
vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri' etti (bir şeriat kıldı). Senin
kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer
ve içten kendisine yöneleni hidayete erdirir.
Zuhrûf
63-İsa,
açık belgelerle gelince, dedi ki: "Ben size bir hikmetle geldim ve
hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size açıklamak için de. Öyleyse
Allah'tan sakının ve bana itaat edin."
Bakara
87-Andolsun, biz Musa'ya
kitabı verdik ve ardından peşpeşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da
apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs'le teyid ettik. Demek, size ne zaman
bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir
kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz?
136-Deyin
ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve
torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden
verilene iman ettik. Onlardan hiç birini diğerinden ayırdetmeyiz ve biz O'na
teslim olmuşlarız."
253-İşte
bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah'ın
kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya
apaçık belgeler verdik ve O'nu Ruhu'l-Kudüs'le destekledik. Şayet Allah
dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen
(ümmet)ler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi
inandı, kimi inkâr etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah
dilediğini yapandır.
Hadîd
27-Sonra
onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu
İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin
kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid'at olarak) Türettikleri
ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını
aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte
onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.
Âl-i
İmran
45-Hani
Melekler, dediler ki: "Meryem, doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana
müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette
'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır.."
52-Nitekim
İsa, onlarda inkârı sezince, dedi ki: "Allah için bana yardım edecekler
kimdir?" Havariler: "Allah'ın yardımcıları biziz; biz Allah'a
inandık, bizim gerçekten müslümanlar olduğumuza şahid ol" dediler.
55-Hani
Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son
vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden temizleyeceğim ve
sana uyanları kıyamete kadar inkâra sapanların üstüne geçireceğim. Sonra
dönüşünüz yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben
hükmedeceğim."
59-Şüphesiz,
Allah katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı,
sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi.
84-De
ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve
torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden
verilenlere iman ettik. Onlardan hiç biri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz
O'na teslim olmuşlarız."
Saff
6-Hani
Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için
Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden
sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim"
demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: "Bu, açıkça bir
büyüdür" dediler.
14-Ey iman edenler,
Allah'ın yardımcıları olun! Meryem oğlu İsa'nın havarilere: "Allah'a
(yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?" demesi gibi. Havariler de
demişlerdi ki: "Allah'ın yardımcıları bizleriz." Böylece
İsrailoğullarından bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkâr etmişti.
Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün
geldiler.
Nîsâ
157-Ve:
"Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük"
demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve
onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında
anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan
başka buna ilişkin hiç bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.
163-Nuh'a
ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik.
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a,
Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.
171-Ey
Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah'a karşı gerçek olandan
başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah'ın elçisi ve
kelimesidir. Onu ('OL' kelimesini) Meryem'e yöneltmiştir ve O'ndan bir ruhtur.
Öyleyse Allah'a ve elçisine inanınız; "üçtür" demeyiniz. (Bundan)
kaçının, sizin için hayırlıdır. Allah, ancak bir tek ilahtır. O, çocuk sahibi
olmaktan yücedir. Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur. Vekil olarak Allah
yeter.
Mâide
46-Onların
(peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu
İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı
doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik.
78-İsrailoğullarından
inkâr edenlere, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edilmiştir. Bu, isyan
etmeleri ve haddi aşmaları nedeniyledir.
110-Allah şöyle diyecek: "Ey
Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile
destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana
kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde
(bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş
oluveriyordu. Doğuştan kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine)
benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrailoğullarına apaçık belgelerle
geldiğinde onlardan inkâra sapanlar, "Şüphesiz bu apaçık bir
sihirdir" demişlerdi (de) İsrailoğullarını senden geri
püskürtmüştüm."
112-Havariler:
"Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?"
demişlerdi. O da: "Eğer inanmışlarsanız Allah'tan korkup sakının"
demişti.
114-Meryem
oğlu İsa: "Allah'ım, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve
sonramız için bir bayram ve Sen'den de bir belge olsun. Bizi rızıklandır, Sen
rızık vericilerin en hayırlısısın" demişti.
116-Allah:
"Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, beni ve annemi Allah'ı bırakarak iki ilah
edinin, diye sen mi söyledin?" dediğinde: "Seni tenzih ederim, hakkım
olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka sen onu
bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sen'de olanı bilmem. Gerçekten,
görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sen'sin Sen."
Azhâb
7-Hani
biz peygamberlerden kesin sözlerini almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den,
Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan. Biz onlardan sapasağlam bir söz almıştık.
25-Hz. Muhammed
Muhammed
2-İman
edip salih amellerde bulunan ve Muhammed'e indirilen (Kur’ân)a -ki o
Rablerinden bir haktır- İman edenlerin (Allah), kötülüklerini örtüp bağışlamış,
durumlarını düzeltip ıslah etmiştir.
Âl-i İmran
144-Muhammed, yalnızca bir
elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip geçmiştir. Şimdi o ölürse ya da
öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki
topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah'a kesinlikle zarar veremez.
Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir.
Azhâb
40-Muhammed,
sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak o, Allah'ın Resûlü ve
peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir.
Fetih
29-Muhammed,
Allah'ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi
aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak
görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp
isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat'taki
vasıfları budur. İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış,
derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup
boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri
öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara
bir mağfiret ve büyük bir ecir va'd etmiştir.
İsmi
Kur’ân’da Geçtiği Hâlde Peygamber Olup-Olmadığı Tartışmalı Olanlar
1-Uzeyr
Tevbe
30-Yahudiler:
"Uzeyr Allah'ın oğludur" dediler; hristiyanlar da: "Mesih
Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar,
bundan önceki inkâr edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah onları
kahretsin; nasıl da çevriliyorlar?
2-Lukman
Lukman
12-Andolsun,
Lukman'a "Allah'a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse, artık
o, kendi lehine şükreder. Kim inkâr ederse, artık şüphesiz, (Allah,) Gani (hiç
kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayan)dır, Hamiddir (hamd yalnızca O'na
aittir).
13-Hani
Lukman oğluna -öğüt vererek- demişti ki; "Ey oğlum, Allah'a şirk koşma.
Şüphesiz şirk, gerçekten büyük bir zulümdür."
3-Zülkarneyn
Kehf
83-Sana
(Ey Muhammed,) Zu'l-Karneyn hakkında sorarlar. De ki: "Size, ondan 'öğüt
ve hatırlatma olarak' (bazı bilgiler) vereceğim.
86-Sonunda
güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta
buldu, yanında bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, (istiyorsan
onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği (geçerli ilke)
edinirsin."
94-Dediler
ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc, yeryüzünde bozgunculuk
çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim
mi?"
4-Hızır
(kullarımızdan bir kul)
Kehf
65-Derken,
katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim
öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.
Sadakallâhülazîm..
En doğrusunu sâdece Allah bilir.
Hârûn Görmüş
Ekim 2015